17 Haziran Perşembe günü Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nde, 31 Mayıs 2010 tarihinde hayatını kaybeden Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ferit Attar’ı anma etkinliği gerçekleşti.
Ailesinden eşi Eylem Tektaş Attar, kardeşi Prof. Dr. Erkut Attar ve akrabalarının, okul arkadaşları ve öğrencilerinin katıldığı etkinlikte dostları Ferit Hoca hakkında duygu ve anılarını paylaştı.
Ferit Hoca’nın çocukluğundan, gençliğine; eşiyle ve çocuğu Efe ile olan fotoğraflarının yer aldığı slayt gösterisi herkese duygu dolu anlar yaşattı.
Okul arkadaşı Selami Yılmaz‘ın moderatörlüğünde başlayan etkinlik EMO İstanbul Şubesi Başkanı Erhan Karaçay’ın konuşması ile devam etti. Karaçay konuşmasında Ferit Hoca’nın kaybı ile Odada büyük bir eksiklik duyulacağına vurgu yaparak onu seven herkese ve ailesine başsağlığı diledi.
Eşi Eylem Tektaş Attar duygusal olarak kendini konuşma yapacak durumda hissetmedi ve etkinlik boyunca tüm konuşmaları gülümseyerek dinledi. Aile adına konuşmayı kardeşi Erkut Attar yaptı. Kırşehir’in Mucur ilçesinde doğan kardeşlerin babalarının ilde “Kara Doktor” diye anılmasından bahsetti ve Anadolu’da yaşamının kendilerine kattığı kültürün üzerinde durdu. Babaları vefat edince İstanbul’a dönen ailenin en büyük çocuğu olan Ferit Attar’ın henüz 14 yaşında olduğundan ve o günden bugüne aileye ve akrabalarına sosyal-kültürel açıdan olsun, ekonomik yönden olsun her türlü dayanışmayı gösterdiğini anlattı. Evine giren hırsız tarafından bıçaklanan Ferit Hoca’yı Çapa’nın kendi çalıştığı birimi olan kadın doğum anabilim dalı polikliniğinde tedavi altına aldığından da tatlı bir anı olarak bahsetti. Vefatının hemen ardından düzenlenen böyle bir anma etkinliğinin onun gerçek dostları ile bir aile bağı kurulmasını sağladığını dile getirdi.
Geçtiğimiz yıl af kanunuyla okula dönen EMO personellerinden Namık Cibaroğlu’nun yaptığı konuşmasında, 30 yıldan sonra okula döndüğü için yaşadığı adaptasyon sorunlarına Ferit Hoca’nın her zaman yardımcı olduğundan, derslerinde öğrencilerine EMO hakkında her zaman olumlu ve sahiplenmeleri gerken bir kurum olarak bahsettiğini anlattı. Bir yıldır yaptığı gözlemlerde her yaştan ve her düşünceden öğrencilerin arasında Ferit Hoca’dan bahsederken her zaman olumlu konuşmaların geçtiğini ekledi.
Öğrencilik yıllarından sınıf arkadaşı Galip Yoğun ise Ferit Hoca’nın okul arkadaşları ile nasıl paylaşımcı bir ilişki kurduğunu anlattı. Dönemin ders çalışma mekanlarından olan Barbaros Cafe’de Ferit Hoca’nın sürekli alt sınıflara ya da ikinci öğretim olup da gündüz para kazanmak zorunda olduğu için çalışan arkadaşlarına ders çalıştırdığını, bu yüzden bazen kendi dersine çalışamayıp bazı sınavlardan kaldığını söyledi.
Anmada Ferit Hoca’nın öğrencilerinden birinin babası da söz aldı. Oğlunun yaklaşık 2 sene okula gitmediğini öğrenen asker baba soluğu okulda aldığından ve okulda Ferit Hoca gibi bir hocayla karşılaşma şansı bulduğundan bahsetti. İlk görüşte insanda önyargı oluşturabilecek bir görüntüsü olduğunu ama konuşunca en çok yakınlık kurulabilecek bir insan olduğunu söyledi. Oğlunun okula gitmediğini öğrenince duyduğu panik duygusunun Ferit Hoca ile yaptıkları uzun sohbet sayesinde üstesinden geldiğini ve bu sohbetlere senelerce devam ettiklerini, oğlunun da artık mezun olmaya çok yaklaştığını anlattı.
Son konuşmacı olarak sözü alan yakın arkadaşı Selami Yılmaz Ferit Hoca’nın sahip olduğu demokrat çizgi ve dünya görüşünü hiçbir zaman saklamayan, sadece akademisyen değil gerçek bir bilim insanı olan, arkadaşlarına sonsuz güven duyan mert bir dost olduğunu söyledi. Dostları olarak Ferit Hoca’yı yaşatacağımızı dile getirdi.
politeknik.org.tr