Site iconPoliteknik – Halkın Mühendisleri Mimarları Şehir Plancıları

Santrallar özelleşti, dışa bağımlılık arttı, faturalar kabardı: Enerji politikalarında AKP’nin 15 yılı Hayır’a nasıl götürüyor?


AKP’nin 15 yıllık hikayelerinin biri de enerji alanında. AKP’li yıllarda enerji alanında da ‘Güçlü Türkiye’ den eser yok. “Enerjide dışa bağımlılık ortadan kalkacak, enerji ihtiyacı var” söylemleriyle zeytinliklerin, tarım alanlarının, derelerin yok edilmesi, buna rağmen artan elektrik ithalatı ve dışa bağımlılık, çöken elektrik sistemleri, fahiş elektrik faturaları var.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak 6 Kasım 2016’da, elektrik santralleri toplu açılış töreninde “Bu santraller aynı zamanda enerjide dışa bağımlılığımızı ve ekonomiye kaynak oluşturma noktasında da büyük anlam ifade etmektedir. Tabiatımıza zarar vermeden, çevreyi koruyarak ve daha da güzelleştirerek bu adımları atmak ve bu barajları yapıp, santralleri açmak zorundayız. Rüzgar, güneş, hidroelektrik, termik ve nükleer santrallerini yapmak durumundayız. Hem elektrik ihtiyacımızı karşılamak ve enerjide dışa bağımılılığımızı azaltmak için hem de kaynak çeşitliliği için bütün bu kaynaklarımızı kullanmak zorundayız. Önümüze hangi engeller çıkarılırsa çıkarılsın, ülkemizi büyütmeye devam edeceğiz.” sözleriyle AKP’nin enerji alanında 15 yıl boyunca söylediklerini bir kez daha tekrar etti.

Şimdi bu 15 yıla, gerçek verilerle bakalım:

Elektrik ithalatı arttı
Bir ülkenin elektrik ihtiyacı hesaplanırken, halkın bir saatte gerçekleştirdiği en yüksek tüketim (puant talep) baz alınır. Enerji ihtiyacının güvence altına alınması için de puant değere %20 fazlası eklenir. Buna göre elektrik üretimi yapan santralların yeterli kapasitesi, gerekli olan elektrik kurulu gücü hesaplanır.

Türkiye’de en yüksek saatlik tüketim 2016 yılının Ağustos ayında 44 bin 734 MW olarak gerçekleşti. Bu durumda Türkiye’de toplam 54.000 MW kapasiteye sahip elektrik üretim santrallarine ihtiyaç var diyebiliriz. Elektrik tüketiminde puant talebin her yıl ortalama %5 arttığı göz önüne alındığında, yıllık ortalama 3000 MW’lık santral ilaveleri ile gelecek yılların ihtiyacı karşılanabilir.

2016 yılı sonu itibariyle Türkiye’nin kurulu elektrik gücü 78 bin 497,4 MW. İhtiyaç duyulandan yaklaşık 25.000 MW daha fazla. Yeni santral inşa etmeden önümüzdeki 6-7 yılın ihtiyacını karşılayabilir durumda olmalıyız.

AKP iktidarı ise böyle bir hesap ve planlama yapmadı, özel elektrik üretim santralları için harekete geçti.

2002 yılından bugüne farklı kapasiteli 919 Hidroelektrik Santral (HES) projesi için lisans verildi, 439’u yapıldı.

Ülkenin dört bir yanında 565 termik santral için elektrik üretim lisansı verildi.

Hal böyleyken elektrikte kendimize yeten bir ülke olmayı bekleriz. Ama durum öyle değil.

2015 yılında 7 bin 411 GWh elektrik ithal edildi. Bu miktar aynı yıl Türkiye’de üretilen elektriğin %2,7’sine denk geliyor. AKP’nin yeni iktidar olduğu 2002 yılında yapılan elektrik ithalatı 3588 GWh idi. 15 yılda elektrik ithalatı iki kata yakın arttı.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (EPDK) üretim lisansı verdiği santraller devreye girdiğinde Türkiye’nin elektrik kurulu gücü 108 bin 880 MW’a çıkacak.

