Mega kentlerde yaygın yaşanan kira/konut/barınma krizi kentte yaşayanların önemli gündemlerinden birisi. Elbette bu krize neden olan temel faktör iktidarın ekonomik düzlemdeki politik tercihleri. Bu koşullarda yerel yönetimler de barıma krizine karşı kamusal çözümler üretecek herhangi politikaya sahip değil. Barınma hakkı ve sosyal konutlar Kent hakkı; sosyal, mekansal ve ekonomik açıdan
Başlığımız ‘akbaba kredileri’ olsa da oraya gelebilmek için konut üzerinden kısa bir konut politikası ve İpotekli Konut Kredileri (İKK) üzerinden konut ekonomisi literatürüne bakmak istiyorum. Böylece konut politikasına ve bunun yapılı çevremize etkisine ilişkin daha derin bir algılayışımız mümkün olabilecek. Konut, her yurttaş için temel bir hak ve ihtiyaçtır. Bu
‘Aşırı Metalaştırma Çağında Konutu Savunmak’ kitabı geçtiğimiz Kasım ayında Türkiye’de ilk baskısını yaptı. Şehir plancısı Peter Marcuse ile sosyolog David Madden’in kaleme aldığı kitap, New York’tan Yeni Delhi’ye; kırsaldan kente bütün dünyayı etkileyen konut ve barınma krizinin nedenlerini ve sonuçlarını, ilerici çıkarımlarını ve alternatiflerini ele alıyor. Endüstri devriminin ardından İngiltere’de
Konut krizinin emareleri bugün her yerde gözle görülür biçimde ortada. İnsanlar, barınma maliyetlerinin altında eziliyor. Evsizlik her geçen gün artıyor. Tahliye ve haciz artık her gün duymaya alıştığımız şeyler. Ayrımcılık ve yoksulluk, yerinden edilme ve pahalılık… İşte bugünün kentlerinin alametifarikaları. Kent merkezi ve banliyö mahallelerinin kaderleri dünyanın öbür ucundaki toplantı
Küresel sermayenin yatırım yaptığı büyük şehirlerde emlak fiyatları hızla artmaya başlıyor. Artan emlak fiyatlarından arazi ve konut sahipleri yararlanırken, sabit gelirliler ve yoksullar şehir merkezlerinde barınamaz hale geliyor Gayrimenkul sertifikalarının halka arzı geçtiğimiz hafta gerçekleşti ve sistem uygulamaya girdi. Bu Türkiye’de inşaat-finans bütünleşmesinin yeni bir aşaması olarak görülebilir. Ancak mesele,