Biz maaşlarımızı konuşmadıkça devrim olmayacak! – Rick Paulas* (plazaeylem.org)
Spread the love

Daha adaletli bir ekonomi düzeni bir parça şeffaflıkla başlar.
Lia Kantrowitz illüstrasyonu

Ne kadar para kazanıyorsunuz? Gelir vergisi formlarıma göre 2016 yılında kazancım 30.000 doların biraz üzerinde olmuş. Ben freelance yazarlık yapıyorum. Yani biraz dengesiz, muhtemelen sürdürülemez ve saçma bir şekilde kısa süreli işlerin işçisi. Bu yıl bundan biraz daha fazla veya daha az kazanabilirim. (Bu arada bu yazı için 350 dolar alıyorum). Fark ettim de parayla ilgili bu şekilde konuşmak insanları dehşete düşürüyor. Neredeyse herkesin hemen hemen her şeyini paylaştığı böyle bir dönemde bile konu maaşa geldiğinde insanlar bunu paylaşmayı mahrem, utanç verici ve özel bir şeyi paylaşmak olarak görüyor.

Facebook’ta da bu soruyu ortaya sorduğumda kimse açıkça cevap vermedi. Birçok arkadaşım aldığı ücreti benimle gizli bir şekilde paylaştı –bir öğretmen yılda 45.000 dolar kazandığını söyledi, bir bilim insanı ise yine yılda 60.000 dolar aldığını söyledi– fakat kimse çıkıp ne kadar aldığını herkese açık bir şekilde açıklamak istemedi.

Mesela bir arkadaşım takip eden iletilerimden birine cevap verirken, ” ‘Off, çok düşük, çok utanç verici’, diye düşünerek paylaşmaktan çekindim,” dedi. Sonra da ekledi: “İletiye gelen yorumları gördükten sonraysa: ‘Off, çok yüksek, sanki hava atıyorum gibi olur,’ diye düşündüm. Sonra bu konuyu bu kadar düşünüyor olmama da şaşırdım” dedi.

Başka bir arkadaşım ise, “Aslında çok garip çünkü Los Angeles şehri için neredeyse ortalama bir hane halkı (bireysel değil) kadar gelir elde ediyorum, fakat bazen para konusunda çok güvensiz olduğumu hissediyorum” dedi.

Hepimizin hissettiği bu güvensizlik, gizliliğe olan bu gereksinim bizi görünmez ayrımlarla bölüyor. Eğer daha eşit bir toplum yaratma derdimiz varsa ya da sadece hak ettiğimizi almak istiyorsak paradan konuşmalıyız. Kim çok az kazanıyor, kim çok kazanıyor ve biz ne kadar para kazanıyoruz konuşmamız gerekiyor.
BBC 4 kanalında program yapan Claudia Hammond, aynı zamanda Paranın Aklı Fikri: Paranın ve Parayı Daha İyi Kullanmanın Psikolojisi adlı kitabın yazarı. Hammond bana, işverenlerin çalışanların gelirleri hakkında özgürce konuşmasını istememesinin doğal olduğunu söyledi. Zira herkesin kimin ne kadar maaş aldığını bilmesi pek çok eşitsizliği açığa çıkarır. İşçiler kendileri için daha iyi ücret talep edebilir. Örgütlenebilirler mesela. Çalışanlar kendilerinden yararlanıldığını bilmezlerse, bundan şikâyet de edemezler.

İş arkadaşlarımızın ve arkadaşlarımızın maaşlarını öğrenebilsek, ırk ve cinsiyet ayrımcılığının ne kadar sinsice uygulandığını fark edebiliriz. Erkeklerle aynı işi yapıp daha düşük ücret alan kadınlar var ve bunu, gerek kendileri gerekse birlikte çalıştıkları erkekler maaşlarını paylaşmadıkça öğrenemeyecekler.

Tüm bunları bilsek de rakamlardan bahis açmakta tereddüt edebiliriz.

Hammond’ın dediğine göre, “Araştırmacılar para hakkında araştırma yaparken çok zorlandı. Pek çok insan, hiç tanımadığı bir kimseyle ne kadar kazandığını konuşmaktansa seks hayatını konuşmayı yeğler haldeydi.”

(Hammond’a ne kadar kazandığını sorduğumda, “Sana açıklayabilirim ama araştırmanın sonuçları söylemeyeceğimi gösteriyor,” dedi.)

Eskiden bu tabu yönetici sınıf tarafından açıkça empoze edilmişti. Hammond’ın araştırması “büyük bir Amerikan şirketi” hakkında şüphe çekici bir gerçeği ortaya çıkardı. Bu şirket 1. Dünya Savaşı sonrasında çalışanlarına bir not gönderip maaşlarını birbirlerine söylememelerini salık vermişti. Rivayete göre ertesi gün işçiler maaşlarını kocaman levhalara yazıp boyunlarına asarak işe gelmişlerdi. Bu tür susturucu eylemler sonucunda 1935’te Ulusal İşçi İlişkileri Kanunu’na çalışanların maaşlarını birbirleri ile paylaşmasına izin veren bir hüküm eklendi. Yakın zamanda da Barack Obama, maaşlarını birbirleri ile paylaşan çalışanlara yaptırım uygulanmasını engelleyen bir kararnameye imza attı.

