3. Köprü Yerine Yaşam Platformu öncülüğünde 26 Aralık’ta Kadıköy’de düzenlenen miting ile ilgili platform sözcülüğünü üstlenen Orman Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Kader Cihan ile bir röportaj gerçekleştirdik.
Politeknik: 3. Köprü Yerine Yaşam Platformu öncülüğünde 26 Aralık günü “3.Köprüye ve Tabiatı ve Biyoçeşitliliği Koruma Yasası’na Karşı” bir miting düzenlendi. Öncelikle mitingi genel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? Amacına ulaştı mı?
Kader Cihan: Eylemin örgütlenme fikri ve hedeflerinden hareket edersek, öncelikle 3. Köprü’nün ulaşım sorununu çözecek bir proje olmaktan ziyade neoliberal kentsel politikaların bir parçası olarak İstanbul’daki son doğal varlıkları sermayenin işgaline açacak büyük bir saldırı dalgasının en önemli adımlarından. AKP eliyle yürütülen kentsel politikaların yanı sıra, kırsal yaşam alanlarında yapılmak istenen HES’ler, barınma hakkına yönelik yapılan saldırılar, ormanların ve su havzalarının halkın ortak değerleri olmaktan çıkartılarak sermayenin yeni kar alanları haline getirilmesi gibi birçok uygulamanın da aynı zihniyetin ürünü olduğunu daha görünür kılmak mitingin önemli amaçlarından bir tanesiydi. Platform olarak miting çağrılarımızda ve toplantılarımızda tüm bu uygulamaların mağdurlarına ve kentin pek çok yerinde yaşam alanlarına sahip çıkan duyarlılıklara ve örgütlenmelere ulaşmaya çalıştık.
Sonuç olarak mağdurların tamamına ulaşabildiğimiz söylenemez ama ilk defa bu mücadelelerin öncülerini bir araya getirecek anlamlı bir temel attığımızı düşünüyorum. Bundan sonrası bu mitingi örgütleyen tüm güçlerin önümüzdeki süreçte artarak devam edecek olan yağma politikalarına karşı ortak mücadelesini güçlendirmekten ve yaşam alanlarımıza yapılan yıkıcı müdahalelere anlamlı direnişlerle cevap verebilmekten geçiyor sanırım.
Gerçekten de çok farklı alanlardan (kentsel dönüşüm mağdurları, HES karşıtları, siyasi partiler, meslek örgütleri ve demokratik kitle örgütleri) katılımcılar vardı mitingde. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Platform olarak tüm etkinliklerimizde 3. köprünün sadece geçiş güzergahındaki (Garipçe-Poyrazköy) doğal varlıkları, su havzalarını, tehdit etmediğini, aslında neoliberal kapitalist sistemin ulaşıma bakış açısının bir gereği olarak halkımızın ulaşım ihtiyaçlarına ziyade sermayenin kendi yapısal krizini aşması için tercih ettiği karayolu merkezli ulaşım politikalarının bir ürünü olduğunu vurguluyoruz. Aslında sistemin siyasal tercihlerinin bir gereği olması nedeniyle, bu anlayışa karşı alternatif bir yönetim sistemi geliştirmeye çalışan siyasal partilerin ve 3.köprü karşıtı mücadelenin kentte yaşanan somut saldırılara karşı ortak mücadeleye çağıran anlayışının da etkisiyle bu anlamlı bileşim ortaya çıktı.
Ayrıca tüm bu grupların kendi alanlarında gerçekleştirdikleri mücadele deneyimlerinin eksikliği olan ortak bir mücadele temeli yaratacak pratiği sergileyen platform olarak, bu mitingle birlikte önümüzdeki dönemde kentsel muhalefetin tamamını bir araya getirecek anlamlı bir temel attığımızı düşünüyorum.
Peki mitinge ne şekilde hazırlanıldı?
Öncelikle 3. Köprü Yerine Yaşam Platformu’nun gündeminde yaz aylarından bu yana var olan bir düşünceydi bu mitingi örgütleyebilmek. Bunun için ilk önce bir heyet oluşturarak miting fikrini platformun bileşeni ve bir miting örgütlenmesinde anlamlı toplumsal karşılığı ve etkisi olan meslek örgütlerimizin merkezi düzeyde temsilcileriyle, çeşitli çevre örgütleriyle ve platformda yer almayan ancak köprü yerine yaşam mücadelesine tüm süreçlerde bir şekilde anlamlı destekleri olan emekten yana siyasi partilerimizin temsilcileriyle görüşerek süreci olgunlaştırmaya çalıştık.
