‘Türk mucizesi’: Meslek hastalıkları sıfırlanıyor- Dr. Arif Müezzinoğlu & Dr. Ahmet Tellioğlu* (Sendika.Org)
Spread the love

Türkiye, işe bağlı hastalıklar ve meslek hastalıklarıyla mücadelede sıradışı bir profil sunmaktadır; Türkiye’de teşhis edilen meslek hastalığı sayıları ve yıllık insidansları 25 yıldır düzenli olarak azalmaktadır!

İncelediğimiz yıllar boyunca Türkiye’de çalışanlar tamamen sendikasızlaştırılmış, kamu çalışanlarının sayısı büyük ölçüde azaltılmış, taşeron çalışma yaygınlaştırılmış, işyeri hekimleri güvencesizleştirilmiş ve bütün bunlar olurken meslek hastalığı insidansları da 1990’da 100.000 çalışan başına 36,6’dan, 2013’te 100.000 çalışan başına 3’e gerilemiştir. Görünen odur ki mucize MH teşhis rakamlarındaki mucizevi düşüş değildir. Mucize Türkiye’de çalışanların neredeyse bir nesile sığacak kısa bir zaman diliminde tümden sendikasızlaştırılmış ve büyük ölçüde güvencesizleştirilmiş olmalarıdır

meslek-hastaligi

İşe Bağlı Hastalıklar

İşle ilgili/işe bağlı sağlık sorunları ve hastalıklarını en geniş anlamıyla çalışma şartlarının kısmen ya da tamamen neden olduğu veya kötüleştirdiği fiziksel ya da ruhsal sağlık sorunları ve hastalıklar olarak tanımlayabiliriz.[1]

2012 tarihli önemli bir çalışmada[2] dünyada her yıl 100,000 çalışandan 54,8’inin (54,8/100.000) işe bağlı hastalık, 10,3’ünün de (10,3/100,000) iş kazaları nedeniyle hayatını kaybettiği tahmin edilmektedir. Bu rakamlar Türkiye’nin içinde yer aldığı Avrupa bölgesi için yıllık 92,8/100.000 çalışan ve 7,6/100.000 çalışandır. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) tahminlerine göre ise dünyada gerçekleşen ölümler[3] ile hastalık/ölüm nedeniyle kaybedilen sağlıklı günlerin[4] yaklaşık %1,7’si işe bağlı risk faktörlerine atfedilmektedir. WHO’nun 2009 tarihli bu raporunda işyeri havasındaki zararlı maddelere maruz kalmanın ‘Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı’na (KOAH) bağlı ölümlerin %12’sinden ve en yaygın mesleki kanser olan AC kanserlerinin %8’inden sorumlu olduğu tahmin edilmekte; keza endüstrileşmiş ülkelerden işe bağlı stresten kaynaklanan depresyon ile koroner kalp hastalığı arasındaki bağlantıya dair güçlü kanıtlar derlendiği ifade edilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü’yle bağlantılı yine bir başka önemli çalışmada[5] ise seçilmiş işe bağlı risklerin (kazalar, kanser yapıcı maddeler ve işyeri havasındaki zararlı maddeler) global olarak her yıl 100.000 çalışandan 19,9’unun iş kazalarının ise her 100.000 çalışandan 11,5’inin ölümünden sorumlu olduğu tahmin edilmektedir.

İşe bağlı hastalıkların etkilediği nüfusun genişliği ve neden olduğu sağlık sorunlarının çeşitliliğine rağmen dünyada esasen işe bağlı hastalıkların tamamını değil hastalığa neden olan maruziyetin tamamen işten kaynaklandığı ‘Meslek Hastalıkları’nı (MH) teşhis etmeye ve tanımaya dönük sistemler bulunmaktadır. Meslek hastalığı ise Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından işe bağlı risk faktörlerinden kaynaklanan maruziyetler sonucu ortaya çıkan hastalık olarak tanımlanmaktadır.[6] Bu tanımın iki temel unsuru vardır: 1. Hastalık ile iş kaynaklı maruziyet arasındaki nedensel ilişki 2. Hastalığın maruziyete uğrayan kişilerde normal nüfusun üzerinde bir sıklıkta görülmesi. [7]

Oysa iş olağanüstü çok sayıda insani, maddi ve sosyal koşulun olağanüstü çok sayıda farklı kombinasyonu içinde ifa edilen bir etkinliktir. Üstelik işe bağlı hastalıkların büyük çoğunluğu işyerindeki ya da çalışma sırasındaki etkene maruz kalınmasından yıllar sonra ortaya çıkmaktadır. Bu durumda ortaya çıkan hangi hastalık belirtisi ya da bulgusunun hangi işyerinden, işin hangi kısmından ya da işi çevreleyen şartların hangisinden kaynaklandığını kanıta dayalı şekilde ortaya koyabilmek oldukça zorlaşmaktadır. Bu zorluk önceden tespit edilmiş spesifik bir faktör ve bu faktörün varlığını gösteren üzerinde uzlaşılmış kanıtlar olmadığı durumlarda, hastalığın meslek hastalığı olarak tanımlanamamasına yol açmaktadır. Kaldı ki; işten kaynaklanan kimi hastalık etkenlerinin spesifik olarak tespit edilmesi durumunda dahi bunun işverenler ve kamu otoritelerince kabul edilmesi uzun yıllar alabilmektedir.[8]

