Derelerin Kardeşliği Platformu: “Eroğlu, Yalanları Kuyruğunda Dolaşıyor!..”
Spread the love

Asıl görevi ve kuruluşundaki temel ilkesi, ‘çevreyi, doğayı ve doğal varlıklarımızı koruyup kollamak ve geliştirmek’ olan Çevre ve Orman Bakanlığı’nın başındaki akademik unvanlı Sayın Bakan Veysel Eroğlu, HES’ler konusundaki ‘kuyruklu yalanlarına’ Trabzon’da yenilerini ekledi!

Bakan Eroğlu’nun katıldığı KTÜ’deki sempozyum öncesinde öğrencilerin salona alınmaması ve ayrıca salon dışında Eroğlu’na karşı, Anayasal ve demokratik haklarını kullanarak protesto eylemi gerçekleştiren ‘Öğrenci Kolektifi’ üyesi öğrencilerin; polisin ve özel güvenlik birimlerinin ‘yaka paça’ ve sert darbelerle, yerlerde sürüklenerek, ayakla basarak, antidemokratik bir şekilde engellenerek gözaltına alınmalarını kınıyoruz. Derelerimizde, vadilerimizde, yaşam alanlarımızda HES’lere karşı verdiğimiz mücadelede bizlere destek veren, yanımızda olan üniversiteli gençlerimize karşı yapılan bu saldırılar bir an önce son bulmalıdır. Sorumlularından hesap sorulmalıdır.

Gençlerimize karşı yapılan bu antidemokratik uygulamanın gölgesinde KTÜ’de Bakanlığı tarafından düzenlenen ‘Doğu Karadeniz Bölgesi Heyelan ve Taşkınları Sempozyumu’na katılan Eroğlu, HES’leri savunarak; ‘HES’lerin kurulduğu Vadileri çok daha güzel mekanlar haline getireceklerini’ ileri sürdü!..

Sayın Bakan, yüzyıllardır gözümüz gibi koruduğumuz, yaşam alanlarımızı oluşturduğumuz, buradaki hayata can veren sularımızı, doğanın kendine oluşturduğu bu sistemin içerisindeki vadilerimizi beğenmiyor mu?

Doğal hallerini bozup, ne tür güzel mekânlar oluşturmaktan söz ediyor Sayın Bakan? Onların güzellik anlayışıyla, buralarda yaşayan köylülerin, halkın ve bizlerin güzellik anlayışı ne derece benzeşmektedir? Sayın bakan bu sözü sarf ederken, doğal görünümleri tamamıyla bozulan vadilerimizde akua parklar mı, akvaryumlar mı, yoksa botanik bahçeleri mi kurmaktan söz ediyor? Unutulmasın ki, hiçbir şeyin yapayı doğalından daha güzel ve özellikli değildir!

HES’lerle ilgili olumsuz yorumlardan söz eden Eroğlu, HES’lerin ardındaki gerçeklerden neden söz etmez! Enerjide dışa bağımlılıktan söz ederken, HES’lerdeki yabancı ortaklıklardan, sularımızın da dışa bağımlı hale getirileceğinden, HES’lerin enerji üretiminde ne kadar az katkı sağlayacağından, kayıp-kaçak oranlarından, yargı kararlarından, bilimsel raporlardan, HES projelerinin altında yatan asıl gerçekliklerden, rant hesaplarından neden söz edemez Sayın Bakan? Bizlerin yorum yapmadığını, yaşam alanlarımızı, sularımızı, topraklarımızı savunduğumuzu, sularımızın yerli ve yabancı sermaye grupları tarafından kontrol altına alınmasına karşı çıktığımızı neden görmezden gelir?

HES’lerin derelerimizde, vadilerimizde akan, kaynaklarımızdan alınan sularımızı temizlediğini ‘bir bilim adamı’ sıfatıyla ileri sürerken; suyun gücünü aldığı gerçeğini anlatırken; bütün özelliklerini yitirdiğini, hapsedildiğini ve kontrol altına alınarak, metalaştırıldığını, ticarileştirildiğini nasıl göz ardı edebiliyor? Yeni su kullanım anlaşmaları imzaladığını dile getirirken neden bu anlaşmaların içeriğini kamuoyuna tam açıklamıyor? Bizlerin derelerinden akan, içmek için kullandığımız yeraltı ve kaynak sularımızı da alan bu projeler için kendi şahsi malıymış gibi sahiplenerek ‘ben yaptım oldu’ mantığı ile hangi güce dayanarak hareket ediyor? Bu sular, vadiler, dereler, yaşam alanlarımız kimin babasının malıdır?

Evet, biz artık eminiz! Bu projeler bizlerin can damarlarını kesip kelepçeleyerek, damarlarımızda akan kan gibi değer verdiğimiz sularımızı tünellere, türbinlere hapsederek, daha da verimsiz hale getirecek; yeraltı kaynaklarımızı, içme sularımızı kurutarak, ülkemizi suda da dışa bağımlı hale getirerek, bizleri susuz bırakacak, doğal yaşam alanlarımızdan göçe zorlayarak yurtsuzlaştıracak, yaşamın can damarlarını kurutacaktır!

Bütün bunların baş mimarı Sayın Bakan’ın ta kendisidir! Adı, tarihte kara bir leke olarak kalacaktır!

HES’lerin taşkın korunmasında faydalı olduğu iddiası da, neden olacakları sel ve heyelanların gerçekliğini örtülemek arkasında saklanılan bir başka dolambaçtır! Özellikle de Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yapılması planlanan tünel tipi HES projeleri, yapılış teknikleri ve uygulamaları itibarıyla aksine sel ve heyelanlara davetiye çıkararak, bölgemizi doğal afetler bakımından daha da tehlikeli konuma taşıyacaktır!

