Genç Mühendisler ve TMMOB Öğrenci Üyeleri için 1 Mayıs… – Uğur Akdoğan
Spread the love

Emeğin her alanında olduğu gibi mühendislik alanında da sömürünün dozu her geçen gün artmakta ve mühendisler bu sömürüye en çok maruz kalan kesim haline gelmektedir . Bu durumun oluşmasındaki ana etken hiç kuşku yok ki sanayileşmeye çalışan ülkemizde mühendislerin çok büyük bir kesiminin ücretli mühendis olarak iş gücüne dahil olmasıdır. İlk bakışta mühendislerin ücretli olarak çalışması ile bu durum arasındaki bağlantının anlaşılması güçtür. Bu bağlantıyı anlamak için ücretli mühendislerin sorunlarına göz atmamız gerekir.  
 
Nedir Ücretli Mühendislerin Sorunları?
Ücretli mühendislerin sorunlarını ifade ederken aslında bizlere çok yabancı kelimeler kullanmıyoruz. Günümüz emek hareketinin içinde boğuştuğu baskıcı, gerici ve sömürgen taşeron politikalarının bir ayağı da mühendislik disiplini üzerinde yoğunlaşmış durumdadır. Bu politikanın baş aktörleri ise mezun olan genç mühendislerin tepesinde zebellah gibi dikilen işsizlik, güvencesizlik  ve düşük ücretlerdir.
İşsizlik, günümüz genç mühendislerinin hali hazırda çok çok! büyük bir derdi olmasa da önümüzdeki yıllarda en büyük sorunu haline geleceği aşikar. TMMOB’nin kurulduğu 1954 yılından bugüne geçen 59 senelik süre zarfında üye sayısı 423 bine ulaşmıştır. Yaklaşık bir o kadar da üye olmayan mühendisin[1] var olduğunu düşünürsek Türkiye’deki toplam mühendisin 800 bin dolaylarında olduğunu biliyoruz. Üniversite kontenjanlarının her sene arttırıldığı, birbiri ardına tabela üniversitelerinin açıldığı ülkemizde 2007 yılında mühendislik fakültelerine yaklaşık 40 bin öğrenci alınırken bu sene sayı yaklaşık 100 bin civarına gelmiştir. 
Bu veriler ışığında kaba bir hesap yapacak olursak, mühendislik fakülteleri 4 sene sonra ülkede var olan toplam mühendis miktarının yüzde 10’unu bir senede mezun verecek! Son yıllarda TMMOB’nin farklı bileşenleri işsizlik konusuna aklı selim bir yaklaşım açısı geliştirmek için araştırmalarını arttırmıştır. Bu araştırmaların sonucunda ise mühendislerin yüzde 25’lik bir kesiminin işsiz olduğu  göze çarpmaktadır. Türkiye’deki istihdam anlayışının çarpıklığı, özgün bir sanayileşme politikasına sahip olunamaması, ülke sanayisini taşıyan ana iş kollarının yabancı sermaye kaynaklı olması ve özelleştirme politikaları işsizliğin artmasındaki hızlandırıcı etkenler olarak göze çarpmaktadır. İçinde bulunduğumuz durumda dahi işsizliğin pençesinden kurtulamayan genç mühendislerin azımsanmayacak bir kısmı şantiye şefliği vb. yetki belgeleri alarak 200-300 TL gibi ücretlere diplomalarını kiralama yoluna başvurmaktadır. İşsizlikle ilgili göze çarpan bir diğer konu ise meslek dışı çalışmadır. Yüzde 25’lerde olan işsizliğin yanı sıra yüzde 15’leri aşan meslek dışı istihdamla beraber işsizlik verileri toplamda yüzde 40’ları aşmaktadır. Kontenjanların ve üniversite sayılarının büyük ivmeyle artış gösterdiğini de göz önüne aldığımızda önümüzdeki yıllarda genç mühendislerdeki işsizliğin yüzde 50’lerin üzerine çıkacağını kestirmek hiç de zor değildir.
İşsizlik sorununun ortaya çıkardığı ya da bir başka deyişle işsizlik sorunuyla beraber büyüyen bir diğer problem düşük ücretlerdir. Genç mühendislerin büyük bir çoğunluğu iş hayatının acımasız gerçekleriyle ilk anda karşılaşmaktadır. Kapitalist sistemin özenle oluşturduğu yedek iş gücü yani işsiz mühendisler hayatlarını idame ettirebilmek için insanlık onuruna yakışmayan ücretlerle çalışma hayatına atılmaktadır. İş görüşmelerine giden genç mühendislerin işe alım formlarında karşılarına çıkan en temel sorulardan biri kendi emeğinin karşılığını belirlemesi istenen sorudur. Genç mühendisler bu soruya 1000 TL gibi bir ücreti yazarken bile çekinmekte ve işe alınmama korkusu yaşamaktadır. 
TMMOB’nin düşük ücret sömürüsünün bitmesi yönünde attığı olumlu bir adım 2012 senesinde SGK ile imzalanan protokoldür[2].  TMMOB’nin SGK ile imzaladığı mühendislerin asgari ücretlerine dair protokol düşük ücretler için bir çözüm yolu olacaktır ancak asgari ücret mücadelesi konunun asıl muhatapları olan işsiz ve ücretli genç mühendisler öncülüğünde verilmelidir. Asgari ücret mücadelesi için TMMOB’ye düşen görev; genç mühendislere hem hukuki hem de örgütsel anlamda destek vererek mücadele zemini oluşturmasında yardımcı olmaktır. Son zamanlarda örgütlülüklerini hızla geliştiren öğrenci ve ücretli, işsiz mühendisler komisyonları bunların en iyi örnekleridir.
Bu iki büyük sorunun yol açtığı diğer problem ise güvencesizliktir. Güvencesizliğin değişik biçimleri ile karşı karşıya kalan genç mühendisler kendi başlarına çıkış yolları aramaktadır. Ancak bu çıkış yolları genç mühendisleri patronların çizdiği rotalara sürüklemektedir. Sanayide birçok mühendisin sigorta primleri asgari ücret[3] üzerinden yatırılmaktadır. İşe alım sürecinde şart olarak koşulan bu emek hırsızlığına karşı çıkan mühendislere ise yedek iş gücüne güvenen patronlar rahatlıkla kapıyı göstermektedir. 
Ülkemizde haftalık çalışma saati 45 saat ile dünya genelinde benimsenen çalışma saati olan 40 saatin üzerindedir. Ancak 45 saatlik çalışma süresiyle yetinmeyen sanayici, mühendisleri esnek çalışma saati kılıfı altında fazla mesaiye bıraktırmakta ve bu fazla mesai ücretini ödememektedir. 2012’nin Eylül ayında sonuçları açıklanan güvencesizlik anketine[4] (Anket sonuçlarına ulaşmak için tıklayınız.) göre 45 saatin üzerinde çalışan mühendislerin oranı yüzde 44’tür.  Buna karşın ankete katılan tüm mühendisler içinde fazla mesai ücretini alabilenlerin oranı yüzde 15’tir. Ankete katılan kamuda çalışan mühendis oranının yüzde 25 olduğunu göz önüne aldığımızda özel sektörde çalışan mühendislerin neredeyse tamamına yakınının fazla mesai ücretini alamadığı çıkarımını yapmak zor değildir. 
İşsizlikle, güvencesizlikle, düşük ücret sömürüsüyle yoksullaşan genç mühendisler; eğitim, sağlık, enerji, ulaşım, barınma gibi yaşam haklarının piyasalaşmasıyla daha da yoksullaşmaktadır. Bunun sonucunda iş yerindeki tüm bu baskılara ve yıldırma politikasına boyun eğmek zorunda kalarak kendini güvencesizliğin pençesinde bulmaktadır. 
 
