Site iconPoliteknik – Halkın Mühendisleri Mimarları Şehir Plancıları

“Yıllardır kuraklık var, ormanlarda önlem alınmamış, hazırlık yapılmamış”


Türkiye’de son haftalarda sıklaşan orman yangınları devam ediyor. Binlerce hektar orman, canlı yok oldu. Manavgat’ta yedi, Muğla’nın Marmaris ilçesinde ise bir kişi yaşamını yitirdi.

Yangınlarla birlikte ilk tartışılan ise iktidarın yangınlara müdahale konusundaki yetersizliği, yangın söndürme araçlarının eksikliği, acil durum yönetimi konusundaki başarısızlık oldu.

AKP iktidarı, ülkenin ormanları, geleceği söz konusu iken kamu varlıklarını talan ettiğini, yangın öncesinde bilim insanlarının uyarılarına rağmen hiçbir hazırlık yapmadığını, önlem almadığını bir kez daha göstermiş oldu.

Son yıllarda sıklaşan ve her yıl müdahalede daha yetersiz kalınan yangınları, fazlaca yangının meydana geldiği Kaliforniya’da yaşayan, iklim/su konusunda araştırmalar yapan meslektaşımız biyoloji/kimya mühendisi Gökçe Şencan ile konuştuk, deneyimlerini dinledik.

Şöyle başlayalım istersen. Yangına karşı ön hazırlık, koruma ve müdahaleyle ilgili güncel yaşananlar hakkında bir değerlendirme yapar mısın?

Gözlemlerimle başlayayım. Kaliforniya’da yaşıyorum ve burada da sıkça yangınlar yaşanıyor. Neler yapılıyor, nasıl deneyimler onları da anlatmaya çalışayım. Türkiye’de başlayan yangınları ilk gördüğümde beni en çok korkutan şey hızlı yayılmaları oldu. Temel etmenlere baktığımda rüzgarı, kuraklığı görüyorum. Türkiye 2019 yılından bu yana, hatta bence 2017’ye kadar uzanıyor, ciddi bir kuraklık yaşıyor.

Kuraklıkta bitki örtüsü çok kurur, topraktaki nem oldukça azalır. Bu da yangın tehdidinin bu denli fazla olmasında ciddi etken. Hızla yayılmaları, kuraklıkla birlikte oluşan kuru bitki örtüsü ile çok daha olası hale gelir, geliyor.

Diğer bir yandan organizasyon eksikliğini görmek benim için oldukça hayal kırıklığıydı. Örneğin Kaliforniya’da, bir yerleşim alanı, köy, kasaba ormanlık alanlarının yakınındaysa ve ormanda yangın riski yüksek ise ki Akdeniz iklimindeki ormanlarda bu risk çok yüksek, tahliye planları oluyor mutlaka, acil durum tahliye planları yapılıyor. Acil durumda hangi yollar kullanılır, hangi yollar açılır kapatılır ki insanlar, canlılar hızlı bir şekilde tahliye edilebilsinler diye kurgulanıyor. Bu konuyla ilgili Türkiye’de görünen hiçbir şey yok. Burada görev halkın değil, ülkeyi yönetenlerin, yerel yönetimlerin. Koordinasyon eksiğini gözlemliyorum. Özellikle yangından etkilenen insanlar kendi başlarının çaresine bakmak zorunda kaldı. Uzun süre müdahale, yardım, acil durum yönetimi görmek mümkün olmadı. Bu durum; hazırlık eksikliğini, yangınların, acil durum yönetiminin önceliklendirilmediğini gösteriyor. Bu ciddi bir sorun.

Sosyal medyada da paylaşmıştın. Kasım ayından itibaren önlemlerin alınması gerektiğini, yangınların önlenebilmesi, önlenemiyorsa bile hızlı müdahale için planların yapılması gerektiğini belirtmiştin. Diğer yandan bütçeye değindin, acil durum hazırlıkları için. Biraz daha açar mısın?

