IŞİD’in Şengal’de Ezidilere yaptığı katliamın ardından Silopi çadır kampında kalan Ezidileri ziyaret eden DİSK, KESK, TMMOB, TTB bir rapor hazırladı.
DİSK, KESK, TMMOB ve TTB heyeti 14 Ağustos 2014 tarihinde Silopi’de Ezilierin kaldığı çadır kampına ziyaretin ardından kamptaki fiziki koşulların ve ihtiyaçların anlatıldığı bir rapor hazırladı. Raporda sağlık hizmetlerine ilişkin ayrıntılı gözlemlerle birlikte tespit ve öneriler de var. Ailelerin IŞİD saldırılarına ilişkin anlattıklarının da yer aldığı raporda Şengal’de yapılan katliamın Ortadoğu’da sürdürülen savaş politikalarının bir parçası olduğu, bu katliamın sorumlularının aynı zamanda gerici güçlerle ittifak kuran devletler olduğu vurgulanıyor.
DİSK, KESK, TTB ve TMMOB heyetinin hazırladığı rapor şu şekilde:
Ortadoğu’da emperyalist ve hegemonik güçler, yerel gerici güçlerle kurdukları ittifaklarla halklara, inançlara ve kültürlere karşı büyük bir saldırı halindeler. Başta petrol olmak üzere bölgenin tüm kaynakları üzerinde gelişen bu paylaşım savaşında özellikle kadınlar ve çocuklar savaşın en büyük mağdurudurlar. BOP ya da farklı adlarla siyasal kılıfa büründürdükleri bu acımasız yönelim insanlığın temel değerlerini hedeflemektedir. Kapitalist sistem sinmediği, nüfuz etmediği, etkisi altına almadığı en ufak bir coğrafya parçası ve tek bir insan bırakmak istememecesine bir pervasızlık içindedir.
Bu savaşın bütün acımasızlıkları Suriye’de, Rojava’da, Irak’ta tüm halklara yönelik tüm dünyanın gözleri önünde gerçekleştirilmektedir. Dünyanın dört bir tarafından getirilen uluslararası çeteci güçler, Ortadoğu’daki savaşı özellikle dinsel ve inançsal mezhepler üzerinden yaymak sureti ile kitlesel katliamlara dönüştürmüş durumdadır.
Bu kitlesel katliamın son örneği Şengal’dir. Şengal’de Ezidi halkına yönelik yapılan bu katliam Ortadoğu’da yürütülen savaşın bir parçasıdır. Dolaysıyla bu katliamın ortağı, destekçisi ya da göz yumanları en az IŞİD çeteleri kadar suçludurlar. Her gün ortaya çıkan yeni belgeler IŞİD çetelerini hegemonik güçlerin bir araya getirip öne sürdüğünü, başta Suudi Arabistan, Katar yönetimleri ve AKP olmak üzere birçok gücün desteklediğini ve bazı yerel gerici güçlerin de bu planın bir parçası olduğunu kanıtlamaktadır.
2 Ağustos 2014 gece yarısı Irak’ın Sincar (ya da Şengal) Dağı eteklerinde yaşayan on binlerce Ezidi Kürt, tıpkı Şii Arap ve Şii Türkmenler, Hıristiyanlar, Ermeniler gibi emperyalist ve gerici güçlerin maşası IŞİD çeteleri tarafından katledilmiştir. Katliamdan sağ kurtulanlar, evinden yalınayak, sırtlayabildiği küçük çocuğu, yaşlısıyla Şengal Dağı’na kaçabilmiş, günler sonra Türkiye sınırlarına dayanmışlardır.
21’inci yüzyılda Ortadoğu’nun göbeğinde, insanlık uygarlığına beşiklik yapan Mezopotamya topraklarında, Ezidi halkı şahsında bütün dünya halklarına reva görülen bu katliam politikalarını lanetliyoruz. Bunu kabul etmediğimizi, bu savaşa karşı duracağımızı, bu savaşı durduracağımızı ve katliama uğrayıp yüz binlercesi göç etmek zorunda kalan, kısmen Türkiye’ye gelen ve kısmen de şu anda Kürdistan Federal Bölgesi ve Rojava sınırına geçmekte olan Ezidi halkının yanında olup destek ve dayanışmamızı sürdüreceğimizi ifade etmek istiyoruz.
