İstanbul Kağıthane Yahya Kemal Mahallesi Akıncı Sokak’ta 23 Nisan 2019’da bir inşaatın istinat duvarı göçtü, inşaata komşu 4 katlı binayı da yanında götürdü. İstinat duvarının çökmesiyle başlayan süreç, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Kağıthane Belediyesi tarafından mahallenin tamamının dönüşümü için ‘fırsat’a dönüştürüldü. Yaşananlara daha yakından bakalım.
Riskli yapı tespiti ve zorla tahliye
Göçüğün ardından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Kağıthane Belediyesi’ne bir yazı göndererek, Yahya Kemal Mahallesi’nde yıkılan istinatın etrafındaki genişçe bir alanda riskli yapı tespiti yapılmasını ve tapulara şerh konulmasını istedi. Belediye alelacele riskli yapı kriterlerini dahi belirlemeden mahalledeki yapılardan tek tek karot (beton numunesi) alıp yapıların riskli olduğuna dair tespitler yaptı. Toplamda 96 yapının riskli olduğunu ve derhal tahliye edilmesi gerektiğini açıkladı.
Peki; neden mahallenin tamamında yapılar yıkılıyor, projeyi çizen kim, belediye ne yapmak istiyor?
Proje yok, bilgi yok, sürgün var
Kağıthane Belediye Başkanı başta olmak üzere belediyeden hiç bir görevli, mahalle sakinlerine bilgilendirme yapmıyor. Belediye bünyesinde proje ile ilgili oluşturulan birime soru sormak için giden mahalle sakinlerinin aldığı tek bir yanıt var: ‘Proje hazırlanıyor, biz de bilmiyoruz, siz hemen evlerinizi boşaltın.’
Kağıthane Belediyesi açıkça suç işliyor
Yıkımlar oldu bittiye getirilerek mahalleli belirsiz ve sağlıksız bir sürece mahkum edilmeye çalışılıyor. Mahalle sakinlerinin barınma hakkı kapalı kapılar ardında bırakılmak isteniyor. Yapıları zorla tahliye etmekle meşgul olan Kağıthane Belediyesi, bizzat saha gezisinde de tespit ettiğim, istinat duvarı ve yıkılan binaların çevrede yol açtığı büyük tahribatı mahallelilere baskı aracına dönüştürüyor.
Mahallenin enkaz halinde olması, asbest tehlikesi içinde olması, çevre kirliliğinin artması ve türlü haşerelerin yaşadığı bir ortam haline dönüştürülmesi de mahalleyi yaşanmaz hale getiriyor.
Mahallede evini tahliye edenler kentin bilinmezliğine doğru sürüklenirken, evlerini tahliye etmeyenler ‘elektriği, suyu, doğalgazı kesme’ tehditleri altında barınma hakkını aramaya çalışıyor.
Öyle ki, Kağıthane Belediyesi, yapım yılı 2018 olan yapıları da riskli yapı olarak belirlemiş durumda. Belediye, 1 yıl önce kendi eliyle ‘denetlediği’ ve verdiği ruhsatlı yapıya şimdi riskli yapı demiş oldu.
Rant az geldi, mahallenin tamamına riskli alan kararı
Tüm bu tartışmalı süreçler yaşanırken 10 Temmuz 2019 tarihli ve 30827 sayılı Resmi Gazete’de ‘İstanbul İli, Kağıthane İlçesi, Yahya Kemal Mahallesi Sınırları İçerisinde Bulunan Alanın Riskli Alan İlan Edilmesi Hakkında Karar (Karar Sayısı: 1306)’ açıklandı.
Bakanlık, bölgede dönüştürülecek yapılarla elde edilecek rantı az bulmuş olacak ki, göçük sonrası riskli bulunup yıkım kararı alınan 96 yapı ile yetinmedi, 33.925 metrekare alanı, yani Yahya Kemal Mahallesi’nin neredeyse tamamını riskli alan ilan etti.
Neden riskli alan kararı çıkarıldı?
Yahya Kemal Mahallesi’nde olduğu gibi her yapı riskli yapı değildir, dönüştürülmek istenen her alan riskli alan değildir. Ancak Bakanlık dönüşümde zorlandığı noktada riskli alan kararını devreye soktu. Riskli alanlar, 6306 Sayılı Kanun’un 23. maddesinde “Zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan, Bakanlık veya İdare tarafından Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görüşü de alınarak belirlenen ve Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan alan” şeklinde tanımlanmış durumda.
2019 yılında yeni çıkarılan yönetmelikle kentsel dönüşümün ‘pürüzsüzce’ yapılabilmesi için riskli alan kararları Bakanlığın gönlünce, zemin etüdü olmaksızın, genel kamu düzeni kriteri veya mevzuata aykırılık kriteri gerekçe edilerek pervasızca yapılabilir hale getirildi. Riskli alan iptaline ilişkin dava açılma süreçleri de kısıtlandı. Böylece Bakanlık, Yahya Kemal Mahallesi’nde bir istinatın yıkılmasıyla başlayan süreci geniş bir rant projesine çevirdi.
Mahalle sakinleri ne yapacak?
Herhangi bir bilgilendirmenin yapılmadığı, ortak bir projenin geliştirilmediği ve ‘yatay mimari yapılacak’ şeklinde pazarlanan Yahya Kemal Mahallesi’nde yıkımlara karşı mahalle sakinleri bir araya gelmeye başladı. Yapılan ilk toplantıda, halk sağlığını tehdit edici molozlara karşı mutlaka belediyenin tedbir almasını sağlama, güvence verilmeden, anlaşma sağlanmadan evleri tahliye etmeme kararları alındı.
Projenin açıklanması istemek, haklarını talep etmek mahallede yaşayanların en doğal hakkı. İnsanları yaşadıkları evlerden zorla tahliye etmek, yerinden etmek ise suçtur.
Yahya Kemal Mahallesi’nde yaşananlar daha önce de Sarıyer Derbent, Armutlu, Beyoğlu Okmeydanı, Kadıköy Fikirtepe, Küçükçekmece Kanarya mahallerinde yaşanmıştı. Yeni inşaat projeleri için kentin merkezinde emlak değeri yüksek bölgeler riskli alan kararlarıyla tahrip edilmek istenmişti.
Bilimsel bir gerekçeyle dayanmayan riskli alan kararının planlama ilkeleriyle de uzaktan yakından alakası yoktur. Hiçbir kent planı, halk sağlığını tehdit ederek, zorla evlerinden çıkararak halkı belirsizliğe ve endişeye sürüklemez, sürükleyemez. Bunun karşısında barınma hakkına sahip çıkmak, yaşam alanına sahip çıkmak meşrudur.
Büşra Kaleli / Şehir Plancısı