İşe bağlı hastalıklardan sadece meslek hastalıkları teşhis edilmeye çalışılmakta ama bunda da başta yukarıda ifade ettiğimiz neden ve buna eşlik eden pek çok nedenden yeterince başarılı olunamamaktadır. Tüm ülkelerde değişik ölçülerde meslek hastalıklarının gereken ölçüde teşhis ve tazmin edilmemesi (under-reporting) sorunu değişen ölçülerde yaşanmaktadır. Bu nedenle tüm ülkelerden başta meslek hastalıkları olmak üzere işe bağlı hastalıkların teşhisini arttırıcı önlemler almaları, işten kaynaklanan hastalık ve ölümleri teşhis ve kayıt edecek sistemleri geliştirmeleri beklenmektedir.[9]

Rapor edilen hastalık ve yaralanmaların tipleri ve raporlama eğilimleri –o ülkedeki yn.- ilgili mevzuat ve sosyal güvenlik kapsamına göre geniş ölçüde değişmektedir.[10] Bir meslek hastalığının bir ülkede az teşhis edilmesi bu hastalığın o ülkede olmadığının ya da bu hastalığa karşı başarılı bir koruma yapıldığının kanıtı olamamaktadır. Tam aksine bir ülkede çok sayıda meslek hastalığının teşhis edilmesi (sigorta sistemi tarafından tanınması yn.) o ülkede saptama ve bilgilendirme sistemlerinin iyi kurulmuş olduğunu göstermektedir.[11]

Türkiye’de Durum

Gerek yukarıya aldığımız ve WHO, ILO gibi uluslararası örgütlerin referans aldığı bilimsel çalışmalardan gerekse de Türkiye’nin de dahil olduğu Avrupa bölgesindeki kimi ülkelerde teşhis edilen meslek hastalığı sayılarından[12] Türkiye’de her yıl

-İş kazalarına bağlı olarak gerçekleşen ölümlerin yaklaşık 213– 1014 katı sayıda meslek hastalığına bağlı ölüm,

-Çalışan nüfusun 100.000’de 5015 veya 68-10016 sayıda meslek hastalığı teşhis ediliyor olması gerektiğini söyleyebiliriz.[17]

Kaldı ki; Türkiye’de gerçekleşen ölümlü iş kazalarına ait rakamlar yukarıya aldığımız tahminleri doğrular niteliktedir. 1990-2014 yılları arasında gerçekleşen ölümlü iş kazası insidans ortalaması 100.000 çalışan başına 22,5 ve son 10 ve 5 yılın ortalamaları da sırasıyla 100.000 çalışan başına 13 ve 12’dir.[18]

Türk Mucizesi

Fakat Türkiye, işe bağlı hastalıklar ve meslek hastalıklarıyla mücadelede sıradışı bir profil sunmaktadır; Türkiye’de teşhis edilen meslek hastalığı sayıları ve yıllık insidansları 25 yıldır düzenli olarak azalmaktadır!

1990-2014 yılları arasında teşhis edilen ve sigorta sistemi tarafından tanınan meslek hastalıklarının insidansını gösterir grafik aşağıdadır.

Türkiye’de Yıllara Göre Teşhis Edilen MH İnsidansları-100.000 çalışan başına[19]

1-1

Türkiye’de 1990 yılında 36,6/100.000 olan MH insidansı 2014 yılına gelindiğinde 10 kat gerileyerek 3,7/100.000 olmuştur.

Türkiye’nin yıllık insidans rakamlarıyla kimi Avrupa ülkeleri’nin[20] verilerine ulaşabildiğimiz yıllarından elde ettiğimiz ortalama insidans rakamlarıyla birlikte gösteren grafik ise aşağıdadır.

2

Bu ülkelerde 1990 yılında her 100.000 çalışan başına yılda ortalama 67 MH teşhis edilir iken bu ortalama insidans 2006 yılında 102/100.000’e çıkmıştır, MH teşhis/tanıma insidansları 17 yılda ortalama 1.5 kat artmıştır. Türkiye’de ise aynı yıllarda gelişme tam tersi yönde olmuş MH teşhis insidansı 100.000 çalışan başına 36.6’dan 7,3’e 5 kat gerilemiştir. Keza bu verileri aşağıdaki tablolarda olduğu gibi başka kaynaklardan kontrol ettiğimizde de durum değişmemektedir.

