TMMOB 2.Kadın İstanbul Yerel Kurultayı Gerçekleştirildi
Spread the love

Bu yıl ikincisi düzenlenecek olan TMMOB Kadın Kurultayı’nın İstanbul Yerel Kurultayı 29 Mayıs 2011 Pazar günü İSMMMO Hizmet ve Kültür Binası’nda gerçekleştirildi.
 
TMMOB’ye üye 91 kadın mühendis, mimar, şehir plancısını bir araya getiren İstanbul Yerel Kadın Kurultayı açılış konuşmaları ile başladı. Açılış konuşmalarının ardından yerel kurultay divanı oluşturuldu. Makine mühendisi Behice Çağlar’ın divan başkanlığı yaptığı yerel kurultay İstanbul İKK Kadın Komisyonu’nun hazırlıkları doğrultusunda kadın emeği, kadına yönelik şiddet, toplumsal cinsiyet rolleri ve TMMOB’de kadın örgütlenmesi konularında sunumlarla devam etti. Öğlen arasının ardından önergelerin görüşülmesine geçildi.
Karar önergeleri yapılan sunumlar altında kategorilendirildi ve her bir kategori için komisyon oluşturuldu. Karar önergelerinin tamamı İstanbul Yerel Kurultayı’nın kararları arasında yer alırken önergelerin bir çoğu oy birliği ile geçti.
Karar önergelerinin görüşülmesinden sonra sonuç bildirgesinin oluşturulmasına geçildi. Sonuç bildirgesi komisyonunun taslak metni okumasının ardından delegelerin katkılarıyla bildirgeye son hali verildi. Sonuç bildirgesinin onaylanmasından sonra divan kurultayı kapattı. 
Oldukça canlı ve delegelerin bir çoğunun görüş ve önerileriyle katkı sunduğu TMMOB 2.Kadın İstanbul Yerel Kurultayı’nda delegelere birer çanta ve mor flar da hediye edildi. 
 
TMMOB 2.Kadın İstanbul Yerel Kurultayı sonuç bildirgesinin tamamı şu şekilde: 
TMMOB 41. Dönem Olağanüstü Genel Kurulu’nda karar altına alınan 2. Kadın Kurultayı’nın İstanbul Yereli 29 Mayıs 2011 tarihinde İSMMMO Hizmet ve Kültür Binası’nda gerçekleştirilmiştir. Kurultaya mühendis, mimar ve şehir plancı (MMŞP) ve öğrenci olmak üzere toplam 91 kadın katılmıştır. Kurultaya hazırlık sürecinde kurultay ana başlıklarını kapsayan hazırlık toplantıları yapılmıştır.
*9 Ocak 2011 tarihinde Makine Mühendisleri Odasında 43 kişinin katıldığı toplantıda, kurultay başlıkları ve kurultay delegeliği tartışılmıştır.
*17 Nisan 2011 tarihinde Elektrik Mühendisleri Odasında,  Kadına Yönelik Şiddet, Kadın Emeği ve Örgütlenme başlıklarında atölyeler yapılmış, 36 kişi katılmıştır. 
Aynı başlıklarda kurulan çalışma grupları, toplantılardan çıkan sonuçları da değerlendirerek, kurultayda sunulmak üzere çalışmalar yapmış ve önergeler hazırlamıştır. 
İstanbul Yerel Kurultayı; Toplumsal Cinsiyet Rolleri, Kadına Yönelik Şiddet, Kapitalizm ve Kadınlar, TMMOB’de Kadın Örgütlenmesi ana başlıklarında yapılmıştır.
İstanbul Yerel Kurultayı’nda çıkan sonuçlar şu şekildedir.  
Mühendis mimar şehir plancısı kadınların mesleki eğitimleri sorunlarını azaltmamakta iş yaşamına başka boyutlar katmaktadır. Ailedeki çocuk bakımı ve eğitimi, yaşlı ve hasta bakımı tüm kadınlar gibi asli vazifeleri olarak görülmekte ev içi emekleri görünmez kılınmaktadır. İş yerlerinde aynı eğitim ve aynı sorumlulukları taşıdıkları erkek meslektaşlarına göre daha düşük ücretlerle çalıştırılmakta, İşten çıkarılacaklar listesinde ise ön sıralarda yerleri hep hazırdır. Doğanın verdiği doğurganlık özelliği dez avantaj olmakta, hamile olmak artık işe yaramaz eleman olmak anlamına gelmektedir. Ne zihnen ne de bilgi birikimi olarak erkek teknik elemanlardan hiçbir eksiği olmayan kadınlarımıza cinsiyet ayırımcılığı daha iş ilanlarında dayatılmakta, erkek mühendis arayan ilanlarla yoluna ket vurulmaktadır. 
 
