Mega kentlerde yaygın yaşanan kira/konut/barınma krizi kentte yaşayanların önemli gündemlerinden birisi. Elbette bu krize neden olan temel faktör iktidarın ekonomik düzlemdeki politik tercihleri. Bu koşullarda yerel yönetimler de barıma krizine karşı kamusal çözümler üretecek herhangi politikaya sahip değil. Barınma hakkı ve sosyal konutlar Kent hakkı; sosyal, mekansal ve ekonomik açıdan
6 Şubat Depremlerinde en büyük yıkıma uğrayan kent şüphesiz Antakya. Depremin üzerinde aylar geçse de kentte yaşayan herkes için gündelik yaşam sıkıntılarla ilerliyor. Depremin hemen ardından Antakya’ya giden, farklı dayanışma faaliyetlerinde yer alan, emek veren, aynı zamanda Antakyalı olan Samet Uslu ile Maraş Depremleri’nden neredeyse 6 ay sonra Antakya’daki güncel
Lise öğrencileri, tüm öğretim hayatları boyunca yarışa dönen sınav sisteminde, 2021-2022 öğretim yılında imkanları ve motivasyonları ölçüsünde üniversite sınavlarına hazırlandılar. Yıllardır değişen eğitim sistemi, benzer şekilde bir türlü rayına girmeyen YKS sınav sisteminin yarattığı olumsuzluklarla birleşti. Covid-19 süresince uzaktan eğitim karmaşası öğretmenleri zorlarken, uzaktan eğitim öğrencilerin motivasyonlarını alt üst etti.
‘Aşırı Metalaştırma Çağında Konutu Savunmak’ kitabı geçtiğimiz Kasım ayında Türkiye’de ilk baskısını yaptı. Şehir plancısı Peter Marcuse ile sosyolog David Madden’in kaleme aldığı kitap, New York’tan Yeni Delhi’ye; kırsaldan kente bütün dünyayı etkileyen konut ve barınma krizinin nedenlerini ve sonuçlarını, ilerici çıkarımlarını ve alternatiflerini ele alıyor. Endüstri devriminin ardından İngiltere’de
Konut krizinin emareleri bugün her yerde gözle görülür biçimde ortada. İnsanlar, barınma maliyetlerinin altında eziliyor. Evsizlik her geçen gün artıyor. Tahliye ve haciz artık her gün duymaya alıştığımız şeyler. Ayrımcılık ve yoksulluk, yerinden edilme ve pahalılık… İşte bugünün kentlerinin alametifarikaları. Kent merkezi ve banliyö mahallelerinin kaderleri dünyanın öbür ucundaki toplantı
Yerel yönetim seçimlerine kısa bir süre kaldı. Bir yanda plansız, kimliğini, doğal yaşam alanlarını, kamusal varlıklarını kaybeden kentler, diğer yanda türlü vaatler, yalanlar ve proje çılgınlığından oluşan seçim vaadleri. Böyle bir ortamda Ankara’nın durumunu, neye ihtiyacı olduğunu, yerel yönetimin görevlerini ve neler yapıldığını özetlemek istedik. 1994 yılından bu yana Ankara