3

*Eurogip 2002’den aktaran Occupational Health Eight Priority Action Areas for Community Policy, European trade Union Technical Bureau for Health and Safety

**Report on the current situation in relation to occupational diseases’ systems in EU Member States and particular relative to Commission Recommendation 2003/670/EC EFTA/EEA countries, in Diseases and gathering of data on concerning the European Schedule of Occupational relevant related aspects, EUROPEAN COMMISSION

Meslek Hastalıklarından Kaynaklanan Ölümler

Yukarıya aldığımız verilerden görüldüğü gibi Türkiye MH’nın teşhis ve tanınmasında sıfırlamaya çok yaklaşmıştır. Fakat meslek hastalıklarıyla alakalı başka bir alanda sıfırlama sürecini tamamlamıştır: Türkiye’de son 10 yılda MH’a bağlı olarak geliştiği kabul edilen ölüm sayısı toplam 56’dır. MH’a bağlı ölümleri sıfırlama süreci 2000 yılında başlamış ve bu günlerde tamamlanmış gözükmektedir. Türkiye’de 2013 ve 2014 yıllarında MH’na bağlı ölüm kaydetmemiştir. Aşağıdaki grafik Almanya ve Türkiye’nin meslek hastalığı ve iş kazalarına bağlı ölüm insidanslarını karşılaştırmaktadır. İş kazalarına bağlı ölüm insidansları Almanya’nın çok üzerinde (4-5 katı) seyreden Türkiye’nin MH’na bağlı ölüm insidansları 1997’den itibaren dramatik olarak gerilemeye başlamış 2007’den itibaren de sıfırlanmıştır!

4-1

Sources: –Dokumentation des Berufskrankheiten-Geschehens in Deutschland BK-DOK 2005, Barbel Haupt and others, Deutsche Gesetzliche Unfallversicherung e.V. (DGUV) -DGUV Statistics 2010, 2011, 2012, 2013, 2014 Figures and long-term trends Deutsche Gesetzliche Unfallversicherung e.V. (DGUV) -Annual Statistical Reports of Public Insurance Institution of Turkey

Meslek Hastalıklarındaki Azalmanın Olası Nedenleri

Bir hastalığın bir toplumdaki insidansı dramatik olarak düşüyorsa aşağıdaki olasılıkları düşünmek gerekir:

1-Hastalık etkeni dramatik ölçüde azalmıştır. Bu durumda risk altındaki nüfus etkenle daha az karşılaşacağından hastalık da daha az görülecektir. Örneğin sıtmayla mücadelede bataklıkların kurutulmasının mantığı budur.

Acaba incelediğimiz dönemde Türkiye’de MH etkenleri azalmış ya da risk altındaki nüfus bu etkenlere daha mı az maruz kalmıştır?

Böyle bir veriye sahip degiliz. Tam aksine inceledigimiz yıllarda üretim tekniklerinde olağan dışı bir değişiklik olduğuna dair belirti olmadığı gibi bu dönemde (1990-2014) Türkiye çalışılan saat başına üretimini yukarıya aldığımız diğer bütün ülkelerden -İtalya istisna olmak üzere 64%- daha fazla olmak üzere 60% artırmıştır. [21] Keza aynı dönemin verilerini derleyebildiğimiz bir başka uzunca kesitinde (1996-2013) Türkiye’li bir işçinin yıllık ortalama çalışma süresi buradaki karşılaştırmada içerilen bütün diğer ülkelerden fazla olmak üzere[22] yıllık 1903 saat olmuştur. Bu dönem için OECD ortalaması 1808 saat/yıl’dır. OECD üyesi ülkeler arasında, Türkiye haftada 50 saatten fazla çalışan işçi sayısı bakımından en yüksek orana (%43) sahiptir. Halbuki tüm OECD ülkeleri için, haftada 50 satten fazla çalışma oranı ortalama olarak erkek çalışanlarda %12, kadın çalışanlarda %5’dir.

Yani incelediğimiz bu dönemde Türkiye’li çalışanlar Avrupalı çalışanlar göre daha fazla çalışmış, daha çok üretmiş, dolayısı ile işe bağlı hastalık etkenleriyle daha çok karşılaşmış ama Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) MH rakamlarından anlaşılmaktadır ki bu etkenlerden daha az hastalanmışlardır!

2-Koruyucu önlemler yaygınlaşmıştır. Örneğin bulaşıcı bir hastalığa karşı aşılamada olduğu gibi etken doğrudan azaltılamasa da etkene karşı alınan önlemler arttırılmış, bu yolla hastalık önlenmiş olabilir. Bu durumda da hastalığın daha az görülmesi beklenir.