Ülkemizde bu konu, örneğin ırkçılığın yalnızca siyah-beyaz ayrımı olduğu sanılması ve bu kapsamda herkesin de kendini ırkçılığa karşı olduğunu sanmasına benzemektedir. Yaşamın her ayrıntısında ortaya çıkan cinsiyet ayrımcılığı, toplumun kendini ileri sanan kesimlerinde bile, yalnızca entelektüel söylem düzeyinde kalmaktadır. Okumuş-yazmış hemen hemen her kes, söylemde cinsiyet ayrımına karşıdır. Fakat örgütlü kesimlerde; yani sendikalarda, meslek odalarında, derneklerde bile birçok ayrımcı tutum, davranış veya sonuçla karşılaşılabilmektedir.
 
Örgütümüz TMMOB içinde bile, cinsiyet ayrımcılığına karşı olmanın sonuçlarını yansıtabilecek bir veri bulunmamaktadır. Ama tersi durumun sonuçlarını görmek mümkündür. TMMOB üyelerinin % 20’sinden fazlasının kadın olmasına karşın, TMMOB içinde üye sayısı yüksek dört odayı kapsayan 2008 tarihli çalışmanın elimizdeki verilerine göre, yönetici kadroların cinsiyete göre dağılımı %7 kadın ve %93 erkektir.
 
Cinsiyet ayrımcılığına karşı yürütülecek mücadelede en önemli konu, bu sorunun, sorunun muhataplarının bilincine çıkartılmasıdır. Çünkü insanlığın başlangıcından, modern toplumlar olarak örgütlendiği aşamaya kadar geçen süreçteki antropolojik gelişmeler, mülkiyet ilişkileri ve nihai olarak da var olan üretim ilişkileri, kadının toplumsal rolünün biçimini ve sınırlarını çizmiştir. Bu ortamda gelişen ve yetişen insanlar arasında, var olan cinsiyetçi roller olağan olarak algılanmakta, ileri bilinç düzeyine sahip olanlar dışında, sorgulanması akla bile gelmemektedir.
 
Oysa emek-sermaye arasında çelişki bu ortamda yaşayanlar açısından kolayca kavranabilmekte ve sorun örgütlenme sorunu olarak ortaya çıkmaktadır.
 
Cinsiyet ayrımcılığında ise ilk adım böyle bir sorunun olduğunu anlatmaktan başlamaktadır. Çalışma yaşamında ise bu konu oldukça sorunludur. Yasalarla kazanılmış haklar olsa da, sonuçta kapitalizmde işgücü, artı değer ürettiği oranda istihdam edilmektedir. Kadının ayrımcılığa uğramasının temelinde de, yaşamının belirli dönemlerinde doğurganlık, çocuk bakımı, adet dönemleri gibi artı değer üretme oranının düşmesi, ayrımcılığın ekonomik temelini oluşturmaktadır.
 
Bu konuda verilecek mücadele, bu ayrımcılığın ekonomik, kültürel ve sosyal ortamını oluşturan sisteme karşı yürütülen kadın mücadelesinin bir bileşeni olmak ve bunu politik mücadelenin her alanına taşımak olmalıdır.
 
