Güzergah İlanının Ardından Muhalefet Yükseliyor: 3. Köprü Cinayettir!
Spread the love

İstanbul Boğazına yapılması planlanan 3. Köprü güzergahı açıklandı. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın 29 Nisan Perşembe günü düzenlediği basın açıklamasında verdiği bilgilere göre üçüncü köprünün güzergâhı Sarıyer’de Garipçe ve Beykoz’da Poyrazköy arasında yer alıyor.

Kuzey Marmara Otoyolu ise şu güzergâhı izleyecek: İstanbul’un batı sınırında Kınalı mevkiinde TEM otoyolu kavşağından başlayacak. Kömür ocakları mevkiini kat ettikten sonra Avrupa yakasında Garipçe köyüne gelecek. İstanbul Boğazı 1275 metre uzunluğunda asma bir köprü ile geçilecek. Paşaköy mevkiinin ardından Gebze civarında İzmir otoyolu ayrımına ulaşacak. İzmit’in kuzeyini kat ederek Adapazarı’na yönelecek. Eski Adapazarı ile Yeni Adapazarı-Yeni Kent arasından geçen güzergâh, Akyazı-Hendek ilçe sınırları içerisinde TEM otoyolu ile buluşacak.

Daha önceden açıklanan  güzergahta özel alanların çok fazla olduğu, istimlak maliyetlerinin fazla olması nedeniyle güzergahta değişikliğe gidildiği açıklandı. Yeni güzergahta yaklaşık 6 milyar liraya mal olacağı planlanan 3. Köprü projesinin yalnızca 1- 1.5 milyarı kamulaştırma maliyetine gidiyor. Çünkü köprünün geçtiği güzergahındaki arsaların %75’i kamu arazilerinden oluşuyor ve bu kamu arazilerinin yüzde %90 gibi büyük bir oranını da orman arazileri oluşturuyor.

Çalışmalar Başladı

Yıllardır tartışılan 3. Köprü için artık çalışmalar resmen başladı. Sonraki aşamada söz konusu güzergâh Kocaeli, Sakarya ve İstanbul büyükşehir belediyeleri meclislerinin onayına sunulacak. Aynı zamanda bunlar 1/25’lik, 1/5000’lik 1/1000’lik planlara işlenecek. Bir yandan da Ulaştırma Bakanlığı Karayolları Genel Müdürlüğü ihale ile ilgili çalışmaları yürütecek. Bu yıl içerisinde ihaleye çıkarılacak olan proje kamu-özel sektör ortaklığı ile gerçekleşecek. Projenin tamamının 4-5 yılda bitirilmesi hedefleniyor.

Rant ve Çevre Tahribatı Suçlamalarına Karşı Hükümet kendini nasıl “aklıyor”?

Bakan Yıldırım koridor üzerinde kamulaştırılacak alanın yüzde 75’i kamuya ait olduğu için herhangi bir rantın söz konusu olmadığını söyledi. Kamulaştırılacak orman arazisinin birçok kısmının artık orman vasfını yitirdiğini iddia etti. Belgrad, Fatih Polonezköy ve milli parklarının özellikle orman alanlarından mümkün mertebe uzak bir güzergâh tercih edildidiğini, Kilyos’u çevreleyen bölgedeki kömür ocaklarının işletmesi sonucu terk edilen bozulmuş doğa yapısı, koridorun bu güzergâha oturtulması suretiyle tekrar rehabilite edileceğini söyledi. Otoyoldan çıkışların ise mümkün olduğunca şehrin dış noktalarında gerçekleşeceğini belirtti. Şehrin doğu ve batı aksının uç noktalarından şehirle bağlantı yapılacağını ve böylece kuzeyi kuşatan bir çevre yolu özelliği arz edeceğini açıkladı.

İstanbul şehir içi trafiğini rahatlatmanın yanı sıra, doğudan batıya, batıdan doğuya ticaretin yüzde 95’inin gerçekleştirildiği bu koridorda yeni bir projeyi hayata geçirmek elzem bir durum haline gelmiştir diyerek 3. Köprünün trafik yoğunluğuna çözüm getirebileceğini iddia etti. 3. Boğaz Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyol Projesi alanında 2000’den bu yana 2 milyondan 3.3 milyona yükselen araç sayısının bu köprüye ihtiyaç duyduğunu söyledi.

Sonraki günlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, katıldığı bir basın toplantısında 3. köprü güzergâhında kaçak yapılaşmaya yönelik endişelerin hatırlatılması üzerine yönetimlerin plan kararlarını doğru uygulaması ve yasaları devreye sokmaları durumunda problem yaşanmayacağını söyledi. Topbaş, başkanlık döneminde 16 bin civarında yıkım yaptıklarını hatırlatarak “Su havzaları başta olmak üzere yanlış olan yerleşim alanlarını yıktık. Bu yıkımlar bizden önceki yönetimlerin her birinin yaptığı yıkımlardan 3-5 kat daha fazla. İstanbul’a bu hassasiyeti gösterdik. Bu konuda Büyükşehir Belediyesi’nin olduğu kadar ilçe belediyelerine de büyük görev düşmekte. Köprü geçsin veya geçmesin bu tip alanların tehdit altında olduğunu biliyoruz. Sayın bakanımız bu projede özellikle viyadük ve tünelleri tercih edeceklerini de açıkladı. İnanıyorum ki bu köprüde de böyle bir çalışma yapılacak.” şeklinde konuştu.

