22 Aralık İstanbul Kent Mitingi Sekreteryası, miting sırasında polisin attığı gazdan etkilenen ve hala hastanede yaşam mücadelesi veren Elif Çermik için basın açıklaması yaptı.
22 Aralık İstanbul Kent Mitingi Sekreteryası bugün (26 Aralık Cuma) saat 11.30’da MMO İstanbul Şubesi’nde Elif Çermik için basın açıklaması yaptı. Açıklamada Kent Mitingi sırasında polisin attığı gazdan etkilenerek kalbi duran ve hala hastanede yaşam mücadelesi veren 64 yaşındaki Elif Çermik’in durumunun ciddi olduğu belirtildi.
Açıklamada, Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Koroner Yoğun Bakım Ünitesi’nde yatan Elif Çermik için ailesi ve avukatlarının suç duyurunda bulunacağı ifade edildi.
Sekreterya tarafından yapılan açıklamada mitingteki talepler tekrarlanarak “Yağmaya, Yıkıma, Katliama Artık Yeter!” sloganıyla yağmanın hesabını sormaya devam edileceği vurgulandı. Açıklama “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam!” sözüyle sona erdi.
22 Aralık İstanbul Kent Mitingi Sekreteryası’nın yaptığı açıklamanın tam metni şu şekilde;
Basına ve kamuoyuna,
22 Aralık Pazar günü, İstanbul’un her noktasından, her yaştan ve her etnik gruptan on binlerce İstanbullu eşit ve yaşanabilir bir kent talebiyle bir araya gelerek; talana, yağmaya ve çıkarcı kentsel dönüşüm projelerine karşı İstanbul’u savunacağını ilan etti. İstanbul Kent Mitingi, İstanbul halkının;ormanlarına, kamusal alanlarına, mahallelerine hatta evlerine kadar giren ve yaşam alanlarını gasp eden rant politikalarına karşı, Gezi Direnişi ile doğan isyan ruhuyla sürdürdüğü kararlı duruşun vücudu oldu.
Ancak,22 Aralık İstanbul Kent Mitingi’nde de, kitle hareketlerinden ve halkın demokratik hak kullanımından ödü kopan siyasi iktidarın, emri altındaki kolluk kuvvetleriyle, bir kez daha insanlarımızın üzerine tazyikli su, gaz bombası ve plastik mermiyle saldırdığına şahit olduk. İstanbul polisi, başta arama noktalarında olmak üzere sabah saatlerinden itibaren gösterdiği provokatif tutumu on binlerce insanın hayatını tehlikeye atan saldırısıyla taçlandırmış ve kullandığı biber gazının tetiklemesiyle miting katılımcısı Elif Çermik’in kalbinin durmasına sebep olmuştur.
İstanbul Kent Mitingi’ne Sarıyer’in Dağevleri Gecekondu Mahallesi’nden katılan 64 yaşındaki Elif Çermik, yaşananlara doğrudan tanık olan eşi ve komşularının anlatımıyla, miting alanından ayrılmaya çalışırken polisin kullandığı yoğun biber gazına maruz kalarak kapalı bir mekâna sığınmış, burada kalbi durarak gecikmeli bir biçimde hastaneye kaldırılmıştır. Önce Haydarpaşa Numune Hastanesi’ne kaldırılan Elif Çermik’in uzunca bir süre duran kalbi burada yeniden canlandırılmış ve Elif Çermik, Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Koroner Yoğun Bakım Ünitesi’ne sevkedilmiştir. Tedavi sürecini üstlenen hastane yetkililerinden doğrudan alınan bilgiye göre, Elif Çermik’e ağır kalp yetmezliği tanısı konmuş ve beyninde de ödem saptanmıştır. Miting öncesi bir röportajda, “İyi bir mahallede yaşamak istiyorum, güzel bir ülke istiyorum” diyen Elif Çermik’in sağlık durumu son derece kritiktir ve bilinci hala kapalıdır.
İstanbul Kent Mitingi Sekretaryası,İstanbul Tabip Odası ve Halkevleri başta olmak üzere birçok katılımcı kurumdan arkadaşlarımızla birlikte en başından itibaren Elif Çermik ve ailesinin yanında olmuş; Dağevleri halkı ve Anadolu Yakası forumları hastanede geçirdikleri ikinci gün Çermik ailesine dayanışma ziyaretinde bulunmuştur. İstanbul halkı,biber gazının, ölümcül bir silah olduğu defalarca acı biçimde kanıtlanmasına karşın, on binlerce insanın bulunduğu bir ortamda polis tarafından yoğun biçimde kullanılması sonucu yaşam savaşı veren Elif Çermik’e sahip çıkmaya devam edecektir.
Ailesi ve avukatları önümüzdeki hafta, yaşam hakkı ihlal edilen Elif Çermik adına, müdahaleyi gerçekleştiren kolluk kuvvetleri ve müdahale emrini verenler hakkında suç duyurusunda bulunacaktır. İstanbul Kent Mitingi Sekretaryası ve Kent Mitingi’ne katılan kurumlar, Elif Çermik’i yalnız bırakmayacak ve yasal sürecin sonuna kadar takipçisi olacaktır.
