“Gökçek Şiddette Israr Ederse, Tabutlar Hazır”

Sürekli yıkım tehdidi altında yaşayan Dikmen Vadisi halkı, Anakent Belediyesi’nin yönetiminin uygulamaları karşısında kendilerini “İsrail baskısı altında bir Filistinli ya da ABD işgali altında bir Iraklı” gibi hissediyor. Dikmen Vadisi Barınma Hakkı Bürosu Başkanı Tarık Çalışkan da, yıkım tehdidinin Belediye Yasası’nın 73. maddesinde yapılan değişiklikle daha da arttığını belirterek, “Melih Gökçek, ‘Ben Ankara’nın mafyasıyım’ diyor, şiddette ısrar ederse buradan tabutlar çıkar” diye konuştu.

Ankara Tabip Odası’nın temmuz ayında yayımladığı “Yıkım Tehdidinin Dikmen Vadisi Halkı Üzerindeki Ruhsal Etkileri” başlıklı rapor, vadide AKP’li Melih Gökçek yönetimindeki Anakent Belediyesi’nce uygulanan kentsel dönüşüm politikasının, yurttaşların psikolojilerindeki etkilerini gözler önüne seriyor. Rapora göre, kentsel dönüşüm projesi 2009’da mahkeme kararı ile iptal edilmiş olmasına karşın, 1 Şubat 2007 tarihinde Dikmen Vadisi 4 ve 5. etaplarda gerçekleşen büyük çaplı yıkım operasyonu vadi halkı üzerindeki olumsuz etkisini sürdürdü. Yıkım tehdidinin oluşturduğu “Acaba yine sabaha karşı evimizi yıkmaya gelecekler mi” kaygısının bir gün bile eksik olmadığını vurgulayan yurttaşlar, Belediye Başkanı Gökçek’in katkılarıyla hazırlandığı öne sürülen yeni Belediye Yasası’nın da kendileri için yeni bir tehdit ve baskı olduğunu söylediler.

‘Bizi yıkan kendi insanlarımız’

Dikmen Vadisi Barınma Hakkı Bürosu Başkanı Tarık Çalışkan ve büro avukatı Ali Şenol, Dikmen Vadisi Kentsel Dönüşüm Projesini Murat Karayalçın’ın başlattığını anımsattılar. Karayalçın’ın Dikmen Vadisi 1 ve 2. etapta çalıştığı sosyal demokrat bilinen müteahhitlerin 4 ve 5. etapta da Melih Gökçek ile birlikte çalışmak istediğini öne sürdüler. Çalışkan, bu durumla ilgili olarak, “Bu proje bu insanlara veriliyorsa, bunların hesabı yapılmış. Dikmen Vadisi’nde yaşayan insanların çoğunluğu sosyal demokrat insanlar. Bu insanları da ancak böyle sosyal demokratik düşünceye yakın insanlar ikna eder diye düşünmüşler” dedi. Büro avukatı Şenol ise, “Siyasi anlamda düşünürsek, bizi yıkanlar kendi insanlarımız: Yani muhtarlar ve sosyal demokrat firmalar. Bu firmalara güveniyorsun, geçmişte sosyal demokrat olduğu için ve 1. ve 2. etapta güzel projelere imza attıkları için. Muhtarlara da aynı şekilde güvendik, bizim seçtiğimiz insanlar olduğu için. Bizi yıkanlar maalesef bunlar” diye konuştu.

‘Melih Gökçek mafyayım diyor’

Dikmen Vadisi 4 ve 5. etap kentsel dönüşüm projesinin ilk halinin mahkeme kararıyla iptal edildiğini, ama yeni çıkan Belediye Yasası’yla sürecin yeni bir evreye girdiğini anlatan Çalışkan, “Bakanlar Kurulu’nun almış olduğu karar önümüzdeki süreçte bize nasıl yansıyacak onu bilemiyoruz. Ama tahmin ediyoruz. Yine uzlaşma yolunu değil, şiddet yolunu seçecekler. Bu direnişi ezmeye çalışacaklar ve diğer kentlerdeki dönüşüm projelerine karşı direnenlere mesaj göndermiş olacaklar” dedi. “Bir Belediye Başkanı o kentte yaşayan insanlara nasıl kinle bakar? Söylediklerinin kayıtları var elimizde: ‘Ben de Melih Gökçek’sem, orayı yıkacağım. Onların başına dar edeceğim orayı’ diyor. Böyle bir yönetici olabilir mi?” diye soran Çalışkan, “Beş yıldır nasıl yatıp nasıl kalkıyoruz, bilmiyorsunuz. 5 yıldır ‘Acaba sabah evimizi yıkmaya gelecekler mi’ korkusuyla yatıyoruz. Bu bir insana yapılacak en büyük saldırıdır. Bütün bunları, vereceğiniz bir daireyle geçiştiremezsiniz. Burada insan temel alınmalıdır. Melih Gökçek, ‘Ben Ankara’nın mafyasıyım’ diyor. Ama bize yapılacak herhangi bir saldırıya karşı cevap vermeye hazırız. Buraya yine aynı mantıkla gelirse, çok açık konuşuyoruz, buradan ölü çıkar. Buradaki insanların hakları iade edilmediği sürece, şiddet yoluyla elde edebilecekleri tek şey vardır: Tabutlar hazırlıyoruz; ama tabuta kim girer onu bilmiyoruz” dedi.

Sinan Tartanoğlu
Cumhuriyet Ankara Eki