“Mücadelemiz değerli, yok edilemez!”

Üyelerimize, mücadele arkadaşlarımıza bu zor dönemde, koşulların pek de olağan olmadığı bir haftasonunda buraya geldikleri için Politeknik adına teşekkür ederim.

2020’nin başında başlayan pandemi ve yarattığı olağanüstü koşullar, çalışma yaşamından gündelik yaşama alışkanlıklarımızı farklılaştırdı. Pandemide halk sağlığını tesis etmek için çabalamak yerine, verileri gizleyen, yasaklardan toplumsal yaşamı dizayn eden fırsatlar yaratan bir iktidara katlandık 2 yıl boyunca.

Pandemi çalışma yaşamında adeta yangın yeri yarattı. Çalışma ortamı güvenliği sağlanmadı, birçok meslektaşımız, çalışma arkadaşımız için evde kalabilmek mümkün olmadı. Evden/uzaktan çalışanlar için mesailer silikleşti, mesai dışındaki saatlerde düzenlenen toplantılar, “nasıl olsa evdesin” denilerek maillere beklenen cevaplar yeni hayat rutinleri haline getirildi. Uzaktan çalışma, patronların yeni kölelik koşulları hayalini canlandırdı. Düşürülen maaşlar, işten çıkarmalar, pandemide patronların klasikleri oldu.

Doğayı, yaşam alanlarını sermaye birikim modeli olarak inşaat, enerji, maden şirketlerine pazarlayan AKP iktidarı ormanların yanmasını seyretti. Atık havuzları patlayan ve havzaları kirleten maden felaketlerini seyretti. Ödeme garantileri verilen projelere, şirketlere varlıklarımız feda edildi. Varlıklarımıza çökmek resmi devlet ideolojisi oldu.

Ve ekonomik kriz, son 3 ayda ikiye katlanan döviz kurları, ücretleri, alım gücünü hızla eritti. Mühendis asgari ücreti 500 dolar civarından 240 dolara düştü. DİSK’in verilerine göre çalışanların %85’i yeni açıklanan asgari ücret bandında maaş alıyor. Asgari ücret ortalama ücret haline geldi, Türkiye ise çok ucuz emek cenneti. Bu şartlarda geçim imkansız hale geldi. Temel yaşamsal ihtiyaçlar karşılanamaz hale geldi. Yeni bir tükenişi yaşıyoruz.

Ve gelelim bizim cepheye? Haklarımızı, yaşamımızı en açık biçimde tehdit eden bir rejimle karşı karşıyayız çok uzun zamandır. Sol değerlere saldıran, emeği yok sayan iktidarın karşısında maalesef toplumsal muhalefetin krizi, sosyalistlerin krizi bugünlerde yaşadığımız sıkışmayı daha iyi anlatıyor. Milyonların emeğine ve yaşamına dönük her türlü saldırıya, toplumdan yükselen homurtulara rağmen isyanın adresi olmakta zorlanmak, solun hegemonyasını yaratamamak şüphesiz rejimin en büyük avantajı. Sol adına yaşanan politik kriz, yeni dönemin politikasını yaratamama; örgütsel krizlere, hukuksuz, pervasız, dağıtıcı tutumlara da dönüşüyor. Maalesef yakından yaşadık.

Bu şartlardan; yıllardır türlü çabalarla, emekle, akılla zenginleşen Politeknik de azade kalamadı ne yazık ki. Kendi kurumumuzun içinde hakikat mücadelesi vermek zorunda kalmak ise belki de en acısıydı.

13 yıllık ömrüne türlü deneyimler ve üretimler sığdırdı Politeknik. Politeknik’in kuruluşundan bugüne kendi tartışma, karar alma mekanizmaları var. Her zaman siyaseten fikrini, aklını açıklıkla savunan emekçileri de var oldu. Emektarlarının ortak aklını kendi düzenli karar alma mekanizmasıyla sağlarken çalışma alanında zengin, özgün bir örnek oldu. Bu sayede sahada, ofiste, sokakta mücadele deneyimleri oluşturarak mühendislerin, mimarların, plancıların öz örgütü olabildi. Yaşanabilir bir ülke yaratma mücadelesine sunmak üzere; kamu yararı, halkın çıkarları için bilgi üreten yüzlerce meslektaşının çabasıyla önemli bir kurum haline geldi. Böylelikle ikinci bir ismi oldu Politeknik’in; halkın mühendisleri, mimarları, plancıları. Tarafı belli olan bu isimle ve eylemleriyle toplumsal muhalafette mütevazi yerini aldı. Sitesinde bir külliyat yarattı. Mühendislerin asgari ücreti mücadelesini var etti. Pandemide kurumların kapısını kapattığı bir dönemde, sahadan bir gün bile ayrılmadı, mühendislerin, mimarların, plancıların, beyaz yakalıların toplumsal yaşamda, çalışma yaşamında maruz kaldığı hak gasplarına karşı adres olabildi.

Politeknik’e sahip çıkmak bu birikime sahip çıkmak anlamına geliyor, bu mücadeleyi ilerletmek, büyütmek anlamına geliyor. Politeknik’e sahip çıkmak bu birikimi yaratan özgün işleyişe sahip çıkmak anlamına geliyor.

Oysa, son altı aydır Politeknik’te tam tersi tutumlarla karşı karşıya kaldık! Yıkıcı, dağıtıcı, yok edici, yoldaşlık değerlerine sığmayan davranışlarla karşı karşıya kaldık. Bir kavga varmış gibi, taraflar varmış gibi manipüle edildi üyelerimiz. Ortada bir kavga yok, taraflar da yok; hiç bir devrimci nüve içermeyen kişisel/örgütsel çıkarlarını dayatan bir taraf ve Politeknik var. Bizler Politeknik’ten tarafız.

Tüm yaşadıklarımızdan elbette çıkaracak çok dersler var. Yeni dönemin mücadelesini de çıkardığımız derslerle örgütlemek bir zorunluluk ve oldukça anlamlı.

Yan yana yürüdüğümüz ve bugün bu salonda da bulunan dost beyaz yakalı örgütlülükleri yeniden selamlıyorum. Ofiste, sahada, plazada, evden/uzaktan çalışan tüm meslektaşlarımızın, çalışma arkadaşlarımızın yanında olmayı amaçlayan ortak faaliyetlerimizin, yeni dönemde daha da iyi yerlere taşınacağına, dayanışmamızın büyüyeceğine yürekten inanıyoruz.

Ve son söz, yakın geçmişte yaşadığımız bu zor süreçte Politeknik’e sahip çıkma iradesini göstererek bu salona gelen tüm üyelerimize, meslektaşlarımıza, dostlarımıza canı gönülden teşekkür ediyorum.

Güzel günleri hep birlikte yoldaşça inşa etmek umuduyla. Herkese sevgiler.

Ersin Kiriş
Politeknik YK Başkanı