Genç bir kadın olarak ilk kez TMMOB Genel Kurulu’na katıldım ve … – Burcu Yanar
Spread the love

TMMOB 44. Olağan Genel Kurulu geride kaldı. İlk kez katıldığım genel kurula dair TMMOB’un genç bir kadın üyesi olarak izlenimlerimi ve yaşadığım endişeleri, kızgınlıkları, şaşkınlıkları aktarmak, yaşananları herkesin bilmesi için bu yazıyı yazma kararı aldım.

Öncelikle hem yeni mezun hem de bir kadın olarak TMMOB delegesi (1) olabilmemi Şehir Plancıları Odası’na üye olmama borçluyum. Ancak herkes benim kadar şanslı değildi. 4. Kadın Kurultayı’ndan (2) sonra TMMOB’de hakim olan egemen anlayışın cadı kazanı‘nda (3) haklarında karar verilen kadınlar delege olamadılar. Genç delegelerin sayısı ve genel kurula katılımı ise genel kurulun en önemli tartışması oldu. Salonda bulunan delegelerin ortalama yaşı yaklaşık 50-55’ti ve ilk kez genel kurula katılanların sayısı bir elin parmaklarını geçmiyordu.

Dört gün boyunca süren genel kurulda ilk iki gün sözler alındı. İlk kez katıldığım için söz almanın amacının ne olduğunu tam olarak bilemiyordum ancak daha sonra amacın “Geçmiş dönem TMMOB yönetim kurulunun çalışmalarını değerlendirmek ve gelecek döneme dair öneriler yapmak olduğunu”; bütün bu konuşmaların ardından da TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı ve isteyen yönetim kurulu üyelerinin bu konuşmalar çerçevesinde bir değerlendirme konuşması yapacağını öğrendim.

Ancak ilk iki gün boyunca konuşmacıların bir kısmı (ki çoğunluğu da diyebiliriz) Türkiye’nin mevcut durumu hakkında siyasi tahlillerde bulundu ve 43.dönem yönetim kurulunun “başarı”larını anlattı. Bolca teşekkür konuşması yapıldı. Ben de ilk geldiğim andan itibaren dikkatimi çeken ve ciddi bir sorun olduğunu düşündüğüm için “gençlerin genel kuruldaki sayılarının neden bu kadar az olduğuna ve yaşadıkları sorunlara” dair bir konuşma yapmak için söz aldım. Tabi önümde siyasi tahlil yapmaya devam edecek, AKP’nin ne kadar da gerici, faşist bir iktidar olduğunu anlatacak onlarca kişi vardı ve söz aldıktan yaklaşık 3-4 saat sonra sıra bana geldi.

Ancak bu süreçte benim ve 2 genç delege arkadaşımın özelinde yaşanan ancak “gençler neden odaya gel(e)miyor, neden delege ol(a)mıyor” sorularına cevap bulduğum bir olay yaşadık. Genç mühendisler, mimarlar, plancılar ve iş güvenliği uzmanlarının sorunlarından bahseden ve TMMOB’nin bu konuya yönelik çalışmalarının yetersizliğini eleştiren genç bir delege konuşmaya başladığı andan itibaren yakınımda homurdanma sesleri duymaya başladım. Hatta konuşması bir kişi tarafından kesildi. Konuşma sonunda kürsüden inen genç arkadaşa yanımızda bulunanlardan yaşça ileri bir adam (4) düşmanca bir tavırla “hani nerede öneride bulundun, ne diyorsun sen” diyerek bağırdı. O zamana kadar konuşan en az 20 konuşmacıya yönelik böyle bir tavır sergilemeyen ama konuşmaya çıkan ilk genç arkadaşın eleştirilerine karşılık onun hevesini, heyecanını kırma amaçlı olduğunu düşündüğüm bu saldırgan tutum karşısında şaşırdığımı söylemem gerekiyor. Bu tahammülsüz tutuma karşı tepki gösterdiğimizde ise yanımdaki kadın arkadaşımla beraber karşılaştığımız parmak sallamalara “sanane, sizi ilgilendirmez, siz kimsiniz” sözlerine maruz kaldık. Bu parmak sallamalara, karşısındakini küçük gören anlayışla kendimi bildim bileli karşılaşırım ve mücadele ederim. İlkokulda kulağımı çeken öğretmen, lisede saçıma karışan müdür, üniversitede astığım afişi söken güvenlik yani mevcut iktidar her zaman parmak sallamıştı zaten. Ancak demokratik kitle örgütü olan TMMOB’un ‘demokratik’ olduğu iddiasını taşıdığını düşündüğüm için bu tahammülsüzlüğü ve saldırganlığı gördüğümde hem üzüldüm, hem şaşırdım, hem de sinirlendim.

