Platform, Beykoz Halkevleri ve Beykoz TÜKODER öncülüğünde 12 Temmuz Pazar günü başlattıkları tekne gezi ve incelemesinde özellikle 3. Köprü yapım girişimlerini konu ettiler ve ulaşım politikaları yönünden köprü yapma girişimlerini eleştirdiler.
İlk sözü alan makina mühendisi, Beykoz Halkevi Şube Y.K. Başkanı Hayati Can, İstanbul’un geleceği üzerine anlam yüklemek için “köprü değil yaşam platformu” ismini verdikleri çalışmanın yıllardır hükümetler tarafından sürdürülen 3. köprü çabalarına karşı bir duruşun ismi olduğunu söyledi. Daha ilk köprünün gündeme getirildiği zamandan itibaren başta TMMOB olmak üzere ülkenin aydınlarının köprünün sadece karayolları ulaşımını besleyeceğini, geçtiği güzergahın imara açılacağını, yoğun yapılaşmayı ortaya çıkaracağını ve iddia ettiği ulaşımı çözmeyi başaramayacağını aksine yeni ulaşım problemlerini başlatacağını söylemişlerdi. Yaşadığımız gerçekler yıllar sonra bunun doğru olduğunu göstermiştir, dedi.
Hayati Can, şu anda gördüğünüz kuzey ormanları İstanbul’un su kaynakları ve barajlarının bulunduğu alandır. Bir yandan Melen’den su getirmeye çalışılırken su kaynaklarının üzerinden geçecek bir hatla köprü yapılmaya çalışılmasının büyük bir hata olduğunu söyledi.
Tükenen belediye bütçesine yeni kaynaklar bulmak için 3. Köprü
Can konuşmasına devamla, “Geçen gün belediye başkanı Kadir Topbaş, İstanbul’un şu anda en büyük sorunun belediye bütçelerinde kaynak kalmaması olduğunu söyledi. Belediye bütçesindeki kaynakları bizim tartışma olanağımız yok. Bakınız şimdi bir metrobüs hattı yaptılar. Mercedes Benz bu konuda çok pahalı alınan metrobüs otobüsleri için ben bu otobüsleri üçte bir fiyatına yaparım dedi. Sorun o üçte ikilik kısımların nereye gittiği sorunudur.
Diğer yandan Dubai kuleleri ve İETT arazisi satışları kamu yararı olmadığı için mahkeme tarafından satışı durduruldu. Böylece bir taraftan kısıtlandılar ve kendi ifade ettikleri gibi bütçeleri yetmez oldu. Bir hacme ihtiyaçları var. İşte bu yüzden şimdi 3. Köprü projesini ortaya attılar.” dedi.
Daha sonra söz alan mimar, Beykoz TÜKODER Şube Başkanı Aysel Can Ekşi, Beykoz’da süreç içinde verdikleri yıllara dayalı mücadeleden sözü başlatarak, başta Beykoz Çocuk Hastanesinin kapatılmasına karşı koyduklarını, sonra Beykoz Devlet Hastanesinin kapatılması ve yıkılmasını önlemek için çalıştıklarını ve bu kararı durdurduklarını fakat bugünlerde yine hükümetin bu yapıyla uğraştığını anlattı.
Ekşi, Beykoz belediye binasının bulunduğu bölgede örneğin eğitim binalarına “burada eğitim olur mu?” diyen bir zihniyetin türediğini, onun yerine burada mesela “otel olabilir” diyen bir anlayışın yerleştiğini ifade etti.
Hükümet yaşam hakkını hiçe sayıyor
3. Köprü diretmesinin “sizlerinin yaşam hakkınız yok, biz yapıyoruz, siz kabul edeceksiniz” anlamında olduğunu ama geçmişte bizlerin şimdi ise bizden sonra gelenlerin ve gençleri bu dayatmaya karşı çıkacaklarını, yaşam haklarını savunacaklarını belirten Aysel Can Ekşi 3. Köprüyü bu kente yaptırmayacaklarını bildirerek konuşmasını tamamladı.
Köprüler insan değil araç taşıyor
Ardından Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Ulaştırma Ana Bilim Dalı Emekli Öğretim Üyesi ve 3. Köprü Yerine Yaşam Platformu Sözcüsü Prof. Dr. Zerrin Bayraktar kürsüye geldi. 3. Köprü girişiminin ulaşımla hiçbir alakası olmayan birtakım çıkarlar uğruna gündeme getirildiğini söyleyen Bayraktar, ne 1. köprü, ne 2. köprü İstanbul ulaşımını çözememiştir dedi. Bayraktar; köprülerin İstanbul ulaşımın %11 ini taşıdığını, 1. köprü de %90 , 2. köprü de %85 özel araçların geçtiğini, dolayısıyla köprülerin insanları değil araçları taşıdığını, yapılmak istenen köprünün de bundan farklı olmayacağını anlattı.
