Site iconPoliteknik – Halkın Mühendisleri Mimarları Şehir Plancıları

Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi: “Kızılay Meydanı’na dokunma, parsel parsel satışı açıkla!”

Spread the love

15 Temmuz 2016 tarihinde birçok yurttaşımızın ölümü ve yaralanmasıyla sonuçlanan, her birimizde derin psikolojik etkiler yaratan anti-demokratik darbe girişimi sonrasında olağanüstü hal ilan edilen bu süreçte, yönetimler tarafından hızlı ve sorgulanamaz düzenlemeler gerçekleştirilmektedir. Bu düzenlemeler çerçevesinde Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek verdiği beyanatta Kızılay Meydanı‘nın adının ‘15 Temmuz Kızılay Demokrasi Meydanı‘ olarak değiştirileceğini kamuoyuna duyurmuştur.

Meydanlar, kentlerde ideolojilerin mekânsallaştırılması noktasında en güçlü öğeler olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Bu mekânsallaşma sabit olmayıp, farklı ideolojilerin çatışmaları ile tekrar tekrar dönüşmekte, meydanlara farklı anlamlar yüklenmekte, farklı isimler verilmekte ve kimi zaman da fiziksel olarak yeni ideolojik kimlik doğrultusunda yeniden düzenlenmektedirler. Meydanların ideolojik kaygılarla fiziksel organizasyonlarının yanı sıra isimlerinin de sık sık değiştirilmesi; kent belleğinin sürdürülebilir kılınmasını engellemekte, toplumsal hafızada boşluklar yaratmakta ve kentlileri yaşadıkları çevrelere yabancılaştırmaktadır. Bu bağlamda kent belleğinin sürdürülebilir kılınması için, mekânın dinamik yapısı gereği geçirdiği dönüşümler esnasında her bir tarihi katmana ait değerler korunmalı, yok edilmeye çalışılmamalıdır. Ankara özelinde geçmişte Hâkimiyet-i Milliye Meydanının Ulus meydanına, Tandoğan meydanının ise Anadolu Meydanına dönüştürülmesi gibi pek çok durum, bu dönüşüme örnek olarak yaşanmıştır.

Melih Gökçek‘in duyurusu basit bir isim değişikliği değildir!

Kızılay Meydanı, Jansen Planı öncesinde 1920‘lerin ortalarında yeni yaşamın mekânsal sembollerinden birisi olan Havuzbaşı Parkı ile birlikte Kurtuluş Meydanı adıyla hayata geçirilmiştir. Kurtuluş Meydanı, ulusal dayanışmanın sembolü olarak 1929 yılında inşa edilen Kızılay Genel Merkezi binasıyla birlikte Kızılay Meydanı olarak anılmaya başlanmış, Havuzbaşı Parkı‘nın adı Kızılay Parkı‘na, Jansen Planı‘ndaki Yenişehir semtinin adı da Kızılay semtine dönüşmüştür.

Atatürk Bulvarı, Güvenpark, Hükümet Kartiyesi gibi alanlarla birlikte bir bütünlük arz eden Kızılay Meydanı ve Kızılay Parkı; Cumhuriyet devriminin başkenti Ankara‘nın mekânsal kurgusunun kamusal parçaları, başlıca sembolleridir. Ancak yıllar içinde Kızılay Binası‘nın ve Kızılay Parkı‘nın yıkılıp AVM yapılmasıyla; Güvenpark‘ın dolmuş, otobüs durakları, çevik kuvvet ekipleri tarafından işgal edilmesiyle ve Kızılay Meydanı‘nın otoyol kavşağı halini almasıyla bu semboller ve kamusal alanlarımızın bütünselliği aşındırılıp yok edilmiştir.

Kızılay Meydanı‘nın bir başka özelliği de 1960 İhtilali öncesinde Demokrat Parti karşıtı mitinglere ev sahipliği yapmaya başlamasından 2001 yılında mitinglere kapatılmasına kadar geçen sürede Ankara‘nın tek miting alanı olmasıdır. 2001 yılı sonrasında toplumsal gruplar Sıhhiye, Kolej gibi mekânsal ve tarihsel anlamda politik niteliği oluşmamış alanlara yönlendirilmiştir. Bu siyasi müdahale de meydana ilişkin farklı ideolojilerin çatışmasına örnek gösterilebilir. Kızılay ise bu yasaklı dönemde yine toplumsal grupların gündeminde olmuş ve bazı eylemlerin mekânı olmuştur. Hatırlatmak gerekir ki, Kızılay Meydanı 2013 yılı Gezi döneminde toplumsal hareketlerin gerçekleştiği, politik yoğunluğun en fazla yaşandığı mekân olmuştur.