Öte yandan işverenlerin maaş hakkındaki konuşmaları engellemek için pek bir çaba sarf etmesine gerek yok. Patronlar sözleşmeler ile zamları kapalı kapılar ardında konuşarak maaşların üzerine bir perde çekebilir. Paraya dair konuşmaları susturmak için aslında bir şey söylemelerine gerek yok. Facebook arkadaşlarım gibi pek çok işçi, ne kadar çok veya az aldıklarını konuşmaktan utanıyor; dalga geçilmekten, gülünç duruma düşmekten ve kendilerine acınılmasından korkuyorlar. Ücretler hakkındaki tartışmaların bu denli rahatsız edici bir hal almasına da biz müsaade ettik. Zira ağzımızı açtığımızda toplumdan gelebilecek tepkilerden endişe duyuyoruz.

CareerBliss.com adlı iş arama motoruna danışmanlık veren, Tulsa Üniversitesi örgütsel psikoloji bölümünde doçentlik yapan Brad Brummell şöyle diyor: “İnsanlar başkalarıyla aralarını hoş tutmak istiyor. Arkadaşlarının birden kendilerine farklı bir tavır takınmasından çekiniyorlar. Arkadaşım online platformlarda adının yanına maaşını yazıyor ki araştıran maaşını da görsün. Böylece doğum günü partilerine orta karar bir hediyeyle gittiğinde insanlar maaşını bilebilecekleri için ‘Aldığı maaşa göre bize verebileceği de buymuş,’ diyebilirler.”

(Brummell bana, sorduğum için profesörlükten yılda 75.000 dolar, diğer “hibeler, hizmet görevleri ve danışmanlık”tan da 25.000 dolar daha aldığını söyledi.)

Bu tarz konuşmalardan, insanların rahatsız olması ve uygunsuz hissetmesi nedeniyle kaçınıyoruz. Bunun sonucu olarak da başkalarının gelirleri hakkındaki yargılamaların açıklanmamış ayrımların içine işlemesine izin verilmiş oldu.

“Toplumumuzun liyakatle işlediğini düşünmeye çalışıyoruz; insanları cinsiyetine, ten rengine, cinsel yönelimine göre yargılamadığımızı sanıyoruz,” diyor Brummell. “Ama toplumsal olarak kabul gören şeylerden biri de insanların seçtiği mesleğe ve o mesleğin değerine dair yargıda bulunmak.”

İnsanların yaklaşık olarak ne kadar kazandığını bilmenin yolları var. Benim gibi freelance çalışanlar ne kadar ücret aldıklarını anonim olarak whopayswriters.com’da yazabiliyorlar. PayScale ya da CareerBliss’te gibi sitelerde meslek bazında ücret ortalamalarını bulabilirsiniz. Ancak arkadaşınızın on yıldır hiç zam almadan aynı işte çalışıp çalışmadığını ya da başka bir arkadaşınızın rahat bir yaşam biçimine benzeyen şey için ağır bir kredi kartı borcunun altına girip girmediğini bilemezsiniz. Öğretmen teyzenizin tüccar amcanızdan ne kadar daha az kazandığını bilmiyorsunuz; bilseydiniz belki neden böyle olduğunu sorabilirdiniz.
Fast food işçilerinin hakları adına hala devam eden “15 Dolar için Mücadele” kampanyası başarılı bir kampanya. Çünkü en azından içerisinde belirli bir rakam geçiyor oluşu, herkese bu tarz işlerde çalışan insanların ne kadar az para kazandıklarını hatırlatıyor. Bir de daha hafif, statükoya karşı Maria Bamford’unki gibi protestolar var. Maria Bamford Minnesota Üniversitesi’ndeki mezuniyet adresini kullanarak, konuşma ücretini tam olarak nasıl müzakere ettiğini tartışıyor ve kendi sanat çevresine işlerine nasıl değer biçmeleri gerektiğini öğretiyor.

Para ile ilgili sorular sormak çok kişisel geliyor olabilir çünkü gerçekten de kişisel bir şey. Ancak bu yakınlık eksikliği nedeniyle arkadaşlarımızın, ailemizin ve meslektaşlarımızın hangi eşitsizliklerle mücadele ettiğini bilemiyoruz. Yemeğimizi getiren garsonların veya çocuklarımızı eğiten öğretmenlerin ne kadar az ücret aldıklarını bilerek hayatı tekrar gözden geçirebiliriz. Bu bir problem. Haydi gelin para hakkında konuşalım.

*vice.com’daki İngilizce orjinalinden Plaza Eylem Platformu gönüllüleri tarafından çevrildi


Spread the love