Marmaray tamamlanmadan 3. Köprü projesi kasten ortaya atılıyor
3.Köprü için “biz 3. köprü ile İstanbul’dan transit geçecek olanları direkt geçirip İstanbul trafiğini rahatlatacağız” diye doğru olmayan bir söylemin bulunduğunun altını çizen Prof. Dr. Zerrin Bayraktar, gerçekte İstanbul’a uğramadan köprüleri geçen trafiğin oranının %1 olduğunu, dolayısıyla böyle bir rahatlamanın söz konusu olmadığını anlattı. Bu yalanlara kanmadığımızı İstanbullular olarak göstermeliyiz, boğaz üzerinde yeni bir köprü istemediğimizi göstermeliyiz diyen Bayraktar, yapılmakta olan Marmaray ve metro sisteminin gerçek anlamda çalışmaya başlamasıyla köprüye bir gereksinim olmayacağı görülecektir, zaten bu metro sistemi tamamlanmadan önce 3. köprü projesinin ortaya atılmasının sebebi budur dedi.
Bu kadar memleket sevgisinden yoksun olmayı anlayamadığını belirten Bayraktar, bundan beş yıl kadar önce bütün ulaşımcıları toplayan bakanın “bundan sonra bilim insanlarının söyledikleri benim kara kitabım olacak” demesi üzerine biraz safız galiba inandık; ama çalışmanın bir evresinde 3. köprü için de raporlara ibare koyun değince hocalar olarak ayağa kalktık, “İstanbullular size 3. Köprü yaptırtmayacak” dedik. Şimdi bize bir görev düştü diye devam eden Bayraktar, 3. Köprüye İstanbul’a sahip çıkmak için karşı çıkalım, zamanında “üçüncü köprü cinayettir” diyenlerin şimdi “üçüncü köprü şarttır” demesine karşı çıkalım diye sözlerini bitirdi.
Dördüncü konuşmayı yapan Yunus Can (Turyol Başkanı), İstanbul’da Ulaşım konusunun Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Daire Başkanlığı tarafından idare edildiğini, bunun ise bu alanı yalnızca siyasilere bıraktığını bildirdi. İçinde Üniversitelerin, Meslek Örgütlerinin, Sivil Toplum Örgütlerinin olacağı bir Bağımsız Kurul kurulması gerektiğini bildirdi. Köprü konusunda İzmit’in de benzer bir durumla karşı karşıya olduğunu, Bunun ise Yalova’dan Bursa’ya kadar geniş bir alanda orman alanlarına zarar vereceğini bildirdi.
Beşinci Konuşmayı yapan Gemi Mühendisleri Odası Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Bahtiyar Çağlar (Gemi İnşa Mühendisi) yaptı. Çağlar deniz taşımacılığının İstanbul için temel olması gerektiğini, 6 tarafı denizle çevrili bir kentte deniz taşımacılığının kolay, ucuz ve çevreci bir çözüm olacağını bildirdi. Ormanların yok olmaması için herkesin bir şeyler yapması gerektiğini bildirdi.
Altıncı konuşmayı yapan Dursun Ekşi (Tüketiciyi Koruma Derneği Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi), insanların köprü rantı geleceği beklentisiyle kandırıldığını, gelecek nesillere insanca yaşanacak bir ülke bırakmak gerektiğini söyledi. Sağlıklı bir çevrenin Evrensel Tüketici ve insan hakkı olarak Birleşmiş Milletler genel kurul kararlarına girdiğini, bu mücadelenin haklı bir mücadele olduğunu söyledi.
Serbest kürsüde söz alan Av.Ayhan Algantürk (Üsküdar Belediyesi Encümen Üyesi), benzer sorunların her tarafta yaşandığını, Üsküdar Validebağ Öğretmen Evi’nin bahçesi içinde benzer planların olduğunu bildirdi. Boğaziçi öngörünüm uygulamasının haksızlıklara neden olduğunu bildirdi.
Etkinlik Poyrazköy’de verilen deniz molasının ardından, Filiz Can’ın söylediği türkülerle beraber geriye dönülerek sonlandırıldı.
Kaynak: Mimdap.org