2 Aralık 2008 tarihinde, EMO-Genç, İTÜ Elektrik Mühendisliği Kulübü, Jeodezi ve Fotogrametri Kulübü ile birlikte, “Değişen Dünyada Mühendislik” başlıklı panel düzenlendi. Prof. Dr. Fuat Ercan’ın rahatsızlığı nedeniyle yer alamadığı panel 200’e yakın öğrencinin katılımıyla İTÜ Ayazağa Kampüsü’nde Kültür Sanat Birliği Oditoryum’da yapıldı.
Doç. Dr. Ahmet Öncü Panelin ilk konuşmacısıydı. Kapitalist ilişkileri ve bugünkü durumu anlatan Ahmet Öncü “Üretim araçları onların denetiminde olduğu için, kapitalist sınıf, aylak sınıf bu sürecin içersinde kararların alınmasında, bilimsel bakışın dışında bir anlayışı hakim kılarak bu süreci ‘sabote‘ ediyor” diye başladığı konuşmasında başlıklar halinde aşağıdaki konulara değindi:
“Toplumun çalışan sınıfları üretimin çıktılarıyla ilgilenir. Kapitalist sınıf için ise o üretimin değeri önemli ve o değerden ne kadar kar ettiği önemlidir. Buradan da bütün bilgi fiyat sorununa indirgenmekte ve bir şekilde bu bilginin en karlı şekilde oluşmasının koşulları yaratılmaya çalışılmaktadır. Bunun bilimsellikle bir alakası yoktur.
“Mühendisliğin sorunu nedir? Mühendisler mühendislik okullarında şunu öğreniyorlar: Mühendisliğin sorunu verimliliktir. Sonuç itibariyle maddi refahın artırılmasından sorumludurlar.
“Eğer toplum maddi varlığını sürdüremezse mutlaka ve mutlaka zihni yapısında bir arayışa girer. Bugün hepimizin çok kaygı taşıdığı bir gerçeklikle karşı karşıya kaldığımızı düşünerek şunu söylüyorum: Dünya ne tür ekonomik sorunlarla karşı karşıya kalırsa kalsın, bunun merkezinde işsizlik olacaktır. Milyonlar açlık ve sefalet içinde olacaktır. Bu çok ciddi bir çelişkidir. Bunun anlaşılması gerekir. Ne üretim araçlarında bir eksilme vardır, ne insanların bilgi ve becerisinde bir eksilme vardır.
“Kapitalist sınıf parasını çekip, daha rahat edeceği zamanları beklediği süreçte, bu sıkıntıları mühendisler çekecektir. Bilim ise şunu söylemektedir: Bu durum açıklanabilir. Açıklanabildiğine göre mühendisler buna karşı emek cephesinde örgütlenebilir…”
EMO İstanbul Şube YK Başkan Yardımcısı Kurtuluş Kaya konuşmasında mühendislerin ne tür sorunlarla baş başa kalacaklarını örnekleriyle sunarken, eğitimden, akreditasyona kadar birçok konunun altını çizdi.
“Türkiye‘deki eğitim sisteminin problemi mühendislik eğitimiyle başlamıyor. Bu ilk sorunumuz. İlköğretim seviyesinden başlayan bir problem var. Bu problem değişik şekillerde üniversitelere kadar sürüyor.
” Bugün Türkiye‘de 80‘e yakın mühendislik fakültesi var. Her yıl 30 bine yakın mezun veriyoruz. Ve bugün yaklaşık olarak TMMOB‘de 300 binin üzerinde mühendis-mimar kayıtlı. Yapılan araştırmalar bunun iki katına yakının da odalara kayıtsız olduğunu gösteriyor.
“İkinci sorunumuz da, sizin 1 milyon mühendisinizin olduğu bir ülkede sanayinizin nasıl şekillendiğidir. Bizim ülkemizdeki sanayini şekillenmesi üretime yönelik değil. Bizim özelimizde de AR-GE faaliyetleri yok denecek düzeyde. Mühendislerin kendi uygulama alanlarının çok sınırlı olduğu bir ülkede yaşıyoruz.
“Mühendisler 80‘lere kadar kendilerini ayrı bir grup olarak görür, sayılarının azlığından dolayı ekonomik koşulları diğer çalışanlara göre daha iyiydi. Bu durum 80 den sonra değişmeye başladı ve sayılarıyla koşut olarak şartlarının kötüleştiği bir sürece girdiler. Ayrıcalıkları kaybolmaya, sosyal haklarını yitirmeye başladılar. Böyle durumda olan mühendislerin örgütlülükleri de yoksa bütün ekonomik ve sosyal koşuları işverenler belirliyor. Onların koyduğu koşullarda çalışan mühendisler ordusu gittikçe çoğalıyor.
“Son söz olarak söyleneceği şimdi söylersek; Bugün mühendislerin ekonomik ve sosyal haklarını koruyacak, bu halkları genişletecek bir örgütlülükleri yok. Birçok mühendis bugün hala kafalarında kendilerini ayrıcalıklı görse de somut durum bu.”
Konuşmalar sonunda soru-cevap kısmına geçildi. Bir çok öğrenci her iki konuşmacıdan, mühendislik alanındaki zihinlerinde oluşan sorulara yanıt aradılar.
Panel sonrası birçok öğrenci benzeri etkinlikleri sürdürülmesi arzusu ve isteğiyle ayrıldı.
kaynak: emo.org.tr