EMO ve Özgür Yazılım Üzerine – İzlem Gözükeleş

Özgür Yazılım toplumsaldan bağımsız, salt teknik bir olgu değildir. Fakat, EMO’da son zamanlarda Özgür Yazılım’ın Linux’a indirgendiğini ve onun toplumsallığının bu noktadan değerlendirildiğini görmekteyiz. Bu eğilim, EMO’yu bilişim politikalarında  (ister istemez) liberal bir çizgiye sürüklemektedir. Aşağıdaki eleştiriler bu kaygıyla ele alınmıştır. Eleştirilerin daha rahat anlaşılabilmesi ve yanlış anlaşılmaya yol açmaması için okuyucunun önce sitemizde yer alan “Dünden Bugüne Özgür Yazılım” adlı yazıyı okuması yerinde olacaktır [1].

Linux’un Doğumgünü

21 Ağustos 2008 tarihinde, EMO Ankara Şubesi üyeleri şubelerinden, “MİNİK PENGUEN LİNUX 17 YAŞINDA” başlıklı bir e-posta aldılar. E-posta şöyle başlıyordu:

“25 Ağustos 1991’de, Linus Torvalds’ın “.. Nisan’dan beri ücretsiz bir işletim sistemi üzerinde çalışıyorum, sadece bir hobi olarak. Ve hazır hale gelmeye başladı, bu aşamada MINIX’in sevdiğiniz/sevmediğiniz özellikleri ile ilgili düşüncelerinizi almak istiyorum ..” sözleriyle doğan Linux’un, 17 yaşını hep birlikte kutluyoruz.”

Üyeler, 23 Ağustos’ta şubede gerçekleşecek bir etkinliğe çağrılıyordu. İlk bakışta bu duyuruda sıradışı bir durum sözkonusu değildi. EMO zaten yıllardır Özgür Yazılım’ı desteklemiyor muydu? Hatta bu yönde bir genel kurul kararı da yok muydu?

Doğru, EMO Özgür Yazılım’ı destekliyordu ve sorun  tam da bu noktada başlıyordu. Özgür Yazılımcılar, Özgür Yazılım olgusunu anlatırken ısrarla, Özgür Yazılım’ın ücretsiz yazılım olmadığını vurguluyorlardı [2]. Bu bağlamda, Torvalds’ın, “ ücretsiz bir işletim sistemi üzerinde çalışıyorum” sözü sırıtmaktaydı. Çevirmen ‘free’ sözcüğünü ücretsiz diye çevirmişti. Bu durum bir çeviri hatası mıydı yoksa Torvalds free sözcüğünü gerçekten de ücretsiz manasında mı kullanmıştı? Torvalds, Özgür Yazılım Hareketi’nin bir aktivisti olsaydı, hiç tereddütsüz hatayı çevirmende arardık. Fakat, Torvalds’ın bazı kritik durumlardaki belirsiz duruşu bu soruya net bir yanıt verilmesini engelliyor.

Ancak daha önemlisi, EMO Ankara Şubesi’nin neden böyle bir kutlamaya gereksinim duyduğudur.

İnsanlar gibi örgütler de çeşitli soyutlamalarla düşünür ve bu çerçevede hareket eder. Örgüt, soyutlama sürecinde bütünün içinde yalnızca bazı şeyleri görür  ve duyar. Bir diğer deyişe bilinçli ya da bilinçsiz olarak sürekli sınırlar çizer, bazı olguları kapsama alanı dışına çıkarır ve bazılarını içeriye çekip alır.  Her yıl belirli tarihlerde yaptığımız anmaları bu kapsamda değerlendirmek gerekir.

Acaba, EMO Ankara Şubesi, tarihe bir işaret koyarak  “25 Ağustos 1991 benim için bir milattır.” mı demek istemiştir?

Eğer  sorunun yanıtı ‘evet’ ise,  EMO Ankara Şubesi burada, “rastlantısal bir tarih anlayışıyla hareket etmektedir” diyebiliriz. Genç bir adam çıkar ve der ki, “ben ücretsiz bir işletim sistemi yazacağım.”. Daha sonra yaratıcı bir örgütlenme fikriyle dünyayı sarsan bir işletim sistemi geliştirir. Torvalds’ın ilgili mesajının ortaya çıktığı tarihsel koşullar, ilişkiler ve süreçler görmezden gelinir; kısacası Özgür Yazılım tarihsizleştirilir.