Acaba incelediğimiz dönemde Türkiye’de MH’na yol açan etkenlere/risklere karşı çalışanları koruyucu önlemlerin arttığına dair bir iddiada bulunulabilir mi? Evet böyle bir iddiada bulunulabilir, çalışanların bu dönemde iş kazasına uğrama oranlarındaki nisbi iyileşme de bu iddiaya kanıt olarak ileri sürülebilir. Çünkü; örneğin Türkiye’de 1994 yılında yaklaşık 30/100.000 olan ölümcül iş kazası insidansı 2006 yılına gelindiğinde yaklaşık 20/100.000 olmuştur. Bu oransal azalma eğilimi yukarıya aldığımız Avrupa ülkelerinde de gözlenmektedir. Yukarıda seçili Avrupa ülkelerinde de 1994 yılında yaklaşık 4,8/100.000 olan ölümcül iş kazası insidansı[23] 2006’da 3/100.000’e gerilemiştir. Türkiye’deki ölümcül iş kazası rakamlarının Avrupa ülkelerindeki ortalamadan çok fazla olmasını bir kenara bırakalım, Türkiye işe bağlı sağlık sorunlarının hastalık ve yaralanmalar alt başlıklarında karşılaştırdığımız Avrupa ülkelerinden ciddi bir biçimde ayrışmaktadır. Aşağıdaki grafik bu paradoksal ayrışmayı açık bir şekilde göstermektedir. Grafik Türkiye ve seçili Avrupa ülkelerini ölümcül iş kazası başına teşhis edilen/tanınan MH sayısı bazında karşılaştırmaktadır.

5

Grafikten görüleceği üzere ölümcül iş kazası başına teşhis edilen MH sayısı seçili Avrupa ülkelerinde 1994 yılında ortalama13,7 iken 2006’da 34,5’e yükselmiş, Türkiye’de ise bu oran 1,07’den 0,36’ya gerilemiştir. Ölümcül iş kazalarındaki göreli iyileşme seçili Avrupa ülkelerinde teşhis edilen MH sayılarında artışla paralel giderken Türkiye’de tam aksi olmuştur.

3-Hastalığı teşhis etmenin tıbbi olanakları azalmış olabilir. Bu durumda etken de hastalık da yerli yerinde duruyordur ama savaş, doğal afet, ekonomik kriz ya da siyasi kaos vb. bir nedenle ülkenin tıbbi kapasitesi gerilemiş ve hastalık daha az teşhis edilir hale gelmiş olabilir.

Acaba Türkiye’de MH’larının başına gelen de bu mudur?

MH yönünden İncelediğimiz bu dönemde Türkiye’de kişi başına ortalama sağlık harcaması tutarının 8,7 kat, GSYIH’dan sağlık için ayrılan payın 2,4 kat arttığını biliyoruz.[24]

Keza bu dönemde Türkiye’deki sağlık harcamalarındaki artışa paralel olarak, sağlık hizmetlerinin arzında ve sağlık teknolojisi kullanımındaki artışlar da kesindir:

OECD verilerine göre örneğin 2002 yılında kişi başına yıllık doktor muayene sayısı 1,2 iken 2013’te bu rakam 8,2’e keza 2008’de 78 olan 1000 kişi başına Bilgisayarlı Tomografi (BT) inceleme sayısı 2013’te 145’e çıkmıştır. Ya da 2000 yılında 2 olan 1000 kişi başına düşen hastane yatağı sayısı 2013’te 2,65’e, 2002’de 4,66’ olan 1.000.000 kişi başına BTsayısı 2013’te 14,18’e çıkmıştır. Dolayısıyla bu dönemde tıbbi teşhis olanaklarının ve bunların kullanımının arttığını kesinlikle söyleyebiliriz.

Ek olarak, dönem boyunca Türkiye’deki MH kliniklerinin sayısında azalma olmamış aksine yapılan yeni düzenlemelerle MH teşhis yetki ve yükümlülüğü olan klinik sayısı 3’ten yaklaşık 140’a çıkarılmıştır.

4-Sağlık hizmetlerine ulaşım olanakları azalmıştır.

Ülkenin sağlık hizmeti kapasitesi ve arzında gerileme olmaksızın bir hastalık grubunun kurbanlarının şu ya da bu nedenle kendileriyle ilgili sağlık hizmeti sunucularına ulaşım olanakları azalmış olabilir.

Esasen bu dönemde Türkiye’nin sağlık sisteminde çalışanların mesleki sağlık hizmetlerine ulaşımlarını zorlaştıracak görünür bir olumsuzluk olmamıştır. Türkiye’deki düzenlemeler ve sağlık sisteminin işleyişi bakımından meslek hastalığı kliniklerine ulaşmak 1990’da ne kadar zor ya da kolaysa 2000’li yıllar boyunca bu durum değişmemiştir. Hatta incelediğimiz dönemin sonlarında 2012 yılında yapılan yeni bir yasal düzenleme ile küçük işletmelere de çalışanlarına mesleki sağlık hizmeti verme yükümlülüğü getirilmiştir.