Karayolları Genel Müdürü Cahit Turhan, İstanbul Boğazı’na yapılacak 3′üncü köprü için beklenenin aksine en kuzeydeki Garipçe- Poyrazköy güzergahının, seçilmesinin nedenin nüfus artışının önüne geçmek olduğunu iddia etti. Turhan, yerleşim merkezlerine uzak güzergahın seçilmesiyle, şehrin büyümesi, ormanların tahrip edilmesinin önüne geçeceğini belirterek, “Şehirlerde yapılaşmayı artıran ‘yağ damlaması etkisini’ kırmak, özel orman alanlarını korumak için Garipçe- Poyrazköy güzergahı seçildi” dedi.

3. Köprüye Karşı Muhalefet

Ulaştırma Bakanı’nın açıklamalarının ardından ilk tepki İçinde pek çok emek, meslek ve kitle örgütünün bulunduğu Üçüncü Köprü Yerine Yaşam Platformu’ndan geldi. Platform, Bakan’ın açıklamaları ile halkın, tarafsız bilim insanlarının, çevrecilerin, demokratik kitle örgütlerinin ve meslek örgütlerinin yıllardır süren tepkisinin hiçe sayıldığının görüldüğünü ve İstanbul için bir cinayet anlamına gelen yeni köprü projesinde ısrar edildiğini belirterek yeni köprü projesine karşı mücadeleye devam kararlarını açıkladı. “AKP hükümetini ve Ulaştırma bakanı’nı uyarıyoruz! Üçüncü köprü cinayettir! Cinayet işlemeyin!”  diyen Üçüncü Köprü Yerine Yaşam Platformu, AKP hükümetinin İstanbul halkına savaş açtığını, bu savaş ilanına karşı İstanbul’u, ormanlarımızı, suyumuzu, yaşam alanlarımızı sonuna kadar savunacaklarını İstanbul’un en yoğun orman bölgesine ve burada yaşayan canlılara zarar vererek rant alanı sağlanmasına, İstanbulluların insanca yaşanacak kent hakkının gaspına izin vermeyeceklerini açıkladı.

3. Köprüye karşı, meslek örgütlerinden de tepkiler geldi. TMMOB Mimarlar Odası  5 Mayıs 2010 tarihinde yaptığı açıklamada Boğaziçi ve FSM Köprüleri yapıldıktan sonra kent üzerinde yarattıkları olumsuz etkilere dikkat çekti. Özellikle FSM Köprüsü, TEM Otoyolu ve bağlantı yolları yapıldıktan sonra kentin kuzeyindeki ormanlar, içme suyu havzaları ve tarım arazilerin büyük oranda zarar gördüğü ve bu zararın son yıllarda daha da arttığı üzerinde durdu. FSM Köprüsü ve E-6 otoyolunun yapılmasından sonra Boğaziçi’nde kaçak yapılaşmaların hızlandığını, içme suyu havzaları üzerine toplamda 4 milyonu aşkın bir nüfusun yerleştiğini belirtti. Köprülerin inşasından sonra trafik sorununda herhangi bir düzelme olmadığını da vurguladı. Üniversitelerce hazırlanan bilimsel raporlarda, Hükümet adına Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından yetkilendirilen İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından kurulan İstanbul Metropolitan Planlama Bürosu’nda hazırlanan 1/100.000 Ölçekli İstanbul İli Çevre Düzeni Planı raporlarında Boğaziçi’nin yeni köprülerle geçilmesinin hiçbir tartışma ve tereddütlere yer vermeyecek şekilde açıkça reddedilmekte olduğunu da aktardı. TMMOB Mimarlar Odası, “Toplu taşımacılığı esas almayan, demiryolu ve deniz taşımacılığını geliştirmeyi öngörmeyen” ulaşım politikalarına karşı görev gereği her zaman tepki koyacaklarını belirterek hukuka, şehircilik ilkelerine ve bilime açıkça aykırılık teşkil eden “3. Köprü” kararının iptali amacıyla ilgili tüm kesimlerle birlikte yargıya başvuracaklarını bildirdi.

“İstanbul’da yaşam arazi rantına kurban edilemez!” sloganıyla bir açıklama yayınlayan TMMOB Orman Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi 260 km uzunluğunda olması planlanan yolun %70’i yani 182 km.si orman alanlarından geçmekte olduğunu belirterek orman içinden geçecek 182 km 4+4 otoyolun (otoyolların iki yanındaki güvenlik amacıyla açılan 40m+40m alanda eklendiğinde) 182 km uzunluğunda 125m genişliğinde, toplam; 2.275hektar (bir hektar iki futbol alanı büyüklüğündedir) ormanlık alanın doğrudan yok edilmesi anlamına geldiğine dikkat çekti. Tehlikenin bununla sınırlı olmayıp, orman alanlarından geçmesi planlanan yeni yolun gerçekleşmesi halinde, basit bir hesapla 85.000 hektar orman alanı, bu yolun çekim gücüyle oluşacak orman ve hazine arazilerinin gasp ve işgal edilmesiyle ortaya çıkacak olan yerleşimlere sahne olacağını ifade etti. Yayınladığı açıklamada rantın boyutlarını açıkça ortaya seren “Orman ve hazine arazilerinin gasp ve işgal edilmesiyle elde edilen 2/b arazileri en az 200TL/m2 fiyatla satılmaktadır. 85.000 hektar (850.000.000m2), 200TL/m2  birim fiyatla çarpıldığında; 170.000.000.000 TL tutarında bir rant ortaya çıkacaktır.” şeklinde  bir hesaplama yapan Orman Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi  “170.000.000.000 TL’nin paylaşımı projesi” nin her zaman karşısında olacaklarını, İstanbul ormanlarının 1/3’ünün yok ederek, kent içi ulaşımı daha da içinden çıkılmaz hale getirerek, kente, çevreye ve doğaya karşı suç işlenmesini önlemek için, her türlü yasal ve meşru haklarını kullanarak mücadele edeceklerini bildirdi.

Meltem Çavdar / Politeknik.org.tr


Spread the love