12 Eylül 1980 darbesinin ürünü YÖK, Türkiye’de açılmak istenen yeni dönemde siyasi iktidarın elinde yeniden şekilleniyor. Kurulduğu günden bu yana üniversitelerimizde yeşeren bilimsel, demokratik, özerk üniversite talebimizin önündeki en büyük engel ve bizler üzerindeki temel baskı aracı olan YÖK ve onun başkanının son açılımı ise okullarımızı karakollaştıracak olan “ünikol” projesi oldu. YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın ibretlik genelgesiyle “Özgür ve Güvenli Üniversite” için kampuslarda karakol oluşturulması gündeme geldi. Okullarda uygulanan elektronik kart, parmak izi gibi uygulamalarla yetinmeyen YÖK bu sefer de üniversitelerde kanunsuz biçimde fiilen bulunan sivil polisleri resmen kalıcılaştıracak ve okullarımızda karakol oluşturacak bir genelge yayınladı. Böylece siyasi iktidarın biz öğrenciler üzerindeki her türlü baskısına bir de polis fişlemeleri, güvenlik gerekçesiyle oluşacak yeni baskılar ve özgür düşüncemiz önünde coplu engeller eklendi.
Geçmişte yaptığı açıklamalarda üniversitelere polis ve jandarmanın girmeyeceğini söyleyen YÖK başkanına soruyoruz: Ne oldu da üniversitelere karakol açılmasını isteyecek duruma geldiniz?
Parasız eğitim talebimizin her fırsatta gözaltılar ve tutuklamalarla karşılandığı, üniversitelerin gerçek sahibi olarak bizlerin yaptığı her eyleme terör suçu olarak muamele edildiği bir ülkede polisin üniversitedeki varlığı özgürlük ve güvenliğin tesisi için değil olsa olsa engellenmesi içindir.
Eylül ayı başında Foça’da gerçekleştirdiğimiz Genç-İMO 2. Yaz Eğitim Kampımızda, parasız, eşit eğitim talebimiz ile referandum sürecindeki tavrımızı içeren pankartlarımız eşliğinde yaptığımız ve ilçe sakinleri tarafından da destek gören yürüyüşümüze polisin müdahale etmesi ve 12 arkadaşımızın gözaltına alınması, biz üniversite öğrencilerinin üniversite içinde olduğu gibi dışında da gördüğümüz baskının en açık göstergesidir.
Türkiye’nin çeşitli yerlerinde benzer talepleri olduğu için gözaltına alınan, tutuklanan arkadaşlarımız varken, öğrenciler TEKEL işçilerine destek verdiği için haklarında soruşturma açılıyor ve ceza alıyorken, okula yumurta sokmak istediği için özel güvenlik tarafından üniversiteliler darp ediliyorken, okullarda çıkan çatışmalarda öğrenci olmayanlar tarafından bizim üzerimize kurşun sıkılıyorken, arkadaşlarımıza saldıranlar polis tarafından destekleniyor ve korunuyorken bir de sivil polisin okullarda kurulan karakollardaki varlığı kabul edilemez.
İnşaat mühendisliği bölümü öğrencilerinin örgütlenmesi olan Genç-İMO olarak, YÖK’ün bu genelgesini kendi görevlerini yerine getirmesi olarak görüyor ve normal karşılıyoruz. Bu uygulamalar tabi ki YÖK’ün görevidir(!). Ancak bilinmelidir ki bizlerin de görevi bu anti-demokratik, bilim dışı ve baskıcı tutuma karşılık bilimsel, özerk, demokratik üniversite için; parasız, eşit ve erişilebilir eğitim için mücadele etmeye devam etmektir. Ve bilinmelidir ki biz de YÖK gibi görevimizin başındayız.