AKP’nin Rant, Yolsuzluk ve Talan Vurgunu

AKP’yi sarsan rüşvet ve yolsuzluk operasyonu üç ayaklı ilerletildi. Birinci ayakta göbeğinde doğrudan bakanlar, çocukları ve iş adamlarının bulunduğu rüşvet, yolsuzluk ve transferler; ikinci ayakta kentsel yağmanın önünü açacak uygulamalarda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı merkezli yaşanan usulsüzlükler; üçüncü ayakta ise Fatih sınırlarında Marmaray projesini dahi riske atacak rant paylaşımını yer aldı.

 Operasyonun birinci ayağı

AKP’li bakan, bürokrat ve iş insanlarını hedef alan yolsuzluk operasyonunun ayrıntıları netleşmeye başladı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yaklaşık bir yıllık teknik takiple “rüşvet”, “ihaleye fesat karıştırmak”, “altın kaçakçılığı” ve “Kültür ve Tabiat Varlıkları’na zarar vermek” suçlamalarıyla üç ayrı soruşturma yürüttü. Bakanlar Egemen Bağış, Zafer Çağlayan, Muammer Güler ve Erdoğan Bayraktar hakkında da fezleke hazırlandığı da iddia edildi.

10 milyar dolarlık havale, 5 yıllık takip

İstanbul Mali Şube merkezli operasyonun merkezinde İran asıllı Rıza Zarrab liderliğindeki çete var. Soruşturma dosyasında, bürokraside üç bakanla ilişkiler geliştiren ve rüşvet çarkı kuran Zarrab’ın, Halkbank üzerinden İran’a kaynağı belirsiz yüksek meblağlı para transferleri ve altın kaçakçılığı yaptığı savunuldu. Havaleler toplamının usulsüz yapıldığı ve değerinin 10 milyar doları bulduğu da iddialar arasında yer aldı.

Radikal’in ulaştığı kadarıyla dosyadaki iddialar şöyle:

Usulsüz havaleler karşılığında binde 3-4 oranında Bakan A.’ya rüşvet verildiği tespit edildi. Soruşturmada İran’a yapılan usulsüz havalelerin 10 milyar doları bulduğu savunuldu. Zarrab liderliğindeki suç örgütüne yönelik soruşturmanın 2008 yılında MASAK’ın hazırladığı “Kara Para Raporu”nda Zarrab’ın şüpheliler arasında yer almasından sonra başladığı, 2012 yılında ise adli çalışmaya dönüştürüldüğü öğrenildi.

İki yöntemle para transferi

Zarrab liderliğindeki suç örgütünün iki yöntemle para transferi gerçekleştirdiği, ilk yöntemin kuryelerle bavulla para transfer edilerek yapıldığı, 2011′de bu yolla Rusya’ya sokulmak istenen 150 milyar doların geçirildiği, ikinci yöntemin Halk Bankası’ndan yapılan havaleler olduğu, Rusya’ya 150 milyar dolarlık havalenin İran’a rüşvet karşılığında transfer edildiği öne sürüldü.

Bakanın rüşvet tarifesi binde 3-4

Halk Bankası’ndan Bakan A. organizesinde yapılan para transferlerinde binde 3-4 oranında Bakan A.’ya rüşvet verildiği de iddia edildi. Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan’a verildiği öne sürülen rüşvetler ise Bakan A.’ya verildiği iddia edilen rüşvetlerden düşürüldü. Bakan A.’ya 103 milyon lira, Halkbank Genel Müdürü’ne ise 16 milyon lira rüşvet verildiğinin tespit edildiği savunuldu.

Neden Halkbank?

Halkbank’ın seçiminde, bankanın ABD’de şubesinin bulunmaması ve böylece ABD’nin İran’a yaptırımlarından dolayı Kara Liste’ye girme riskinin olmaması dikkate alındı. Halk Bankası’nndan yapılan havalelerle suç örgütünün Çin, Türkiye ve Dubai üçgeninde bu trafiğiyle Türkiye’nin milyonlarca dolar vergi ve nakit kaybına uğrattığı, karşılığında ise milyonlarca dolar rüşvet dağıtıldığı öne sürüldü.

Üç bakana 123 milyon lira rüşvet

Soruşturmada adları tespit edilen üç bakandan aslan payını Bakan A.’nın aldığı iddiası dosyada yer aldı. Bakan A.’ya 103 milyon lira (36 milyon avro, 3,5 milyon dolar ve 4 milyon lira halinde) rüşvet verildiği, ayrıca Bakan A.’nın talimatıyla alınan mücevher ve lüks saatler için 200 bin avro ve yaklaşık 5,5 milyon doların da Rıza Zarrab tarafından ödendiği anlaşıldı.

