2. Ulusal İç Mimarlık Öğrencileri Buluşması İTÜ’de Gerçekleşti
Spread the love

İstanbul Teknik Üniversitesi’nin ev sahipliği yaptığı 2. Ulusal İç Mimarlık Öğrenci Bulaşması 12 Mart 2011 Cumartesi günü yaklaşık 400 iç mimarlık öğrencisinin yanı sıra bir çok akademisyen ve İç Mimarlar Odası’nın katılımıyla gerçekleşti.
 
Mimarlık, iç mimarlık ve tasarım alanından önemli isimlerin konuk konuşmacı olarak yer aldığı etkinlikte tasarım, iç mimarlık ve meslek alanı hakkında geniş tartışmalar yapıldı. 
 
Sabahın erken saatlerinde Türkiye’den ve Kıbrıs’tan iç mimarlık öğrencileri etkinliğin yapıldığı İTÜ Mimarlık Fakültesi Taşkışla Binası’na geldiler. Etkinlik Saat 10.00’da programın sunuculuğunu yapan  İTÜ İç Mimarlık Bölümü Mezunu Cansu Tolunay’ın hoş geldiniz konuşması ile başladı. Ardından Fakülte Dekanı Orhan Hacıhasanoğlu İTÜ’nün tarihi ve Mimarlık Fakültesi’ndeki bölümler hakkında bilgi verirken, İTÜ Mimarlık Fakültesinin Mimarlık, İç Mimarlık, Peyzaj Mimarlığı, Şehir ve Bölge Planlama ve Endüstri Tasarımı bölümlerinin birarada bulunduğu tek fakülte olduğunu söyledi. İç Mimarlık bölümü lisans öğrencilerinin ilk 3 dönem Mimarlık ve Peyzaj Mimarlığı bölümleri ile ortak dersler alarak disiplinlerin eşgüdümü konusunda okul sıralarında adım attıklarını belirtti.
 
İç Mimarlık Bölüm Başkanı Hasan Şener ise açılış konuşmasında Türkiye ve Kıbrıs çapında iç mimarlık öğrencilerinin ortak etkinlikler yapmasının önemine değinerek toplumda giderek artan iç mimarlık alanının bu talebe uygun biçimde örgütlenmenin ve yapılanmanın şart olduğunu söyledi. 
 
Etkinliğin ilk konuşmacısı olan Han Tümertekin, iç mimarlık öğrencileri ile deneyimlerini paylaştı. Öncelikle bir iç mimar olarak iç mekanda dokunulan her yere yaratıcılığımızı göstermenin abartılı tasarımlara yol açabileceğine değinerek, daha rahat davranarak, gerekirse bazı aksamları hazır üretim malzemelerden karşılayarak mekanın bütününe yönelik öneriyi gerçekleştirmenin mümkünlüğünden bahsetti. Yaklaşık 20 yıl önce gerçekleştirdiği Beyoğlu Robinson Kitapevi Projesi, Santral İstanbul Müze Projesi ve konut projeleri hakkında hazırladığı sunumlar ile tasarım sürecinde başından geçen deneyimleri samimi bir şekilde iç mimar adayları ile paylaştı ve hoş bir deneyim aktarımı yaşattı.
 
Aydınlatma tasarımı konusundaki bilgi ve deneyimlerini paylaşmak üzere etkinliğe katılan Aydınlatma Tasarımcısı Nergis Arifoğlu ışığın iç mekanda kullanımının önemini hatırlattı. Işığın salt bir aydınlatma elemanı olmanın ötesinde yapay ve doğal aydınlatma yöntemleri ile bir ifade aracı olarak tasarımda yer alabileceğini çarpıcı görsellerle ifade etti.
 
