Emek ve meslek örgütleri: “AKP iktidarı, iş kazalarına davetiye çıkarıyor”

DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, AKP’nin 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nın uygulanmasını 2020 yılına ertelemesine karşı basın toplantısı düzenleyerek karara tepki gösterdi

DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, AKP’nin 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nın uygulanmasını 2020 yılına ertelemesine ilişkin bugün (21 Haziran) basın toplantısı düzenledi.

18 Haziran’da “Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve KHK’larda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” içerisinde yer alan bir madde ile kamuda ve 50’den az çalışanı olan az tehlikeli sınıftaki işyerlerinde, işçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetleri 2020 yılına ertelenmişti.

İstanbul Tabip Odası’nda yapılan toplantıya DİSK Genel Sekreteri Dr. Arzu Çerkezoğlu, KESK Genel Sekreteri Hasan Toprak, TMMOB Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Cengiz Göltaş ile TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel katıldı.

“İş kazaları, meslek hastalıkları artmaya devam edecek”

TTB Merkez Konseyi Başkanı Raşit Tükel okuduğu ortak açıklamada, “Siyasal iktidar iş kazaları ve meslek hastalıklarına davetiye çıkarmaya devam ediyor” denildi.

Tükel, ertelenen son yasal düzenlemeyle, milyonlarca kamu emekçisinin ve özel sektörde çalışan işçinin, işçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetlerinden mahrum olacağını belirterek “İş kazaları, meslek hastalıkları artmaya devam edecektir” şeklinde konuştu.

Çalışma Bakanlığı’nın “İş kazalarında hedefimiz sıfır” söyleminin aldatmacadan öteye bir anlamının olmadığını milyonlarca işçi ve kamu emekçisinin bildiğini söyleyen Tükel, şöyle devam etti:

“Bu ertelemeyle, bu söylemin propagandadan öteye bir anlam ifade etmediği de görülmüş oldu. İşçi sağlığı hizmetlerini özelleştiren 6331 sayılı yasanın işçilerin sağlık ve güvenliklerini koruyamadığı biliniyorken, bu yasanın ilgili maddelerinin uygulanmasının ertelenmesi milyonlarca kamu emekçisi ve işçimizin beden bütünlüklerine bir saldırıdır.”

“Sermayenin yükünü hafifletme pahasına…”

“AKP Hükümeti tavrını çok net ortaya koymuştur. 6331 sayılı yasanın bazı maddelerinin 2020 yılına ertelenmesi, Hükümetin tavrının kimlerden yana olduğunun açık bir göstergesidir” diyen Tükel, sözlerinin devamında şu ifadeleri kullandı:

“Hükümet programlarına yazdıkları gibi, sermayenin yükünü hafifletme, sömürünün önündeki engelleri en aza indirme pahasına milyonlarca işçi ve kamu emekçisinin sağlık ve güvenliği görmezden gelinmiştir…

DİSK, KESK, TMMOB ve TTB olarak; iş cinayetlerinin yaşanmaması ve güvenli çalışma ortamlarının oluşturulması için, geçmişte olduğu gibi bugün de mücadelemize devam edeceğiz. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği çalışmalarında tüm meslek odaları, sendikalar ve bu alanda faaliyet gösteren kurum ve kuruluşların görüşleri alınmadan hayata geçirilen yasa, yönetmelik ve uygulamalarla iş cinayetlerinin önlenmesinin mümkün olmadığını bir kez daha belirtiyoruz. İş cinayetlerinin ve meslek hastalıklarının önlenmesi için gerekli olan yasa ve yönetmeliklerin her türlü erteleme ve geçiştirmeden vazgeçilerek ivedilikle uygulamaya alınmasının takipçisi olacağımızı ifade ediyoruz.”

