HKMO 8. Yaz Eğitim Kampı Sona Erdi
Spread the love

HKMO İzmir Şubesi tarafından, bu yıl 8. si “yaşanabilir gelecek” ana başlığıyla düzenlenen yaz eğitim kampı 30 Ağustos günü sona erdi.

 

Yaşanabilir gelecek ana başlığının altında oluşturulan “haklar ve özgürlükler – kent – su ve enerji – ekonomi ve siyaset – çevre ve doğa – kültürel değerler – sinema – mühendislik – örgütlülük – medya ve iletişim” konulu tartışmalara Öğrenci, akademisyen, sanatçı, yazar, gazeteci ve TMMOB’a bağlı meslek odalarının yöneticileri katıldı.

Kamp “yaşanabilir gelecek için haklar ve özgürlükler” konulu forum ile başladı. HKMO Genel Başkanı Ali fahri Özten’in yönettiği forumda Eğitim, sağlık, barınma gibi temel hak ve özgürlükler üzerine derin tartışmalar yapıldı.

Üçüncü gün “yaşanabilir gelecek için kent” ve “Su ve enerji” konulu konferanslar yapıldı. Suyun ticarileştirilmesi ve alternatif enerji kaynaklarından söz edildi.

Dördüncü gün Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, Prof. Dr. Aziz Konukman ve Adnan Bostancıoğlu nun katıldığı “yaşanabilir gelecek için Ekonomi ve Siyaset” konulu konferans gerçekleştirildi. Türkiyenin’yakın siyasi tarihi ve ekonomik krizin değerlendirildiği konferans, sistem karşıtlığının yükseltilmesi talebinin dile getirilmesiyle son buldu.

Yaşanabilir gelecek için “çevre ve doğa”,”kültürel değerler” ve “sinema” konferanslarının ardından 7.gün yaşanabilir gelecek için Mühendislik konulu konferans gerçekleştirildi. ”Nasıl bir mühendislik?” üzerine derin tartışmaların yaşandığı konferans, öğrencilerin baskın gelmesiyle Toplumcu mühendislik anlayışının galip geldiği dikkat çeken bir unsurdu.

10. oturum a TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı, TMMOB II. Başkanı Nail Güler ve HKMO Genel başkanı Ali Fahri Özten “yaşanabilir bir gelecek için Örgütlülük” ile ilgili sunum yapmak için katıldılar. Geçmişten günümüze, günümüzden geleceğe TMMOB tartışmasının yapıldığı panelde öğrencilerin TMMOB üzerindeki beklentileri ve TMMOB öğrenci örgütlülükleride konuşuldu.

Kampın son oturumu Yaşanabilir gelecek için Medya ve İletişim adıyla gerçekleşti. Enver aysever, ilyas başsoy ve serdar kızık sunumlarını gerçekleştirip söyleşiyi sonlandırdılar.

Ayrıca kampta Sinema atölyesinde Özcan Alper, Senem Aytaç ve Orhan Eskiköy ün “alternatif sinema” üzerine oldukça verimli tartışmalar gerçekleştirirken, Yönetmen Deniz Yeşil’in “Beşikdüzü Köy Enstitüsü” Belgeseli izletildi.

Kampın son günü Sinema, tiyatro, dans, folklor, fotoğraf atölyelerinin ürettikleri çalışmalar sergilenip, oryantring ve voleybol turnuvaları şampiyonlarına plaket, film ve fotoğraf sergisi katılımcılarına madalya ve kampa katılan öğrencilere katılım belgesi verilerek, horon ve halaylar eşliğinde 9. kampta buluşma kesilerek son buldu.

politeknik.org.tr

 

Kamp ile ilgili KTÜ Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü 3. sınıf öğrencisi Volkan Bilgin’in yaptığı değerlendirmeyi de sizlerle paylaşıyoruz

 

HKMO İzmir Şubesi 8. Yaz Eğitim Kampı – yaşanabilir gelecek – üzerine…
Takımın galibiyetini değil, hayata karşı kendi çalımını nasıl atacağını düşündürülen, mesleğini değil “piyasada bonservisinin nasıl artacağı” öğretilen, tribündeki her türlü sağcı, gerici, otoriter tezahürata maruz kalan, Piyasalaştırma uygulamalarıyla birçok bacak arası gol yiyen, ama  halen daha, attığı her golden sonra seyircisine kurtuluşun hep beraber olacağını hatırlatan Lucarelli misali “yaşanabilir gelecek” için yürüyen biz HKMO öğrencilerine..

Üniversitelerin kapalı olduğu yaz aylarında kimilerimiz Artvin’de çay toplayarak, kimilerimiz Diyarbakır’da bahçe sulayarak, kimilerimiz Balıkesir’de zeytin toplayarak, kimilerimiz Antalya’da portakal ağaçlarının bakımını yaparak, kimilerimiz İstanbul’da altta kalan derslerine çalışarak, kimilerimiz Ankara’da staj yaparak, kimilerimiz ise hakkı olduğu tatilini yüzerek geçiririz. Ama bu yaz bambaşka bir yaz(ıy)a imza attık. Her yaz olduğundan farklı olarak, bu sefer güneşin doğuşu, denizin soğukluğu, “pofuduklarda” oturuşumuz, yemek yiyişimiz, sırada bekleyişimiz, topa vuruşumuz, sohbetlerimiz yaşanabilir gelecek içindi..

Evet Can Baba! Bu yaz, hepimiz Can olduk, bir kadehte sana vurduk..

HKMO İzmir Şubesinin bu sene 8.sini “yaşanabilir gelecek” ana temasıyla düzenlediği kamp hakkında daha birçok cafcaflı cümle kurulabilinir. Ammavelakin böyle bir kampı düzenleyen hiçkimsenin daha fazla övgüye ihtiyacı olduğunu zannetmiyorum. Yazının kalan kısmında; biraz kamp değerlendirmesi, biraz öneri, birazda bundan sonra biz öğrencilerin üzerine düşenlerin neler olduğundan bahsedeceğim.

Biraz değerlendirme

Yaşanabilir gelecek için “haklar ve özgürlükler – Kent – Su ve Enerji – Ekonomi ve Siyaset – Çevre ve Doğa – Kültürel değerler – Sinema – Mühendislik – Örgütlülük – Medya ve iletişim” konularındaki panellerde, katılımcıların sunumu ve biz öğrencilerin soru ve görüşleriyle konunun iyice irdelenmesi ve bundan sonra yapılabilecekler üzerine  tartışmalar gerçekleşti. Biz mühendislerin, bu topraklarda yaşayan, din, dil, ırk, cinsiyet gözetmeksizin, içinden çıktığımız halklarımıza “daha iyi nasıl bir hayat yaşatabiliriz” adına oldukça verimliydi.  Konuların hemen hepsinde,  ana bir fikir çıkartmamızın ve gelecekte bizi bekleyen durumlara karşı nasıl bir refleks oluşturmamız gerektiği bilinçlerimizde yer edindi. Ancak bu panellerin bir kaçında yaşadığımız sıkıntılar, biz öğrencilerin müdahalesiyle çığrından çıkması sağlanmıştır.

Bunlardan biri “yaşanabilir gelecek için Mühendislik” başlığı altında yapılan paneldi. Prof.Dr. Haluk Konak, Prof. Dr. Dursun Z. Şeker ve Doç. Dr. Haluk Özener in sunum yaptığı panelde, Prof Dr. Dursun Z. Şeker’in Üniversite-Sermaye işbirliğini savunan ve üniversitelerde döner sermayenin önemini anlatan, Piyasanın, Mühendislerden beklentilerinden ve biz mühendis adaylarının bu beklentileri nasıl karşılayabileceğimiz üzerine yaptığı sunum üzerine, birkaç arkadaşımızın Üniversite-Sermaye işbirliğine karşı, üniversite-toplum işbirliğini, piyasanın mühendisi olmaya karşı, toplumcu mühendisliği seçmemiz gerektiği dile getirildi. Yıllardır bu ülkede hemen herkesin üniversiteleri ve üniversitelileri piyasa gözüyle değerlendirmesi ve bireysel kuruluş yollarının (kariyerizm) gösterilmesi, bizlerin düşlediği “yaşanabilir gelecek”ten çok çok uzak olduğu, düşlerimize giden yolun, bu halkın ödedikleri vergilerle kurulan ve bizlerin eğitim-öğretimini sağlayan üniversitelerde Toplumcu mühendislikten geçtiği söylendi.

Biz toplumcu mühendisler olarak İstanbul’da yapılması planlanan 3. köprü projesinin “ameleleri” değil, Zap suyunda boğulan insanlar olmasın diye yapılacak köprünün kahramanları olmayı hedeflemekteyiz. Ve bu kampa öğrenci olarak katılıp 18. yaz eğitim kampında konuşmacı olarak katılacak olan bizler, kariyer peşinde koşmaktan uzak, popülist kaygıları olmayan, halk için bilim üreten ve uygulayan mühendisler olunması için mücadele verilmesini önereceğiz. Ancak o zaman “mühendis” olduk diyebiliriz. Aslında bu panelde yaşattığı tartışmadan ötürü, kampın sonunda biz üniversitelilere bıraktıkları arasında oldukça önemli bir yeri olduğu için Dursun Hocaya teşekkür etmek gerekiyor.