Linux’un ortaya çıkışı Özgür Yazılım’ın tarihinde önemli uğraklardan biridir. Ama Torvalds’ın kahramanlığını konuşmadan önce Linux’u hazırlayan tarihsel koşullara bakmak daha yerinde olacaktır. Ancak bu şekilde geçmişten geleceğe uzanabiliriz. Linux, bilgisayarların ucuzladığı ve daha geniş bir kitlenin erişim olanağının olduğu bir dönemde ortaya çıktı. Projeye katılım Internet’in yaygınlaşmasıyla beraber giderek yoğunlaşarak arttı. Torvalds’ın etkin proje yönetimi Linux’un başarısındaki önemli faktörlerden biriydi. Fakat şunu açık seçik ve yüksek sesle söylemek gerekir, Özgür Yazılım Hareketi olmasaydı Linux da olmazdı. Sözkonusu olan sadece projede kullanılan GNU araçları değil; hareketin kendisi, idealleri ve bu ideallerin hukuksal alanda somutlanmış hali GPL (Genel Kamu Lisansı) Linux’u var etti. Penguenin sevimliliğini, GNU/Linux’un teknik özelliklerini/güzelliklerini bir yana bırakalım. Özgür Yazılım Hareketi’nin, enformasyonun ortaklaşa mülkiyetini savunan ideolojik duruşu olmasaydı; GPL, “herkese ihtiyacı kadar, herkesten yeteneği kadar yazılım” ilkesi çerçevesinde bir toplumsal yapı tahayyül etmemiş ve bunun hukuksal zeminini hazırlamamış olsaydı, ne Torvalds’ın “dahiyane” yönetimi olurdu ne de Linux.

Dolayısıyla, tarihi, düşünerek eylemde bulunan insanların tarihi olarak değerlendirenler için Linux projesinin duyurulduğu tarih bir milat olamaz. Linux’un ortaya çıkışının rastlantısallaştırıp, onu var eden tarihsel koşulları görmezlikten gelinmesi yalnızca geçmişin eksik/yanlış bir değerlendirmesi olmaz; toplumsal gerçekliğin tam kavranamayışı EMO’nun bilişim politikalarını bütünlükten yoksun ve belirsiz bir hale getirir.

Eğer illa ki bir kutlama yapılacaksa o tarih, enformasyonun metalaşmasına karşı anlamlı bir duruşun sergilendiği GNU projesinin duyurulduğu 27 Eylül 1983 olmalıdır. 25 Ağustos 1991 tarihi ise ne yazık ki geçmişten geleceğe bir köprü kuramıyor, kendisini var eden örgütlü bir hareketin tarihini yadsıyor.

Katedral ve Pazar

Kısa bir süre önce EMO yayınlarından çıkan “Katedral ve Pazar” adlı kitap aşağıdaki şekilde okuyucuya sunulmaktadır:

Elektrik Mühendisleri Odası başından beri destek olmaya çalıştığı açık kaynak kodlu yazılım alanında neredeyse bir klasik olan elinizdeki kitabı kamuoyu ile paylaşmaktan onur duymaktadır.

En başta şunu belirtmekte fayda var. EMO’nun Genel Kurul kararlarında da yer alan destek  “Açık Kaynak Kodlu Yazılım”a değil, “Özgür Yazılım”adır. Fakat, şu da doğrudur, EMO Türkçe’ye çevirdiği bu kitapla “açık kaynak kod”a güzel bir destek sunmuştur. Doğru mudur? Yorumu, okuyuca bırakıyoruz. Ancak, serbest piyasa ekonomisine karşıtlığını ve kamusal hakları vurgulayan bir meslek örgütü  için yayınladığı çeviri, sosyalist bir partinin Adam Smith’in “Ulusların Zenginliği” adlı eserini Türkçe’ye çevirip dağıtımını üstlenmesi kadar ilginçtir. 41. Dönem EMO Yönetim Kurulu, 03.05.2008 tarihli basın açıklamasında “EMO KAMU YARARINA MÜCADELEYİ SÜRDÜRECEK[3] demiştir. Oda’nın eylemleri ve bastığı kitaplar bu hedefiyle örtüşmelidir.

Herşeyden önce şunu belirtmek gerekir, Özgür Yazılım ve Açık Kaynak Kod kavramları aynı şeye tekabül etmez.

Özgür Yazılım Hareketi’nin kurucularından Richard Stallman, kendini sosyalist ya da komunist olarak tanımlamaz. Ancak bugün kendilerine sosyalist diyenlerden daha çok  üretim ilişkilerini kavramıştır. “Özel Mülkiyet”in toplumsal yapıyı, insan doğasını aşındırıcı yönünün farkındalığı içinde hareket eder. Rekabetin yerine toplumsal dayanışmayı koyar. Özgür Yazılım’ın karşıtı, kaynak koduna erişimin olmadığını vurgulayan Kapalı Kod yazılım değildir. Stallman, gerekli olanın kaynak kodunun salt görülebilir değil, aynı zamanda, değiştirilebilir ve dağıtılabilir olmasının da altını çizer. Bunun bir diğer anlamı şudur, yazılımın kaynak kodunun kendisi bir üretim aracıdır ve kamuya ait olmalıdır.