Tartışma

Yukarıdaki kısa epidemiyolojik tartışma Türkiye’deki meslek hastalığı teşhis sayı ve oranlarında yıllar içinde görülen bu mucizevi azalmanın sağlık ortamındaki değişmelerle açıklanamayacağını göstermektedir.

Öte yandan ortalama bir işverenin işçilerinden birinde görülen bir hastalığın meslek hastalığı olarak teşhis edilmesine karşı doğal bir mücadele içinde olacağı da vakıadır. Çünkü; bir hastalığın işle ilişkisi somut olarak ortaya konduğunda 1. İşveren tazminat ödeyecek 2. Meslek hastalıkların sayısındaki artış çalışanların daha yüksek ücretler ve daha iyi çalışma koşulları talep etmelerine neden olacak 3. İşyeri daha sık ve daha dikkatle teftiş edilecektir.[25]

Keza hastalığın teşhis edilmesi ile çalışan da çeşitli olumsuz sonuçlarla karşı karşıya kalabilmekte bu nedenle bizzat çalışan, hastalığının meslek hastalığı olarak teşhis edilmesinden kaçınabilmektedir. 1-İşten ayrılmak zorunda kalmak ya da işten çıkarılmak 2-İşveren tarafından suçlanmak hatta taciz edilmek 3-Maluliyet tespit edilmesi durumunda yeni iş bulmakta zorlanmak.

Sosyal Sigorta otoriteleri ise meslek hastalığı teşhis edildiğinde işçiye sigorta fonundan ödeyeceği tazminatı ödemekten kaçınmakta, teşhis ve tazminat sürecini işçinin katlanamayacağı denli uzun, meşakkatli ve çoğu noktada işçiyi aşağılayıcı bir süreç olarak düzenlemektedir.

Bütün bu nedenlerle işe bağlı hastalıklar/meslek hastalıkları insidanslarındaki değişime ilişkin bir incelemenin bizce iş süreçlerindeki ve emek piyasasındaki değişimlere dair verilerle tamamlanması ve hatta meslek hastalığı teşhis sürecini biçimlendiren tıbbi ve yasal süreçlerin de mercek altına alması gerekir.

Türkiye’de İş Süreçleri

Türkiye’nin anılan yıllarda çalışma yaşamının iki temel unsuru olan çalışanlar ile işverenler arasındaki ilişkiye yakından bakalım.

gratik-is

Yukarıdaki grafiklerden görüldüğü gibi incelediğimiz bu dönem boyunca çalışanların sendikal örgütlülükleri sıfırlanmış, toplu sözleşme yapabilen çalışanların tüm çalışanlara oranı %24’lerden %2’lere kadar gerilemiştir.

Aynı dönemde KİT’lerdeki istihdamın Toplam ücretlilere oranı; 1985’te %10,5 iken 2013’e gelindiğinde %0,8’e gerilemiştir.[26] Benzer bir biçimde taşeron çalışanlarının tüm ücretlilere oranı da 2002’de 4% iken 2011’de 12%’ye yükselmiştir.[27]

Bu gelişmelerin çalışanların iş güvencesini erozyona uğrattığı aşikardır. Kaldı ki dönemin işte kalım sürelerine ait veriler de bu erozyonu doğrular niteliktedir.

9-1

Yukarıdaki grafikten izlenebilen 2004-2013 yıllarına ait veriler[28] bu yıllar boyunca Türkiye’li çalışanların işte kalım sürelerinde ciddi azalma olduğunu göstermektedir. 2004 yılında mevcut işinde 3 yıldan fazla çalışanların oranı ise 58% iken bu oran 2013’te 41%’e gerilemiştir. Benzer biçimde mevcut işinde 1 yıldan az süredir çalışanların tüm çalışanlara oranı 2004’te 19% iken bu oran da 2014’te 35%’e yükselmiştir. Elimizde incelediğimiz tüm döneme ilişkin rakamlar olmamakla birlikte eğilimin ele aldığımız tüm dönem boyunca bu yönde gelişmiş olduğunu kestirebiliriz. Türkiye’ye ait bu veriler Türkiye’deki taşeron çalışmadaki artışla ilgili parametreyi de teyit etmektedir.

Aynı grafikte bu incelemede Türkiye’yi karşılaştırdığımız Avrupa ülkelerindeki işte kalım sürelerinin ortalamasına ait veriler de bulunmaktadır. Ki bu karşılaştırma Türkiye’nin ortalama işte kalım süreleri bakımından bu ülkelerden ciddi şekilde farklılaşmış olduğunu göstermektedir.

