Beyaz yakalılar ‘mumia’laşıyor – Sevgim Denizaltı (BirGün)

“Biz ‘mumialar’ olarak çalışma yaşamlarımızın rutin dertleriyle tek başımıza boğuşmaktansa bir arada olmanın daha güçlü sonuçlar vereceğini düşünerek yola çıkmıştık. Ortak dermanlar arayacağımız dertlerimizin ortak olduğunu görmek, bunun önemli sebeplerinden biriydi…”

Başlıkta da belirttiğimiz gibi, beyaz yakalı çalışanlar ‘mumia’laşıyor. ‘Mumia’ların sayısı giderek artıyor.

Peki, nedir bu ‘Mumia’?

Mühendis Mimar Ağı (MUMİA), geçen yıl mart ayında beyaz yakalı çalışanların dayanışma ve bir arada olma gereksiniminden doğan bir oluşum. Mumia.biz’in yönetici (admin) ekibi, nasıl ve neden bir araya geldiklerini şöyle anlatıyor:

“Biz ‘mumialar’ olarak bir araya gelmeye başladığımızda (Mart 2018 gibi) çalışma yaşamlarımızın rutin dertleriyle tek başımıza boğuşmaktansa bir arada olmanın daha güçlü sonuçlar vereceğini düşünerek yola çıkmıştık. Ortak dermanlar arayacağımız dertlerimizin de ortak olduğunu görmek, bunun önemli sebeplerinden biriydi. Upuzun fakat 45 saatten fazlası ödenmeyen mesailerin, kuş kadar maaşların, iş aramanın ve bulmanın zorluklarının, iş güvencesinin pamuk ipliğine bağlı olmasının, psikolojimizi bozan mobbingin veya sadece kadın olmanın başlı başına ‘parlak kariyer yolculuklarımızı’ taşlı birer patikaya çevirdiğini, üniversiteden mezun olduktan hemen sonra sert biçimlerde görebildik.”

‘İş başa düştü, yola çıktık’

Beyaz yakalıları ‘mumia’laşmaya iten şey, var olan örgütlerin gereksinimlerini karşıla(ya)maması. “Ne mavi yakalılardan gördüğümüz sendikaların ne de meslek örgütlerimizin bizimle, beyaz yakalıların konularıyla hakkını vererek ilgilenebildiğinin farkına vardık” diyorlar. Sendikalara, meslek örgütlerine girenler ise kendilerini bir türlü buralara ait hissedememiş. Bu nedenle ‘iş başa düştü’ diyerek yola çıkıyorlar:

“Bir arada hareket edebilmek için önce bir iletişim kurmak, birbirimizden haberdar olmak lazım dedik; ‘Meslektaşa e-mail’ yazılarıyla başladığımız ağ tartışmasını mumia.biz internet sitesinde elle tutulur bir hale büründürdük.”

Beyaz yakalı ‘tepkili’ ama…

Mumia.biz’in kuruluş hikâyesi böyle. Bugüne ve krize gelirsek…

Anlattıklarına göre, bugün en başta saydığımız her durum hâlâ geçerli. Bununla birlikte; devasa miktarda artan işten atılma vakaları, kapanan işyerleri, zorunlu ücretsiz izinler, enflasyon karşısında eriyen maaşlar, işyerlerinde azalan çalışan sayısından dolayı daha da uzayan mesailer, piyasanın tüm gerginliğini çalışanların ensesinde hissettiren baskılar artık günlük rutinin birer parçası haline gelmiş.

Beyaz yakalıların genel olarak tüm bu yaşananlara nasıl tepki verdiğini soruyoruz ‘mumia’lara. “Öncelikle tepkili” diyorlar, “Bir sokak röportajındaki sempatik amcamız gibi ‘Aşırı tepkili.’ Kahvesini yudumlarken, ofis dedikodusunu yaparken, sosyal medyada takılırken hep tepkisini dışa vuruyor. Fakat henüz durumun vahametini kavrayamamış olanlarımız işten atılmak söz konusu olduğunda bunu kendine hiç konduramıyor. İşten çıkarılan bir mesai arkadaşı olduğunda ‘Şirket böyle bir karar vermişse bir sebebi vardır’ diye aklından geçiriyor.”

Bu kriz nasıl biter?

Durumun vahametini kavramış olanlar ise irili ufaklı gruplarla bir araya gelmeye başlamış bile. İşte Mumia, bu ekonomik krizin etkileri azalsa bile tamamen bitmesinin tek yolunun bir arada olmaktan geçtiğini bilenleri bir araya getirmeye çalışıyor. Bu yolun nereye çıkacağına ise ‘mumiaların’ kendileri karar verecek.

Bize ve tüm beyaz yakalılara çağrıları ise şöyle: “Sadece meslektaşlarımızı değil, tüm beyaz yakalıları (BirGün çalışanlarını da J) ‘mumialaşmaya’ davet ediyoruz, dertlerin dermanı mumia.biz’de…”

‘Mumia’lar krizde neler yaşıyor?

Mumia’nın önemli özelliklerinden biri, beyaz yakalıların kimliklerini korumak, kendilerini açık etme korkularının önüne geçerek cesurca bu ağa dâhil olabilmelerini sağlamak. Bu nedenle krize dair deneyimlerini sorduğumuz ‘mumia’lar, bize gönderdikleri mektupları sitedeki isimleriyle imzaladılar. İşte o mektuplar:

İşten atılmalar hayatımızın parçası oldu

”Sevgili BirGün gazetesi,

Maden mühendisiyim. Beş yıldır inşaat sektöründe çalışıyorum. Son çalıştığım firmanın taşrada bir şantiyesinde sorumluluğumda yürütülen operasyonun kısım şefiydim.

