10. Ulaştırma Şurası ile gündeme tekrar gelen AKP’nin 3. Köprü planı günden güne belgelerle netleşirken, farklı kesimler de tartışmaya yer yer eleştirerek, yer yer geliştirerek dahil oluyor.
Ama bilim kesimlerinin bu konuda birleştiği tek bir ortak nokta var ki, o da “3. Köprü yapılmasın” talebi. Bu konuda en çok söz hakkı olan kesimlerden bilim çevrelerinin konuyla ilgili görüşlerini aktarmaya devam ediyoruz. Orman Mühendisleri Odası’ndan sonra İMECE-Toplumun Şehircilik Hareketi’ne de konu hakkındaki fikirlerini sorduk.
Başbakan Erdoğan, “3. köprüye karşı çıkanlar 1. köprüye de 2. köprüye de karşı çıkmışlardı. Ama utanmadan, sıkılmadan iki köprü üzerinden de seyahat ettiler” dedi. Bu konuda ne söyleyebilirsiniz?
Sayın Başbakan çıkardığı ‘Milli Görüş’ gömleğiyle birlikte hafızasını da yitirmiş görünüyor. “3. Köprü İstanbul’a karşı işlenebilecek en kötü cinayettir” diyen kendisidir. Ortada fol yokken Almanya gezisi dönüşü alelacele “3. Köprüyü de yapacağız” açıklamasını yapan da kendisidir.
Evet, 1. Köprü’ye de 2’incisine de karşıydık. 3’üncüsüne de karşıyız. Hatta bundan sonra yapmak istedikleri 4’üncüsüne, 5’incisine 10’uncusuna ve 15’incisine de karşıyız. Başbakanın söylediği ‘karşıydılar ama üstünden de geçtiler’ tutturması, sağlık sorunları ile açıklanabilir. Ama bir ülkenin başbakanına yakışmayan tepinmelerdir. İstanbul’a, hatta bir ülkeye yapılabilecek en büyük suçu işliyorlar. Ülke krizle, işsizlikle, borçla boğuşurken, yeni borçlanma alanları çıkarmaları, seçim sloganları olan “yoksulluk ve yolsuzlukla mücadele” ilkesine pek uymuyormuş gibi görünüyor. Beşiktaş İlçe Belediye Başkan adaylarının arazi pazarlığı gibi iddialar gün yüzüne çıkmışken, Başbakan’ın bu sorulardan kaçması, halkımızın gözünden kaçmamaktadır.
3. Köprü’ye neden karşısınız?
Bu soru aslında en kısa cevaplanması gereken soru. Bu köprüye karşıyız çünkü; bu bir “rant” köprüsüdür.
3. Köprü İstanbul’a ve İstanbullulara ne getirecek, bunlardan ne götürecek?
1. Bizler, aydınlar, bilim insanları, bu kentte 15 yıldır yapılan her türlü bezdirmeye karşı insanca yaşamaya çalışan insanlar, 3. Köprü’nün İstanbul’u daha da çekilmez yapacağını, yaşanamaz hale getireceğini bildiğimiz için karşıyız.
2. Kent içi ulaşım sorunu toplu taşıma yerine özel taşıt ile çözülürse üç köprü yetmeyeceği, Boğazı asfaltla kapatmak gerekeceği için,
3. Yapılan her yeni köprü ile orman alanlarının yok edilmesi, kaçak yapılaşmanın (özellikle kaçak villa) artması ve su havzalarına baskı oluşturulduğu için,
4. Yol inşaatı ile birilikte yapılmak zorunda olan drenaj çalışmaları su yollarını değiştirdiği, havzalarına akması gereken suların kanalizasyona yönlendirildiği için,
5. Öngörülen deprem öncesinde İstanbul nüfusunun fiziki kapasitesinin çok üzerinde olması, İstanbul’un nüfusunun bir anlamda ülke planlaması ile azaltılması gerekirken, 1 ay önce Kadir Topbaş tarafından onaylanan 1/100.000 Çevre Düzeni Planı eliyle resmen, 3. Köprü ile yeni yerleşim yerlerinin açılması ile fiilen İstanbul’un nüfusunun artırılmasına devam edildiği için,
PLANDA YOKSA DAYATMA VAR!
6. Geçtiğimiz ay onaylanan ve nüfus projeksiyonu gibi birçok açıdan sorunlu ve tartışmalı olan 1/100.000 Çevre Düzeni Planında yer almayan ve yukarıdan dayatmacı bir zihniyetle plancılara, mimarlara, Belediye çalışanlarına, hatta Kadir Topbaş’a dayatılan 3. Köprü ve güzergâhı, hiçbir plana uymadığı ve hiçbir planda öngörülmediği, yapılan Ulaşım Master Planlarında “sorunları çözeceği yerde yeni sorunlar çıkaracağı gerekçesiyle” reddedilen 3. Köprü, Başbakan’ın “yaptım, oldu”larından birisi olduğu için,
7. Açıklanan güzergâhın hangi ihtimal olursa olsun orman alanlarını ve su havzalarını parçalara böldüğü ve doğal hayatın yok oluşunu hızlandırdığı için,
8. Merkezi Hükümetin ve AKP’li belediyelerin hiçbir eleştiriyi kabul etmeme, ama demokrasi havarisi kesilme hevesleri; toplumsal mücadeleyi de yok saydıkları için,
9. Köprünün transit geçişler için yapıldığı söyleniyor. Ancak, transit geçişler köprü trafiğinin yüzde 3-5’ini oluşturmakta. Yani Köprü trafiğinin bütününün şehir içi trafik oluşturduğu, bu trafiğin toplu taşıma ve özellikle raylı ulaşımla çözülebilecekken, gereksiz bir harcamayla karşı karşıya kaldığımız bu plan ve ülke kaynaklarımızın bu kadar kolay heba edilemeyeceği için,
10. Sıkışan ekonominin inşaat sektörüyle çözülemeyeceği ve böyle çözmeye çalışmanın kuzey ormanları ve kıyı alanlarının talanı ile sonuçlanacağı için karşıyız.
Ayrıca ‘ABD’de nehrin üzerinde 500 metre arayla 3 köprü olduğunu’ ve ‘sadece gözlerinin her iki tarafı kapalı olanlar, tek istikamete bakanların buna karşı çıktığını’ da sözlerine ekledi Başbakan. Nehrin üzerine köprü yapmakla, Marmara Denizi üzerine yapmak arasında fark var mı? Nasıl farklar bunlar?
Sayın Başbakan, Eskişehir’de Porsuk Çayının üzerinde de bir sürü köprü var, ya da Amasya’da. Ama takdir edersiniz ki, burası İstanbul. Ve o akıp duran su, nehir değil, İstanbul Boğazı. Sayın Başbakan, nehir ile Boğaz arasındaki farkı bilmiyor olabilir elbette, ama en azından İstanbul ile ABD arasındaki farkı bilmeli diye düşünme saflığını kendimizde görmek istiyoruz.
Diğer yandan, her ne kadar örnekler alakasız olsa dahi, örneği Amerika’dan vermesi de manidardır. Zira, ülkemizin 1950’li yıllarda demiryolundan ve denizyolundan vazgeçip karayoluna geçişi de temelde Marshall yardımları ile, dolayısıyla Amerika’nın çıkarları doğrultusunda gerçekleşmiştir. Çok uzatmaya gerek yok, otomobil ve petrol diyelim, herkes anlasın.
1 Ekim 2009
Ropartajı Gerçekleştiren: Başak Günsever
Kaynak: gercekgundem.com