Marmara Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri bölümünden Öğr. Gör. Dr. Meryem Kurtulmuş Kıroğlu ile 23 Kasım Cuma akşamı bir söyleşi gerçekleştirdik.
Söyleşiye yeni YÖK Yasa Taslağı hakkında bilgilendirme yaparak başlayan Kıroğlu, YÖK’ün Eylül ayında “Yeni bir Yükseköğretim Yasasına Doğru” başlığıyla bir metin yayımladığını, bu metnin tartışılmasına izin verilmeden, akademisyenlerin, bilim insanlarının, üniversite bileşenlerinin görüşlerini almadan, Kasım ayında yasayı “Yeni Yasa Taslağı Önerisi” başlığıyla sunduğunu belirtti.
Tartışılmadan, antidemokratik bir biçimde ortaya çıkan bu yasa taslağının temel ilkeleri çeşitlilik, kurumsal özerklik ve hesap verebilirlik, performans değerlendirmesi ve rekabet, mali esneklik ve çok kaynaklı gelir yapısı, kalite güvencesi olarak belirlenmiş durumda.
Kıroğlu, şu anda var olan devlet üniversiteleri ve vakıf üniversitelerine yeni yasa ile birlikte özel üniversitelerin de ekleneceğini, bunun eğitim alanında yapılan özelleştirme politikası olduğunu belirtti. Bunun üzerine özel üniversiteler konusunda tartışma başladı. Özel üniversitenin eğitimin paralı hale getirilmesi olduğu, özel üniversitelerle birlikte eğitimin satın alınan bir meta gibi değerlendirileceği görüşü savunuldu.
Özel üniversite tartışmasından sonra Kıroğlu mali özerklik konusuna değindi, “mali özerklik adı altında üniversitelerden kendi kaynaklarını yaratması istenirken, yarattığı bu kaynakları nasıl kullanacağı hakkında bilgi vermesi de isteniyor. Üniversitelerin ulusal veya uluslararası akredite kuruluşları tarafından beş yıllık periyotlarla denetlenmesi isteniyor.” bilgilerini verdi.
Kıroğlu, üniversitelerde ‘Üniversite Konseyi’ adıyla bir konsey kurulmasının öngörüldüğünü belirtti. Bu konseyin; beş üyesinin üniversiteden, iki üyesinin Bakanlar Kurulu atamasıyla, iki üyesinin YÖK atamasıyla, bir üyesinin üniversite mezunlarından ve bir üyenin de üniversitenin bulunduğu ilde en çok vergi veren şirketten olmak üzere 11 üyeden oluşacağını anlattı. Bu bilgiler üzerine konsey, özellikle Bakanlar Kurulu atamasıyla gelen üyeler üzerinden tartışıldı. Üniversitelerin toplumsal yaşamla, halka ilişkilerini doğrudan sağlayabilecek kurulların/komisyonların/platformların nasıl olabileceği tartışıldı.
Kıroğlu, yeni yasanın akademisyenleri ve diğer üniversite çalışanlarını güvencesizleştireceği, şu anda 33/a maddesi ile sözleşmeli olarak çalışanların iş güvencesinin olmayacağı, çalışanların performans değerlendirilmesine tabi olacağını belirtti. Kıroğlu, yeni yasa ile doktorasını 6 yılda bitiremeyen araştırma görevlilerinin işine son verileceğini, bunun bilime aykırı olduğunu, 6 yılda bitmeyen, bitemeyecek deneylerin, araştırmaların, olduğunu savundu.
Politeknik’teki söyleşiye, Meryem Kurtulmuş Kıroğlu ile birlikte Marmara Üniversitesi İktisat bölümünden Yrd. Doç. Dr. Kurtar Tanyılmaz da katkı sundu.
Söyleşinin son bölümünde yapılan tartışmada yeni yasanın, özel üniversitelerle birlikte eğitimi paralı hale getireceği, eğitim alanını kar mantığı ile piyasanın hizmetine sunacağı sonucuna varıldı. Özel üniversitelerin, toplumsal yaşamı, toplumsal algıyı eğitimin para ile alınıp satılan meta olması yönünde değiştireceği yönünde tartışmalara devam edildi. Yasaya karşı mücadelenin başta özel üniversiteler ve üniversite konseyi gibi maddeler üzerinden büyüyebileceği, üniversitelerde akademik kadronun güvenceli çalışma mücadelesinin önemli bir dinamik taşıdığı sonuçlarına varıldı.
politeknik.org.tr