Ortadoğu’da yürütülen savaşta Gazze ne ise Rojava ve Şengal de odur. Ortadoğu halklarının eşit ve özgür bir şekilde bir arada yaşamaları için onlarla beraber kararlı bir mücadele yürüteceğiz.
ÇADIR KENTİN GENEL ÖZELLİKLERİ VE GÖZLEMLERİMİZ:
Silopi Belediyesi, Şırnak Tabip Odası ve KESK’e bağlı sendikaların Şırnak şubeleri gibi birçok kurumun ve Silopi halkının desteğiyle kurulan, tüm ihtiyaçları karşılanan çadır kent, Silopi merkezine yaklaşık 5 km. uzaklıktadır.
Bölgeye Kızılay’ın hiçbir yardımının olmamasının yanında Şengallilerin sağlık hizmeti ihtiyacı da Sağlık Bakanlığı tarafından karşılanmamaktadır.
Sadece pasaportu olanların Sağlık Bakanlığı sağlık hizmetlerinden yararlanabildiği Silopi’de, sağlık hizmetlerinin tamamı belediyeye bağlı Bişeng Halk Sağlığı’na bağlı sağlık ekipleri tarafından karşılanmaktadır.
IŞİD katliamlarından kaçarak Türkiye’ye sığınan yaklaşık 5000’e yakın Ezidi Kürt ve Şii Türkmen’in 2500’ünün Şırnak ve ilçelerine sığındığı, 500 kişinin Cizre’de Cizre Belediyesi’nin ihtiyaçlarını karşıladığı bir alanda, 700 kişinin Diyarbakır’da Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin her türlü ihtiyacını giderdiği 3 ayrı yerde (Sümerpark, Koşuyolu ve Bağlar spor salonları), geri kalan nüfusun ise Şırnak, Diyarbakır, Mardin bölgesinde gönüllü kişilerin evlerinde kaldığı aktarıldı.
Çadır kentin nüfusunun hızla değiştiği, ilk günlerde yaklaşık 3000 kişi barınırken, birçok ailenin çevre köy ve ilçelerde yaşayan gönüllü ailelerin yanına geçtiği öğrenildi.
Silopi çadır kentinde 220’si çocuk toplam 800 kişinin yaşadığı bildirildi.
Sığınmacıların büyük çoğunluğunun pasaportuyla Türkiye’ye geçiş yaptığı, Irak Kürdistan Bölgesinden Türkiye’ye geçiş yapanların eş ve çocuklarının da bulunduğu on binlerce sığınmacının sınır kapılarında beklediği, bu durumun ayrıca bir sorun oluşturduğu anlatıldı.
Heyetin yaptığı incelemeler sonucunda, özellikle sınırdan geçmek için günlerce yürümek zorunda kalan kronik hastaların ve çocukların sağlık durumunun endişe verici boyutta olduğu, salgın hastalık riskinin yüksek olduğu ve en çok ilaç ihtiyacının bulunduğu, özellikle kadın ve çocuklarda ciddi travma belirtileri gözlenmiştir.
Şengalli aileler, Şengal’in Arap Sünni köyleri ile çevrili olduğunu ve daha önce de zaman zaman bu kesimler tarafından inançları nedeniyle tacize maruz kaldıklarını, Iraklı askerlerin saldırıdan bir iki ay önce silahlarını bırakıp gittiklerini, silahları alıp kendilerini savunmak istediklerini; ancak peşmergelerin Şengallileri savunacağını söyleyerek silahları ellerinden aldıklarını dile getirmişlerdir. YPG’nin açtığı güvenli koridor ile 150 bine yakın Şengalli’nin de Rojava’ya yerleştirildiği ifade edilmiştir. Ancak sınırın diğer tarafında binlerce insan daha bulunmaktadır. Burada ani bir göç potansiyeli mevcut olup buna dair devlet yetkililerinin ciddi bir ön hazırlık yapmadığı görülmüştür.
