TMMOB 44. Dönem II. Danışma Kurulu: “Meslek alanlarımız ve meslek örgütlülüklerimiz için ‘Hayır’ diyeceğiz“

Bağlı 24 Odası ve yarım milyonu aşan mimar, mühendis, şehir plancısı üyesi bulunan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği 44. Dönem İkinci Danışma Kurulu’nu, 11 Şubat 2017 Cumartesi günü, “Anayasa Değişikliği ve Referandum Süreci” gündemi ile Ankara’da toplamıştır.

Danışma Kurulumuz, OHAL Kararnamelerinin Anayasa, Meclis ve yargının üstünde fiili bir konum edindiği, toplumsal muhalefetin baskı ve şiddetle sindirilmeye çalışıldığı, basın-yayın organlarının, derneklerin kapatıldığı, gazetecilerin, belediye başkanlarının, milletvekillerinin cezaevlerine kapatıldığı, aralarında yöneticilerimizin ve üyelerimizin de bulunduğu ilerici, demokrat kamu çalışanlarının, ülkemizin beyinleri olan öğretim görevlilerinin bütün özlük hakları ellerinden alınarak işten atıldığı koşullarda toplanmıştır.

Danışma Kurulumuz, ülkemizin içinde bulunduğu süreci; Saray-AKP iktidarının siyasal sistem ve rejim değişimini, Anayasa ve hukuk ihlalleriyle, ülkemizi ve halkımızı kaosa, krize, çatışmalara yönlendirdiği bir süreç olarak değerlendirmektedir.

İçinde bulunduğumuz anayasa değişikliği referandum süreci, dünyadaki ve Türkiye’deki anayasa yapım süreçlerinden, anayasal gelenek ve birikimlerden, anayasal devlet anlayışından tamamen kopuktur.

Sistem-rejim değişimini içeren anayasalar, belirli bir toplumsal meşruiyeti temsil eden Kurucu Meclisler tarafından yapılır. Önümüzdeki değişiklik istemi ise, böylesi bir toplumsal taban meşruiyetinden tamamen yoksundur.

İktidarların yetkilerinin sınırlandırılması, egemenliğin kayıtsız koşulsuz halkta/ulusta olması ve kişi ya da kişiler tarafından değil seçimler ve temsil esaslı organlar ve kurullar tarafından, dahası yasama-yargı-yürütme erklerinin kuvvetler ayrılığı ilkesi içinde kullanılması gerekliliklerinden yoksundur.

Bu teklif çoğunluğu elinde bulundurduğunu düşünen iktidar partisinin rejim değişikliği ve tek kişi diktasını dayatmaktadır. Partili Cumhurbaşkanı tarafından belirlenen kişilerin milletvekili, bakan, Cumhurbaşkanı yardımcısı olacağı, Cumhurbaşkanına Meclisi feshetme, bütçe hazırlama, kararname çıkarma, HSK ve AYM üyelerini, büyükelçileri, üst düzey kamu yöneticilerini atama, milli güvenlik politikalarını belirleme yetkisi tanıyan anayasa değişikliği teklifi, özetle bir dikta rejimi getirecektir.

Yürütme güçlerinin tek kişide toplanmasının, uzak tarihteki örnekleri mutlakiyetçi, otokratik rejimler; yakın tarihteki örnekleri ise faşist rejimler olmuştur.

Hazırlık sürecinde halkın, anayasa hukukçularının, baroların, üniversitelerin, özerk meslek kuruluşları ve demokratik kitle örgütlerinin görüşü alınmamış, oylanması sırasında Meclis İç Tüzüğü’ndeki gizli oy esası açıkça ihlal edilmiştir.

Ülkemizde OHAL koşullarında Anayasa değişikliği ilk kez yaşanmamaktadır. 1982 Anayasası da benzer şekilde sıkıyönetim koşullarında hazırlanmış ve halkoyuna sunulmuştur. yüzde 92’lik bir oran ile çoğunluğun onayladığı 82 anayasası temel hak ve özgürlüklerin yok edildiği bir baskı döneminde kabul ettirildiğinden dolayı toplum nezdinde hiçbir zaman meşruiyet kazanamamıştır.

Gelecek kuşakların iradesini ipotek altına alacak ve Türkiye’nin kaderini belirleyecek bu Anayasa değişikliği teklifi, yürürlükteki Anayasa’nın büyük ölçüde askıya alındığı, özgürlüklerin yasaklandığı ve fiilen kullanılamadığı, toplumsal kutuplaşmanın tırmandırıldığı ortam ve koşullarda referanduma sunulmaktadır.

Görsel ve yazılı basın denetim altındadır. İletişim özgürlüğü temelinde örgütlenmesi ve hizmet vermesi gereken medya, yalnızca anayasa değişikliği lehine olan görüşlere hizmet vermek üzere seferber edilmektedir. Muhalefet partileri, medyada sınırlı olarak yer alabilmekte; hukukçular ve demokratik kitle örgütleri ise fikirlerini açıklayacak bir zemin bulamamakta, ancak alternatif görüşlerin eşit şartlarda ifade edilemediği zeminlerde cılız bir sesle görüşlerini ifade etmeye çalışmaktadır.

İki gün önce yayımlanan kararname ile Yüksek Seçim Kurulu’nun özel radyo ve televizyonlara yönelik denetim yetkisi kaldırılmıştır. Buna göre, Yüksek Seçim Kurulu (YSK), özel TV ve radyolara, eşitlik ilkesini de içeren esaslara aykırı yayın yapması halinde yayın durdurma ve para cezası veremeyecektir.

Referandum, yurttaşlara sunulan seçeneklerin şeffaf ve korkusuz bir biçimde tartışılabilmesini ve tercihlerin serbestçe dillendirilebilmesini gerektirir. Ancak daha ilk günden kampanyaların toplumsal kutuplaşmayı artıracak bir üslupla yürütüleceğinin sinyalleri verilmektedir. Daha ilk günden tercihini “HAYIR” yönünde kullanacak vatandaşlar vatan haini, terörist gibi yaftalamalara maruz bırakılmıştır.

Bu koşullarda yapılacak anayasa değişikliğinin bir meşruiyet sorunu yaşaması kaçınılmazdır.

Sonuç olarak, Danışma Kurulumuz, yurttaşlık sorumluluklarımızın ve kamusal, toplumsal sorumluluklarımızın bir gereği olarak, referandumda “HAYIR” tutumunun benimsenmesini tam bir görüş ve oy birliğiyle karar altına almıştır.

Bu ülkenin mühendis, mimar ve şehir plancıları; piyasacı, emek ve doğa düşmanı, laiklik karşıtı düzeni kalıcılaştırılacağı; fiili olarak uygulanan dinci-mezhepçi dikta rejimine yasal statü kazandıracağı; bağımsızlık, cumhuriyet, demokrasi, laiklik bütünlüğüne darbe vuracağı; parlamenter demokrasiyi, yasama, yargı, yürütme erkleri arasındaki denge, fren, denetleme mekanizmalarını, Meclisin yasamaya dair tek ve en üst yetkili organ olma özelliğini, bağımsız yargının varlık koşullarını ortadan kaldıracağı için Anayasa değişikliği teklifine “hayır” demektedir.

Sadece üyelerimizi değil tüm halkımızı, eşit, özgür, demokratik ve barışçıl bir ortamda birlikte yaşamı savunan her bir bireyi, ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ TEKLİFİNİ REDDETMEYE VE REFERANDUMDA TERCİHİNİ HAYIR’DAN YANA KULLANMAYA ÇAĞIRIYORUZ.

TMMOB 44. Dönem II. Danışma Kurulu