Ele aldığımız dönemde tüm rakamsal izlerini sürmek mümkün olmamakla birlikte Türkiye halen kayıt dışı çalışmanın yaygın olduğu, çocuk işçiliğinin tam olarak engellenemediği bir ülkedir. 2014 yılı için sosyal güvenlik kurumunun verdiği kayıt dışı çalışma oranı 35%’tir. [29] Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2013 yılında yayımladığı verilere göre ise 6-14 yaş grubu çocukların çalışma oranı 2,6%, 15-17 yaş grubu çocukların çalışma oranı ise 15,6%’dır. Daha da kötüsü 2012 yılı için verilen bu rakamlar 6-14 yaş çocuk işçiliğinin 2006 yılından bu yana artmakta olduğunu göstermektedir.[30]

Ek olarak, incelediğimiz bu yıllar boyunca bir diğer önemli politika da işyeri hekimlerinin iş güvencelerinin erozyona uğratılması olmuştur. 1990’lı yılların başı hariç dönem boyunca işyeri hekimlerinin iş sözleşmeleri üzerindeki Tabip Odası güvencesi çeşitli yasal değişikliklerle erozyona uğratılmıştır. 2000’lerde bu erozyon hızlandırılmış, 2010 yılında ise Tabip Odası güvencesi tümden kaldırılmıştır. En son 2012’de çıkarılan İSG yasasıyla da işyeri hekimliği hizmetlerinin taşeronlaştırılmasının yolu açılmıştır.

SONUÇ

İncelediğimiz bu yıllar boyunca Türkiye’de çalışanlar tamamen sendikasızlaştırılmış, kamu çalışanlarının sayısı büyük ölçüde azaltılmış, taşeron çalışma yaygınlaştırılmış, işyeri hekimleri güvencesizleştirilmiş ve bütün bunlar olurken meslek hastalığı insidansları da 1990’da 100.000 çalışan başına 36,6’dan, 2013’te 100.000 çalışan başına 3’e gerilemiştir.

Görünen odur ki mucize MH teşhis rakamlarındaki mucizevi düşüş değildir. Mucize Türkiye’de çalışanların neredeyse bir nesile sığacak kısa bir zaman diliminde tümden sendikasızlaştırılmış ve büyük ölçüde güvencesizleştirilmiş olmalarıdır. Meslek hastalıklarının sıfırlanması özelde sendikaların sıfırlanması genelde de tüm çalışanların güvencesizleştirilmesini takip etmiş gözükmektedir. Kuşkusuz burada ortaya koyduğumuz ilişkiyi somutlayacak daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. Ama bu ihtiyaç büyük rakamların yalan söylemeyeceği gerçeğini de unutturmamalıdır.

Bu noktada işçi sağlığı ve işgüvenliği alanında Türkiye’deki en önemli kurum olan Çalışma Bakanlığı’nın konumu ne yazık ki henüz gelişmiş dünyanın işaret ettiği noktadan uzakta ve hatta yanlış yöndedir. Bakanlık bir yandan kendi yayınlarında (bilimsel kaynağı belirsiz abartılı rakamlar zikrederek ‘zaten bu beklenen insidans rakamları tamamen varsayımsal hayatta karşılığı olamayacak teorik rakamlardır’ dercesine. yn) her yıl 100.000 çalışan başına 400-1200 arası meslek hastalığı teşhis edilmesi gerektiğini söylemekte[31] öte yandan hazırladığı iş sağlığı güvenliği politika belgesinde teşhis edilen MH sayılarındaki düşüşü ölümlü iş kazaları ve sürekli iş göremezlik sayılarındaki düşüşle aynı paragrafta ele alarak bu hazin durumu bir başarı olarak takdim edebilmektedir.[32]

İşçi sağlığı ve iş güvenliğinde temel amaç

1-İşten kaynaklanan hastalık ve kaza etkenlerinin ayırt edilmesi ve önlenmesi/ortadan kaldırılması

2-İş kaynaklı etkenlerin ortaya çıkardıkları bireysel ve toplumsal düzeydeki sağlık zararlarının bilimsel bir şekilde giderilmesi, adil bir şekilde tazmin edilmesidir.

Türkiye’deki çeyrek asırlık tablo çalışanları güvencesizleştirmek ve örgütsüzleştirmeye dayalı bir iktisadi sistemin doğal eğiliminin bu iki amaca hizmet etmek değil iş kaynaklı hastalıkları gizlemek olduğunu göstermektedir. Hükümet bu gizleme sürecindeki kritik rolünü de gizleyebilmekte, kendisini kamuoyuna ‘bu sürece dışsal iyi niyetli ve çalışanlardan yana bir aktörmüşcesine’ sunabilmekte ve ne acıdır ki; bundan aldığı cesaretle de uluslararası düzeyde iş sağlığı güvenliği konferansları düzenleyebilmektedir.[33]

DİPNOTLAR:

[1]Contract to elaborate a ‘Report on the current situation in relation to occupational diseases’ systems in EU Member States and EFTA/EEA countries, in particular relative to Commission Recommendation 2003/670/EC concerning the European Schedule of Occupational Diseases and gathering of data on relevant related aspects

