“Gömlek değiştirdim” söylemiyle 2002 yılında iktidara geldiklerinden bu yana geçen 11 yıllık dönemde AKP, muhafazakar demokratlıktan, “ileri demokrasi” söylemleri eşliği altında diktatörlüğün taşlarını adım adım döşemiştir. Kendisine muhalefet eden her kesimi darbecilikle suçlayan AKP, toplumdaki askeri darbelere olan karşı duruş ve demokrasi arayışını kendi diktatörlüğünü kurmak için kullandığı, ortağı cemaatle giriştiği savaşta bugün ortalığa saçılmıştır. Ne yazık ki AKP`nin cemaatle birlikte gerçekleştirdiği icraat kadar, 17 Aralık 2013 tarihinden bu yana süren AKP-Cemaat kavgası eşliğinde gerçekleştirilen icraat da toplumu derinden sarsmaktadır.
Yolsuzluk operasyonlarından, mahkemeler ve emniyet güçleri arasında yaşanan savaşa, MİT`e koruma kalkanından, İnternet yasaklarına, HSYK düzenlemesine varıncaya kadar yeni diktatörlük taşları döşenmiştir. Daha vahimi, polisler mahkeme kararını tanımamakta, mahkemeler Meclis`in çıkardığı yasayı tanımamakta, iktidar bunca yolsuzluk iddiası karşısında soruşturmaları önlemek için elinden gelen çabayı sürdürmekte, toplumun zaten sorguladığı hukuk güvenliği tamamen yok edilmektedir. Her gün ortaya çıkan yasadışı dinleme kayıtlarıyla ülkemizin içine sokulduğu batağın derinliği ortaya çıkmaktadır. Yargı, polis, MİT çevrelerinde sürdürülen bu bilek güreşi dolayısıyla ne yolsuzluk iddiaları doğru dürüst soruşturabilmekte ne de derin devlet niteliğine bürünmüş çevreler ortaya çıkarılmaktadır.
HDP Üzerinden Provokasyonlara Son Verin
Bu kaos ortamı, Halkların Demokratik Partisi`nin (HDP) seçim çalışmalarına yönelik provokasyonlarla derinleştirilmektedir. Son günlerde artan bir şekilde HDP`nin yerel seçim çalışmalarına karşı bilinçli ve organize şekilde saldılar gerçekleştiriliyor. Aksaray`da, Urla`da, Ordu`da, Giresun`da ve son olarak Fethiye`de gerçekleştirilen saldırılar, günler öncesinden yapılan çağrılarla devletin gözetiminde yapılmıştır. Bu saldırılar karşısında önlem almak yerine, HDP tabelasını söktürüp yerine bayrak asanlar, HDP`nin siyaset yapma hakkını 12 Eylül Anayasasına bile aykırı bir şekilde engellemektedir. Halklar arasında düşmanlık tohumları eken, barış umutlarını provokasyonlarla ortadan kaldırmaya çalışanlar karşısında ve ülkenin içinde bulunduğu antidemokratik koşullara inat Elektrik Mühendisleri Odası olarak demokrasi ve adalet talebini yükseltiyoruz. “İleri demokrasi”niz sizin olsun, partiler seçim çalışmalarını eşit ve özgür bir ortamda yapabilsinler yeter diyoruz.
Ülkemizi giderek daha fazla tehdit eden bu kaos ortamının oluşumu; “ne şeriat ne darbe” olarak özetlenecek toplumsal duyarlılığın yok sayılması, Gezi Direnişi ile somutlanan halkın kamusal alanlara ve yaşam haklarına müdahalesine gösterdiği demokratik tepkilerinin en sert şekilde bastırılmaya çalışılmasıyla yaratılmıştır. Toplumun duyarlılıkları hala yok sayılmakta, ODTÜ Ormanı`ndan, UNESCO`ya aday gösterilen Hevsel bahçelerine, Devlet Tiyatrolarının İrfan Şahinbaş Atölyesi`nin bahçesine düzenlenen gece baskınına varıncaya kadar rant temelli doğa tahribatı sürdürülmektedir.
Berkin`in Hesabı Sorulsun!
Gezi Direnişi`nde 6 genç insanımızı yitirmenin acısını yaşarken, Okmeydanı‘nda evinden ekmek almak için çıktığında polisin attığı gaz kapsülü sonucu başından yaralanan ve 269 gündür komada olan umudun ve acının kara gözlü yiğit çocuğu, Berkin Elvan`ı da kaybettik. İnsanlarımızın demokratik haklarını savunmak adına canlarını ortaya koyduğu Gezi Direnişi`nin simgesi haline gelen Berkin Elvan`ı yitirmenin derin acısını duyuyoruz. Berkin Elvan`ın ailesine, yakınlarına ve Gezi Direnişi`ne sahip çıkan tüm halkımıza başsağlığı ve sabır diliyoruz. Berkin Elvan`ı ve diğer canların ölümünden sorumlu olan tüm polis ve yetkililerin bağımsız yargı önüne çıkarılmasını bekliyoruz.
ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI