Beyaz yakalının siyasete, siyasetin beyaz yakalıya ihtiyacı var – Pınar Hocaoğulları

Malum, ülkede gidişat kötüleştiğinden beri mühendislerin, mimarların ya da daha bütünlüklü ifade etmek gerekirse beyaz yakalıların yaşamları, gelecekleriyle ilgili dertleri, kaygıları arttı. Bu dertler yalnızca çalışma yaşamındaki sorunlarla ilgili olmaktan çıktı. Çözüm ise, çok yaygın yaşanmasa da yurt dışına yerleşme çabaları olarak kendini gösterdi.

Aslında beyaz yakalı camiasında, özelinde mühendis, mimar, plancılar açısından, gitmek için hep bir neden vardı. Çalışma koşullarını iyileştirmek, kariyer basamaklarını daha hızlı tırmanabilmek için, büyük oranda bir süreliğine, yurt dışı planları hep yapılırdı. Bu gidişlerin bir amacı başka bir ülkede, başka mimari yapılarla inşa edilmiş şehirlerde, farklı dilden farklı ırktan insanlarla yeni deneyimler edinerek ufku genişletme isteği olsa da esas amacı geri döndüklerinde Türkiye’deki meslek hayatlarını sorunsuz hale getirecek vasıflar kazanmaktı.

Çalışma yaşamının sorunları belli. Ücretler düşük. Barınma, enerji gibi temel ihtiyaçlardan sonra sanata, gezmeye, görmeye, eğitime, kitaba, dergiye yetmeyecek düzeyde ve hatta borçlanmadan yaşatmayacak kadar yetersiz. Mesailer ise hiç azımsanmayacak kadar fazla. Fazla mesailer büyük oranda ücret karşılığı da yapılmıyor. İşsizlik artık intiharlara sürükleyen, giderek büyüyen bir tehlike. Mobbing, beyin kanamalarına yol açıp yaşamımıza son verecek kadar sürekli ve yaygın bir halde(1). Mühendisler özelinde bir kez daha laf edecek olursak, meslek itibarı yerlerde…

Bu kısım, yani uzun yıllardır giderek daha büyük oranlarla yaşanarak yakıcı hale gelen, iş güvencesini, sağlıklı ve güvenli çalışmayı ortadan kaldıran bu sorunlar uzar da uzar, uzatmayalım.

Bunca sorun karşısında beyaz yakalı, hakları için direnen özne olmak yerine niteliklerine rağmen elinden bir şey gelmeyen mağdur oldu. Bu mağduriyetin beyaz yakalı profili açısından pek çok cevabı var. Cevaplardan biri de örgütsüzlük. Örgütsüz olma eğilimi değil sadece, bu sorunlara karşı harekete geçen bir örgütün olmayışı. Meslek odaları, mühendislerin, mimarların, plancıların, yani üyelerinin ve üye tabanının değişen -yukarıda sıralanan sorunlarla boğuşan- profiline göre konum almadı, alamadı. Ya da beyaz yakalıların ortak örgütü olabilecek sendikalar adres olmayı sağlayacak örnekler yaratamadı.

Şimdilerde ya da tekrar edecek olursak ülkede gidişat kötüleştiğinden beri, tek adam rejiminin inşa edildiği süreçte, diktatörlükle eş değer uygulamaların, baskıların arttığı dönemde, beyaz yakalıların çalışma yaşamındaki sorunları, siyasal gündemlerin gölgesinde kaldı. Mühendislerin, mimarların sohbetlerinde, özgürce yaşam isteği ön plana çıktı.

Değişen durum beyaz yakalıların yaşamlarında da eylemlerinde de değişiklik yarattı. Toplumsal mücadelenin son yıllardaki pek çok eşiğinde, 2013 Haziran İsyanı’nda, 7 Haziran 2015 genel seçiminde, 16 Nisan 2017 anayasa referandumunda nitelikli emek güçleri ve yaratıcılıklarıyla beyaz yakalılar bir başka motivasyon kaynağı yarattı. Dayanışma içinde, direnişte yerini alan beyaz yakalılar sahip oldukları bilgiyi halk yararına kullandıkları pratikler geliştirdi(2).

Tüm olumlu yönlerine rağmen, direniş de, kolektif yaşamın pratikleri de süreklileşemedi, örgütlü bir harekete dönüştürülemedi. Söz beyaz yakalıdan dışarı…

Durum böyleyken, iktidarın inşa sürecini tersine çevirecek, güçlü bir sesle, beraberlikle, hareketle, kendi yaşamlarımıza, özgürlüğümüze ve haklarımıza sahip çıkabilecek, çözümü ülkeyi terk etmede gören eğilime de son verecek örgütlenme, mühendislerin, mimarların, ofis-plaza çalışanlarının da ihtiyacı.

Başka bir ifadeyle ya da doğrudan işaret ederek ‘ses çıkarmayı, durdurmayı, ülkeyi yeniden kurmayı’ hedefleyerek yola çıkan yeni örgütlenme, beyaz yakalıların da örgütü olabilir, olmalı da. Siyasal arenada bu güne kadar çok cılız kalan beyaz yakalıların talepleri, doğrudan beyaz yakalıların temsilcilerinin de yer aldığı bir hareketle açığa çıkabilir, çıkmalı da.

Beyaz yakalıların akılları, fikirleri ve emekleriyle “memleket biziz” diyerek bu yürüyüşe katacak çok şeyleri var.

Pınar Hocaoğulları / Elektronik ve Haberleşme Mühendisi
Politeknik YK Eski Başkanı

(1) İşsizlik intiharları ya da mobbing sebebiyle geçirilen beyin kanamaları mübalağa sanatıyla güçlü anlam katmak üzere yazılmadı. Ne yazık ki bu örnekler gerçeklere dönüşmüş durumda.

(2) Meslek odaları, sendikalar ya da siyasal partiler beyaz yakalıların, mühendislerin adresi haline gelmemiş olsa da, beyaz yakalıların, mühendislerin kendi örgütlenmeleri, Plaza Eylem Platformu, Politeknik örneklerinde olduğu gibi, bu çalışmaları açığa çıkaran kaynaklar oldu.