Mamak Kentsel Dönüşümü İlgili Ankara Tabip Odası Görüşü

Ankara Tabip Odası Halk Sağlığı Komisyonu, Mamakta kentsel dönüşüm projesi nedeniyle yaptığı ziyaret sonrası yaptığı değerlendirmeleri, bir rapor hazırlayarak kamuoyu ile paylaştı.

Sağlık bireyin bedenen, ruhen ve sosyal açıdan tam bir iyilik hali olarak tanımlanmaktadır. Bu evrensel tanım gereği bireyin temiz bir fiziki ve sosyal çevreye gereksinim duyduğu, barınma koşullarının yeterliliğinin sağlık açısından bir önkoşul olduğu kabulleri önem kazanmaktadır. Bir başka ifadeyle; bireylerin barınma koşulları ile ilgili herhangi bir kaygı duymaksızın yaşadıkları çevre koşullarının sağlıklı olduğu bir ortamda yaşamaları bireysel haklar kapsamında kabul edilmelidir. 

Ankara Tabip Odası Mamak Bölgesi’nde yaşayan bireyler tarafından gelen bir çağrı üzerine Mamak Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında bazı incelemelerde bulunmak için 17 Eylül 2008 tarihinde bölge ziyareti yapmıştır. Bu ziyaret süreci oldukça önemli bir deneyim olmuş; Tabip Odası çalışanlarına Mamak Bölgesi’ndeki halkın yüzleşmek zorunda oldukları gerçek koşulları yakından görme olanağı sağlamıştır.

Yazının bundan sonraki bölümünde ziyaret sürecinde tespit edilen bazı başlıklar belirtilmiştir:  

1. Yıkım süreci adı geçen bölgede başlamıştır. Bu süreçte yıkıma onay veren yurttaşların konutları ile onay vermeyenlerin konutları beklendiği üzere aynı bölgededir. Bu durum; yıkım yapılan bölgede yıkım anında insanların yaşaması anlamına gelmektedir. Bir başka ifadeyle yıkım anında bölge sakinleri sağlıksız çevre koşulları ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Toz, kaza, kanalizasyon sorunları, moloz yığınlarında çocukların oynamasına bağlı olarak düşme, yaralanma, vb. göze çarpan en öncelikli riskler arasındadır. Bunun yanı sıra moloz yığınlarının hemen bölgeden kaldırılmaması da bu sorunların uzun süreli yaşanma riskini ortaya çıkarmıştır.  

2. Bazı konutlar “bitişik nizam” özelliği taşımaktadır. Bu tip evlerin birisinde oturanların yıkıma onay verdiği; diğer evde oturanların onay vermediği durumlarda yıkıma izin vermeyen evlerde de hasarlar oluşmuştur. Alınan bilgiler oluşan hasarların ev sakinleri tarafından karşılandığıdır. Böyle bir süreç; ekonomik açıdan da önemli bir yüktür.  

3. Bilindiği gibi yerleşim yerlerindeki çöplerin ve atıkların insan sağlığına zarar vermeden toplanması ve yok edilmesi görevi yerel yönetimlere, Belediyelere aittir. Yapılan ziyarette; bölge halkı ile yapılan görüşmelere ve gözlemlere dayanarak bu görevin yerine getirilmediği saptanmıştır. Çöplerin zamanında toplanmaması bulaşıcı hastalıklar açısından önemli bir risk olup insan sağlığını tehdit eden önemli ve önlenebilir bir konudur.   

4. Ziyaret edilen bölgede bir dere yatağı bulunmaktadır. Sağlıksız koşullar, atıklar, çöpler derenin kirlenmesine neden olmuştur. Açıkta olan bu bölgede; özellikle sokakta oynayan çocuklar sağlıksız koşullardan olumsuz etkilenmektedirler. Bölgede ağır bir koku da yaygın olarak hissedilmektedir.  

5. Bölge halkı ile yapılan sözlü görüşmelerde bireylerde yoğun bir kaygı olduğu bilgisi alınmıştır. Kaygı; bireyin sosyal ve ruhsal sağlığını tehdit eden önemli bir durumdur. Bu konuda daha ayrıntılı bilgilere ulaşabilmek için bilimsel araştırmalar yapılmalıdır. Ankara’da Dikmen Bölgesi de benzer bir yıkım sürecini deneyimlemiştir. Ankara Tabip Odası tarafından yapılan ve kamuoyu ile sonuçları paylaşılmış olan bir araştırmada kaygı düzeyi yüksekliği tespit edilmiştir. Mamak bölgesinde yaşayan bireylerin yıkım sürecine ve yarattığı sorunlara bağlı olarak kaygı yaşıyor olmaları da beklenmektedir. Bunun yanı sıra; yıkım için onay veren yurttaşların borçlandıkları miktarları ödeme konusunda da kaygı duydukları alınan bilgiler arasındadır.   

6. Mamak Kentsel Dönüşüm Projesinin uygulanmaya çalışıldığı bölgede toplumun büyük bir çoğunluğu yaşadıkları bölgeden ayrılmak istememektedir. Bu nedenle de yıkıma onay vermeyen halk çoğunluğu oluşturmuştur. Kültür, sosyal ortam, iletişim gibi bireylerin sosyal koşullarını yönlendiren bu belirleyicilere önem vermek ve kişileri yaşadıkları toplumdan koparmayan; bunun aksine bütünleştiren uygulamaları sürdürmek sağlık açısından da beklenen ve istenen bir yaklaşımdır.