Özgür yazılım, yazılımın özel mülk haline getirilmesine karşıdır. Özgür Yazılım’a göre yazılım, sürekli biriken toplumsal bilgidir. “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” türünden liberal tekerlemelerin farkındadır. Hedef, kullanıcının/üretenin özgürlüğünü sağlamaktadır, ama firmaların yazılımı özel mülk haline getirme özgürlüğünün önüne geçmesiyle yazılım endüstrisini rahatsız etmektedir.

İşte bu bağlamda, Özgür Yazılım’ın politik retoriğinden rahatsız olan bir grup insan (içlerinde EMO’nun bizlerle paylaşmaktan onur duyduğu kitabın yazarı, Eric S. Raymond da vardır.), 1997’de Kaliforniya’da bir araya gelir. Katılımcıların temel düşüncesi Özgür Yazılım Hareketi’nin anti-kapitalist söyleminin, iş dünyasının özgür yazılıma yakınlaşmasının önündeki en büyük engeli oluşturduğudur. Bu nedenle önce özgür yazılımın adı değiştirilir, artık onun adı Açık Kaynak Kod’dur. Ayrıca etik değerler ve özgürlük üzerine kurulu söylem hemen terkedilmelidir. Bundan böyle temel argümanları teknik üstünlük ve kullanıcılara getireceği karlılık olacaktır.

Özetle, Açık Kaynak Kod terimini kullanırken EMO gibi bir kurumun dikkatli olması gerekir.  “EMO KAMU YARARINA MÜCADELEYİ SÜRDÜRECEK” dedikten sonra, “Özgür Yazılım”ı kamusal söyleminden arındırıp şirketlere hoş görünmeyi hedefleyen Açık Kaynak Kod camiasının sözcülüğünü yapmak  ve Özgür Yazılım’ın liberal bir kavramsallaştırılmasından başka bir anlamı olmayan bir kitabı okurlara sunmak tutarlı değildir.

Raymond’un kitabında önemli bilgiler vardır. Ama bu içerik güncel bir yazılım mühendisliği kitabında bulunabilecek yaklaşımların Internet üzerinden ortaklaşa üretim sürecine uyarlanmasından başka birşey değildir. Örneğin erken ve sık aralıklarla yapılan sürümler, kaynak kodunun yeniden kullanılabilirliği, kullanıcılarla yakın iletişim önemli fakat yalnızca Linux’un geliştirilmesine özgü olgular değildir.

Kitabın toplumsal analizleri ise Özgür Yazılım olgusunu bulandırmak için elinden geleni yapmaktadır:

   ”  …Linux Dünyası, pek çok yönden, içinde fayda maksimizasyonu yapan bencil varlıklar topluluğunun yer aldığı, düzeltmeleri kendiliğinden yapan ve merkezi bir planlamayla erişilebilecek olandan daha çeşitli ve verimli bir sürece, bir serbest piyasaya veya ekolojik bir ortama benzer (s. 27)”

EMO’nun serbest piyasadan böyle övgüyle söz edip, merkezi planlamaya da dokunduran bir çalışmaya daha temkinli yaklaşması gerekmez mi?

Devam edelim… Yazar, açık seçik niyetini de belirtiyor:

“Sonunda zafer açık kaynak kültürünün olacaksa da, bunun nedeni işbirliğinin ahlaken doğru ya da yazılım “istiflemenin (gömülemenin)” ahlaken yanlış olması değil (Linus’un ve benim düşüncemin aksine ikincisine inandığımızı varsayarak), fakat kapalı kaynak dünyasının, problem çözümünde daha çok vasıflı zamanı örgütleyebilen açık kaynak topluluklarıyla gireceği yarışı kazanamayacak olmasıdır (s. 28).”

Yazarımız klasik açık kaynak stratejisine sadık kalıyor: Yazılımın teknik üstünlüklerinden bahset, etik değerleri rafa kaldır. Nitekim bu stratejinin en son varacağı nokta da, eğer özel mülk yazılım, özgür yazılım muadillerinden daha üstün özellikler sergiliyorsa onu kullan. Özgür Yazılım, her zaman en iyisi değildir, sadece süreç içinde en iyi olabilir. Linus Torvalds’ın Linux projesinde Özgür Yazılımcılar’ın tüm uyarılarına rağmen BitKeeper olayında böyle davranmıştır; sonuç ise felaket olmuştur [4]. (Kaldı ki, Özgür Yazılım felsefesi, “özel mülk yazılım”ı kabullenmeyi değil, onu aşmayı gerektirir. Yeterli potansiyelinin olmadığı durumlarda bile, boyun eğmez.)