Dışa bağımlılık azalmıyor, elektrik ithalatı bitmiyorsa, neden sürekli yeni elektrik üretim santralı yapılıyor?

AKP, elektrik üretiminin devlet eliyle değil özel sektör eliyle yapılmasını hedefledi. Böylelikle ülkenin dağını, taşını, ormanını, tarlasını, deresini sermaye gruplarına sunmayı, özel şirketlerin kar etmesini amaçladı.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın stratejik planlarında Türkiye’nin enerji koridoru olması, Avrupa elektrik iç piyasasıyla uyumlu hale gelmesi ve Avrupa’ya elektrik ihraç etmesi hedefleri yer alıyor.

Türkiye’nin dört bir tarafı elektrik üretimi gerekçesiyle yağmaya, talana açılsa da hedef tutmadı, tutmuyor. AKP enerjiyi yönetemiyor. 15 yılın sonunda Türkiye her yıl artan oranda elektrik ithal eder hale geldi.

Elektrik üretimi özel sektöre bırakıldı
2002 yılında Türkiye’de elektrik üretimi yapan santralların %66’sı kamuya aitti. 2015 sonunda ise elektrik üreten santralların %72.8’i özel sektörün oldu.

Başbakan Yıldırım, Enerji Bakanı Albayrak’la katıldığı aynı törende “Kurulu gücümüzün büyümüş olması çok önemli ama bu büyümenin şekli daha önemli. Orada da 10 yıl önce devletin yapıp işlettiği enerji tesisleri toplamında yüzde 65’ten fazlayken yüzde 35’in altına düşmüştür.” diyerek elektrik üretimindeki özelleştirmelerden övgüyle söz etmişti.

Oysa bu durum Türkiye’de elektrik sisteminin çökmesine ve her an çökebilecek bir elektrik sistemine yol açtı.

Dünya’da 7’inci Türkiye’de ilk: Elektrik sistemi çöktü
Son yıllarda elektrik kesintilerini sıklıkla yaşamaya başladık. Bu kesintilerin en vahimi 31 Mart 2015’te elektrik sisteminin çökmesiyle yaşandı. AKP’nin enerji politikalarıyla Türkiye’de ilk defa elektrik sistemi çöktü. Bu çöküş, Dünya’nın 7’inci elektrik sistemi çökmesi olarak tarihe geçti.

Elektrik sistemi
– Elektrik piyasa fiyatını düşük bulan özel üretim santrallarının devreye girmemesi,
– Özel sektörün bu hamlesine karşı Türkiye Elektrik İletim A.Ş.’nin (TEİAŞ) önlem alamaması,
– Sistemde üretim azalmasıyla frekans dalgalanması meydana gelmesi,
sonucu çöktü.

O gün yaklaşık 10 saat boyunca ülkenin hemen hemen tamamına elektrik verilemedi. Hastaneler, ulaşım sistemleri aniden elektriksiz kaldı. Halkın can güvenliği tehlikeye girdi.

Elektrik iletilemiyor
2016’nın son günleriyle 2017’nin ilk gününde İstanbul Anadolu yakasının tamamında, Kocaeli ve Sakarya’da kısmi elektrik kesintileri yaşandı. Organize sanayi bölgelerine günlerce elektrik verilmedi. İstanbul’da kesintiler ilçeler arasında gezdirilerek hala sürüyor. Türkiye genelinde, büyükşehirler dışında, elektrik kesintileri iller arasında gezdiriliyor.

Enerji Bakanı Albayrak kesintilerin nedenini iletim hatlarının kış aylarında devre dışı kalmasıyla açıklamıştı.

Oysa Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na bağlı TEİAŞ elektriği iletemedi, iletemiyor.
-İletim hatlarına yeterli bakım ve iyileştirmelerin yapılmaması,
-Alternatif iletim hatlarının tesis edilmemiş olması,
gerçek nedenler.

Üstelik elektrik faturalarında iletim hizmet bedeli de var.Yani elektrik faturalarında iletim hizmeti için halktan ayrıca para alınıyor. Karşılığı ne oluyor? Yine elektriksiz kalmak.

Fatura demişken, bir de elektrik faturalarındaki soyguna bakalım.