Son 7 yılda kadın cinayetleri yüzde 1400 arttı. Her kadın cinayeti, hayatta kalan kadınlar için bir gözdağı. Hiçbiri münferit değil. İşte bu nedenle kadın cinayetleri politiktir ve işte bu nedenle tüm kadınlar kadın cinayetlerinde taraftır. Kaybettiğimiz meslektaşımız Hülya Yolcubal’ın suç duyurusunun gereğini yapıp göz göre göre gelen cinayeti engelleyemeyen kurumlar; “güzel mimara 8 aşk kurşunu” vb başlıklarla cinayetleri magazinleştirerek haberleştiren medya ve katilleri tahrik indirimiyle ödüllendiren, cesaretlendiren yargı suç ortağıdır.  Başta kendi meslek odalarımız olmak üzere, demokratik kitle ve meslek örgütlerinde kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin örgüt içi hukuklara yansıtılarak, işler ve işlevsel bir yaşam anlayışına dönüşmesini talep ediyoruz. Bu doğrultuda, cinsel şiddete maruz kaldığını açıklayan kadınların beyanı esas alınmalıdır. 
Yakın dönemde hükümet temsilcileri tarafından dillendirilen, somut olarak Ulusal İstihdam Strateji Raporu ile “istihdam üzerindeki mali yüklerin öngörülebilir ve rekabet edebilir bir düzeye çekilmesi”  amacıyla gündeme taşınan “Esnek Çalışma”, “Bölgesel asgari ücret” gibi saldırılar zamanlama açısından bekletilmektedir. 
Hükümet temsilcilerinin medyada konuyu kadın istihdamını arttıracak uygulamalardan biri olarak sunmasının ardında, güvencesiz ve kölece çalışmayı yaygınlaştırmaya dönük bütünlüklü bir program yatmaktadır. Başta kadın ve çocuk olmak üzere tüm çalışanlar üzerindeki sömürü koşullarının derinleşmesi anlamına gelmektedir. 
 
TMMOB bölgesel asgari ücret, esnek çalışma biçimleri gibi eşitsizliğin önünü açmayı hedefleyen saldırılara karşı emek örgütleri ile birlikte mücadele edilmeli, toplumsal muhalefeti güçlendirebilmek için üyelerini bu konuda bilgilendirecek eylem ve etkinlikler düzenlenmelidir.
 
TMMOB çalışma yaşamı içerisindeki cinsiyet ayrımcılığının sonuçlarından biri olan kadınlar ve erkekler arasında ki ücret farklılıklarının engellenmesi ve “eşdeğer işe eşit ücret” talebinin hayata geçirilmesi için diğer emek örgütleriyle birlikte mücadele etmelidir. 
 
Dilek Gürer, mecliste sermayenin çıkarları doğrultusunda, torba yasa görüşülürken, güvenlik önlemleri alınmadığı için, İvedik OSB’de iş cinayetinde can verenler arasında. Makine mühendisi, kadın meslektaşımızın anısını mücadelemizde yaşatacağız. 
 
Aile içindeki cinsiyetçi iş bölümü, iş gücü piyasasındaki cinsiyetçi iş bölümüne paralel olarak işlemekte ve birbirini beslemektedir. Diğer bakım işleri ve ev işlerinden kadınların sorumlu olması, kadınların toplumsal yaşama katılmalarının önünde engel oluşturmaktadır.
Kadınlara ve kadın mücadelesi verenlere karşı gerici önyargıların sonuçları kadınlara baskı ve eşitsizlik olarak geri dönmektedir. Toplumun patriarkal yapısı gereği kadının cinsiyetinden dolayı maruz kaldığı eşitsizliği gidermek için pozitif destek politikaları gereklidir. 
 
Herhangi bir toplulukta kadın oranı % 35’in altında olduğu durumda, topluluk cinsiyetçi bir durum sergilemektedir. Bu nedenle, toplum bilim yüzde 35 oranını kritik eşik olarak kabul etmiştir.
 
TMMOB içerisinde çalışma yapan veya yapmış kadınların yer alacağı, kadın politikalarının üretileceği, deneyimlerin değerlendirilebileceği, birikimin oluşabileceği seçimlerden bağımsız, sürekliliği olan bir kadın örgütlenmesine ihtiyaç vardır. 
 
