10 maddede kıdem tazminatı – Dr. Murat Özveri (Evrensel)

Kıdem tazminatı tartışmaları yeniden alevlendi. Hükümet kanadı yıllardır söylediklerini yine söylüyor: “Kıdem tazminatının güvencesi yok. Binlerce işçi kıdem tazminatını hak ettiği halde alamıyor. Kıdem tazminatını fona devrederek güvence getiriyoruz.” Hükümetin bu iddiası ne kadar doğru on maddede tartışalım:

1- Sadece kıdem tazminatının değil tüm işçilik alacaklarının yeterli güvencesi yoktur.

2- Hükümetin istediği güvence getirmek ise, kıdem tazminatına güvence getirmenin yolu kıdem tazminatı hak ediş koşullarını sadece emeklilik veya ölüm koşuluna bağlamak değildir.

3- Kıdem tazminatı dahil tüm işçi alacakları istenilirse sınırlandırılmadan da güvence altına alınabilir. En kestirme güvence yolu, ödenmeyen işçi alacaklarının devletçe ödenip devletin işverenden tahsil etmesidir.

4- Güvenceyi dilinden düşürmeyen hükümet güvence getirmeyi bırakın, işçi alacaklarının devlet alacakları dahil tüm alacakların önünde olmasına rıza göstermemekte, bu konuyu es geçmektedir.

5- Hükümet tarafından kıdem tazminatının güvencesizliğine yapılan vurgu ile kıdem tazminatının hak ediş koşullarının sınırlandırılması işçilere kabul ettirilmek istenmektedir.

6- Kıdem tazminatı fonu ile kıdem tazminatı alma koşulları ağırlaştırılmakta, kıdem tazminatı alma koşulları sadece emeklilik ve işçinin ölümü haliyle sınırlandırılmakta, her yıla düşen miktar ise bir aylık ücretin altına çekilmektedir.

7- Halen işveren tarafından haklı bir neden olamadan işten çıkartılan, işveren tarafından haklı neden iddiasıyla işten çıkartılıp da dava açıp haklı nedenin bulunmadığını kanıtlayan işçi kıdem tazminatına bir yıl çalışması koşuluyla hak kazanmaktadır. Ayrıca bir yılı dolduran işçiler, ücretleri eksik ödendiği ve çalışma koşulları ağırlaştırıldığı için, kısaca haklı nedenlerle iş sözleşmesini sona erdirdikleri durumlarda da kıdem tazminatına hak kazanmaktadır. Kıdem tazminatı halen, emekli olan işçiye, evlendiği için evlendikten sonraki bir yıl içinde işten ayrılan kadın işçiye, askere giden işçiye, işyeri dışında işlediği bir suç nedeniyle tutuklanan işçiye, iş koşulları nedeniyle sağlığı bozulan işçiye bir yılı doldurması koşuluyla ödenmek zorundadır. Kıdem Tazminatı Fon Yasası kabul edilirse, bu yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren işçinin sadece emekli olması veya ölmesi halinde kıdem tazminatı hakkı doğacaktır.

9- Kıdem tazminatının ne olduğu iş yasalarında belirtilmemiştir. Bazı iş hukukçuları kıdem tazminatı için ikramiye, bazıları iş güvencesi kurumu, bazıları yıpranma tazminatı demişlerdir.

Benim de katıldığım görüşe göre kıdem tazminatı ücrettir. İş yasasına göre ücret, iş karşılığı işçiye yapılan ödemedir.

Kıdem tazminatının karşılığını işçi peşin peşin çalışmıştır. Diğer ücret türlerinden farkı, ödemenin fesih tarihinde yapılması ve ödemenin feshin yasada belirtilen şekillerden birisiyle sona ermesi koşuluna bağlanmış olmasıdır.

Kıdem tazminatı ücret olduğu için işverenin işçiye yapmış olduğu bir yardım değildir. İşçinin karşılığını çalışarak işverene ödediği ertelenmiş bir ücrettir.

Kıdem tazminatı ücret olduğu için işçinin yıpranmasının yerine konulamaz. İşçinin iş koşulları nedeniyle yıpranması, koşulları varsa meslek hastalığıdır; ayrıca tazmini gerekir.

Aslında kıdem tazminatı karşılığı işçi tarafından önceden ödenmiş ücret olduğu için iş sözleşmesi nasıl sona ermiş olursa olsun ödenmesi gerekmektedir. Bugün kıdem tazminatının hak ediş koşulları sınırlandırılmış olduğu için iş sözleşmesinin sona erdiği her durumda ödenmemektedir.

Oysa, ilk iş yasamız olan 3008 sayılı Yasa’ya göre kıdem tazminatı beş yıl kıdemi olan işçilere iş sözleşmesi haklı haksız sona ermiş denilmeden her yıl için 15 günlük ücret tutarında yapılan bir ödeme idi.

1475 sayılı İş Yasası’nda beş yıl kıdem koşulu bir yıla düşürülerek hafifletilmiş ancak, hak ediş koşulları ağırlaştırılarak kıdem tazminatına ulaşmak zorlaştırılmıştır.

10-Kıdem tazminatı işçinin karşılığını önceden çalıştığı bir ücret olması nedeniyle sınırlandırılması işçinin ücretinin işçiye rağmen elinden alınmasıdır. Kıdem tazminatının tutarı konusunda ne hükümetin, ne de işverenin söz hakkı yoktur. Güvence için fona değil, dış borçlara hazine garantisi verilmesi gibi, devletin kefilliğine gereksinim vardır.