1 Mayıs’ta Ne Yapılmalı?
Taşerona, güvencesizliğe ve sömürüye karşı isyan bayrağının daha da yükseltildiği bu dönemde öğrenciler, genç mühendisler ve TMMOB emeğine, haklarına sahip çıkmak için mücadeleyi bir basamak daha yukarıya taşımalıdır. Bunun için mühendisler, sermayenin yaşamın her alanında yapmaya çalıştığı hak gasplarına karşı her zamankinden daha gür bir şekilde haklarına sahip çıkan tüm emekçilerle birlikte omuz omuza alanlarda olmalıdır.
Geleceğin işsiz, ücretli mühendisleri olan mühendislik öğrencilerinin bugünden başlatacağı mücadele önümüzdeki yıllarda mühendislik alanında da hakim olacak hak mücadelesinde öncü olacaktır. Çünkü tüm emekçi sınıfın olduğu gibi mühendislerinde elinden tüm hakları alınmaya çalışılmaktadır. Bu nedenle bu 1 Mayıs’ta da TMMOB öğrenci üyeleri ve genç mühendisler var gücüyle alanlarda olmalıdır. 
    [1]  Yazıda kullanılan “mühendis” kelimesi, tüm mühendis, mimar ve şehir plancılarını kapsamaktadır.
    [2]  1. TMMOB Ücretli-İşsiz Mühendis, Mimar, Şehir Plancıları Kurultayı’nda asgari ücret önergesi oylamasında ‘evet’ oylarının sayısı çoğunluk olmasına rağmen karar yeter sayısı oluşmamıştı. Kurultaydan sonra gerçekleşen TMMOB 41. Olağan Genel Kurulu’nda kurultayda verilen asgari ücret önergesi karara dönüşmüş, bunun ardından çalışma başlatan TMMOB, SGK ile mühendis asgari ücretinin belirlenmesi konusunda bir protokol imzalamıştı. 
    [3]  Primlerin yatırıldığı asgari ücret SGK ile imzalanan protokolde yer alan ve TMMOB’nin belirlediği mühendis asgari ücreti değil, genel asgari ücrettir. 
    [4]  Politeknik tarafından 2012 yılı içerisinde mühendislerin çalışma hayatında karşı karşıya kaldığı problemler ve güvencesizlik sorunu ile ilgili 520 mühendisin katıldığı kapsamlı bir güvencesizlik anketi yapılmıştır.

Spread the love