Güvencesizliğin geldiği boyutu anlatması bakımından Umur Talu’nun 3 Kasım tarihli köşesinde yer alan “Yaş daha 30 be Dante!” yazısını paylaşıyoruz…
Yaş daha 30 be Dante!
Cahit Sıtkı “Yaş 35, yolun yarısı eder… Dante gibi ortasındayız ömrün… Delikanlı çağımızdaki cevher… Gözünün yaşına bakmadan gider” demişti ya…
Geçen gün “Yaş 30, yolun sonu mu?” başlıklı yazı, yeni fak ettiğim büyük bir yara deşti.
Bir kısım devlet kadrosu başta, 30-35 yaş “gençler”in gençliğinin nasıl bitirildiğine, iş kapısının nasıl kapandığına dair.
29 yaşında bir genç, arkadaşlarını anlatsın:
1. Ben: Devlet üniversitesinde, en düşük maaşla, her an feshedilecek sözleşmeliyim. Şükür. Ne de olsa akademisyenim.
2. O 30: Azınlık mensubu. İki mühendis diploması, yüksek lisansı, üstün zekası var. Askerde önyargıdan korkuyor. Kamuda istihdam edilmeyeceğini biliyor. İş görüşmesine gittiğinde aşırı kalifiye bulunup alınmıyor. Sürekli ABD’ye göçmenlik başvurusu yapıyor. Hedefsiz, beklentisiz.
3. O 36: Gemi işletme mezunu. Kadınlara bu alanda iş verilmediğini sonra fark etti. İkinci diploma aldı. Yıllardır işsiz. Bu yıl Ziraat mühendisliği kazandı. 40’ından sonra yeni hayat umuyor.
4. O 30: Endüstri tasarımcısı. Üniversite sınavı 200’üncüsü. BMW ve Mercedes’e projeler yollayıp teşekkür aldı. 30’unda ya, iş bulamıyor. Balık temizliyor.
5. O 30: Su ürünleri mühendisi. Yıllardır işsiz. Geçen sene de KPSS kazanamayınca şansı kalmadı. Şimdi garson.
6. O 35: Sözleşmeli öğretmenlik için yıllarca sınava girdi, 5’incide atandı. Kadrolu olabilmek için yine sınavlara girdi. 10’uncuda pes etti. Bir köyde sözleşmeli. Haline şükrediyor.
7. O 29: Sınıf öğretmenliği mezunu. Hiç KPSS kazanamadı. Düşük ücretle özel sektörde.
8. O 30: İlk yılında ‘Parasız üniversite” sloganı atınca, atıldı. Afla döndü. Endüstri mühendisi olacak. Hele bir askere gideyim, diyor.
Bu kadar okumuş da kolayca harcanmış, hepsi bir arada belki tuhaf geldi size. Az bakın. Çok yakınınızda biri vardır mutlaka. Belki tam içinizde!