Hasan Çalışlar, sunumuna geçtiğimiz yaz aylarında İç Mimarlar Odası tarafından iç mimarlık disiplini alanına girdikleri gerekçesiyle, Erginoğu&Çalışlar Mimarlık Ofisi’ne açılan suç duyurusunu hatırlattı ve konu hakkında iç mimarlık öğrencilerine karşı kendisini ifade etmek ve tartışmak istediğini belirtti. İç mimari uygulama nedir, kim yapar, iç mimar kimdir, mimar kimdir soruları üzerinden iç mimarlık disiplini hakkında görüşlerini ifade etmeye çalışan Çalışlar, “ev hanımlarının, alçıpancıların” dahi yapabildiği iç mimarlık uygulamalarının, konu hakkında kendini geliştirmiş ve ehil hale gelmiş mimarlar tarafından yapılmasında bir sakınca olmadığını düşündüğünü söyledi. Kendi ofisinden çıkan iç mekan uygulamalarını sunarak bu uygulamalardaki dekorasyondan, duvar kaldırmaya, yapısal kararlardan boya seçimine her şeyi iç mimar-mimar beraber ya da yalnız başına da yapabileceğini, bunun birbirine giren girift bir ilişkisi olduğunu ifade etti. Akademik klişenin iç mimarlık yapıp yapmamak için önem arz etmediğini ifade eden Çalışlar, karaciğer nakli gibi karmaşık olmadığını düşündüğü mimarlık ya da iç mimarlık işini bu işi “uğraşıp, kafaya takan” herkesin yapabileceğini söyledi. “Serbest piyasa koşullarında işini iyi yapan kazanır” şeklinde bir bakış açısı ortaya koydu. Konuşması sırasında kullandığı sert söylemler salondaki iç mimarlık öğrencilerinin tepkisi ile karşılaştı. Hasan Çalışlar’a yöneltilen “Ofisinizde iç mimar bulundurmayı düşünür müsünüz?” şeklindeki soruya “Şimdiye kadar çalıştırmadım, çalıştırmayacağım da…” şeklinde cevap verdi. Çalışlar, geleceği hakkında kaygı duyan, mesleğini seven iç mimarlık öğrencileri açısından gerilim dozu yüksek, saldırgan ve üzücü bir duruş sergiledi.
 
Uzun süredir var olan ‘iç mimarlık meslek alanının sınırları’ tartışması, yıllar yılı devam etse bile genç iç mimarların güvencesiz ve esnek çalışma koşulları altında çalışmasına karşı çeşitli yaptırımlar sağlayacak girişimleri mimar ve iç mimarların ortaklaşa yapması gereklidir. Mimarlık ve iç mimarlık meslek alanını “işini iyi yapan kazansın” şeklinde piyasa koşullarına havale etmek, Hasan Çalışlar’ın projelerindeki gibi iyi sonuçlar doğurmamakta, kentler mimar ya da iç mimarlara bağlı olmaksızın kaçak, çevre ile uyumsuz, rantı birinci planda tutan, yanlış mimari ve içmimari uygulamaları ile dolmaktadır. 
 
Kenan Pençe Tasarım – K olarak şimdiye kadar hazırlamış olduğu mimarlık ve iç mimarlık sunumlarını, tasarımda konsept ve kimlik yaratma olgusu ile ele alarak iç mimarlık öğrencileri ile paylaştı. Kenan Pençe’nin el çizimleri ile hazırladığı sunumlar öğrencilerin ilgisini çekti.
 
Salih Küçüktuna ve Alper Derinboğaz “Performativity and gradient in design” başlıklı bir sunum gerçekleştirdiler. Geometrik formlar arasındaki milyonlarca asal form arasında işlem yapabilme yeteneğinin bugün ilk kez karşılaştığımız bir durum olduğu ve bunun performansa etkilerini tartıştılar. Daha evvel gerçekleştirdikleri atölye ve egzersizlerden örnekler göstererek yüzeylerin çoğalması ve manipülasyonundan oluşan dokuların malzemeye, malzemelerin yapıya dönüşebildiği “oluklu mukavva” gibi adi malzemelerden oluşmuş yüksek performanslı yapısal formları sundular.
 