Gerçekleştireceğimiz mitingin tüm katılımcılarının aynı zamanda bu mitingin eşit düzeyde çağrıcısı ve sahibi olduğu bir çalışma düzeniyle miting çalışmalarını yapmaya başladık. Çok sayıda mahalle derneği, üniversite ve demokratik kitle örgütlerinde bilgilendirme toplantıları ve paneller düzenledik. Birçok TV programı ve radyo programı aracılığıyla ve internet sitelerinde miting çağrısını etkili bir şekilde yapmaya çalıştık. Platformun için oluşturduğumuz blog site olan kopruyerineyasam.blogspot.com adresimizden tüm bu süreci herkesle paylaşmaya çalıştık, akademisyenlerin, sanatçıların, milletvekillerinin mitinge desteklerini isteyen bir metin hazırlayarak yaygın bir şekilde her alandan miting çağrısını güçlendirmeye çalıştık.
Sonuçta platformun bileşimine ve anlayışına uygun anlamlı bir kolektif emeğin ürünü olarak mitingi gerçekleştirdik.
Sizce 3. Köprü’nün yapımının durdurulması mümkün mü?
Tabi ki mümkün. Öncelikle 3.köprü projesinin hayata geçebilmesi için mevcut yasal düzenlemelerin bile izin vermediği AKP’nin aşılması gereken bir takım ayak bağları mevcut. Bunlardan bir tanesi de Sarıyer ve Beykoz ilçelerini de kapsayan sit kararları.
AKP bu engeli Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasa Tasarısı’nı çıkararak aşmayı düşünüyor. Tasarı yasalaşırsa bugüne kadar alınmış tüm sit kararları yeni oluşturulacak kurul tarafından yeniden değerlendirilecek ve bu kurulun büyük çoğunluğu hükümet tarafından atanıyor. Bu nedenle HES mücadelelerinin kamuoyuna duyurduğu bu yasa tasarısına karşıda etkin bir muhalefetin parçası ve sahibi olmaya çalışıyoruz.
Yakın zamanda Kuzey Marmara otoyolu projesi olarak askıya çıkan 3. Rant köprüsüne karşı odalar, demokratik kitle örgütleri ve çevre örgütleri olarak davalar açılacak ve hukuki alanda da bu sürecin takipçisi olacağız.
Ama sorunun gerçek yanıtının üretilmesi için tüm bu süreçleri de kapsayacak şekilde platformumuzun temellerini atmaya çalıştığı İstanbul ölçeğinde yaşanan neoliberal yıkım politikalarına karşı geliştirdiğimiz refleksin hızla toplumsallaşması ve kitleselleşmesi gerekir bence . Bunu da yapacak olan tüm kısıtlarımıza eksikliklerimize rağmen bizleriz.
Siz de bir mühendisiniz. Mühendis, mimar ve şehir plancılarını bu gibi alanlarda mücadeleye katılmaya itecek olan nedir? Mühendis, mimar ve şehir plancılar bu mücadelenin ön saflarında yer alabilir mi?
İstanbul’da yaşanan ve ormanların, su havzalarının, tarihi ve kültürel alanların hızla yok edildiği bu süreçle birlikte bir taraftan da İstanbul’u finans merkezi olarak kurgulayan anlayışın kentsel dönüşüm denilen yıkım politikalarıyla birlikte, İstanbul’da kent emekçilerine ve yıllardır yoksullukla terbiye edilmeye çalışılan onlarca mahalleliye de yer olmadığını görüyoruz.
TMMOB üyesi olan mimar, mühendis ve şehir plancılarının sadece bilimsel mesleki duyarlılıklarından değil, büyük bir bölümünün emekçi, işsiz ve yoksul halkımızın içinde bu yıkım süreçlerinden doğrudan etkilenecekler arasında yer aldığı bir durumdan söz ediyoruz. Hal böyleyken mühendisler, mimarlar ve şehir plancıları olarak, odalarımızda ürettiğimiz bilgiyi artık sorunun yaşandığı yerdeki halk örgütlenmeleriyle daha fazla paylaşacak etkinliklere yönelmeli ve hatta gerekirse bu örgütlenme ihtiyacını mimarlar, mühendisler ve şehir plancıları olarak kendimiz başlatmalı ve sürdürmeliyiz.
Bu anlamda mimar, mühendis ve şehir plancılarının en azından 3. Köprü Yerine Yaşam Platformu deneyiminde mücadelenin ön saflarında yer almaya başladığını görüyoruz. Bunu ilerletecek olanın ise TMMOB’nin tarihsel bilimi ve tekniği emekçi halkın hizmetine sunmak ilkesinin pratiklerini ortaya koyacak mücadele örneklerini ve bunun sürekliliğini sağlayacak iradeyi tüm TMMOB üyelerine göstermek ve bu hatta davet etmek olduğunu düşünüyorum.
3. Köprü Yerine Yaşam Platformu’nun bundan sonraki eylem takvimi ne şekilde?
Bundan sonra dava süreçlerine paralel olarak platform sürekli sokakta var olmaya ve etkili eylemlilikler ortaya koymaya devam edecektir diyebilirim. Bunun dışındaki etkinlik takvimlerini diğer sorularda belirttiğim anlayış çerçevesinde toplantılarımızda hep birlikte kararlaştıracağız.