Elektrik Mühendisleri Odası Kadın Komisyonu: “Yasta değil, isyandayız!”
Spread the love

Bu ülkede her gün kadınlar öldürülüyor, tecavüze uğruyor, şiddet görüyor, taciz ediliyor!

Özgecan Aslan, 20 yaşında, okuyan, yaşayan, sokağa çıkan, toplu taşıma araçlarıyla ulaşım hakkını kullanan genç bir kadın, okulundan evine gitmek için bindiği minibüste katledildi.

Olayın duyulmasının ardından sosyal medyada ve ataerkiye yandaş basın yayın organlarında, Özgecan`ın ölümüyle ilgili pek çok haber yapıldı. Bir kesim yine kadın cinayetlerini münferit vaka olarak lanse etmeye çalışırken, bir kesim katilin hasta olduğunu ima ederek bilinçaltımıza şefkat üflemeye çalıştı. “O katili de bir anne yetiştiriyor” aldatmacasını dillendirdi başka bir grup; “Bir bebekten bir katil, bir sapık, bir tecavüzcü” yaratan toplumun suçunu bir annenin üstüne atıp vicdanını temizlemeye çalıştı. İdam cezasının geri gelmesini istedi bazıları; idam cezasının tecavüzcüler için uygulanmayacağı gerçeğini unutarak!

Oysa kadın cinayetleri politiktir!

Sistem, her gün erkekleri tacize ve tecavüze teşvik ederken; kadın düşmanlarına hafifletici nedenler öne sürmek için gerekçeler yaratırken; çalışan, okuyan, hayata katılan kadınları her fırsatta hedef gösterirken; biz kadınlar her gün patriyarkanın altında biraz daha eziliyoruz.

Kadın cinayetleri, sistem tarafından planlanmaktadır. Psikolojik bir rahatsızlık olmadığı gibi antidepresanlarla da önlenemez. Hele ki erkekler egemenliklerini korumak adına işbirliği içindeyken; babalar oğullarının elinden tutup geneleve ve hatta artık tecavüze bile götürmekteyken; bu sessiz anlaşmanın dışına çıkan erkekler sosyal hayattan dışlanırken; LGBTİ bireylere karşı nefret suçları körüklenirken; bunlara başkaldıran kadınlar toplum tarafından cezalandırılırken; hiç bir kadına yönelik şiddet vakasının suçlusu bir başka kadın olamaz. Kadın, sistemin mağdurudur.

Özgecan`ımızın katilinin verdiği ilk ifade ile uzman yardımı aldıktan sonra söyledikleri arasında önemli farklar olması, katilin yine kollandığını ve yargı sürecinde algı yönetimi yapılmak istendiğini açıkça göstermektedir. Erkek yargının bir kadını daha görmezden geleceği endişesini haklı olarak taşımaktayız. Bu kutsal erkek dayanışmasını mahkemelerde, karakollarda, mahallelerde, sokaklarda, hayatın her alanında her yerde gördük. Bu ittifaklar tecavüzcüleri ve kadın katillerini akladı, aklamaya devam ediyor.

Haksız tahrik indirimleriyle, hafifletici sebeplerle kadın cinayetlerinin erkek egemen sistemle olan bağının koparılarak münferitleştirilmesi çabaları, her zaman bildiğimiz senaryolar. Oysa tecavüz, kadınların kıyafetleri, tavırları, bakışları ile kışkırtılan bir eylem değildir. Kadınların kimlikleri, emekleri, bedenleri üzerinde denetim kurmanın bir parçasıdır ve bir erkeklik eylemidir. Planlı cinayetlerin, bir anlık öfke kılıfıyla sinir krizlerine dönüştürülmesini, cinnet kisvesine büründürülmesini; tecavüzlerin yok sayılmasını, katillere “haksız tahrik” bahanesi sayılacak yanlı beyanlar verilmesini kabul etmiyoruz.

Biliyoruz ve yineliyoruz ki, KADIN CİNAYETLERİ POLİTİKTİR.

6284 sayılı kadına karşı şiddetin önlenmesine ilişkin kanun etkin bir biçimde uygulanmalı; kadınların korunmasındaki bürokratik engeller kaldırılmalı; kadın katillerine indirimler uygulanmamalı; caydırıcı cezalar verilmeli; şiddet gören kadınlara psikolojik ve mali destek sağlanmalı; kadınların korunması için bütçeden yeterli pay ayrılmalı; İstanbul Sözleşmesi`nin uygulanması sağlanmalıdır.

Muhafazakar pembe düşleriniz de pembe otobüsleriniz de sizin olsun.

ERKEK ADALET DEĞİL, GERÇEK ADALET İSTİYORUZ!


Spread the love