ENERJİDE ÖZELLEŞTİRMEYE, YABANCILAŞMAYA, ÇALIŞANLAR İÇİN İŞSİZLİĞE, HALK İÇİN PAHALI ELEKTİRİĞE HAYIR!
Tüm dünyada enerji alanında yürütülen serbest piyasa uygulamaları sorgulanırken, ne yazık ki enerji arz güvenliği sorunuyla karşı karşıya bulunan ülkemizde iktidar, enerji alanında özelleştirmeleri sürdürmektedir. Sanayinin ve günlük yaşamımızın vazgeçilmezi olan elektriği evlerimize getiren enerji dağıtım kuruluşlarımız birer birer özel sektöre devredilmektedir. Üstelik bu devirler otomatik fiyatlandırma uygulamasıyla halkın üzerinden pahalı elektrik satış garantisi verilerek yapılmaktadır.
SEK, SÜMERBANK, TÜPRAŞ, PETKİM, TÜRK TELEKOM, Demir-Çelik Fabrikaları, Rafineriler vb birçok özelleştirme uygulamalarından sonra gelinen nokta ortadadır. Aynı mantıkla yine aynı sonuçların yaşanacağı bilinmesine rağmen Tekel, Şeker Fabrikaları, Demiryolları, Elektrik Dağıtım Şirketleri hızla yeni bir özelleştirme dalgası ile kamunun elinden alınıp büyük firmalara, sermaye gruplarına devredilmektedir. Enerji sektörü hem üretim santralleri hem de dağıtım şebekelerinin özelleştirilmesiyle birlikte büyük bir kaosun içine sürüklenmektedir.63 ili kapsayan 16 bölgede (Aydem, Başkent, Sakarya, Kayseri, Meram, Osmangazi, Uludağ, Çamlıbel, Çoruh, Yeşilırmak, Vangölü, Fırat, Dicle, Gediz, Trakya ve Boğaziçi EDAŞ) dağıtım şebekeleri özel dağıtım şirketleri tarafından işletilmektedir.
Özel sektörün tüm işletmelerinde olduğu gibi, Elektrik Dağıtım hizmetinde de birincil önceliği nitelikli KAMU hizmeti değil, en fazla kardır.
Daha kuruluşu bile aylarla ifade edilecek bir büyük şirket, Elektrik Dağıtımı gibi uzmanlık isteyen bir konuda Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB)‘dan yeterlilik alabilmekte ve ihale sonrası yaklaşık toplam abone sayısının %20‘sine eşit bir büyüklüğü devralabilmektedir. Bu durum bile aslında özelleştirme uygulamalarındaki çarpıklığı, hoyratlığı, kuralsızlığı sergilemek için yeterlidir.Yetkililerin; özelleştirilmesi tamamlanmış ve devredilmiş bölgelerde yaşanan elektrik kesintileri ve tarım/sulamada kullanılan elektrik enerjisinde yaşanan yoğun elektrik kesintileri abone sorunları ve yatırımsızlık gibi sorunlarla ilgili açıklamaları ve değerlendirmeleri düşündürücüdür. Yetkililer, dağıtımı özelleştirilmiş ve devredilmiş bölgelerde yaşanan sorunlarla ilgili sadece şirketleri uyardıklarını söylemiş, “Çok basit hatalar giderilemiyor” gibi çarpıcı ama bir o kadar da acı bir noktaya vurgu yapmış, şirketlerin abone ile olan ilişkilerine ne bakanlık olarak kendilerinin, ne EPDK‘nın ve ne de ÖİB bir söz hakkı olmadığını ifade eden açıklamaları olmuştur. “Çok basit hataları bile düzeltemeyen” sermaye gruplarına elektrik dağıtım hizmeti devredilmiştir.
Son olarak Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından Antalya, Burdur, Isparta illerini kapsayan AKDENİZ EDAŞ‘ta 17 Ağustos 2010 tarihinde yayınlanan özelleştirme ilanıyla satışa çıkarılmış olup 24.11.2010 tarihinde teklifler toplanmıştır.