Bakan B.’nin 20 milyon, Bakan C.’nin ise 3 milyon lira rüşvet aldığı iddia edildi. Toplam rakamın Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan’a verilen 16 milyon lira rüşvet de düşünüldüğünde 139 milyon liraya ulaştığı ileri sürüldü.

Bakan oğlunda kırmızı hat

Suç örgütü olası takipten kurtulmak amacıyla sahte kimliklerle alınmış birebir telefonlarla bir “kırmızı hat” oluşturdu. İddiaya göre bu kırmızı hatlardan birini Bakan A.’nın oğlu kullanıyordu ve rüşvetler de oğluna teslim edildi.

Bakan A., Süleyman Aslan ve Rıza Zarrab Halk Bankası’nın para transferinde kullanılmasıyla ilgili lüks otellerde buluşarak toplantılar yaptı.

Çin’den gerçekte olmayan ihracatın bedeli olarak gelen havaleler, sorgulanmaksızın ve uluslararası bankacılık esaslarına aykırı olarak Halkbank’ı ve ülkeyi zor durumda bırakma pahasına rüşvet karşılığında gerçekleştirildiği iddialardan biri. Rıza Zarrab’ın otel projesi için Halk Bankası’ndan çekeceği 42 milyon dolarlık kredi için Süleyman Aslan’a 500 bin dolar rüşvet verdiği de iddia edildi.

Bakan B.’ye 20, Bakan C.’ye 3 milyon lira

Soruşturmada Bakan A.’nın dışındaki bakanların da adı sıkça geçiyor. Bürokrasideki her türlü sorunu rüşvetle çözdüğü iddia edilen Rıza Zarrab’ın isteklerinin de Bakan B. tarafından yerine getirildiği iddia edildi. Zarrab’dan 20 milyon 500 bin lira karşılığında avro ve dolar alan Bakan B.’nin istekleri oğlu aracılığıyla yerine getirdiği, sonuçların Zarrab’a bildirildiği, hatta bunun için bakanın oğlunun Zarrab ile danışmanlık sözleşmesi dahi imzaladığı iddialar arasında.

Soruşturma dosyasında Bakan C.’nin Rıza Zarrab’ın bürokratik işlemlerini takip ettiği, bunun karşılığında ise 3 milyon lira karşılığında rüşvet aldığı iddia edildi.

Türkiye’ye gelen 1,5 ton altın, Dubai’ye doğal taş olarak gitti

Soruşturma dosyasına göre 1 Ocak 2013′te Atatürk Havalimanı’na inen ULS Havayolları’na ait uçakta 1,5 ton altın bulundu. İddiaya göre Gana’daki Omanye Gold Mining Ltd. Şti. tarafından 500 kilogramlık kısmı Sabiha Gökçen Havalimanı’nda bulunan Duru Döviz ve Kıymetli Madenler Şirketi’ne, geri kalanının ise İran’da bulunan Sorinet Holding isimli şirkete gönderileceği ifade edilen çete üyeleri, kargonun Türkiye’ye girişi için gerekli evrakları ibraz edemedi.

Evraksız 1,5 ton altının ülkeye girişinden şüphelenen yetkililer uçağı mühürledi. Bunun üzerine çete üyeleri alternatif planı devreye soktu. Rıza Zarrab Bakan A. ile irtibata geçerek yardım istedi. Bakan A.’nın devreye girmesiyle Türkiye devre dışı bırakıldı ve altınların Dubai’ye geçişinin önü açıldı. Evraklarda kargonun alıcı adresinin Dubai, içeriği ise doğal taş olarak değiştirildi.

Uçağı mühürleyen yetkililer kargonun altın olduğunu, alıcı adresinin Türkiye olarak göründüğünü, eksik evraklarla Türkiye’ye sokulmaya çalışıldığını ve altınların bulunduğu kasalarda Beylikdüzü’nde Master Turizm adlı şirketin künye bilgilerinin yazılı olduğunu kayıt altına aldı. Ancak bu usulsüzlüklere karşın 1,5 ton altın Dubai’ye hareket etti. Bakan A.’ya uçağın Türkiye’den çıkarılmasını sağladığı için 1,5 milyon avro rüşvet verildiği belirlendi.

Operasyonun ikinci ayağı

Operasyonun ikinci ayağı da TOKİ oldu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Danışmanı Sadık Soylu, Bakan Erdoğan Bayraktar’ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar, Emlak Konut GYO Genel Müdürü Murat Kurum, iş adamı Ali Ağaoğlu, Taş Yapı’nın sahibi Emrullah Turanlı, Yorum İnşaat’ın sahibi Osman Ağca gibi isimlerin de bulunduğu 22 kişin gözaltına alındı. Şüpheliler “İmar Yasası’na muhalefet”, “devlet malına zarar”, “rüşvet”, “kurul kararları ve belediye meclis kararlarına uymama” ile suçlandı.