“Birlikte mücadeleyi etmeyi sürdüreceğiz”

Tükel’den sonra TMMOB adına konuşan Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Cengiz Göltaş ise şunları söyledi:

“Türkiye maalesef iş cinayetlerinde Avrupa ve dünyada ilk sıralarda yer alan bir ülke durumunda. Biz bu durumun kabul edilebilir olmadığını yıllardır vurguluyoruz. 4 kurum olarak kendi alanlarımızdan doğru çözümler üretiyoruz. İşçi cinayetlerinin altında yatan en önemli neden sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamının bir maliyet unsuru olarak görülmüş olmasıdır. Biz bu anlayışı reddediyoruz. İnsan yaşamının en temel, en değerli unsur olduğuna inanıyoruz. Bu sebeple sermaye ve AKP iktidarı işçi sağlığı yerine iş sağlığı ve güvenliği tanımını tercih ediyor. Türkiye’de özellikle enerjide, tarımda, inşaat alanında, mevsimlik işçilerde yaşanan, güvencesiz çalışmayla sürdürülen, taşeron ve kiralık işçi yöntemleriyle devam eden bu sürece karşı hem meslek alanlarımızdan doğru hem de toplumsal yaşamın bütününde birlikte mücadeleyi etmeyi, sözümüzü üretmeyi sürdüreceğiz.”

“İş güvenliği mali yük olarak görülemez”

“İşçi sağlığı ve iş güvenliği, işçilerin yaşamı, kazanılmış haklar asla bir mali yük olarak görülemez, temel bir insan hakkıdır” diyen DİSK Genel Sekreteri Dr. Arzu Çerkezoğlu ise şöyle konuştu:

“Bu kanunun ismine dikkat çekmek istiyorum: Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve KHK’larda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun. Bu adlandırma bile, AKP iktidarının emeğe, insan yaşamına nasıl baktığına yönelik bir itiraf niteliği taşıyor.

En temel çalışma hakkı olan işçi sağlığı iş güvenliği sanayinin ve üretimin önünde bir köstek olarak görülüyor. Bu anlayış sebebiyle sadece geçtiğimiz yıl 1970 işçi arkadaşımızı kaybettik. İşçi sağlığı, iş güvenliğini sanayi ve üretim açısından bir engel sayan bu anlayışla, örneğin Soma’da yerin yedi kat dibine girerek çalışan madencileri yaşamlarını hiçe sayarak sürekli daha fazla çalışmaya zorlayan dayıbaşılar arasında bir fark yoktur.

Esas mesele her şeyin bir maliyet unsuru olarak görülmesi sorunudur. Yani madende yerin 7 kat altında çalışan işçinin yaşamıyla, orada kullanılan bir kazma sapı arasında hiçbir fark görmeyen, ya da bir inşaatın 35. katında çalışan bir işçiyle oradaki bir asansör vidası arasında bir fark görmeyen ve alınması gereken bütün işçi sağlığı iş güvenliği önlemlerini bir maliyet unsuru olarak gören yaklaşımın sonucudur bu tablo.

Bu erteleme de aynı yaklaşımın sonucu olarak ortaya çıkmıştır. AKP’nin hazırladığı tüm yasalarda sürekli karşımıza işverenlerin üzerindeki mali yükün azaltılmasından söz edilmektedir. Örneğin şu anda gündemde olan ve işçi sınıfının 80 yıllık kazanımı olan kıdem tazminatına yönelik olarak da mali yüklerin azaltılması vurgusu yapılmaktadır. Biz buradan AKP iktidarına sesleniyoruz. İşçilerin yaşamını, kazanılmış haklarını, çalışma ve can güvenliğini bir maliyet unsuru olarak görmekten, sermaye üzerinde bir mali yük olarak tanımlayıp kazanılmış hakları ortadan kaldırmaya dönük bu yasal düzenlemelere son vermeleri çağrısını yineliyoruz. İşçi sağlığı ve iş güvenliği, işçilerin yaşamı, kazanılmış haklar asla bir mali yük olarak görülemez, temel bir insan hakkıdır.”

Kaynak: Sendika.Org