Mühendisler kolay hesap yaparlar. 2015 genel seçimine ilişkin olarak da AKP’nin mecliste kaybedeceği koltuk sayısını arttırmak ve böylelikle geriletmek için HDP’nin barajı geçmesi sonucuna teknik olarak rahatlıkla ulaşabilirler. Elbetteki seçim ve sandık yalnızca teknik açıdan değerlendirilebilecek süreçler değil. Tıpkı mühendisliğin yalnızca teknikle ilgili olmadığı gibi.

Mühendislikte bilim ve teknik, emeğin, doğanın, yaşamın değerleri baz alınarak icra edilir. Mühendis böylelikle meslek onuruyla birlikte kendi onuruna, kendi çıkarıyla birlikte halkın çıkarına sahip çıkar. AKP’nin neoliberal sömürü programıyla enerji, inşaat, maden, bilişim, gıda, ziraat gibi mühendislerin mesleki sorumluluk aldığı alanlarda ise durum bundan çok uzak. Akademik kadro ve teknik donanım yetersizliğine rağmen açılan mühendislik, mimarlık fakülteleri, diplomaların yetersizleştirilip zorunlu kılınan belgelendirme süreçleri; çalışma yaşamlarında mühendislerin ucuz emek gücü olarak, güvencesiz biçimlerde istihdam edilmelerine yol açıyor. Mesleklerimizi icra etmenin koşullarını yok eden/edecek yasal düzenlemelerle belirli çalışma biçimleri dayatılıyor. Mühendislik mesleği itibarsızlaştırılıyor.

Bu gidişata bir dur demek her halde madenlerde, şantiyelerde, bilişim alanında, plazalarda çalışan; her gün mesleği, yapabilecekleri ve çalışma koşullarıyla yüzleşen tüm meslektaşlarımın güncel bir isteğidir.

Meslek arkadaşlarımın seslerini duyar gibiyim; yalnızca meslek alanlarımızdan AKP icraatlarının sonuçlarını söylemek, siyasal bir seçim sürecinin son noktasında, sandıkta HDP’ye oy vererek barajı geçmesini sağlama gerekçeleri için yeterli olmaz tabi, iyi bir mühendislik de. Diktatörlük ile demokrasi, susturulan medya-sansürlenen sosyal medya ile haber alma-iletişim özgürlüğü, ayrıştıran-ötekileştiren bir yaşam ile özgürce-kardeşçe bir yaşam, kadın düşmanlığı ile kadınların eşit-özgür olduğu bir toplum arasında yapılacak bir seçim söz konusu. HDP’nin bu ayrımlardan eşitlik, özgürlük ve kardeşlik tarafında olduğunu biliyoruz. HDP’li olmadan, programını bütünüyle onaylamadan, karalamalara prim vermeden AKP’nin, diktatörlüğünün, bugün ve geleceğimizle ilgili istek ve umutlarımızın üstündeki karanlığının; oylarımızla sarsılabileceği gerçeğinden hareketle sandıkta bir hamle yapılabilir. Bu hamle HDP’ye barajı geçirterek AKP’nin anayasayı değiştirecek güce ulaşmasını, Tayyip Erdoğan’ın başkan olmasını engellemiş bir durumla yolumuza, mücadelemize devam etmemizi sağlayabilir.

Mühendislerin çalışma alanlarında yaşadıkları ve anlattıklarıyla, güvencesizliğin yaygın, farklı biçimlerde, giderek derinleşerek yaşandığını gösteren pek çok durum da var. Yaşananlar mühendis, mimar, şehir plancılarını herhangi bir ayrım yapmadan mağdur ediyor.

