ŞPO Ankara Şubesi Başkanı Ceren İlter ile röportaj: “Güvenpark mücadelesinin haklılığı bir kez daha tescillendi”

Güvenpark Ankara’nın merkezinde; Kızılay Bulvarı ve çevresinin sayılı yeşillik alanları arasında. Uzunca süredir, dolmuş ve taksi duraklarıyla, metro çıkışlarıyla, havalandırmalarla görünümü ve doğası zarar gördü. Pandemi günlerinde yeni tahribatlara maruz kaldı.

Güvenpark’ın altına dolmuş ve otopark yapımına yol veren Güvenpark 1. Derece Doğal SİT Alanı ve Etkileşim Geçiş Sahasına ilişkin 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı’nına dayanarak inşaat ve kazı çalışmalarına başladı. Meslek odaları uygulama planlarına karşı açtıkları davayı kazandı.

Güvenpark’taki gelişmeleri, kazanılan davayı ve inşaat çalışmalarının geleceğini Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi Başkanı Ceren İlter ile konuştuk.

Güvenpark’ta Bakanlıklar tarafından, salgın günlerinde inşaat çalışmaları başlatıldı. Güvenpark sınırlarının bir projenin inşaatı için şantiye alanı olarak görülmesini planlama açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ankara Kent Planlama tarihinde Güvenpark’ın her dönem simgesel bir anlamı bulunuyor. Jansen Planı (1932) ile çağdaş bir kent merkezi yaratılması amacıyla tasarlanan Güvenpark ve Hükümet Kartiyesi açık-yeşil alanlar, toplanma alanları ile kamusal alanlar sistemi olarak ön plana çıkıyor. Ancak, uzun yıllardır alana yapılan noktasal müdahaleler Güvenpark’ın kamusal kullanımına ve sembolik değerlerine zarar verdi. Kentlilerin gözünde bir park alanı, bir kamusal alan olmaktan ziyade sadece dolmuş, metro, otobüs ve taksi durakları gibi farklı ulaşım türleri arasında aktarma istasyonu niteliğinde bir geçiş alanı olarak kullanılmaya mahkûm bırakıldı.

Güvenpark ve Güven Anıtı Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu (AKTVKK) tarafından 13.07.1994 tarih ve 3591 sayılı kararı ile 1. Derece Doğal Sit Alanı ve Anıt Heykel olarak ilan edilmişti. Diğer bir ifade ile kentsel hizmet sunumunun oldukça yoğun yapıldığı merkezi bölgede Güvenpark’ın kendi ekosistemini kendi doğal ve kültürel değerlerini barındırdığı tescillendi. Dolayısıyla, bu alanda yapılacak metro girişi çıkışları gibi ciddi kazı-dolgu faaliyeti gerektiren uygulamaların yeri Güvenpark ve çevresi olmamalıdır. Halihazırda Güvenpark’ta bulunan havalandırmalar ve metro girişleri ile alanın özgünlüğü ve bütünlüğü tahribata uğratıldı. Güvenpark yapıların olmadığı boş bir alan olarak düşünülmemelidir.

Güvenpark’ta metro inşaatı, otopark projesi sürecine nasıl gelindi? Şehir Plancıları Odası bugüne kadar neler yaptı?

Güvenpark’ta 2000’li yılların başına doğru metro inşaatları, yeraltı otoparkı uygulamaları gündeme getirildi. Güvenpark’a zarar verecek bu projelere karşı için imza kampanyaları düzenlendi.

Şehir Plancıları Odası 2005 yılında, Ankara Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’nun Güvenpark’ta minibüs-otobüs durağı olarak kullanılan alanın dışında park olarak kullanılan alana ilişkin kentsel tasarım projesinin yarışma yoluyla elde edilmesine ilişkin kararına davaya müdahil oldu. Proje, Ankara 12. İdare Mahkemesi’nin kararı ile 2008 yılında iptal edildi. Mahkeme bu karar ile Güvenpark’ın peyzaj bütünlüğünün bozulamayacağı, alanın alt ve üst kotlarında yapılaşmaya izin verilemeyeceğini ortaya koydu.

