Gaziosmanpaşa’da, arızalı orta gerilim hattına onarım için çıkıp çarpılan işçi Erkan Keleş’in ölümünün arkasından, ‘cinayet’ gibi bir ihmaller zinciri ortaya çıktı. Keleş’in, gerilim hattına çıkmasını sağlayacak yeterlilik belgesi bulunmuyordu. Buna rağmen Keleş’e gerilim hattında onarım yaptırıldı. Üstelik Keleş’in üzerinde koruyucu araç ve elbisesi de yoktu. Ayrıca iddiaya göre vincin sürücüsü, Keleş’in içinde olduğu sepeti yere indiremedi. Sonuç mu? Gencecik bir eş dul, sekiz yaşındaki bir çocuk ve 20 günlük bir bebek yetim kaldı.
Trabzonlu Erkan Keleş, yedi yıl önce BEDAŞ’a taşeron işçiçi oldu. Ocak 2009’da, taşeron ihalesini ALKAMA adlı şirket alınca, 31 yaşındaki Keleş de çalışmaya devam etti. Maaşı, 840 TL’ydi. Ramazan Bayramı’nın ikinci günü olan 10 Eylül’de mesaisi vardı. Ardında 28 yaşındaki eşini, sekiz yaşındaki oğlu İlhan’ı ve 20 günlük bebeği Ömer Faruk’u bırakıp görevli olduğu Arnavutköy İşletme Şefliği’ne gitti. Saat 17.00 sularında Haraççı’daki bir orta gerilim hattında (1000-34 bin kilowat) arıza çıktığı ihbarı ulaştı. Elektriği kesmekle yetkili mühendis Özkan Gündoğdu, yanına Erkan’ı ve şoför Halit Pekçetin’i alıp böylgeye gitti.
Yavuz Selim Polis Merkezi’nde alınmış ifadelerine göre Gündoğdu, elektriği kesmek için yakındaki trafo merkezine gitti. Kesip Keleş’e telefon açtı. Direğe çıkmadan önce gerilim hattında elektrik olup olmadığını kontrol için kabloya bir tel atıp yoklamasını öğütledi. Şayet elektrik varsa hafif bir patlama çıkardı. Şoför Halit Pekçetin’e göre Keleş, önce yerden kablo atıp kontrol etti. Sonra vinçle tırmanıp hatta üç metre kala yeniden kablo attı. Elektrik olduğuna dair işaret yoktu. Keleş tırmanırken, aşağıda hayvanlarını otlatan Ramazan Kahveci, olan biteni seyrediyordu. Kahveci, tel atıldığını görmemişti:
“Ne yerdeyken ne de sepetin içinde tel atıldığı gördüm. Yukarı çıkınca tele elleri ile bir sefer değdi. İkinciye değdiğinde bir dakika geçmeden patlama oldu. Sepetin içerisinden aşağıya doğru sallandı. Hareketsiz duruyordu.”
Taraflar gerek Emniyet’te verdikleri ifadelerinde, gerekse daha sonra Radikal’e yaptıkları açıklamada karşılıklı birbirlerini suçladı. Anlatımlara göre Keleş ölüme böyle gitti:
Erkan o direğe çıkmazdı
BEDAŞ İşletme Şefi Ali Sönmez’in Radikal’e verdiği bilgiye göre Keleş, Elektrik Kuvvetli Akımlarda Çalışma Yetki Belgesi’ne (EKAT) sahip değildi. Dolayısıyla, orta ve yüksek gerilim hattına çıkmaması gerekiyordu. Sönmez’e bakılırsa, EKAT belgeli diğer çalışan ile Keleş o gün yer değiştirmişti. Ancak teknisyen Gündoğdu’ya göre, Keleş ve diğer vasıfsız işçiler bu hatlarda zaten çalışıyor. Taşeron sürücü Halit Pekçetin de, diğer vasıfsız işçilerin orta ve yüksek gerilimde çalıştırıldığını doğruluyor. Pekçetin, “Keleş, devamlı çıkıyordu. Bu şirket yani, mecburuz” diyor. Taşeron şirket ALKAMA’nın Şantiye Şefi Nusret Çoruh’a göre orta gerilim hatlarına çıkıp montaj işini yapması gereken kişi, montör adı verilen teknisyendi; yani Gündoğdu’ydu. Ve sözleşmeye göre bir BEDAŞ yetkilisi müdahale sırasında Keleş’in yanında olmalıydı.
Elektrik kesilmedi mi
Çoruh, hatta neden elektrik kaldığına yanıt verilmesi gerektiğini söylüyor. Keleş’in ağabeyi Mustafa Keleş, teknisyen Gündoğdu’nun elektriği kesmeyi sağlayan iki panelden birini indirmediği için hatta elektrik kaldığını savunuyor. Gündoğdu bu iddiayı reddediyor.
Koruyucu aracı bile yoktu
Gündoğdu, Erkan Keleş dahil, vasıfsız işçilere taşeron şirket tarafından iş güvenliği araçlarının verilmediğini söylüyor, “Erkan direğe çıkmadan önce herhangi bir özel koruma eldiven, elbise ya da koruyucusu yoktu. Çalışırken de bu tür özel bir giysi veya ekipman da yanlarında bulunmaz. Taşeron firmanın böyle bir şey verdiğini duymadım” diyor. Ağabey Keleş, o gün kardeşinin işe giderken bir nalburdan eldiven alıp gittiğini iddia ediyor. Çoruh ise Keleş’e ekipman ve eğitim verildiğini, bunu denetlemekle yetkili tarafın BEDAŞ olduğunu kaydediyor. Çoruh, “Ceza vermek, BEDAŞ’ın yükümlülüğünde. Özkan Bey’in ceza verme yetkisi var. Malzeme vermediğimizi iddia ediyor da malzemesi olmayan adamı neden direğe çıkarıyor?” diye soruyor.
Polis tutanağı göre, Keleş’in üzerinden çıkanlar şunlardı: üç anahtar, 2,60 TL değerinde madeni para, sigara, çakmak ve elbiseler… Ancak dosyada, temmuz ayında Keleş’e pense, baret, eldiven ve bir kontrol kalemi verildiğine dair kayıt var. Şoför Pekçetin ise Keleş’in üzerinde normal giysileri olduğunu kaydediyor.
Şoför indirmeyi beceremedi
Ölümün tek görgü tanığı olan çoban Ramazan Kahveci elektrik çarpmasından sonra hemen şoförün yanına gittiğini belirterek, “O hiçbir şey yapamadı” diyor. Keleş, bir süre sonra gelen ve direğe tırmanan Gündoğdu tarafından, sepetteki indirme kolu kullanılarak aşağı indirildi. Şoför Halit Pekçetin, ifadesinde, ‘kendisini kaybettiği’ için müdahale edemediğini söyleyerek, kendisini savunuyor.
Aile şikayetçi
Keleş Ailesi, kardeşlerinin hakkını arıyor. Ağabey Mustafa, BEDAŞ’ı ve taşeron şirketi sorumlu tutuyor: “Kardeşim direğe çıkacaklarında, elektriğin kesildiğini söylemelerine rağmen kesilmediğini, ölümden kılpayı döndüklerinden, yaralanan arkadaşlarının olduğundan bahsetmişti. Zaman zaman, ‘BEDAŞ yetkililerinin elektriği kesmeye gelmeyip normal işçilere ‘Siz kesin bizim işimiz var’ dediklerini söylemişti.”
Radikal /İsmail SAYMAZ