Soma katliamında 5’i mühendis 301 işçi öldü. Ölenler yalnızca solcular mıydı? Sanmıyorum. 6’sı tutuklu toplam 31 mühendis yargılanıyor. Hiçbiri AKP’li değil mi? Vardır içlerinde. Yargılanan mühendisler mesleki sorumluluklarını yerine getirmemişler. Üstelik mahkemede verdikleri ifadelerle suç işlemeye devam ediyorlar. Yeni katliamlara, iş cinayetlerine karşı, çalışırken tutuklanmaya, yargılanmaya karşı, mesleki sorumluluklarımızı yok saymadan çalışmak, mesleğimizin itibarını yeniden inşa etmek için bu çağrım.

Metal işçilerinin direnişi Türkiye’nin gündemine oturdu. Otomotiv sektörü sarsıldı. İşçilerin değil patronların çıkarını koruyan Türk Metal Sendikası büyük bir darbe aldı. Fabrikalarda ortak güvencesizlikleri yaşayan mühendisler ise bu direnişin bir parçası olmadı. Düşük ücretlerle, uzun çalışma saatleriyle çalışan otomotiv sektörünün sağcı-solcu-kürt-türk-alevi ücretli mühendisleri güvenceli çalışma taleplerinin bir parçası, çalışma arkadaşlarının dostu olamadı. Örgütlü olarak, yan yana durarak, mesleğimize, geleceğimize sahip çıkabileceğimiz yol ve yöntemleri birlikte bulabilmek için bu çağrı.

2012 yılından beri 90 bin ile 100 bin arasında salınan üniversitelerin mühendislik, mimarlık fakülte kontenjanları düşünüldüğünde iyi koşullarda çalışmak için yalnızca sabretmek artık yetmeyecek. Neredeyse 40 bine yaklaşan ve her yıl artacak genç mezunların aynı dünya görüşünü paylaştığını söyleyemeyiz ama herkesi güvencesizlik tehlikesi bekliyor diyebiliriz. Nitelikli mühendislik eğitimi isteğimizden başlayarak güvencesizliğin tek çalışma biçimi olarak dayatılmasına karşı oy verelim diye bu çağrı.

HDP’ye oy verelim, HDP barajı aşınca tüm bu taleplerimiz gerçekleşir gibi bir yanılgıya yol açmak istemiyorum. Bizlerin, halkın iradesini yalnızca oy vermekle sınırlandıran bir sisteme, seçim, sandık ve oy üçlemesiyle her şeyin değişebileceğine inanmıyorum. Ancak tarihte öyle anlar vardır ki, alınacak tutum, takınılacak tavır ve “atılacak oy” çıplak anlamından çok daha fazlasını ifade eder. Bu nedenle 7 Haziran seçimlerinde, sokakta söyleyecek sözü kalmayan AKP’nin, sandıkta da geriletilmesi ve bu gerilemeyi sağlayabilecek temel unsur olarak HDP’nin barajı geçmesi önem taşıyor.

AKP’yi mecliste de gerilettiğimizde seçim sonrası yaşamımız, mesleğimiz, geleceğimizle ilgili daha güçlü, daha özgüvenli duruşlar sergileyebileceğimizi düşünüyorum. AKP’nin mecliste geriletilmesiyle yeni yasal düzenlemelerle belirlenecek olan, mühendisleri değil sermayeyi koruyan mühendislik uygulamaları yara alacaktır. AKP’nin mecliste geriletilmesiyle mühendislik hizmetlerinin halka karşı uygulanmasının önünde bir engel oluşacaktır.

2015 yılı genel seçimi özelindeki verileri, mesleğimiz ve çalışma yaşamımıza ilişkin profilimizle birlikte değerlendirdiğimizde 7 Haziran’da oylar HDP’ye işaret ediyor. Tüm meslektaşlarımı, mühendisleri, mimarları, şehir plancılarını, HDP’nin barajı geçmesi için ihtiyacı olan pek çok seçmenden birisi olmaya çağırıyorum.

Dayanışma içinde görüşmek dileği ile…

Neriman Usta
Politeknik YK Üyesi
TMMOB YK Üyesi