Sıradan vatandaşa ret, sermayeye yol

Soruşturmadaki iddialar arasında sıradan vatandaşın belediyelere başvurarak imar değişikliği istediği ve oybirliğiyle reddedildiği birçok arazinin, bakanlık uhdesine alınarak yandaş şirketlere peşkeş çekildiği ve milyar dolarlık vurgunlara imza atıldığı suçlamaları var.

İnşaat ihalesi verilen şirketlerin altyapı işlerinin Bakan Bayraktar’ın oğlunun gizli sahibi olduğu şirketlere gittiği, projeler önündeki engellerin de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın müdahaleleriyle kaldırıldığı öne sürüldü. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin itirazına rağmen işadamı Ağaoğlu’nun “Bakırköy 46″ projesindeki yapmak istediği usulsüz değişikliklerle ilgili de Çevre Şehircilik Bakanlığı tarafından imar değişikliği gerçekleştirildiği ileri sürülüyor. Bu değişiklikle ilgili Abdullah Oğuz Bayraktar, Ali Ağaoğlu ve çok sayıda bürokratın ifadeleri alınacak.

Soruşturma dosyasında, imar ruhsatı verme yetkisinin normalde belediyelerde olduğu vurgulanarak, belediyeler üç ay içinde ruhsatları onaylamazsa Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın devreye girdiği, belediyelerdeki bu dosyaların özellikle bekletildiği iddia ediliyor.

Değişiklik için bakanlığa

Yine belediyeler tarafından onaylanmayan plan tadilatları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Özel ‘Proje Alanı’ veya ‘Kentsel Tasarım Projesi’ ilan edilerek usulsüzlükler yapıldığı, imar planlarında değişiklik yaptıramadıkları arazileri Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın görev alanına almak için usulsüz şekilde Kentsel Dönüşüm Alanı veya Rezerv Yapı Alanı ilan ettirdikleri, Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulları’na rüşvet vererek tarihi yapıların bulunduğu arazileri, doğal sit alanlarını ve yeşil alanları imara açtıkları, imar planlarında huzurevlerini otel, eğitim alanlarını konut ve ticaret alanı olarak değiştirdikleri, soruşturma dosyasındaki iddialar arasında yer aldı.

Dosya kapsamında gözaltına alınan isimler şöyle: Erdoğan Bayraktar’ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Danışmanı Sadık Soylu, Eski Çekmeköy Belediye Başkanı Hüseyin Avni Sipahi, Emlak Konut GYO Genel Müdürü Murat Kurum, TOKİ İstanbul Emlak Dairesi Başkanı Ali Seydi Karaoğlu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekansal Planlama Genel Müdürü Mehmet Ali Kahraman, İmar Planlama ve Kentsel Tasarım Daire Başkanı Turgay Albayrak, TOKİ Şehir Planlama Şube Müdürü Yavuz Çelik, Emlak Konut GYO Emlak ve Planlama Müdürü Hakan Gedikli, TOKİ İstanbul’da Müdür Yardımcısı Fuat Kuşçu, İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Ahmet Ayyıldız, Çevre ve Şehircilik İl Müdür Yardımcısı Ergül Çınar, Çevre ve Şehircilik İl Müdür Yardımcısı Ahmet Emil, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda Bakanlık Müşaviri ve İstanbul (2) Nolu Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Başkanı Mehmet Erdal, Şehir Plancısı Aytaç Ölkebaş, Şehir Plancısı Abdullah Uçar, Ağaoğlu Şirketleri’nden Ali Ağaoğlu, Zorlu Yapı’dan Ahmet Zorlu, Yorum İnşaat’tan Osman Ağca, Taş Yapı İnşaat’tan Emrullah Turanlı.

Operasyonun üçüncü ayağı

Operasyonun üçüncü ayağının merkezinde ise Fatih Belediyesi yer aldı. Fatih Belediyesi ve Anıtlar Kurulu’na yönelik gerçekleştirilen rüşvet operasyonunda büyük meblağlar karşılığında tarihi yarımadada SİT alanı olan arsalar için inşaat şirketlerine izin verildiği, Demiryolu, Liman ve Hava Meydanları İşletmesi’nin (DLH) ve Japon mühendislerin uyarılarına karşın Marmaray’ın çökme tehlikesi pahasına bölgeye inşaat yapılmasına göz yumulduğu ileri sürüldü.

Aralarında Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, Belediye Başkan Yardımcısı Adnan Güler, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu yetkililerinin de bulunduğu 32 kişinin gözaltına alındığı operasyonda milyon dolarlara varan rüşvetlerin verildiği iddia edildi.