Faturalarla halk soyuluyor, elektrik üretim-dağıtım şirketleri kazanıyor
1 kWh elektriğin üretim maliyeti yaklaşık 10-11 kuruş. Başka bir ifadeyle elektriğin üretim maliyeti 10-11 krş/kWh.

Meskenler için 2017 yılı Ocak-Nisan arası uygulanan tarifeye göre 1 kWh enerji bedeli 21,2672 krş/kWh, dağıtım bedeli ise 11,7775 krş/kWh olarak belirlendi.

Bu iki bedelin toplamına %1 Enerji Fonu, %2 TRT payı ve %5 BTV ekleniyor. Son olarak tüm bedellerin toplamına %18 KDV ekleniyor.

Böylece faturalarda elektrik fiyatı 42,29 krş/kWh oluyor. Elektrik üretim maliyetinin 4 katı halka fatura ediliyor.

Elektrik dağıtım bedeli faturalarda her geçen gün artıyor. AKP iktidarı 2010 yılında elektrik dağıtım şirketlerini özelleştirdikten sonra elektrik faturalarındaki dağıtım bedelini hızla arttırdı. Faturalarda 2009 yılından bu yana enerji bedeli %47 zamlanırken, dağıtım bedeli %118 arttı. AKP elektrik faturalarıyla dağıtım şirketlerini zengin etti, halkı yoksullaştırdı.

Nükleer santral macerası
AKP biri Akkuyu/Mersin, diğeri İnceburun/Sinop olmak üzere iki nükleer santral için sırasıyla Rusya ve Japonya-Fransa ile hükümetler arası anlaşmalar yaptı. Anlaşmalara göre nükleer santral hisselerinin %51’i Rusya ve Japonya-Fransa’nın olacak. Yani nükleer santrallar Türkiye’de yapılacak ama Japonya-Fransa’ya ve Rusya’ya ait olacak.

Nükleer santraller nedir, ne değildir? – Politeknik*

4800 MW kurulu güce sahip olacak Akkuyu ile 4600 MW kurulu güce sahip olacak İnceburun nükleer santrallarının sırasıyla 20 milyar ve 22 milyar dolarlık inşa bedelleri var. Toplam bedel 42 milyar dolar.

Anlaşmalara göre Akkuyu NS’nin üreteceği 1 kWh elektrik 12,35 cent’ten 15 yıl süreyle üretiminin yarısına, İnceburun NS’nin ürettiği 1 kWh elektrik 11,8 cent’ten 20 yıl süreyle üretiminin tamamına alım garantisi verildi.

Yaklaşık hesaplara göre Akkuyu NS’de yılda 38 bin 684 GW, İnceburun NS’de 37 bin GW elektrik üretecek. Yani Akkuyu NS için 15 yılda 36 milyar dolar, İnceburun NS için 20 yılda 87 milyar 480 milyon dolar olmak üzere toplam 123 milyar 480 milyon dolarlık alım garantisi verildi.

Anlaşmalara göre üretilen elektriği bir kamu şirketi olan TETAŞ alacak. 2017 için TETAŞ tarafından satılacak toptan elektrik satış bedeli 16,2 krş/kWh yani 4,5 cent olarak belirlendi. Bu tutarı baz aldığımızda TETAŞ nükleer santrallerden 11.8 ve 12.35 cent’ten elektrik alacak, 4.5 cent’e satacak. Aldığı elektriğin tamamını satabilirse TETAŞ’ın zararı en az 85 milyar dolar olacak. Bu zarar da hazineden yani halkın cebinden karşılanacak.

Özetle Akkuyu ve İnceburun nükleer santralları bugüne kadarki en büyük elektrik ithalatı anlamına geliyor. Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığı artıyor. Üstelik nükleer santralların atık sorununa henüz çözüm bulunmadı. Olası bir kaza-sızıntı halinde halk ve çevre sağlığına verilebilecek zararın maliyeti ise hesaplanamaz.

Enerji hakkı için Hayır
AKP’nin enerji karnesinden bir kesit de yukarıda anlatılanlar gibi.
Yaşam alanlarını yağmalayan, özel şirketlere ve dışa bağımlı hale getiren enerji politikalarına karşı enerjiye güvenli ulaşmak ve elektrik faturalarıyla soyulmamak için Hayır.

Politeknik


Exit mobile version