Kitabın tamamında yazar Linux mucizesini açıklamak için dönüp dolaşıyor, Özgür Yazılım’ın özel mülkiyet, rekabet eleştirilerinin ustalıkla üzerinden atlıyor, en sonunda da motivasyon sorunsalı hakkında şöyle yorum yapıyor:

İnsanlar, sıkılmanın zor olduğu, fakat sonuca varmanın kolay olmadığı optimal bir düzeyde kalmak kaydıyla, işle boğuşmaktan zevk alırlar.

Tabi burada yazarımızın bunu açıklaması zor. Yoksa mucizeyi açıklamak için yazdığı onca sayfayı heba etmek zorunda kalacaktı. O açıklamıyorsa günümüzün moda cümlesiyle biz açıklayalım: “Evet, Karl Marx haklıydı!”. Adam Smith’in “insanlar çalışmadan vebadan kaçar gibi kaçar.” sözüne karşı ne demişti Marx? “Belirli tarihsel koşullarda, çalışma yaşamsal bir ihtiyaçtır da…”. O zaman sorun, insanların normal şartlarda neden çalışmadan kaçındıkları, özgür yazılım projelerinde ise neden gönüllü katkılar sunduğudur. EMO yönetimi, Linux mucizesinden kafasını kaldırıp eski kitaplarını karıştırabilir, hani meta fetişizminin, yabancılaşmanın, zorunlu işbölümünün ve tabi ki özel mülkiyetin tartışıldığı kitaplarını… [5]

Özgür Yazılım = Üretim Özgürlüğü  + İletişim Hakkı

EMO’nun bilişim sektörüne yönelmesi, bilişim politikalarında söz sahibi olmak istemesi ve bu doğrultuda çeşitli etkinliklerde bulunması sevindiricidir. Ama gönül isterdi ki, enerji politikalarındaki toplumcu çizgi, bilişim alanında da kendini göstersin. EMO, kamucu refleksleriyle Özgür Yazılım/Açık Kaynak Kod’u farketmiştir. Ancak, bu farkındalık bütünsel bir EMO politikası haline gelememiştir. “Özgür Yazılım iyidir…”. Peki neden? Bu sorunun yanıtı EMO içinde henüz netleşmemiştir. EMO, Özgür Yazılım’ı destekliyoruz, çünkü,

1.    Kaynak kodu bir üretim aracıdır ve toplumsal bilgi birikimidir. Hiç kimsenin özel mülkiyetinde olmamalıdır.

2.    İnternet’te gerçek bir demokratik ortamın sağlanabilmesi için, herkese katılım olanağı sağlanmalıdır. Bu da ancak “tüm insanlara ihtiyaci kadar” yazılım sunabilen Özgür Yazılım’la olanaklıdır [6]. Özgür yazılım, bilişim toplumunda iletişim hakkının temelidir.

diyebilmelidir… Ancak o zaman gerçek anlamda, hem teoride hem pratikte Özgür Yazılım’ı desteklemiş olur. Aksi taktirde, Özgür Yazılım’ı destekliyoruz deyip liberalizmin değirmenine su taşımaya devam edilecektir…



[1]   http://www.politeknik.org.tr/site/index.php?option=com_content&view=article&id=289:-duenden-buguene-oezguer-yazlm-zlem-goezuekele&catid=25:tmmob&Itemid=8

[2]   Özgür Yazılım, özgürlük ile ilgilidir, fiyatla bir ilgisi yoktur. Kavramı anlayabilmek için, ‘free’ sözcüğünü ifade özgürlüğündeki (free speech) gibi düşünün, ücretsiz bira (free beer) gibi değil. – Free software is a matter of liberty, not price. To understand the concept, you should think of free as in free speech, not as in free beer.  (http://www.gnu.org/philosophy/free-sw.html)

[3]   http://www.emo.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=60369&tipi=3⊆=0

[4]   http://www.politeknik.org.tr/site/index.php?option=com_content&view=article&id=289:-duenden-buguene-oezguer-yazlm-zlem-goezuekele&catid=25:tmmob&Itemid=8

[5]   Yardımcı olması için, http://sendika.org/yazi.php?yazi_no=7025

[6]   Örneğin KESK’in ve üye sendikaların web sitelerine bakınız: http://www.kesk.org.tr/index.php?option=com_content&task=category§ionid=7&id=23&Itemid=83 . Tamamı bir özgür yazılım olan joomla ile hazırlanmıştır. Eğer özgür yazılım olmasaydı, örneğin tüm bilişim alanı Microsoft’a kalsaydı maddi olanaksızlıklar yüzünden toplumsal muhalefeti İnternet’te görmemiz zorlaşacaktı.

 

 İzlem Gözükeleş – EMO Ankara Şube üyesi