Bu vesileyle yeniden birkaç noktanın altını daha kuvvetle çizmek istiyoruz. Yaşlılarımızla, engellilerimizle, çocuklarımızla katıldığımız, on binlerce insanın bulunduğu alanlarda düzenleyerek yurttaşlar olarak kamusal demokratik toplanma ve ifade hakkımızı kullandığımız gösterilere yönelik polis şiddeti derhal durdurulmalı; kentimizin bütün alanları polis şiddetinden temizlenmelidir. Bugüne kadar yaşadığımız her olayda ölümcül bir silah olduğu kanıtlanan biber gazı kullanımı derhal yasaklanmalı ve hükümet, hükümet imzacısı olduğu uluslar arası sözleşmelerdeki yükümlülüklerini koşulsuz olarak yerine getirmelidir. Demokratik gösteri ve yaşam hakkımızı ihlal eden hükümet, gönüllü sağlık hizmeti sunmaya çalışan hekimlerimizin ve sağlıkçılarımız hakkında soruşturmalar açmıştır.Binlerce yıllık evrensel hekimlik geleneğinin ve doktorluk meslek etiğinin gereği olarak gösterilerde gönüllü sağlık hizmeti vermesini yasaklayan,hastalara izinsiz tıbbi müdahalede bulunan doktorların cezalandırılmasını öngören bir yasa tasarısını Meclis Sağlık Komisyonu’ndan geçirmiştir. İstanbul halkı olarak, siyasi iktidarın Anayasa’ya, TCK’ya, ayrıca akla ve mantığa ziyan bu kararına karşı, doktorlarımızın yanında olacağımızı ifade etmeyi gerekligörüyoruz.
İstanbul Kent Mitingi’ni düzenleyen girişimler olarak uzun zamandır sürdürdüğümüz kent mücadelesi, Türkiye’yi kasıp kavurmakta olan yolsuzluk operasyonlarıyla birlikte görünür hale gelmiştir. Mücadelenin temel dinamiği İstanbul’un geleceği ve İstanbullunun insanca yaşam hakkıdır. Bu yüzden, hiçbir unsurunun kirli bir güç kavgasına tutuşmuş tarafların yanında saf tutması düşünülemez. Kent mücadelesi,halkın, sistemin insanca yaşam hakkını rant politikalarına kurban eden ve kamu haklarını hiçe sayan zihniyetine karşı giriştiği; doğayı, yaşamı ve geleceği kucakladığı, sahiplendiği bir vicdan savaşıdır. Şehrimizin doğasını katleden,sakinlerinin barınma hakkını ve geleceğini elinden alan projelerin derhal iptali ve bu projelerin altında imzası bulunan bütün yetkililerin istifasının bir gereklilik olduğu açıktır.
İstanbul halkı,kentini, doğasını ve geleceğini, İstanbul Kent Mitingi gibi şiddetten uzak,kitlesel ve barışçıl gösterilerle korumaya devam edecektir. İstanbul’un geleceğini sistemli bir şekilde yok etmeye yönelik tüm girişimler bu mücadelenin konusu olmaya devam edecektir. Bu doğrultuda, mitingimizin hareket noktaları olan taleplerimizi yeniden dile getiriyor ve önümüzdeki günlerde bu taleplerimizin gereklerini yerine getireceğimizi hep birlikte ilan ediyoruz:
-Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, yerel yönetimler, hükümet yetkilileri ve şirketlere büyük yolsuzluklar için kapı aralayan, imar kararlarını bütünüyle keyfi uygulamalar haline getiren, idarenin denetimini imkansızlaştıran ve halkın yaşam alanları üzerindeki söz ve karar hakkını hiçe sayan 6306 sayılı Afet Yasası başta olmak üzere bütün olağanüstü yasa ve bu yasaların uygulanmasından doğan “riskli alan”, “kentsel dönüşüm” gibi uygulamaların iptal edilmesini talep ediyoruz.
-Muazzam çapta yolsuzluklar yaratan, kentsel-kamusal-doğal alanlarımız üzerinde telafisi mümkün olmayan tahribatlara sebep olan, başını 3.Köprü ve 3. Havalimanının çektiği hukuk ve bilim dışı çılgın projelerin derhal durdurulmasını istiyoruz.
-Haydarpaşa, Galata, Haliç, Cevizli Tekel gibi kamusal alanlardaki yağmanın derhal durdurulmasını, idarenin kentlerin ve doğanın talan edilmesi konusundaki yetkilerini daha da artıracak olan Danıştay Kanunu değişikliklerinin ve Tabiat Varlıkları Yasası’nın derhal iptalini istiyoruz.
İstanbul halkı Kent Mitingi’nde, “Bir şehir nedir ki, içinde yaşayanlardan başka?” şiarıyla biraraya geldi. Egemenler, şehirlere ve doğal alanlara baktıklarında sadece yağma ve talan imkânı görüyor. Ama buna karşı bizim sözümüz açık: “Yağmaya, Yıkıma,Katliama Artık Yeter!” Bizler 22 Aralık mitingini düzenleyen İstanbul halkı olarak, bu yağmanın hesabının sorulmasında tarafız. Bu hesabı sormaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Ve yeniden yüksek sesle tekrarlıyoruz: Bu daha başlangıç, mücadeleye devam!
İstanbul Kent Mitingi Sekretaryası