[2] Global Estimates of the Burden of Injury and Illness at Work in 2012, Jukka Takalaa, Päivi Hämäläinenb, Kaija Leena Saarelac, Loke Yoke Yuna, Kathiresan Manickama, Tan Wee Jina, Peggy Henga, Caleb Tjonga, Lim Guan Khenga, Samuel Lima & Gan Siok Lina

[3] GLOBAL HEALTH RISKS Mortality and burden of disease attributable to selected major risks, World Health Organization 2009, Table A3, Sf 50

[4] GLOBAL HEALTH RISKS Mortality and burden of disease attributable to selected major risks, World Health Organization 2009, Table A3, Sf 52

[5] Contribution of occupational risk factors to the global burden of disease-a summary of findings, Marilyn Fingerhut, PhD, Tim Driscoll, PhD, Deborah Imel Nelson, PhD, Marisol Concha-Barrientos, MD, Laura Punnett, ScD, Annette Pruss-Ustin, PhD, Kyle Steenland, PhD, Jim Leigh, MD, Carlos Corvalan, PhD

[6] Recording and notification of occupational accidents and diseases, International Labour Office Geneva, 1996, Sf 3

[7] LIST OF OCCUPATIONAL DISEASES (revised 2010) International Labour Office Geneva, 2010, Sf 7

[9] THE PREVENTION OCCUPATIONAL DISEASES, ILO 2013, Page 13-14

[10] THE PREVENTION OCCUPATIONAL DISEASES, World Day for safety and health at work 28 April 2013 by ILO

[11] Contract to elaborate a ‘Report on the current situation in relation to occupational diseases’ systems in EU Member States and EFTA/EEA countries, in particular relative to Commission Recommendation 2003/670/EC concerning the European Schedule of Occupational Diseases and gathering of data on relevant related aspects, Page 42

[12] Rapport “Les maladies professionnelles en Europe – Statistiques 1990-2006 et actualité juridique”(Réf. Eurogip-34/F)’den derlediğimiz ortalama ve std. sapma değerlerine göre.

[13] Contribution of occupational risk factors to the global burden of disease-a summary of findings, Marilyn Fingerhut, PhD, Tim Driscoll, PhD, Deborah Imel Nelson, PhD, Marisol Concha-Barrientos, MD, Laura Punnett, ScD, Annette Pruss-Ustin, PhD, Kyle Steenland, PhD, Jim Leigh, MD, Carlos Corvalan, PhD

[14] Global Estimates of the Burden of Injury and Illness at Work in 2012, Jukka Takalaa, Päivi Hämäläinenb, Kaija Leena Saarelac, Loke Yoke Yuna, Kathiresan Manickama, Tan Wee Jina, Peggy Henga, Caleb Tjonga, Lim Guan Khenga, Samuel Lima & Gan Siok Lina

[15] Report on the current situation in relation to occupational diseases’ systems in EU Member States and particular relative to Commission Recommendation 2003/670/EC EFTA/EEA countries, in Diseases and gathering of data on concerning the European Schedule of Occupational relevant related aspects, EUROPEAN COMMISSION’da verilen 2009-2010 yılına ait rakamlardan derlenen ortalama

[16] Rapport “Les maladies professionnelles en Europe – Statistiques 1990-2006 et actualité juridique” (Réf. Eurogip-34/F)’den derlediğimiz ortalama ce std. sapma değerlerine göre

[17] Kaldı ki ÇSGB’nın ilgili Genel Müdürlüğü’ne gore bu oran bizim burada verdiğimizin çok üzerinde 100.000’de 400-1200’dür. Bkz. Meslek Hastalıkları Rehberi, Sf 7, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü

[18] Source: İncelediğimiz dönemin 2000 yılı öncesine ait rakamlar için

Türkiye’de Meslek Hastalıkları, Dr. Rana Güven, Meslek Hastalıkları Kongresi, 20-22 KAsım 2008 Bursa, http://iyh.istabip.org.tr/sirer/kk/21.pdf, (Sf 253-264)

-Meslek Hastalıkları Rehberi, Sf 17-19, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü (İSGGM)

-TTB İşyeri Hekimliği Ders Notları

-Sosyal Sigorta Finansman Yöntemleri Ve Türkiye’de Sosyal Sigorta Kurumlarının Finansman Yöntemlerinin Değerlendirilmesi ,Yrd. Doç. Dr. İsmail GÜNEŞ, Arş. Gör. Soner YAKAR

Source: İncelediğimiz dönemin 2000 yılı ve sonrasına ait rakamlar için

-SGK Yıllıkları,

ILO’nun da referans aldığı yukarıya aldığımız çalışmada Türkiye’nin de dahil olduğu Avrupa Bölgesi için ölümlü iş kazası insidansı tahmini 7.6/100,000, WHO’nun yukarıya aldığımız çalışmasında tüm dünya için ölümlü iş kazası tahmini 11.6/100,000)

[19] İncelediğimiz dönemde Türkiye’de teşhis edilen ve tanınan Meslek Hastalığı ve Sigortalı İşçi sayılarının tümünü kapsayan bir kaynak bulunmamaktadır. Bu makaledeki Türkiye’ye ilişkin sayılar ve oranlar için aşağıdaki belge ve makalelerden yararlanılmıştır.