Elektrik Piyasası Düzenleme Kurulu‘nun (EPDK) kurulmasıyla, elektrik sektörünün özelleştirilmesi süreci başlamış, sektörde kamusal yatırımlar kısılmış, personel alımları durdurulmuş, emekliye ayrılan personellerin yerleri doldurulmadığı gibi, abone sayısı artmasına rağmen personel sayısı azaltılmıştır. İçinde bulunduğumuz dönemde taşeronlaştırmaya hız verilmiştir, Sayaç okuma, açma-kesme, arıza, bakım, işletme gibi hizmetler taşeronlar eliyle gerçekleştirilmektedir. Bunların yansıması olarak hizmet kalitesinde meydana gelen düşüş enerji sektöründe özelleştirmelerin psikolojik gerekçesi haline getirilmiştir. Bu güne dek yapılan bütün özelleştirmelerden ortaya çıkan sonuç enerji özelleştirmelerinde de yaşanacaktır. Sadece kar etme güdüsüyle hareket edecek olan özel şirket, arıza, bakım, onarım ve tesisleşme çalışmalarını aksatacaktır. Fiyat eşitleme mekanizmasının, özelleştirme sürecinin tamamlanmasından sonra devre dışı bırakılmasıyla birlikte her bölge kendi elektrik fiyatını belirleme hakkına sahip olacak ve bu durum elektrik faturalarına zam olarak yansıyacaktır. Bu güne dek özelleştirilen dağıtım şirketlerinin özelleştirme sonrası durumu değerlendirildiğinde; dağıtım bölgelerinden gelen şikayetlerin yoğunlaştığı, sokak aydınlatmaları, elektrik enerjisi kesinti süresi ve sıklığı ile yeni yerleşim bölgelerindeki konutlara elektrik enerjisi ulaştırılamaması gibi sorunların ortaya çıktığı görülmektedir. Üretilen Enerjinin hemen tüketilmesi gerektiğinden enerji merkezi bir otorite tarafından yönetilmelidir. Parçalı hale getirilirse sağlıklı bir yönetim olmaz. Rekabet sonucu elektrik fiyatları ucuzlayacak istihdam artacak denilmektedir. Ancak bunların hiçbirisinin gerçekleşmediğini görüyoruz. Her dağıtım bölgesinin tek şebekesi vardır. O şebekeyi de bir firmanın alması halinde rekabetten söz etmek mümkün değildir. Verimlilik adı altında çok çalıştırılan personelin yaptığı iş kazalarında ciddi artış olmakta ve buna bağlı olarak ta iş güvencesi azalmaktadır.Özel sektörün tek düşündüğü az maliyetle çok para kazanmaktır.
AKDENİZ EDAŞ‘ta mühendisinden işçisine ve memuruna kadar çalışanlar, çok değişik statülerde istihdam edilmektedirler. Nakle tabi memurlar ise bugüne kadar kazanmış oldukları mesleki bilgi ve uzmanlık alanları ile ilgili olmayan diğer kamu kurumlarına kadro ve pozisyonları yok sayılarak nakil edilmektedirler. Memurlar dışındaki diğer çalışanlar özelleştirme sonrasında; emekliliği gelenler zorunlu emekli edilirken, emekliliği hak etmeyenler 4/C statüsünde güvencesiz ve düşük ücretle diğer kamu kurumlarına gönderileceklerdir. Ayrıca bu güne kadarki deneyimleri göz önüne alınmadan, vasıfsız statüde çalıştırılacaklardır. Özelleştirme sonucunda kurum seçme hakkı olmayan çalışanlar içinde yasal düzenleme bir türlü yapılamamış olup mağduriyetleri giderek artacaktır. Özellikle Kepez Elektrik TAŞ‘ nin devri sonucunda AKDENİZ EDAŞ‘ a geçen mühendis ve teknisyenler ile diğer çalışanlar kapsam dışı daimi işçi statüsünde çalışırlarken özelleştirme sonucunda güvence ve statüleri belli olmayan bir duruma düşeceklerdir.