Bakan, ‘tribünden çıkan su zehirlidir, kullanılamaz, ağaçları bile kurutur’ şeklindeki ifadeler kullandığımızı ileri sürerek; kuyruklu yalanlarına, konuyu saptırma kıvırtmalarına bir yenisini daha eklemiştir! Literatürün ve bilimsel araştırmanın ne olduğunu kavrayamayan, bu kendisini ‘bilim adamı’ olarak sıfatlayan Sayın Bakan, tribünlerdeki kanatçıkların, kirli suyu temizlediğini ileri sürmektedir! Bunu hangi bilimsel raporla veya literatür bilgisi ile açıklayabilmektedir? Sayın Bakan, hala HES projelerinin birçoğunda yaylalarımızdaki, derelerimizin kaynaklarındaki, içme suyu olarak kullandığımız temiz sularımızın kullanıldığından dahi bihaberdir! Sayın Bakan aynı zamanda, kilometrelerce tünellerin içerisine hapsedilmiş şekilde taşınarak, türbinlerdeki kanatçıklara çarpan suyun bütün özelliğini kaybettiğinden de habersiz gibi sözler sarf etmektedir.

Evet, iktidarın ve özellikle de Sayın Bakan’ın dayatmaları ile bölgemizi sarmal altına alan HES projeleri ile artık dere yataklarımız kurumanın eşiğine gelmiştir! Sayın Bakan, bu konunun da arkasından dolanmayı yeğlemiş, ‘Kardeşim ne kurutması? Dereleri kurutma söz konusu değil’ çıkışı ile asıl gerçeği görmezden gelmiştir! Bu görmezden gelişi daha önce de, ‘Derelerde su vardı da biz mi içtik’ çıkışı ile yapmıştı. Derelerimizin suyunu Bakan Eroğlu içmiyor ise de bizler içiyoruz! Su, bulunduğu ortamın asli unsuru, yaşamın kaynağıdır. Hiç tartışmasız bütün ekosistemin hakkı olan su, ticari bir mal, meta olarak görülemez, salt bir enerji kaynağı şeklinde değerlendirilemez. Bakan Eroğlu bu konuda da kamuoyunu ve insanlarımızı yanıltmakta, vadilerimizde birbiri ardına sıralanan HES projeleri ile sularımızın kilometrelerce tünellere alınarak dere yataklarımızın kurutulduğu gerçeğini görmezden gelmektedir.

Bulunduğu konum ve unvanı gereği, hatta akademik kariyeri açısından, bugüne kadar ‘yürütmesi durdurulan veya iptal’ edilen HES projelerine ilişkin verilen yargı kararlarını, bilirkişi incelemeleri ile bilimsel raporları okumasını ve iyice kavramasını öneriyoruz Sayın Bakan’a.

Bölge halkının, Anayasal hak ve ödevleri doğrultusunda vermiş olduğu demokratik ve hukuksal tepkisini, yargı kararlarını ve bilimsel raporları görmezden gelerek; hukuk, bilim ve akıl dışı uygulamalarla HES projelerini savunan, bizlere dayatan bu zihniyetin tutarlı hiçbir yanı yoktur!

HES’lerle birlikte turizmden söz eden Sayın Bakan, birbiri ardına sıralanan, sularımızı, derelerimizi tinellere alarak hapseden bu projeleri mi turizme açacaktır? Altından su akmayan tarihi kemer köprülerimizi, suyu olmadığı için çalışmayan değirmenlerimizi, onlarca endemik türün yok edileceği vadilerimizi, yok olan tarihi, kültürel ve sosyal değerlerimizi mi turizme kazandıracaktır!

HES projelerinden önce derelerimizin, vadilerimizin nasıl olduğunu bizler buralarda yaşayanlar olarak gayet iyi biliyor; HES projelerinden sonra da vadi ve derelerimizin ne hale geldiğini gayet iyi görüyoruz. Bizler bunu yaşarken birilerinin çıkıp, özellikle de Sayın Bakan’ın sanal ortamlarda hazırlayacağı veri ve görüntülerle göstermesine hiç gerek yoktur!

Görünen odur ki, bölge halkının mücadelesini görmezden gelerek, hakkındaki ‘görevi kötüye kullanmak’ iddialarına karşı dokunulmazlık zırhının arkasına sığınarak Bakanlık görevini yürüten Sayın Bakan ve bu projelerin arkasında durup savunanlar başka diyarlarda, başka ülkelerde veya başka bir dünyada yaşamaktadır!

Her ne kadar söyledikleri yalanlar ve dolambaçlı sözlerle kamuoyunu ve halkımızı yanıltmaya kalksalar da bizler bulunduğumuz vadilerde, köylerimizde, derelerimizin yanı başında, subaşlarında, doğal yaşam alanlarımızda, kentlerimizde, beldelerimizde bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz! Bütün HES projelerinden vazgeçilinceye, su kullanım anlaşmaları ve üretim lisansı iptal edilinceye kadar yaşam alanlarımızı savunmaktan vazgeçmeyeceğiz.

Hazırladıkları yasa taslaklarını Meclisten geçirterek kanunlaştırsalar, istedikleri yasal düzenlemeleri yapmış olsalar dahi bizler bu projeleri hiçbir şekilde uygulattırmayacağız!..

Anayasal hak ve ödevlerimiz doğrultusunda, yasa ve yönetmelikler çerçevesinde, hukukun üstünlüğüne olan inancımızla, demokratik haklarımızı sonuna kadar kullanacağız.

Asıl olan bizler sizi, HES projelerinizi, şirketlerinizi vadilerimize, derelerimize, doğal yaşam alanlarımıza sokmayacağız… Asıl siz bunu göreceksiniz!..

Derelerin Kardeşliği Platformu Yürütme

 


Spread the love