Aileler yaşadıklarını şu ifadelerle anlatmışlardır:
“IŞİD saldırılarının olduğu gün peşmergeler bizi savunmak yerine kaçtılar. IŞİD ve Arap Sünni aşiretleri birlikte bir gece 03.00 sularında bize saldırdılar. Biz de köylerimizi bırakıp kaçmak zorunda kaldık. İki köyü zorla Müslüman yapmak istediler. Kadınlarımıza ve 8-10 yaşlarında olan kız çocuklarımıza el koydular. Kız çocuklarımızı Araplara köle olarak sattılar. 500’den fazla sayıda kaçırılan kadınların nerede ve nasıl olduklarını bilmiyoruz. Bizim boşalttığımız köylere Arap Sünnilerini yerleştirerek kutsal mekân ve sembollerimizi yıktılar.”
“Komşu Sünni Arap köylülerinin desteğiyle evlerimiz yakıldı, tüm eşyalarımız talan edildi, kız çocuklarımız savaş ganimeti sayılarak kaçırıldı. Yaşlılarımız, gençlerimiz, kadınlarımız, hatta gebelerimiz oracıkta vahşi yöntemlerle öldürüldü. Katliamdan kaçabilenler sıcaklığın 50 derece olduğu Şengal Dağı’nın yamaçlarına sığındı. Sıcağa, susuzluğa dayanamayan çocuklarımız, yaşlılarımız, hastalarımız bu kez sığındıkları dağın yamaçlarında yaşamını yitirdi.
“Suriye’nin Rojava bölgesini kontrolü altında tutan PYD birlikleri Şengal’e ulaşıp IŞİD çetelerine karşı dağın eteklerine sığınmış halkı koruma altına aldılar. Su gibi temel ihtiyaçlar karşılanınca bir nebze rahatladık. Ancak daha güvenli yaşam alanlarına gitmek için tekrar yollara düştük.”
“Biz farklı inanca sahip olabiliriz, ama Allah’a her yaptığımız duada önce Müslümanlara, Hıristiyanlara en son kendimize iyilik diliyoruz. Tüm bu katliamların sebebini anlayamıyoruz.”
ÇADIR KENTTE SAĞLIK HİZMETLERİ:
Sığınmacıların yeterli temiz içme ve kullanma su ihtiyaçları; 2 tonluk 15 adet metal su depolarının belediye araçları ile şehir şebeke suyu ile doldurup klorlanmasıyla sağlanmaktadır. Her gün üç öğün, iki çeşit yeterli miktarda yemeğin görevliler tarafından verildiği, yemeklerin yatılıp kalkılan yerlerde yenildiği görüldü.
Yeterli olmazsa da tuvalet ve banyo ihtiyaçları için kadın ve erkeklere ayrı olmak üzere 20 adet seyyar kabinin yapıldığı, sularının aktığı, çamaşır yıkama amaçlı da kullanıldığı bildirildi.
Atıkların toplandığı, çevrenin nispeten temiz olduğu, haşereler için ilaçlama yapıldığı bilgisi verildi.
Çocukların oyun oynayabileceği, oyuncakların da olduğu klimayla soğutulan büyük bir çadırın kurulmuş olduğu, çocukların burada oynadığı görüldü.
Silopi çadır kentinde 220’si çocuk toplam 800 kişinin yaşadığı bildirildi.
Yaş grupları, cinsiyet ve risk gruplarına ilişkin verilere ulaşılamamış, kayıt sisteminin yetersiz olduğu görülmüştür.
Sağlık ihtiyaçlarının Şırnak Tabip Odası ve SES öncülüğünde gönüllü sağlık ekipleri tarafından sunulmakta olduğu, bu amaçla Cizre Belediyesi’ne ait arkası poliklinik ve küçük tıbbi girişimlere uygun, temel tıbbi sarf malzemeleri ve temel ilaçların olduğu araçta birinci basamak sağlık hizmetlerinin verildiği görüldü. Bu hizmetin her gün gündüz saatlerinde sunulduğu aktarıldı. Ayrıca bu gruba mensup gönüllü sağlıkçıların sığınmacıları ziyaret ederek yaş grubu, gebe, loğusa, risk grupları gibi bilgilere erişmek için çalışma yaptıkları görüldü.