Bütçeden başlayayım. Yapılacak elbette çok şey var. Birincisi afet koordinasyonu ve lojistik. Bu konu ülkenin iklim şartları da düşünülerek planlanmalı. Afet kitleri oluşturulabilir. Ekipman eksikliği yok diyorlar, uçak eksikliği olduğu ortada. Kapasite eksikliği olduğu ortada. Bu denli kayıplar yaşanıyorsa ve müdahalede başarısızlık ortaya çıkıyorsa kaynaklar yeterince iyi harcanmamış, bütçeler doğru oluşturulmamış, planlama iyi hazırlanmamıştır.

Yangın sonrası iyileşme de ayrı bir süreç. Vatandaşların kayıplarının giderilmesi, yangından etkilenen bölgelerin bilimsel yöntemlerle eski canlılığına kavuşturulması da bütçede gözetilmesi gereken noktalar. Ülkenin kaynağı var, bunu görüyorum, sadece doğru yere harcanmıyor.

Peki ormanların kullanımı; orman sınırındaki yapılaşmalar, yerleşim planlaması… Biliyoruz, talanı, tahribatı konuşmadan olmaz. Ekolojik yıkımdan bağımsız değil yangınlar. Siz de söylediniz, yaşananlar neden sürpriz değil, beklenmedik değil?

Her yıl yaşanan ancak daha önce hiç yaşanmayan vakaların da üzerine eklendiği bir dönemi yaşıyoruz. Örneğin bu yıl Alaska’da yangın çıktı. Rusya’da Yakut bölgesinde yangın görülmeye başlandı. Bunlar Kuzey ülkeleri. Akdeniz ikliminin görüldüğü yerlerde yangın, bu iklimlerin bir parçası. Mangaldan, izmaritten, kuru şimşekten vb. vakalardan çıkabilir. Örneğin Kaliforniya’da bir çiftçi arı kovanına kazık çakarken yangın çıktı. Yanmaya müsait bir ortamda, iklim koşulları bu kadar kuruduğunda en küçük olaylar bile büyük yangınlar başlatabiliyor. Bu normal aynı zamanda anormal. Akdeniz ilkimi kuru, özellikle yazın çok kuru. Ciddi kuraklık var, tırmanıyor her yıl. Yangın sayılarında ciddi artış var. Daha şiddetli yangınlar oluşması, yangınların sıklaşması kuraklıkla doğrudan ilgili. İklimlerin özellikleri değişiyor. Ormanlar yangına karşı daha kırılgan hale geliyor, önlemler arttırılmalı.

Ormanlık alanlarda yürütülen faaliyetler, yapılaşma elbette ki bölgeye insan akışını arttırıyor. Bu da bir risk. Yangın sayılarını arttıran etkenlerden biri.

Peki ne yapılmalı?

Yangına hassasiyeti olan bölgelerde izin verilen yapılarda kullanılan malzemelere yönelik sınırlandırılmalar da getirilebilir. Yangın riskinin minimuma indirilmesi gerekiyor. Ayrıca yangınlarda yerleşim alanlarının korunabilmesi için bile planlama önemli.

Kuraklık konusunda önlemler alınmalı. Ülkeyi yönetenler planlamalarını bu ölçekte yapmalı.

Eğer ormanları kendi haline bıraksaydık kendilerini rehabilite edebilirlerdi. Akdeniz ormanları yangınlara alışık. Birçok ağacın tohumları bu şartlarda ayakta kalabiliyor. Ormanların kendini iyileştirme mekanizmaları var. Buna fırsat vermek gerekiyor. Bu çoğu zaman yapılmıyor. Herkes yanan bölgenin tahrip edileceğini düşünüyor, geçmişte yaşananları düşününce kaygılarında haksız da değiller.

Yanan alanların kamusal gözetim altında talan edilmesini önlemek zorundayız. Ormanların kendisini iyileştirmesini hızlandırmak için uygulanan yöntemler var. Her fidan, her ağaç her bölgeye uymayabilir. Orman restorasyonu bilimsel olarak yapılmalı. Doğal şartlar garanti edilebilirse 1-2 yağmur sonrasında ekosistem kendini onarmaya başlar. Doğanın kendini iyileştirme kapasitesi var. Ülkeyi yönetenler bu konuda garanti vermeli.

politeknik.org.tr


Exit mobile version