Suriye‘de yaşanan iç savaşın neredeyse dışarıdan paydaşı olan ve savaş çığırtkanlığının dozajını giderek artıran AKP iktidarının yarattığı bataklıkta insanlarımızın ölümüne tanıklık etmenin derin acısını duyuyoruz.
Söylem-eylem zıtlığını politik çizgisinin temeli yaparak, mirasçısı olduğu ideolojinin takiyeciliğini, otoriter iktidar arayışında bir aşama öteye taşıyan AKP‘nin barış ve mazlumların hakları derken, savaşa koştuğu ve yeni mazlumlar yarattığı açıktır. “Komşularla sıfır sorun”dan tüm komşularla kavgaya varan dış politikası aracılığıyla sürdürdüğü savaş çığırtkanlığı ülkemizi bir bataklığın içine doğru çekmektedir ve bu bataklık sonunda canlarımızı yutmaya başlamıştır. Bir taraftan “büyük güç” hamaseti, diğer taraftan “büyük Osmanlı” pazarlamasıyla ülkemiz emperyalizmin taşeronluğuna soyundurulmaktadır. Adeta bir cephede savaşabilmek için diğer cephede barış ilan edilmeye çalışmaktadır.
Yaşanan dehşet verici patlamalarla ilgili kafa karıştırıcı açıklamalar yapılmakta, siyasal iktidar peşinen saldırının sorumluluğunu “Suriye rejimine” atmış, Özgür Suriye Ordusu‘nu aklama görevini üstlenmiştir. Ancak iktidar önce kendisinin hesap vermesi gerektiğini fark etmeli, sorumluluğu başka yerlerde arama kandırmacasından bir an evvel uzaklaşmalıdır. Saldırının tetikçileri değil, mimarlarıdır asıl sorumlu olanlar. Bu saldırılara neden olacak ortamı adım adım hazırlayan siyasal iktidar hesap vermek zorundadır.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan‘ın, Obama‘nın Suriye‘ye yönelik kırmızı çizgisinin çoktan aşıldığı, karadan operasyon yapılırsa Türkiye‘nin destekleyeceğine (NBC Televizyonu sonradan sadece uçuş yasağına destek olarak düzeltti) yönelik açıklamalarından 2 gün sonra ve ABD‘ye yapılacak ziyaret öncesinde saldırının gerçekleşmesi elbette anlamlıdır.
Basın ve fikir özgürlüğü üzerinde her geçen gün baskı ortamını artıran, darbe dönemlerini aratan uygulamalara başvuran iktidar, hiçbir demokratik ülkede olmayacak bir uygulamaya daha başvurarak, haber alma özgürlüğünü engellemiştir. Bölgeden bir haber almak üzere tüm yurttaşlarımızın gözlerinin çevrildiği Reyhanlı‘dan yapılacak yayınlara yasak koydurmuştur. Bu durum da ülkemizde yeşeren ileri demokrasi yalanında geldiğimiz noktayı göstermesi açısından iyi değerlendirilmelidir.
AKP iktidarı Özgür Suriye Ordusu‘na kucak açıp, kanatları altında koruma-kollama görevini üstlenirken, kendi insanlarının canını hiçe saymaktadır. Bölgede Suriyeli sığınmacılarla yurttaşlar arasındaki gerilim had safhaya varmıştır. Medeniyetlerin beşiği olarak görülen Hatay‘da Suriye iç savaşıyla birlikte yaratılmaya çalışılan dini yapılanma ve mezhep ayrımcılığı da tehlikenin diğer boyutunu göstermektedir.
Tarihin karanlık sayfalarına gömülmesi gereken din savaşlarının yeniden hortlatılmasına, din-mezhep-tarikat ayrımlarıyla insanlar arasında eşitsizlik ve ayrılıklar yaratılmasına karşı çıkıyor; kan ve gözyaşından başka hiçbir olumlu sonucu olmayacak içeride ve dışarıda uygulanan “savaş” politikalarına derhal son verilmesi çağrısında bulunuyoruz. Hatay‘ın Reyhanlı İlçesi‘nde yaşanan patlamalarda yaşamını yitiren yurttaşlarımızın yakınlarına başsağlığı diliyor, yaralananların bir an önce sağlıklarına kavuşmalarını umut ediyor, Reyhanlı ve tüm Türkiye‘ye geçmiş olsun diyoruz.
Yaşasın Halkların Kardeşliği!
Elektrik Mühendisleri Odası