TMMOB-DİSK-KESK-TTB: “Mücadeleye devam”

Basına ve kamuoyuna,

Bundan tam bir yıl öncesinde; parkların sadece park olarak kalmasını isteyenlerle başlayan bir süreç, bütün bir halkın aynı perdeden seslendirdiği bir direniş türküsüne evrildi. Yaşamın her alanında siyasal iktidarın rant odaklı, neoliberal, keyfi dayatma ve yaptırımlarını hisseden milyonlar adeta yıllar öncesinden verilmiş bir randevunun çağrısını aldı ve buluştu meydanlarda. “Parklar bizim” şiarıyla başlayan senfoninin devamı ise “bu daha başlangıç mücadeleye devam” şeklinde gelişti.

Gökkuşağının her rengini barındıran bir yer haline geldi Gezi Parkı. Bütün farklılıkların bir zenginlik halinde mayalandığı küçük bir adaydı. Herkes elindeki kadarını getirdi, ihtiyacı kadarını aldı sadece. Yağmaya, talana, kâr hırsına yaşayan bir cevap bir alternatif oldu. Nasıl bir kent, park, yönetim, yaşam istemediğinden ziyade nasıl bir dünya kurulabileceğini anlatan bir örnekti.

Gezi Parkı‘nda başlayan ve yaşanan sürece iktidarın cevabı ise kendi algısı ve kendine kurmak istediği dünya gibi yaşandı. Biber gazlı, plastik mermili saldırılar, keyfi gözaltılar, sokak sokak uygulanan polis terörü iktidarın bir direnişi yok edebilmek adına neler yapabileceklerini ortaya koydu. Yaşanan dönemde 8 insanımızı katledenler, yaşananlarda hiç bir sorumlulukları yokmuşçasına kendi “mağduriyetlerinden” tanımlamaya çalıştılar süreci. Evlatlarını yitirmiş anaları yuhalatan, çocukları terörist katilleri kahraman ilan eden bir hırstan da farklı beklenti içinde olmak hayalperestlikten de öte bir şeydi.

Gezi olaylarını birinci yıl dönümü nedeniyle ülkemizin dört bir yanında eylem ve etkinlikler organize edilip, çağrılar yapıldı. Kaybettiklerimizi anmak ve Haziran bilincini yitirmediğimizi vurgulamak için yapılar çağrılar karşılık buldu ve kitleler Mayıs‘ın Haziran‘a evrildiği bir günde yeniden alanlardaydılar.

En temel demokratik haklarını kullanan kitlelere ise iktidarın ve kolluk kuvvetlerinin yaklaşımı; kendi sınıfsal konumunu ve temsilcisi olduğu çevrelerin halka bakışını bir kez daha gözler önüne serdi. Bütün bir ülke kolluk kuvvetleri tarafından savaş alanına dönüştürüldü. Her yer kuşatıldı ve insanların bir araya gelebildiği her nokta plastik mermilerin, gaz fişeklerinin boy hedefi haline getirildi. İnsan hayatını hiçe sayan bir şekilde tüm bir toplum uygulanan polis terörünün yarattığı sonuçları gördü. Yüzlerce yurttaşımız gözaltına alındı, yaralandı ve darp edildi.

Darbe dönemlerini aratmayacak uygulamalara imza atılan iki günlük süre içerisinde ülkenin her yerinde keyfi gözaltılar ve sistemli darp olayları yaşanmıştır. İstanbul‘daki MMO binası polis tarafından basılmış, Mimarlar odası yönetici polis tarafından darp edilmiştir. Ankara‘da ise MMO YK Sekreter Üyesi Ercüment Çervatoğlu Ankara Tabip Odası Yöneticileri Rıza Özbek ve Onur Naci Karahancı keyfi göz altıların hedefi olmuştur.

Halk nezdinde meşruluğunu çoktan yitirmiş bir iktidarın bütün baskı ve zor araçlarıyla iktidarını sürdürme çabaları dünyanın hiç bir yerinde karşılık bulmamıştır ve ülkemizde de bulmayacaktır. Geçtiğimiz Haziran yaşadıklarımız tüm bir toplumun ortak muhalefeti ve iktidara bir uyarısıdır. Bu gün bu uyarıyı dillendirmek için alanlarda olanlar; baskı ve zulme boyun eğmeyecek, Ethem‘ini, Ali‘sini, Hasan‘ını, Ahmet‘ini, Abdocan‘ını, Mehmet‘ini, Medeni‘sini ve Berkin‘ini sonuna kadar sahiplenmeyi sürdürecek ve anmaktan vazgeçmeyecektir.

TMMOB-KESK-DİSK-TTB