Mobilya tasarımı üzerine konuşma yapan Faruk Malhan derimiz ve kıyafetlerimizden sonra bizi sarmalayan üçüncü katman olarak mobilyayı gördüğünü ifade etti. “Doğanın yaptıklarından gayrı yapılan her şey tasarımdır, evler mobilyalar, köprüler, tüneller hepsi tasarım ve biz tasarladıkça doğadan alıyoruz, doğal olan azalıyor yapay olan artıyor” diyen Malhan her defasında doğadan biraz çalındığını söyledi. Dolayısıyla tasarımcının sorumluluğunun büyük olduğuna vurgu yaparken “Mobilya dediğimiz şey de bir taraftan doğa ile barışık bir taraftan insanın ergonomisiyle barışık olmalıdır” şeklinde görüş bildirdi.
 
Nazlı Gönensay da projeleri üzerinden mesleki paylaşımlarda bulundu. Fonksiyon, estetik ve ekonomi arasındaki ince dengeyi yakalamayı hedefleyen, değişen dünyanın temel ihtiyaçlarına orijinal tasarım çözümleri arayan, araştırma ve geliştirme odaklı, yenilikçi ve tecrübeli bir mimarlık ve tasarım mutfağı gibi çalıştıklarını ifade eden Gönensay sorgulayıcı ve araştırmacı bir biçimde farklı bakış açıları ile ince bir zanaatkar ruh ile çalıştıklarını belirtti. Para politikalarının hegomonyası altında tasarım yapmaya çalıştığını ifade ederken sınırları zorlamayı ve kavramlara değişik açılardan bakmayı öğrencilik yıllarında kazandığı alışkanlıklara borçlu olduğunu ifade etti.
T
arın Örgen konuşmasına öğrenciler karşısında duyduğu heyecanı ifade ederek başladı. Amerika Birleşik Devletleri’nde akademisyen olarak görev yapan Örgen Auburn Üniversitesi’ndeki durumu aktarırken  iç tasarımcı, iç dekoratör, iç mimar olarak 3 farklı disiplinin bir arada eğitim aldığını, her bir alanın meslek açısında sınırlarının son derece sınırlı olduğunu ancak Auburn’da eğitimi hep birlikte alarak münakaşadan uzaklaştıklarını belirtti.
 
TMMOB İç Mimarlar Odası Merkez Yönetim Kurulu üyesi Uluslar Arası İlişkiler Sorumlusu Osman Demirbaş; Türkiye’yi temsilen katıldığı mesleğin uluslar arası federasyonu olan IFI | The International Federation of Interior Architects/Designers’ın düzenlediği küresel sempozyum hakkında bilgi verdi. Dünya çapında en eski iç mimarlık örgütü olan Türkiye İç Mimarlar Odası’nın uluslar arası platformda tanınırlığının arttığını söyleyen Demirbaş, IFI’da tam oy hakkı aldıklarını belirtti. Bir takım tanımların oturtulması için çalışmaların başladığını, bu çalışmaların yansımasıyla önümüzdeki yıllarda Türkiye’de de heyecan verici gelişmelerin önünün açılacağının müjdesini verdi.
 
İç Mimarlar Odası İstanbul Şube Sekreteri Sema İşbilir oda hakkında bilgi verici bir konuşma yaptı. Oda kimliğinin, örgütlenmenin gerekliliğinin bir sonucu olduğunu ifade etti. Yasal olarak da odaya üye olmanın zorunlu olduğunu belirtti. Mesleğin geleceği için üye sayısının artması gerektiğini söyleyen İşbilir, Oda Öğrenci Üyeliği’nin de mümkün olduğunu, öğrencilik hayatından itibaren oda üyeliğinin başlatılmasını ve tüm öğrencilerin önümüzdeki Kasım ayında yapılacak Öğrenci Üye Kurultayı’na katılmasını beklendiğini belitti.
 
3. Ulusal İç Mimarlık Öğrencileri Buluşması’nın gelecek güz döneminde Anadolu Üniversitesi’nde olması kararlaştırıldı.
Oldukça yoğun ve verimli bir programın ardından isteyen öğrenciler Taksim’de bulunan The Hall adlı mekanda eğlenerek günü tamamladılar.
 
 
politeknik.org.tr 

Spread the love