TMMOB: “Dünya Kadınlar Günü Kutlu Olsun”
Spread the love

Kadın haklarının kazanılmasında verilen mücadelenin simgeleştiği 8 Mart‘ın “Dünya Kadınlar Günü” ilan edilişinin 103. yılında;

Cemaat ve tarikat hegemonyasının giderek güçlendiği Türkiye‘de kadının kimliğini yok eden, aile içine hapseden ve kadın bedenini namus kavramının odağına koyan anlayış/ yaşam biçimi topluma bir model olarak dayatılmaktadır.

Bugünkü siyasi iktidar, kadına yönelik şiddet yasası yerine “Ailenin Korunması Kanunu”nu çıkararak kadın üzerinde kurulan “mülkiyet” ilişkisini onaylamıştır.

En yakınındaki erkek tarafından kadın üzerinde kurulan “mülkiyet” ilişkisinin ağır bedelini, önceki yıllarda olduğu gibi 2012 yılında da eşleri, babaları, kardeşleri, kuzenleri ve erkek arkadaşları tarafından öldürülen binin üzerinde kadın ödemiştir.

Meslek seçiminde ve mesleğe hazırlıkta belirleyici olan cinsiyetçi iş bölümünün ortadan kaldırılması beklenirken, eğitimde reform aldatmacasıyla kadına yönelik çağdışı gerici yaklaşımın son örneği “ergenlik ayarı” yapılan 4+4+4 formülü ile kız çocukları okuldan/eğitimden kopartılmaktadır.

Bu çağdışı ve gerici düşüncenin somut sonucu olan, düşünmeyen, sorgulamayan, biat eden “dindar gençlik yaratma”nın formülü olarak 4+4+4 sisteminin hayata geçirilmesiyle dini kurallara göre ergenlik/mükellefiyet çağına giren kız çocukları eğitimden ve toplumsal yaşamdan uzaklaştırılmış, bunu reddedenler de mahrem/namahrem baskısı ile karşı karşıya bırakılmıştır. Bu sistemle okuldan uzaklaştırılan kız çocuklarının sayısı açıklanmalıdır.

Siyasi iradenin en üst noktasından başlayarak, kadına yönelik söylemlerle ortaya çıkan fiili durum, cinsiyet ayrımcılığının da ötesine geçmiş, kadın “adı yok” hale getirilmiştir. Yasal hiçbir değişiklik olmamasına rağmen tecavüz sonucu gebelik tahliyesi kararının kadına ait olmadığı söylemiyle yaratılan fiili durumla, kürtaj hakkının engellenmesi, hukuksuzluğun geldiği son noktadır.

Kadını, toplumsal yaşamın dışına iten her türlü düşünce ve yapı, artan gerici politikalarla birlikte ülkenin her noktasına yayılarak, yaşamımızı her geçen gün daha fazla kuşatmaktadır.

Hukuksuzluğun “hukuk” haline getirildiği bu dönemde, tek başına yasal düzenlemelerin toplumsal cinsiyet eşitliğinin hayata geçirilmesinde yeterli olmadığı; anayasa, yasalar ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış olmasının hiçbir anlam ifade etmediği ortadadır.

Bilinçli olarak sürdürülen bütün bu gerici, çağdışı politikalar sonucu toplumun hemen her katmanında her yaş, meslek ve statüden erkeklerin hemen her yaş, meslek ve statüden kadınlara uyguladığı fiziksel, psikolojik, cinsel, ekonomik ve duygusal şiddet olağanlaştırılarak kader olarak dayatılmaktadır.

İşte tam da bu günlerde, kadını hiçleştiren bu politikalara, kader haline getirilen dayatmalara karşı durmak için, güçlü toplumsal ve sınıfsal temellere dayanan kadın mücadelesi her zamankinden daha da önemlidir.

Her zaman söylediğimiz gibi;

“Kadına yönelik ayrımcılık, sömürü ve şiddet; eşitsizliğin, sınırsız tüketimin, sömürünün, yoksulluğun sistemleştirildiği kapitalizmin doğal sonuçlarından sadece birisidir. Kapitalizme hizmet eden cinsiyet ayrımcılığı sorunu çözülmeden, kadın bireysel kimliği ile toplumsal yaşamın her alanında ve düzeyinde yer almadan demokratik bir toplum yaratılması mümkün değildir” inancıyla;

Kadını toplumsal yaşamdan uzaklaştıran, kocaya, babaya bağımlı kılan her türlü ideolojiye, politikalara,

Cinsiyet ayrımcılığına, savaşa, yoksulluğa, kadın katliamlarına,

Kadını aile içine hapseden, namusun odağı haline getiren, yaşam biçimini dayatan zihniyete ve yasalara,

Kadına yönelik şiddeti, tacizi, tecavüzü kader olarak dayatan her türlü gerici anlayışa, inanca

“HAYIR” diyoruz.

Bugün, kadınlığını, onuru, şefkati ve emeğiyle yüceltmiş; yoz inançların, düşüncelerin ve hoyrat ellerin altında yaşama direnmiş ve direnmekte olan kadınlarımızın günüdür.

Bugün, küflü bilinçlerin hapsedemeyeceği ve toza bulanmış zihinlerin düşleyemeyeceği, kadın doğmuş olmanın meziyet sayıldığı bir yaşam sevincini simgeler.

Bugün, kadını görmezden gelen, hiçleştiren, eve hapseden, kadın bedenini namusun, iffetin ve ahlakın simgesi haline getiren her tür gerici ve çağdışı ideolojiye, zihniyete ve geleneklere karşı duruşun bir ‘an‘ıdır

Bugün, hükümetin kadına dönük ilkel tutumunu somutlaştırdığı, kadının toplum yaşamı ve istihdam dışında bırakıldığı çağdışı politika ve uygulamalara karşı çıkma zamanıdır.

Bugün taciz, tecavüz, şiddet ve cinayeti kadınların “kaderi” haline getiren, adeta katliama dönüşen erkek egemen anlayışa “dur” deme günüdür.

Bugün, bir kez daha, mühendis, mimar, şehir plancısı kadınların, toplumun her kesiminde, her yaş ve sınıftan emeğini veren ve alın terini akıtan kadınların sesi olduğu gündür.

Bugün yaşamın her alanında olan; üreten, geliştiren, büyüten kadınların birlik, mücadele, dayanışma günüdür.

Bugün, geleceği müjdeleyen, bahardır!

Dünya Kadınlar Günü Kutlu Olsun!
 
TMMOB


Spread the love