Sağlık Bakanlığı’na ait bir şoför ve bir ATT’den oluşan 112 ekibinin olduğu görüldü. Bu hizmetin her gün gece 24.00’e dek sunulduğu bildirildi.
Poliklinik hizmetleri için tutulan kayıtlarda sığınmacılarda en çok ÜSYE, sırt ağrısı gibi özellik arz etmeyen tanıların yer aldığı tespit edildi. Bebek, çocuk, gebelerin ve diğer sığınmacıların bağışıklama durumlarının bilinmediği ifade edildi.
TSM ekiplerince Bakanlığın rutin aşılama programı çerçevesinde çocuklara kızamık ve polio aşısı yapıldığı gönüllü hekimler tarafından aktarıldı.
Temel ilaçların devlet hastanesinde yazılması halinde eczanelerden ödendiği, acil ve ikinci basamak sağlık hizmetlerinin Silopi Devlet Hastanesi’nden ücretsiz karşılandığı öğrenildi. Özellikle Amoksisilin, Metronidazol, Siprofloksasin, Parasetamol, Ko-Trimaksazol, ORS, Doksisiklin gibi ilaçlara ihtiyaç olduğu ifade edildi.
TESPİT VE ÖNERİLER:
1.Yaşananlar insanlık suçudur.
2.İnançları, kökenleri, mezhepleri farklı olduğu için Ezidilerin, Şii Türkmen ve Arapların, Hıristiyanların, Süryanilerin, Ermenilerin, Keldanilerin katledilmeleri karşısında tüm kurumların ve insanların en sert tepkiyi göstermesi gerekir.
3.En azından hayatta kalanlara kucak açılarak acılarını bir nebze olsun azaltmak mümkündür.
4.İnsanlık düşmanı IŞİD çetelerinin yapacakları katliamların önüne geçilmesi, yaptıklarının hesabının sorulması, katliam sonrası hayatta kalanlara her türlü insani yardım yapılması gerekir. İnsani duyarlılığı olan herkesin yardım kampanyalarına katılması gerektiğine inanıyoruz.
5.Bu amaçla Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, hükümetler, emek örgütleri, insani ve yardım kuruluşları bir an evvel harekete geçerek yeni katliamlar yaşanmasının önüne geçmelidirler.
6.Pasaportu olmayan sığınmacıların Türkiye’ye girişine izin verilmemektedir. Pasaportuyla giriş yapan aile bireyleri kabul edilirken olmayanların kabul edilmemesi sınırın iki tarafında parçalanmış aileler bırakmaktadır. Türkiye’nin, uluslararası sözleşmeler gereği pasaportlu olsun olmasın ölüm tehdidi altında bulunan tüm sığınmacıları ayrım yapmadan topraklarına kabul etmesi insanlık adına zorunlu bir tercih olmalıdır.
7- Sınırın diğer tarafında hala yaklaşık 250 bin insanın bulunduğu ifade edilmektedir. Her an binlerce sığınmacının Türkiye’ye göç edebileceği gerçeği gözetildiğinde ön hazırlıkların yapılması önemlidir.
Halklar, inancı, mezhebi, kökeni farklı diye yok ediliyor! İnsanlık Suçu işleniyor! İnsanlığın test edildiği zamanlarda yaşıyoruz…
Öncelikle sağlık, gıda benzeri yardım kampanyalarını hayata geçireceğimizi belirtiyor, iletişim içinde olduğumuz birçok uluslararası kuruluşun, Birleşmiş Milletlerin bu katliama karşı duyarlı olmasını ve müdahalede bulunup bu insanlık dramının, insanlık trajedisinin önüne geçilmesi konusunda sorumluluk almaları çağrısında bulunuyoruz.
Demokratik ve insan haklarına duyarlı kamuoyunun bu süreçte üzerine düşen sorumluluğu yerine getireceğine olan inancımızla saygılarımızı sunuyoruz.
politeknik.org.tr