-SGK Yıllıkları,

-Türkiye’de Meslek Hastalıkları, Dr. Rana Güven, Meslek Hastalıkları Kongresi, 20-22 KAsım 2008 Bursa, http://iyh.istabip.org.tr/sirer/kk/21.pdf, (Sf 253-264)

-Meslek Hastalıkları Rehberi, Sf 17-19, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü (İSGGM)

-TTB İşyeri Hekimliği Ders Notları

-Sosyal Sigorta Finansman Yöntemleri Ve Türkiye’de Sosyal Sigorta Kurumlarinin Finansman Yöntemlerinin Değerlendirilmesi,Yrd. Doç. Dr. İsmail GÜNEŞ, Arş. Gör. Soner YAKAR

[20] Rapport “Les maladies professionnelles en Europe – Statistiques 1990-2006 et actualité juridique” (Réf. Eurogip-34/F)’den derlenen Belçika, Almanya, Avusturya, Danimarka, Fransa, Ispanya, Italya, Isviçre ve Portekiz’in yıllık ortalama insidansları

[21] Source: OECD, Dataset: Level of GDP per capita and productivity, GDP per hour worked, Unit: USD, by constant prices (2010 PPPs)

[22] Source: OECD, Dataset: Average annual hours actually worked per worker (total employment)

[23] Sources:

-Standardised incidence rate of fatal accidents at work by Member State and age, excluding road traffic accidents and accidents on board of any mean of transport in the course of work [hsw_aw_fims]

-Annual Statistical Reports of Public Insurance Institution of Turkey

Bu insidansın hesaplamasında seçili ülkelerdeki toplam ölümcül iş kazası sayısı, bu ülkelerdeki toplam sigortalı çalışan sayısına bölünerek bulunmuştur. Sigortalı sayıları için Maladies Professionales EUROGIP’in rakamları esas alınmış, ölümcül iş kazası sayıları da EUROSTAT’dan derlenmişitir.

[24] Source: OECD

[25] http://www.global-labour-university.org/fileadmin/GLU_Column/papers/no_178_Tellioglu.pdf

[26] Toplum ve Bilim 2015-133.Türkiye’de taşeron çalışma, Alpkan Birelma

[27] Toplum ve Bilim 2015-133.Türkiye’de taşeron çalışma, Alpkan Birelma (gerçekte bu oranın resmi rakamlardan daha yüksek olduğu kamu otoriteleri dahil tüm taraflarca bilinmektedir.)

[28] Source: OECD, Employment by job tenure intervals in Turkey and Selected European Countries

https://azizcelik2013.files.wordpress.com/2013/10/tc3bcrkiye_de-1960-sonrasc4b1-istihdam-ve-c3bccretliler.pdf

[29] http://www.sgk.gov.tr/wps/portal/tr/sigortalilik/kayitdisi_istihdam/kayitdisi_istihdam_oranlari/

[30] http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=13659

[31] -Meslek Hastalıkları Rehberi, Sf 17-19, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü (İSGGM) Sf 7, 15, 18

[32] TC ÇSGB Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Politika Belgesi – III ve Eylem Planı 2014-2018, Sf 14

[33] Bkz. 8. uluslararası iş sağlığı güvenliği konferansı http://www.tioshconference.gov.tr/

* Dr. Arif Müezzinoğlu
22 yıldır çeşitli kuruluşlarda işyeri hekimliği yapıyor. Bu süre zarfında Türk Tabipleri Birliği(TTB) İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Kolunda ve Ankara Tabip Odası (ATO) İşçi sağlığı ve işyeri hekimliği komisyonunda çalıştı. İşçi sağlığı çalışmalarını halen TTB, ATO ve İşyeri Hekimleri Derneği bünyesinde sürdürüyor.

**Dr. Ahmet Tellioğlu

Meslek hayatına 1995’te Zonguldak’ta başladı. 2000 yılından bu yana işyeri hekimi olarak çalışıyor.2007-2010 yılları arasında Türk Tabipleri Birliği (TTB) adına işkenceye karşı farkındalığı arttırmayı amaçlayan bir AB projesinin yöneticiliğini yaptı. 1995 yılından bu yana TTB bünyesinde insan hakları ve işçi sağlığı alanlarında faaliyet gösteriyor. İşyeri Hekimleri Derneği üyesi.


Spread the love