Buna ek olarak, 2018 yılında hazırlanan Güvenpark Koruma Amaçlı İmar Planı‘nın plan notlarından bir kısmının belirsizliği ve bu kararların alanı işgal etme ve değersizleştirmeye yol açacak kullanımları yerleşik hale getirme olasılığı göz önüne alınarak 2019 yılında odamız tarafından plana dava açıldı. 30 Nisan 2020 tarihinde dava sonucu açıklandı. Mahkeme, Güvenpark’ın geleceğini tehdit eden Koruma Amaçlı İmar Planları’nı iptal etti. Mahkeme kararı ile alanın parsel ölçeğinde ele alınarak tasarım kriterlerinin göz ardı edildiği, alanın çevresinden bağımsız ele alındığı, alanın mevcut sorunlarına çözüm üretilmediği, kamu yararına, imar ve koruma mevzuatına uygun olmadığı bir kez daha tescillendi. Söz konusu dava alana hassasiyetle yaklaşılması ve mekânsal ilişkileri ile birlikte bir bütün olarak değerlendirmesi gerektiğini ortaya koydu. Ayrıca, alanda kentsel tasarım projeleri ile hangi kullanımların yer alacağı, önerilen kullanımların kapasite ve sayılarının belirsiz olduğu, bu belirsizliğin koruma planlarının temel amacına ters düştüğü de ifade edildi. Güvenpark için meslek odaları tarafından yürütülen mücadelenin haklılığı da bir kez daha ortaya çıktı.

Koronavirüs salgınını fırsat bildiler ve panellerle bazı bölgeleri çevrelediler. Güvenpark’ta nasıl müdahaleler oldu, inşaat çalışmaları devam ediyor mu? Salgında hukuki işlemlerin askıda olduğunu biliyoruz. Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Güvenpark’ta metro inşaatı çalışmaları halen devam ediyor. İnşaat faaliyetleri ile ilgili projelere erişebilmiş değiliz. Ancak, takip edilen süreçte anlaşılan durum inşa edilen yeni metro hattının Ankara’nın mevcut ve gelişmekte olan ulaşım sorunlarına çare olamayacağıdır. Mevcut metro hatları ile entegrasyonu dahi şüphelidir. Mevcut metro sistemiyle uyumsuz yeni bir metro bağlantısı olmasından dolayı anlamlı bir bağlantı kurgusu oluşturamamış, metrolar arası “dışarı çıkıp diğer metroya girmek” şeklinde anlamsız bir işe girişildi.

Konuyla ilgili süreç TMMOB bileşenleri ile birlikte takip ediliyor.

Güvenpark’a ne yapmak istiyorlar? Güvenpark geleceğini garanti altına almak için neler yapılmalı?

Aslında anlaşılacağı üzere, Güvenpark’a yönelik yaklaşık son yirmi yıldır alınan kararlar alanın merkezi konumu ve ulaşım hizmetleri için oldukça erişilebilir olmasına bağlı olmasından kaynaklı, rant odaklı geliştiriliyor. Bunun dışında, alanın korunmasına, kentsel imge ve kültürel peyzaj değerine yönelik iyileştirme ya da alanın çevresindeki diğer sit alanlarıyla birlikte bütüncül bir biçimde korunmasına yönelik kararlar, olması gereken demokratik ve katılımcı süreçler içerisinde geliştirilmiyor.

Kent bütününü ilgilendiren kritik ulaşım kararlarının bir ulaşım ana planı doğrultusunda ele alınması gerekirken, konuya ilişkin problemler sadece kent merkezindeki Güvenpark‘ta çözümlenmeye çalışılıyor. Parçacıl ve tek bir alana ait uygulamaların Ankara’nın ulaşım problemi gibi daha üst ölçekli bir sorunu çözemeyeceği apaçık ortadır.

Kent merkezinde ve Güvenpark’ta yaya ve toplu taşıma ulaşımını önceleyen farklı tür ulaşım sistemlerinin entegre edilmesi gerekiyor. Hem Ankara hem de tarihsel düzeyde Saraçoğlu ve Hükümet Kartiyesi ile birlikte güçlü bir imgeye sahip olan Güvenpark’ın kentin odağında bulunması, şehircilik ve planlama disiplini açısından kentin bütün ulaşım sorunlarının aynı noktada çözülmesi gereken bir düğüm noktası olduğu anlamına gelmiyor. Ankara kentinin akılcı ve bilimsel yöntemlere dayalı katılımcı süreçlerle hazırlanan bir Ulaşım Ana Planı’na ihtiyacı var.

politeknik.org.tr