Site iconPoliteknik – Halkın Mühendisleri Mimarları Şehir Plancıları

Nükleer reklam filminin adı ‘kamu spotu’ olmuş – Mehmet Özdağ*


Göz alıcı, janjanlı, ticari ve siyasi amaçlı reklam filmlerinin adını “kamu spotu” koyup, sonra o filmlerde ‘uluslararası saygınlığı’ olan bilim insanlarına rol verince ticari amaç, kamusal bir kutsiyet kazanmaz. Olsa olsa bilim insanlarının, ticari ve siyasi hedefler uğruna ‘saygınlıkları’nın zedelenmesi sonucunu doğurur.

Türkiye Cumhurbaşkanı ve Rusya Devlet Başkanı’nın 3 Nisan’da Akkuyu Nükleer Santralı için üçüncü kez temel atmaları ile eş zamanlı olarak nükleer santral reklam filmi, “kamu spotu” kılıfıyla medyaya servis edildi ki, hem zorunlu hem de ücretsiz olarak yayınlansın.

Bilim insanlarının ağzından “Türkiye Enerjide Nükleer Güç İstiyor” söylemi ön plan çıkartılarak servis edilen reklam filminde subliminal olarak toplumun nükleer silahlanma sevdası tırmandırılarak, ticari bir işe kutsiyet ve dokunulmazlık kazandırılmaya çalışılması anlaşılır gibi değil.

Ayrıca, nükleer silah sevdalılarına hatırlatmakta fayda var; Türkiye ‘Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması’nı (NPT’yi) 1980 yılında imzalayıp onaylayarak nükleer silah imal etmeyeceğini ve bunların da yayılmasına aracı olmayacağını hem kendi ülkesine hem de bütün Dünya’ya taahhüt etmiş durumda.

Görsel efektler eşliğinde hologram yalanlar

Reklam filminin belki de en can yakıcı kısmı en ileri görsel efektler eşliğinde küçük çocukların holografik yalana alet edilerek; ışık oyunları ve hologram uygulamaları ile atom çekirdeğinin çiçek gibi açarak çoğalması esnasında nükleer enerjinin “temiz ve bağımsız” olduğunun subliminal olarak vurgulanmasıdır.

Nükleer enerjinin temiz ve ülkemiz açısından bağımsızlığı söyleminin doğru olmadığını görmek için Çevre Şehircilik Bakanlığının web sayfasında yayınlanan Sinop Nükleer Santralı ÇED Raporundan basit birkaç alıntıya bakmak bile yeterli olur.

Nükleer enerji temiz değildir

Sıvı radyolojik atıklar; normal işletme koşullarında kaçaklar, sızıntılar ve birincil döngüden atılanlar, harcanmış yakıt depo havuzları, kimyasal kontrol sistemleri ve kontrol alanındaki ilgili sistemlerden kaynaklanır. Tanklarda arıtılan sıvı atıklar, normal işletme koşullarında sağlanması gereken deşarj hedeflerini sağladıktan sonra Karadeniz’e deşarj edilecek. Katı ve gaz radyolojik atıklar raporda ayrıca belirtilmiş. (ÇED Raporu Sayfa: 150 / 173)

Nükleer enerji pahalıdır

Sinop Nükleer Santralı’nın başlangıç maliyeti 20 milyar dolar. İnşaat süreci ve işletme aşamasının tüm satın alma işlemleri ve elektrik ticareti, Elektrik Üretim Anonim Şirketi (EÜAŞ) tarafından Jersey Adaları’nda kurulan ‘Off-shore’ şirketi EUAS International ICC’nin de içinde yer alacağı bir proje şirketi tarafından yürütülecek.(ÇED Raporu Sayfa: 1 / 3)

Sinop nükleer santralının üreteceği elektriğe, 20 yıl boyunca yakıt hariç 10,8 cent/kWh birim fiyat üzerinden yüzde yüz alım garantisi verildi. Bu fiyat Enerji Piyasaları İşletme A.Ş’nin (EPİAŞ) 2017 ortalama fiyatlarından %250 daha pahalıdır.

Nükleer enerji ulusal bağımsızlık için çok ciddi bir risktir

Nükleer yakıt temini; kullanılacak olan yakıt %5’ten daha az ile sınırlandırılmış kısmen zenginleştirilmiş uranyum dioksit (235UO2), Avustralya, Kuzey Amerika, Kazakistan, Rusya, Güney Afrika, Nijerya ve Namibya gibi ülkelerdeki tedarikçilerle yapılacak olan uzun dönem anlaşmalar ile proje şirketi tarafından temin edilecek. (ÇED Raporu Sayfa : 11 / 173 – 166 / 173)

Nükleer teknoloji, nükleer santral demek değildir

Nükleer teknoloji (füzyon…); gıda, tarım, zararlı böceklerle mücadele, besin koruma, su kaynakları kalitesi tespiti, tıp alanı, deniz suyundan içme suyu elde etme, taşımacılık ve uzay araştırmaları gibi pek çok alanda geleceğin teknolojisi olma özelliğini taşıyor.
 Bizlerden alınan vergilerle çok büyük paralar harcanarak hazırlanan kamu spotu filminde söylenildiği gibi; “hayat kurtaran tıp teknolojileri”, “uzay çalışmalarında bayrağımızı dalgalandırmak” için ulusal kimlikli nükleer teknolojimizin geliştirilmesi gereklidir. Ancak bunun için sonu her halükarda yıkım demek olan ve yüzde yüz dışa bağımlı nükleer santrallara ihtiyaç yoktur. Nükleer “teknoloji”, nükleer “santral” demek değildir.

Ekolojik yıkıma yol açacak hiçbir enerji türü nükleer dahil, kazancı ne olursa olsun varlığını sürdüremez. Bu bir ekoloji romantizmi değil, yaşamsal bir zorunluluktur.

Mehmet Özdağ / Elektronik Mühendisi

*Elektrik Mühendisleri Odası Samsun Şubesi YK Başkanı


Exit mobile version