TMMOB’nin 44’üncü genel kurulu boyunca hemen her konuşmacının bahsettiği AKP ve faşizmine karşı mücadele neydi? Pek çok delegenin değindiği Gezi Direnişi, Haziran İsyanı neydi? Kendilerine “nasıl davranması, nasıl giyinmesi, nasıl konuşması, ne yapıp ne yapmaması” söylenen gençlerin ve kadınların isyanı değil miydi? Kendilerini baskı altında hisseden, konuşma hakları ellerinden alınmaya çalışılan, umursanmayan, kısıtlanan, dinlenmeyen gençlerin ve kadınların kararlı duruşu değil miydi iktidara her defasında geri adım attırabilen?

Peki, şimdi kendine “demokratik” diyen ancak en ufak bir eleştiride karşısındakini susturmaya, onu yermeye, yaftalamaya çalışan TMMOB yönetiminin zihniyeti Gezi Direnişi’ne katılan genç mühendis, mimar ve şehir plancılarının TMMOB Genel Kurulu’na geleceğini mi düşünüyor? Ya da zaten düşünmüyor mu?

Gençlerin TMMOB’deki varlığının önünü açmak için verilen “Yönetim kurullarında en fazla üç dönem üst üste yer alınması” önergesini reddeden o eller, Gezi Direnişi’nin esbab-ı mucibesinden (5) nasıl bahsedebilir?

“TMMOB’ye eşbaşkanlığın getirilmesi” önergesini reddeden o eller, AKP’nin gericiliğini ve kadın düşmanlığını nasıl eleştirebilir? 4. Kadın Kurultayı’nda TMMOB’un erkek egemenliğine isyan eden kadınları hedef alan ve kadınları düşman ilan edenler nasıl bakar kadınların suratına? “TMMOB Kadın’a ne gerek var? Kadınlar bağımsız olacaksa başlarındaki TMMOB yazısını kaldırsınlar” diyenlerle nasıl yan yana durabilir kadınlar?

Bu soruların sayısı şüphesiz artabilir ama asıl olan TMMOB 44. Olağan Genel Kurulu’na damgasını vuran gençlerin ve kadınların mücadelesinin büyüyerek geldiğinin görülmesidir.

Genel Kurul’da her söz alan ya bir şiirle ya da bir sözle bitirdi konuşmasını; ben ise TMMOB’un erkek egemen zihniyetine meydan okuyan, iktidarların temellerini henüz yıkamasa da sağlam bir şekilde sarsan ve umudumu korumama vesile olan canım kadınlar için Çilem’in mektubunun sözleriyle bitirmek istiyorum yazımı:

“Canım arkadaşlarım,

Bir kadın isterse kendini doğurabilir. Bir kadın isterse dağ başında bile kalsa dimdik durabilir. Mücadele verebilir, sıfırdan başlayabilir. Burada karanlık çöktüğünde yalnız hissetmiyorum kendimi. Siz iyi insanlar iyi ki varsınız. Kadın arkadaşlarım, hiçbir zaman kirpiğiniz yere düşmesin. Alnınız hep dik; dimdik onurlu kalsın. Bir kardeş olarak ellerimi avucunuzda hissediyorum.”

(1) TMMOB Genel Kurulu’nda sadece delege olabilen söz alıp konuşabilir ve oylamaya katılabilir. Bu yüzdendir ki delege olanların çoğu erkek ve yaşı büyüktü.

(2) 4. Kadın Kurultayı 14-15 Kasım 2015 tarihinde İzmir’de gerçekleşti. TMMOB’li Kadınlar geçmiş kurultaylarda da söyledikleri gibi Kadın Kurultayı’nda erkek bir yöneticinin konuşmaması gerektiğini ve TMMOB Yönetim Kurulu üyesi Neriman Usta’ya hakaret eden Züber Akgöl’ün salonda bulunmaması gerektiğini dile getirdi. Israrla dışarı çıkmayan, üstüne üstlük kadınlara parmak sallayan ve tehdit eden Mehmet Soğancı ve erkek yönetim kurulu üyeleri kadınlar tarafından protesto edilmişti. Ardından ise TMMOB’un resmi sitesinden protesto “gürültü” olarak ifade edilmiş; protesto eden kadınlar hedef gösterilmiş; “TMMOB düşmanı odaklar” olarak suçlanmıştı.

(3) Cadı Kazanı, Arthur Miller’ın 1952’de yazdığı bir tiyatro oyunudur. 1692 yılında ABD’nin Salem kentinde cadılıkla suçlanan bir grup insan, mahkeme kararıyla idam edilir. Yazar oyunda cadılıkla suçlananların insanlık onurunu koruyabilmek için ölümü göze almış olduklarını vurgulamış ve gerçeğin her zaman kazanacağı mesajını vermiştir.

(4) Yanımda oturan ve genç arkadaşıma tahammül edemeyen bu adamın daha sonra Makina Mühendisleri Odası’nın başkanı olduğunu öğrendim.

(5) Gerektiren sebebler. İcab eden sebepler.

Burcu Yanar / Şehir Plancısı
TMMOB 44. Olağan Genel Kurul Delegesi


Spread the love