TMMOB Antalya İl Koordinasyon Kurulu bu yaşanan talan düzeninin sonlanması adına takipçiliğimizi her alanda sürdüreceğiz. KAMU hizmeti olan elektrik dağıtım hizmetinin merkezi ve özerk bir yapı içerisinde KAMU yararına ve KAMU tarafından yapılmasının gerekliliğini her platformda savunacak, sürecin takipçisi olacağız.
• Yaşamsal bir ihtiyaç olan elektrik enerjisinin güvenliği, sürdürülebilirliği ve ulaşılabilirliği nasıl sağlanacaktır?
• Özelleştirmelerden elde edilecek milyarlarca dolar gelir nasıl ve hangi alanlarda kullanılacak?
• Devir işlemi tamamlandığı zaman tüketicilerin ve kurum çalışanlarının karşılaşacağı sorunlar neler olacak?
Özel sektör ‘tatlı‘ kar garantisi olmadığı sürece elektrik alanında yatırım yapmamaktadır. Yatırım yapsa bile, 1 Temmuz‘da 13 ili kapsayan 6 saatlik kesinti olayında yaşadığımız gibi, karı için şalter indirebilmektedir. Elektrik talebinin karşılanamaması durumunda ülkemizin karşı karşıya kalacağı tehlike nedir? Öncelikle kentlerde yaşam durur. Karanlıkta kalan kentte, metro başta olmak üzere ulaşım sistemleri tıkanır. Çalışmayan trafik ışıkları kaosa neden olur, havaalanlarında kontrol sistemleri devre dışı kalır. Hastanelerde kullanılan pek çok alet kullanılamaz, bulaşıcı hastalıklar artar. Karanlık sokaklarda güvenlik sağlanamaz. Yürüyen merdivenler, bankamatikler, asansörler, bilgisayarlar, buzdolapları, ocak ve fırınlar, çamaşır ve bulaşık makineleri, kombiler çalışamaz, kentin su dağıtım sistemlerinde sorunlar yaşanır.Elektrik ihtiyacının düzenli ve sürekli karşılanamaması durumunda fabrikalarda işler durur, çalışanlar zorunlu izne çıkarılır, bu zorunlu izinleri işten çıkarmalar izler. Sanayi, turizm ve hizmet sektöründe büyük yıkım yaşanır. Ekonomik kriz bu kez önlenemez ve katlanılamaz bir boyuta ulaşır.
Sonuç olarak, özelleştirme ihalelerinin tamamı kamuoyu nezdinde tartışmalı hale gelmiş ve özelleştirme adeta yabancılaştırma ve zam şeklinde algılanmaya başlamıştır. Ekonomik düzelme için çare olmadığı, halka “daha az hizmet, daha fazla külfet” olarak geri döneceği bilinen özelleştirme uygulamalarından ve başta enerji özelleştirmelerinden derhal vazgeçilmelidir. Enerji herkes için en vazgeçilmez bir yaşam-insan hakkıdır. İnsanların enerjiye ulaşmasını temin etmek ise kamusal bir sorumluluktur. Bu bilinçle; enerji alanındaki piyasacı yasaların yarattığı tahribat değerlendirilmeli, bu tahribatın giderilmesini sağlamak için derhal planlı, merkezi ve milli bir enerji sektörünün oluşturulması sağlanmalı; bunun için özelleştirilen yerler kamulaştırılmalı, planlama süreçlerine sektörde örgütlü emek ve meslek örgütlerinin, bilimsel kurumların katılımı sağlanmalıdır. Halka kesintisiz, kaliteli, ucuz enerji sağlamak temel yaklaşım haline getirilmelidir. Ülke geleceği için stratejik öneme sahip olan enerji alanı özel çıkarlara teslim edilemez. Bu nedenle elektrik hizmetindeki özelleştirmeler bir an önce durdurulmalı ve kamu yararı gözetilerek bütüncül politikalara geçiş sağlanmalıdır.
Saygılarımızla.
TMMOB Antalya İl Koordinasyon Kurulu