41. Olağanüstü Genel Kurulda alınan kararla oda kadın komisyonlarının kurulması ve TMMOB kadın çalışma grubunun, iller arası eşgüdümü sağlayacak ve bütünü kapsayıcı bir yapıya kavuşması beklenmektedir.  
TMMOB, Oda ve Şubeler düzenledikleri toplantı, eğitim çalışması vb çalışmalara  üye katılımını artırmak için, çocuk bakımını üstlenen organizasyonlar yapmalıdır.
Kadın katılımının artırılması ve kadın çalışmasının güçlendirilmesini sağlamak amacıyla 2. Kadın Kurultayında alınan kararların hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’nın yerine “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı”nın kurulma planı ile kadın hareketinin mücadelesi geriletilmeye çalışılıyor. Bu değişiklik planı ile kadın erkek eşitliğini sağlamakla görevli tek genel müdürlük olan Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü bu yeni bakanlığın altında yer alıyor ve kadın erkek eşitliğini sağlamakla yükümlü bir kurum değil, taşrada yardım dağıtma örgütü haline getiriliyor. Diğer yandan kadınlar “aile içinde” tanımlanan ve “çocukların, yaşlıların, engellilerin korunması” açısından “yardıma muhtaç” kategorisinde değerlendirilen toplumsal bir kesim olarak değerlendirilecek. Ayrıca kadın erkek eşitliğini sağlayacak ve kadınları her alanda güçlendirmek için politika üretip uygulayacak mekanizmalar da böylelikle ortadan kaldırılmış oluyor. Bu düzenleme; muhafazakâr, ailenin bütün yükünü kadınların omzuna yıkan, kadınları “yardıma muhtaç varlıklar” haline getiren bir bakış açısının sonucudur. Kadına yönelik şiddet yasası yerine “ailenin korunması kanunu” çıkaran, kadın erkek eşitliğinin sağlanması için kurulması istenen komisyonu “fırsat eşitliği komisyonu” na çeviren kadın düşmanı politikalara karşı mücadele etmek durumundayız.
 
12 eylül anayasasından kurtularak, yapılacak yeni anayasada ifade ve örgütlenme özgürlüğünün önündeki tüm engeller ve seçim barajı kaldırılmalıdır. Anayasanın “Kanun önünde eşitlik” başlıklı 10. maddesinde “Devlet, kadın erkek arasında fiili eşitliği sağlamakla yükümlüdür” hükmü açıkça yazılmalı. Aynı maddeye “cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği nedeniyle ayrımcılık yapılamayacağı” kuralı, medeni hal, yaş ve engellilik konuları da eklenmelidir. Adalet Bakanı ve müsteşarının HSYK üyeliklerinin ve bakanın bu kurula başkanlık etmesi uygulamasının sürdüğü, Adalet Bakanının yetkilerinin daha da artırıldığı bir HSYK yapılanmasının demokratik ve bağımsız olmayacağı açıktır. Bu konudaki düzenleme, kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığına aykırı olmamalıdır. Kültürlerin, 
dillerin ve inançların eşit ve özgür olması yönünde toplumsal demokratikleşme sağlanmalıdır. Yeni anayasada dinin siyasallaşması ve sosyal yaşamda belirleyici olmasına karşı önlemler alınmalıdır. TMMOB’li kadınlar olarak bu talepleri karşılamayan anayasa önerilerini kamu yararını gözeterek reddediyoruz.
 
Kadına dönük her türden ayrımcılık ve şiddet ortamını temellendiren nedenler savaş durumlarında güçlenir. Eril kavramlar olaln militarizm, ırkçılık ve milliyetçiliğin kendini var ettiği ekonomik ve siyasal temel kadın düşmanlığı üretir ve besler. Türk ve Kürt kadınları savaşın yarattığı yıkımlardan ve baskılardan benzer biçimlerde etkilenmektedir. 
 
Kadınların eşitlik temelinde yaşayabilecekleri bir ortamın sağlanması için   Kürt halkına dönük inkar ve imha politikalarından vazgeçilmelidir. Anadilde eğitim, sağlık ve kamu hizmetlerinin verilmesi için, TMMOB diğer emek ve meslek örgütleriyle birlikte mücadele etmelidir. 
 
Kadınlar; mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı mesleğini yürütürken, kültürel mirasın gelecek nesillere aktarılması ve yaşanabilir bir çevre için, bu değerlerin tahribine yönelik tüm politika ve projeleri reddeder. 
 
Söyleyecek sözümüz, değiştirecek gücümüz var.

Kadınlar Örgütlü, TMMOB Daha Güçlü!
 
 
politeknik.org.tr 

Spread the love