Site iconPoliteknik – Halkın Mühendisleri Mimarları Şehir Plancıları

Asıl Derelerin Milim Suçu Yok – Gökhan Marım


Samsun’da 13 insanın hayatını kaybettiği, 1500 yapının sular altında kaldığı sel felaketinden sonra TOKİ Eski Başkanı, şimdiki Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar “TOKİ’nin milim suçu yok ” dedi. 
Ama nedense can kayıplarının yarısı 20 adet  TOKİ konutunda meydana geliyor. 
TOKİ’ye göre de, e ğer TOKİ Küzey Yıldızı Konutları olmasaymış daha çok can kaybı olurmuş. 
Pişkinliklerine diyecek yok. Buldukları çözümler de oldukça yaratıcı: zemin katlara artık oturma izni vermemek! 
Dere yatağına ev yapmamak nedense hala akıllarına gelmiyor. 
Samsun’daki Küzey Yıldızı TOKİ Konutları dere güzergahına yaklaşık 500m uzaklıkta ve binalar çevresine göre  çukurda. 
Derenin (asıl dere yatağından) taştığı yer, derenin üzerinin belediye tarafından kapatıldığı yer. DSİ verilerine göre taşkında gelen su miktarı, selden korunmak amaçlı yapılan sel kapanının dizayn kapasitesinin 2.7 katı. 
Olayın bir başka vehameti ise yağmur esnasında sel kapanında ve sonraki çöp bendinde ciddi miktarda su depolanıyor olması ve su depolanırken yaklaşık olarak 2 saat zaman kazandırmasına rağmen afet yönetimine dair büyük eksikliklerin olması. Bu süre zarfında sadece polis arabalarında anons yapıldığına dair rivayet var. Afet yönetiminin ne kadar başarılı yapıldığının göstergesi olsa gerek. Doğru bir afet yönetimi ile bir çok insan kurtarılabilirdi. Bizdeki afet yönetimi yaraları sarmaya, cenaze kaldırmaya odaklı olduğu için hayat kurtarma becerileri yok.
DSİ açıklamalarına göre, bentler sonrası dereden geçen debi miktarı 500 yıllık taşkın debisi. Ancak bilindiği üzere dere ıslahları 500 yıllık debileri göre yapılmakta. Yani dere ıslahı yapıldıysa 500 yıllık debinin dere yatağından taşmadan geçmesi gerekiyordu. 
Türkiye’de dere ıslahı yapısal bir sorun. Taşkınların felakete dönüşmesinin temel nedeni yapılaşma, belediyelerin rant uğruna dere yataklarını imara açması.
Türkiye de imar planları yapma yetkisi belediyeler ve TOKİ’de var. Bakanlığın da denetleme yetkisi var. Şehrin en güzel yerleri dere kenarları olduğu için belediye başkanları rant uğruna yapılaşmaya izin veriyorlar. Taşkın önleme konusunda uzman kuruluş DSİ olmasına rağmen imar planlarında görüş verme dışında yetkisi yok. 
Hemen hemen tüm mühendislik yapıları; yol, baraj, içmesuyu, sulama hattı için kamulaştırma yapılırken taşkın koruma projelerinde nedense kamulaştırma yok. Bu nedenle özellikle Doğu Karadeniz olmak üzere bir çok yerde dere ıslahları yapılamıyor.
Karadeniz’de tarım arazileri az ve genelde dere kenarlarında. Mülkiyet durumu ise çok parçalı. DSİ, dere ıslahı yapacağız tarlandan bedelsiz ver diyor. 30 metre kadar yakında bulunan tarladan herhangi bir talebi olmuyor. Bu nedenle de dere ıslahları, çok yer kapladığı için  doğayla uyumlu  taş tahkimat yerine, çirkin beton kanallar ile yapılıyor ya da aslında yapılamıyor, yapılmıyor.  
Türkiye’de su yönetilemiyor. Az yağış olduğunda susuzluktan fazla yağış olduğunda selden kırılıyoruz. Belediye başkanları rantın peşinde, bakanlar ise durumu idare etme peşinde. Ölen 13 insanın sorumluluğunu alamayanlar her doğa olayından sonraki becerisizliklerinde olduğu gibi “Takdir’i İlahi” ile açıklamaya çalışıyor. Olan gene bize oluyor, neredeyse TOKİ’ye teşekkür etmemiz bekleniyor.  
Ezcümle, asıl derelerin milim suçu yok. 
Gökhan Marım 

Exit mobile version