Japon mühendislerin itirazlarına karşın

Marmaray Sirkeci İstasyonu’nun üzerindeki tarihi bir binanın ve boş bir arazinin üzerine inşaat yapılması karşılığında Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, Koruma Kurulu üyeleri ve Tapu Müdürlüğü çalışanlarının da aralarında bulunduğu isimlere milyon dolarlara varan rüşvetler verildiği, inşaata izin veren bürokratların binlerce insanın hayatını hiçe saydığı öne sürüldü.

Soruşturma dosyasındaki iddialar şöyle:

“Akmercanlar inşaat firmasının sahibi Gazi Akmercan, Marmaray’ın Sirkeci İstasyonu’nun üzerinde bulunan arsaya otel inşaatı yapmak istedi. Fatih Hoca Paşa Mahallesi 4. ada 1. parselde yapılmak istenilen otel inşaatında yerin 3 kat altına inilmesi ve üst yerüstündeki kısmının ise 4 kat olarak inşa edilmesi için 2012 yılında girişimlere başlandı. Marmaray’ı inşa eden Japon mühendisler ve DHL olumsuz görüş bildirdi. İnşaatın bu haliyle Marmaray’a 50 metre yaklaşarak zarar vereceğini belirten DLH’nin olumsuz görüş bildirmesi üzerine Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir’in, Başkan Yardımcısı Ednan Güler’e talimat vererek İstanbul 4 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürü Günseli Aybay ve Başkanı Oğuz Ceylan’ı ikna etmesini istedi. Güler’in ise kurul müdürü Günseli Aybay ile görüşerek DLH’nin raporunun işleme koymadan dosyanın belediyeye geri gönderilmesini sağladı.”

İtiraz edene tehdit ve sürgün

Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir ve yardımcısı Güler’in, Marmaray’a zarar verecek projenin izin belgelerine onay vermeyen İstanbul 4 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Başkanı Oğuz Ceylan’ı, bakana söyleyerek görev yerini değiştirmekle tehdit ettiği iddialar arasında yer aldı. Ayrıca aynı ikilinin rüşvet konusunda belediyede kendilerine sıkıntı çıkaracağını düşündükleri İmar ve Şehircilik Müdürü Refik Lal’i görevden aldığı ancak susmasını sağlamak amacıyla Ulaşım Hizmetleri Müdürü olarak görevlendirdikleri öne sürüldü.

Yine Başkan Demir’in, 1. derece tarihi eser niteliğindeki yerin 2. dereceye düşürülmesi karşılığında çete lideri mimar Sevinç Doğan’dan 1,5 milyon dolar istediği ileri sürülüyor. Projenin onay sürecinde Doğan’ın, Demir’in kardeşi Sebahattin Demir ile de görüşerek onayı hızlandırmaya çalıştığı soruşturma dosyasındaki iddialar arasında yer aldı.

Dosya kapsamında gözaltına alınan isimler şöyle: Mimar şirketin sahibi Sevinç Doğan, Tunç Mimarlı’nın sahibi olup mimar Ali Tunç, Zeytinburnu eski Belediye Başkanı Hüseyin Yılmaz, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu eski üyesi Hüseyin Başçetinçelik, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir’in kardeşi Sebahattin Demir, Veysel Tosun, Murat Cansunar, Kamuran Sinar, Bakan Balkı, İmren Özbey.

Fatih Belediyesi’nden isimler

Soruşturma dosyası kapsamında Fatih Belediyesi’nden Belediye Başkanı Mustafa Demir, Belediye Başkan Yardımcısı Ednan Güler, Belediye Meclis üyesi ve şehir plancısı Bora Selim, İmar Müdürü Faruk Solak, mimar Ahmet Fikri Okumuş, Zabıta Amiri Şenol Şirin, belediyede görevli Mehmet Yıldız, belediyede görevli Osman Doğan, belediyede görevli Ümit İhsan Döğer, Şirket Müdürü Kemal Arslan ve Tapu Müdürlüğü görevlisi Mustafa Bayhan’ın adları geçti.

Koruma Kurulu’ndan isimler

İstanbul 4 Nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Başkanı Oğuz Ceyhan, İstanbul 4 Nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürü Günseli Aybay, İstanbul 4. Nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun eski Başkanı Ahmet Tanyolaç, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yenileme Kurulunda Kurul Müdürü Raşit Şentürk, İstanbul Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu görevlisi Yener Çavdar, İstanbul 2 Nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nde raportör Hasan Soysal, 2 Nolu Koruma Kurulu’nda raportör Kader Demir, Beyoğlu Belediyesi’nde mimar Murat Akagündüz ve Anıtlar Kurulu’nda sanat tarihçisi Nesrin Çiçek Akçıl.

Kaynak: Sendika.Org, Radikal