Enerji sisteminin çökmesinin gerçek nedenleri – Politeknik

Türkiye karanlığa gömüldü. 31.03.2015 tarihinde, saat 10.36’da enterconnecte sistemin (enerji sisteminin, enerji iletiminin) çökmesi sonucu tüm Türkiye elektriksiz kaldı.

Böylesine devasa bir sistem nasıl çöktü?

-Türkiye elektrik kurulu kapasitesi 70.000 MW kurulu gücüne ulaşmıştır. Bu kapasitenin %69’u özel , %31’i kamuya ait enerji santrallerinden tedarik edilmektedir.

-Özelleştirme ve piyasalaştırma sonucunda enerji alanında yalnızca elektrik iletimi kamu hizmeti olarak verilmektedir. Üretim hizmeti çok büyük oranda, dağıtım hizmetinin ise tümü özelleştirilmiştir.

-TEİAŞ enerji güvenliğini sağlamakla yükümlüdür. Elektrik talebine göre elektrik arzını (sunumunu-iletimini) düzenlemektedir. Elektrik enerjisi depolanamamaktadır.

-Türkiye’de elektrik frekansı 50 Hz’dir. Tüm iletim ve dağıtım hatlarında çalışma sınırları 49.5-50.5 Hz arasında tutulmak zorundadır.

-Elektrik talebi yüksek, üretim yetersiz kalırsa iletim hatlarında frekans düşmektedir. Keza elektrik üretimi yüksek, talep buna göre az olursa frekans yükselmektedir. TEİAŞ bunun için gün içinde sürekli sistemi takip etmekte, arz-talep dengesini sağlamaktadır.

-Enerji sisteminin çökmesi çok büyük olasılıkla bu dengenin sağlanamamış olmasından kaynaklanmaktadır. Enterconnecte sistem çökmeden önce frekans değeri 48,6 Hz olarak ölçülmüştür.

-Bir süredir devam eden frekans düşüklüğü sorunu TEİAŞ tarafından Türkiye çapında planlı elektrik kesintileri yapılarak tölere edilmekteydi. Ancak frekansın kabul edilebilir alt sınırı olan 49,5 Hz’in altına yani 48.6 Hz’e düşmesi domino etkisiyle tüm iletim sistemini çökertmiştir.

-Enterconnecte sistem yaklaşık 10 saat sonra toparlanmaya başlamıştır. Halen tam anlamıyla sistem devreye girmiş değildir.

Sistemin çöküşü enerji alanının piyasalaştırılmasının sonucudur! Sistemin çöküşü AKP hükümetinin enerji politikalarının sonucudur!

-Elektrik toptan fiyatlarıyla ilgili yeterince kar edemeyeceklerini düşünen, özellikle doğalgazla üretim yapan özel elektrik üretim şirketleri bir süredir üretim yapmaktan kaçındı.

-TEİAŞ talimatlarıyla devreye girmeleri gerekirken arıza bahanesiyle devreye girmeyen santraller sistemi kararsızlaştırdı, sistemin dengesi bozuldu.

-Avrupa enterconnecte sistemine de bağlı olan (ENTSO-E) iletim sistemimizin bu bağlantısı frekans kararsızlığı nedeniyle 30 Mart’ta ENTSO-E tarafından devre dışı bırakıldı.

-27 Mart’ta EPDK’nın 1 Nisan’dan itibaren geçerli olacak elektrik tarifesinde toptan elektrik fiyatının özel şirketlerce ‘beğenilmediği’ ortadadır. Özel elektrik üretim şirketleri daha fazla kar etmek için, elektrik fiyatlarının EPDK tarafından yükseltilmesi için bir basınç oluşturmaktadır. Elektrik üretiminde özel sektörün %70 gibi bir oranla enerji arzının parçası olması Türkiye’nin bugün karanlığa mahkum olmasına, halkın ulaşımdan sağlığa sağlıklı ve güvenli yaşam hakkının gaspına yol açmıştır.

-TEİAŞ’tan edinilen bilgilere göre, sistemde arz-talep dengesi sebebiyle bir arıza oluşmaması için ’emre-amade kapasite’ olarak 41000 MW’lık bir kapasitenin devrede olması sağlanmaya çalışılıyor. Ancak özelleştirilmeyen, kamuya ait üretim sanrallerinin kapasitesi bundan çok daha düşük. Enerji sistemi enerji güvenliği için özel sektöre bağımlı hale getirilmiştir.

Enerji talebinin anlık artışında fiyatları beğenmeyen sermaye enerji üretimini bir şantaj silahı olarak kullandı ve Türkiye karanlıkta kaldı. Halk ulaşım ve sağlık güvenliğinden yoksun mağduriyetler yaşadı.

Enerjiyi piyasalaştırarak elektrik ve doğalgaz faturlarıyla halkı soyan, enerji işçilerinin ölümüne yol açan, doğayı yağmalayan AKP Hükümeti, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız bu kara düzenin sorumlusudur. Enerji haktır. Enerji hizmeti üretim, iletim, dağıtım alanlarında bütünüyle kamusal olmalıdır. Halkın enerjiye sağlıklı ve güvenli ulaşımı sağlanmalıdır.

Şimdi enerji hakkı mücadelesini büyütme zamanıdır.

Politeknik