Kriz ilkin inşaat sektöründe patlak verdiği için, ilk etkilenen grup olarak her şeyle herkesten önce yüzleştik diyebilirim. Çok geçmeden işime son verildi, şantiye kapatıldı.

Şahsen bu süreci tam da Türkiye’nin güncel çalışma hayatına yaraşır şekilde, en korkunç haliyle yaşadım. Bir rahatsızlığımdan dolayı aldığım rapor ve ardından aldığım ücretli izin, doğrudan idare tarafından onaylanmasına rağmen, arka planda hazırlanmış üç günlük şahitli bir tutanakla feshedildi, tarafıma devamsızlıktan haklı fesih uygulandı. Başka çalışanlar da benzer şekilde yaşadı bunu.

Mumia ile böylesi bir süreçten sonra tanıştım ve şaşırtıcı şekilde kendi yaşadığım süreçlere çok benzer durumlarda birçok insanla temas kurdum. Bunu sadece yüzleşilen sorunların ortaklığı üzerinden söylemiyorum, eskiye göre çok daha belirginleşen bir örgütlenme ihtiyacı gelişiyor ve bunu karşılayabilecek ölçekte olmasa da, irili ufaklı birçok beyaz yakalı örgüt toparlanıyor. Biz de Mumia olarak bunların hepsiyle temas kurmaya, Mumia’yı bir iletişim zemini olarak kullanmalarını sağlamaya çalışıyoruz. Önemli bir mesafe kat ettiğimize inanıyorum, zira ‘daha fazla mumialaşmaya’ yönelik eğilim günden güne artıyor.

Cyrano_de_Bergerac”

Büyük şirketler yarı yarıya küçülüyor

“Sevgili BirGün gazetesi,

28 yaşındayım, kadınım ve bilgisayar mühendisiyim. 3 yıl önce yoğun iş arayışına başlamama rağmen 2 yıldır aktif olarak çalışıyorum. Öncesi hep mülakat; uzun çalışma saatleri (esnek çalışma) ve düşük ücret vaadi.

Zaten zar zor kendimi atabildiğim bir işte, çok iş, az para ve üzerine hakaret durumundan kaynaklı çok duramadım. Ama hemen sonra girdiğim bir işte (1 buçuk yıl önce) rahat edeceğimi düşünmüştüm. Sonuçta oldukça kurumsal bir şirketti. Zaman geçtikçe toplu işten çıkarmalar, hemen ardından düşük ücretlerle işe alımların olması, bazı projelerde gidenlerin yerine yeni istihdam sağlanmaması, buna bağlı olarak işyükünün artması, insalıktan çıkaran ve aylarca bitmeyen fazla mesailer ve komik karşılıkları, stresin artması ama yan hakların azalması, hatta yemek ücretinde azaltma gibi kazanılmış hakkın gaspı gibi süreçler yaşadım.

Tabii ki işten başımı kaldırabildiğim zamanlarda yeni işler de aramaya çalıştım. Aylarca açık kalan pozisyonlardan işe alımların durduğunu anladım. Sektördeki büyük şirketlerin yüzde 50-60 oranında küçülmeye gitmesi ve işsiz meslektaşlarımızın sayısının artmasının hiçbirimiz için iyi sonuçlar doğurmayacağını da biliyorum.

Ama bunların yanında, şirketteki “kahve yaptırma” çabalarına karşı durmam ? , cinsiyetçi esprilere nasıl tepki verebileceğimi bilmem, fazla mesaiden kaçma yollarını öğrenmem ve haklı fesih yoluyla* ocak ayında işten ayrılmam; yalnız olmadığımı, benzer hatta çoğunlukla aynı problemleri yaşadığımızı mumia.biz’de görerek olmuştur.

Manik”
*Fazla mesailerimin ödenmemesi ve ısrarım karşısında tehdit edilmem haklı fesih gerekçemdir.”

Hayatta kalma mücadelesi

”Sevgili BirGün gazetesi

Şehir plancısı bir kadın ve 28 yaşında. Son zamanda çalıştığı iş yerinden tam da bu sebepten dolayı işten atılmış ve hayatta kalma mücadelesi veren bir beyaz yakalı(!).

Zorlu yaşam koşulları, maddi problemler, aile baskısı, çevre baskısı iş bulma kaygısı, aynı zamanda da kadın mücadelesi tüm bunlar bir araya geldiğinde aslında “böyle hayat mı olur” deyip aklından çılgın fikirler geçiren bir kadın şehir plancısı.

Tüm bunlara rağmen neyse hayat güzeldir falan filan deyip kendini avutma çabaları ve yeni iş arayışları, yeni sınavlar, yeni iş görüşmeleri. Stresler biz sizi ararız deyip de bir daha asla dönmemeler sürekli yenilen portfolyolar…

Neyse hala umut var deyip başka alan arayışları.

Bir arkadaşının tavsiyesi ile , “Gayrimenkul alanı iyidir” “kesinlikle daha çok iş var” denmesi Ancak sınavı geçersen… Bu sefer de gayrimenkul sektörü battı. Nereye elini atsa kuruyor mu yoksa memleket mi kurudu? Memleket mi yangın yeri. Batan inşaat sektörü, gayrimenkul sektörü, ve önünü görememek.

Bir umut diye çıktığı yolda ücretli öğretmenlik yaparak hayatta kalmaya çalışan bir kadın, bir şehir plancısı ve gayrimenkul değerleme uzmanı.

Mondikm