Site iconPoliteknik – Halkın Mühendisleri Mimarları Şehir Plancıları

İspanya’dan bir dayanışma öyküsü-Güven Gül


Küçük ama dayanışma ve örgütlülük konusunda umut veren bir olayı paylaşmak istedim. Makina mühendisiyim. Çok uluslu bir şirketin İspanya ayağında çalışıyorum. Şirkette mavi ve beyaz yaka olmak üzere yaklaşık 70 kişi çalışıyor. Beyaz yakalılar da dahil büyük çoğunluğu sendika üyesi. İspanya da işçi hakları Türkiye’ye göre oldukça iyi. Üstelik 2009 yılındaki küresel krizde İspanya hükümetinin krizden çıkmak için olmazsa olmaz dediği yeni çalışma kanunuyla işçi haklarında yaptığı törpülemeye rağmen. İspanya işçileri hakları için hala mücadele ediyor. Şahit olduğum ve hatta dahil olduğum bu olay bana örgütlü olmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi.

Bahsedeceğim olayın gerçekleşmesine sebep olan ilk kıvılım bir cuma günü Satış Departmanı’nda çalışan 50’li yaşlardaki Oscar’ın iki müdürü ile girdiği toplantıdan ağlayarak çıkmasıyla başladı. Her ne kadar bölümünde çalışanlar üzerinde daha çok satış yapmaları için ağır baskı olduğu bilinse de, Oscar’ın ağlayarak toplantıdan çıkması arkadaşlarını çok endişelendirdi. Herkes yardımcı olmak üzere yanına koştu. Dışarda ağlayan Oscar pek detay vermedi, konuşmadı. Konuşamadı çünkü o sırada şiddetli bir anksiyete krizi geçiriyordu. Durum daha da ileri gidip fenalaşınca ambulans çağrıldı. Ertesi günlerde Oscar’a ulaşılamadı. Hala gergin olduğu, konuşmakta zorlandığı ve şirketten hiç kimseyle hiç bir biçimde görüşmek istemediği bilgilerine eşi aracılığıyla ulaşıldı.

Bunun üzerine olaydan dört işgünü sonra işyerindeki sendikaların başını çektiği bir saatlik iş bırakma eylemi örgütlendi. İşçiler Oscar’a destek vermek ve ona yalnız olmadığını hatırlatmak istiyordu. Öğlen saat 12.30- 13.30 arası bahçede toplanılacak, slogansız ve pankartsız, özel bir etkinlik yapmadan 1 saat çalışılmayacaktı. İş bırakma eyleminin olacağı günün sabahı yani perşembe günü saat 10 gibi bütün birim müdürleri kendi çalışanları ile acil bir toplantı yaptı. Eylemin yasadışı olduğu, yeni çalışma yasasına göre eylemden en az 5 gün önce işyerine haber verilmesi gerektiği dillendirildi. “Eyleme katılanların ise sonuçlarına katlanmak zorunda kalacağı” cümlesi ciddi anlamda toplantıya bambaşka bir renk kattı! Herkes öfkelendi. “Ne yani , n’olacakmış sonuçları?” diye başlayan itirazlar, herkesin öfkelenmesi, itirazların birbirine karışması sonucu toplantılar aniden bitirildi.

Sonraki saatlerde sendika temsilcilerinin Madrid’deki İnsan Kaynakları(İK) merkezi ile görüşmesi sonucu eylemin yapılacağı, İK’nin katılanlara herhangi bir ceza uygulamayacağı yönünde bir haber geldi. Saat 12.30 olduğunda, çalıştığım ofiste birkaç birim müdürü dışında kelimenin tam anlamıyla hiç kimse kalmadı. Aşağı indiğimde ofis çalışanlarının tam kadro orada olduğunu, sonraki dakikalardaysa atölyelerden mavi yakalı işçilerin de katıldığını gördüm.

Eylemin sürdüğü bir saat boyunca olay hakkında ve başka konularda konuşuldu. Dayanışma amacıyla yapılan bu eylem, IK’nın Oscar’la toplantıya giren iki müdür hakkında soruşturma başlattığının duyurulması ile noktalandı. İK, tehdide rağmen katılımın yoğun olacağından, herhangi bir cezai uygulamanın gerilimi arttıracağından, bir eylemler zinciri oluşturacağından çekindiği için geri adım attı. Hiçkimse soruşturmadan tatminkar bir şeyin çıkacağına inanmasa da, birlikte direnmeyi ve bunun her şeyi mümkün yapabileceği inancını güçlendirdi.

Güven Gül- Makina Mühendisi


Exit mobile version