Biraz öneri

Kamp değerlendirmeleri içine kamp programını da sokmak gerekir. Öncelikle kimler hazırladıysa ellerine, kollarına, beyinlerine, düşüncelerine sağlık. Oldukça başarılı bir program. Ammavelakin bir önerim olacak: her günün akşamına, boş geçirdiğimiz birkaç saat arasında, şöyle kısacık, belki yarım saatlik, herkesin 1 cümle ile katıldığı “günün değerlendirmesi” ya da “yaşanabilir gelecek için bugün” başlıklı bir forum düzenlenebilinir kanaatindeyim. Hem, kampın bizlere bıraktığı etkinin anlaşılabilinirliği, hemde gelecek kampta herhangi bir şeyin eksik bırakılmaması açısından güzel olabileceğini düşünüyorum.

Bir öneride kamp programının hazırlanışıyla ilgili olacak (Sakın yanlış algılanmasın, kamp programın sakatlığından kaynaklı değil bu önerim). Kampın hemen her etkinliğinde biz öğrencilerin yeterince insiyatif alamadığımızı gördüm (bizlerin çekingenliği olabilir bu durum. en azından kendimde bu durumu hissettim). En basitinden panelin başlangıcında yapılan konuşmanın bile bizlere verildiğini, bizlerin ise sadece bunu okuduğunu gördüm. Kamp öncesi (belki 2 ay önceden) yapılabilinirse bir istişare (bu nasıl bi kelimeyse.çok bürokratik geldi bana :P) toplantısının yapılması, kamp programı ve kampta yapılacak işlerin planlanması ve yürütücülüğünün öğrenciler üzerinde olması açısından verimli olabileceğini düşünüyorum. Bu, kampa katılan öğrencilerin (kabaca) “yemeğini ye, panele katıl, atölyede üret, akşam yat” formundan uzaklaştırıp, kampın öznesi ve sahiplenilmesi açısından önemli bir yer tutacağı kanaatindeyim.

Bir başka önerim ise kampın şehirden uzak olması ve televizyon izlenilememesinden kaynaklı olarak ülkede ve dünyada neler yaşandığından uzak bir 9 gün geçirdik. Gündemden uzak kalmamak adına, hergün birkaç ulusal gazete alınması sanırım önemli bir yer tutmakta. Bir dahaki kampta bu eksikliğin giderilmesi önemli kanımca.

Biraz ileri..

Peki bu kamp bizlere neler bıraktı?

Öncelikle 9 gün televizyon izlemeden de yaşanabilineceğini öğrenmiş olduk. Elimizi her “çamur”a soktuğumuzda kirlenmediğimizi, hatta bazen düşlerimizi gerçekleştirebildiğimizi öğrendik. Birlikte hareket ettiğimizde alkışlanabildiğimizi gördük. Geride kalanı beklemeyi, galip gelemesek bile, tam kadro başarabildiğimizi gördük. Makamı ne olursa olsun, denize atılınca titreyen bürokrat ve sanatçılar gördük. Dahası onları denize atabileceğimizi öğrendik. Koskoca yönetmenin, beni denize atınca, bir çocuk misali, mutlu olabildiğini gördük (özcan alper akıllı olsun :P). Her ünlünün toplumdan yalıtık, kibirli insan olmadığını, sabaha kadar bizlerle bazen geyik, bazen politik, çoğu zaman samimi sohbetler ettiğini gördük. Paylaşmayı öğrendik. Kimimiz kürtçe, kimimiz lazca öğrendik. Kimimiz halay, kimimiz horon teptik. Ama herşeyin ötesinde geleceğin yaşanabilirliğini gördük.

Şimdi bu kampı bizlere bıraktıklarıyla, hakkını vererek yaşama zamanı.. içinden çıktığımız halkın ve bizlerin sorunlarına sırt çevirmeden, sesimizi yükseltme zamanı.. Sanırım İzmir Şubesi çalışanlarına edeceğimiz en güzel “teşekkür” ancak ve ancak kampın bizlere kazandırdıklarını, hayatımızda uygulayarak, yaşantımızda yer vererek olacaktır.

Ama illede formalite gerçekleşmesi gerekiyorsa: Teşekkürler HKMO İzmir şubesi ve öğrenci arkadaşlar..

Volkan Bilgin


 


Spread the love