Bu çerçevede, Cumhuriyetin devrimci başkenti Ankara‘nın en önemli mekânlarından birisi olan ‘yasaklı‘ Kızılay Meydanı‘nın 15 Temmuz anti-demokratik darbe girişimi sonrası yurttaşlara toplanma alanı olarak gösterilmesi ve ardından meydanın isminin değiştirileceğinin beyanı; basit bir yerel yönetim faaliyeti veya isim değiştirme olayı olarak ele alınamaz. Bu müdahale; siyasi bir çıkarcılık ve fırsatçılıktan başka bir şey değildir. Nitekim Olağanüstü Hal ve Sivil diktanın sürdüğü bu günlerde yaşadığımız hiçbir şeyin demokrasi olmadığını ifade etmek isteriz.

15 Temmuz anti-demokratik darbe girişimine karşı koyarken yitirdiğimiz yurttaşlarımızı, hemşerilerimizi anmak ve hatırlamak için muhakkak düzenlemeler yapılmalıdır. Ancak bunun yolu, ülkemizde yeni tartışmalar ve ayrışmaları yaratacak şekilde, ortak tarihi bir geçmiş sonucunda kabul görmüş mekân adlarını değiştirerek olmamalıdır. İsim değişikliği kararı aslında Kızılay‘ın mekânsal kimliğine indirilen en büyük darbelerden biridir! Her ne koşulda olursa olsun Cumhuriyet‘in devrimci sembollerinin tahribatına karşı mücadelemize devam edeceğimizi tüm kamuoyuna duyuruyor ve yurttaşları bu mücadelede omuz omuza olmaya çağırıyoruz.

Bunun yanı sıra Ankara, son bir yılda defalarca terör saldırılarına maruz kalmış ancak canlarımızı kaybettiğimiz bu olaylara ilişkin hiçbir düzenleme yapılmamıştır. Örneğin üst örgütümüz TMMOB‘un da düzenleyici olduğu 10 Ekim Emek Barış Demokrasi Mitinginde yoldaşlarımızı yitirdiğimiz gar önündeki alanın hala araç yolu olarak kullanılmasında beis görülmemiştir. Zira yerel yönetimler tarafından taleplerine cevap bulunamaması sonucunda 10 Ekim katliamı anısına ortak emek birliğiyle kartonlarla bir anıt düzenlenmiş olup, çevresel ve kitlesel tahribatlara maruz kaldığı da bilinmektedir. Bir daha böyle katliamların ve girişimlerin yaşanmaması umuduyla toplumsal hafızamızda yer edinmesi için Ankara Garı Meydanı‘ndan başlayarak anıt mekân düzenlemelerinin toplumsal oydaşma yoluyla gerçekleştirilmesini talep ediyoruz.

Ankara Büyükşehir Belediyesi isim değiştirmekle sorumluluğunu örtbas edemez!

15 Temmuz bir darbe teşebbüsünün tarihidir. Bu darbenin sebebi her ne kadar askeriye içindeki örgütlü yapı (PDY/FETÖ) olsa da, bu örgütlülüğün 2013 yılına kadar siyasi ortağının AKP olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Dolayısıyla bu süreçte AKP iktidarının sorumluluğunun isim değişiklikleri ile örtbas edilemeyeceği de aşikardır. Bu bağlamda Bülent Arınç ile arasındaki polemiği de hatırlatarak Melih Gökçek‘e soruyoruz;

1. Bu darbe teşebbüsünün ardındaki örgütsel yapının ekonomik kaynağının ne kadarı Ankara Büyükşehir Belediyesi‘nin planlama yetkileri ve kamu kaynağı çerçevesinde sağlanmıştır? Parsel parsel satılan alanlar nerelerdir?

2. Kentsel kamusal alanların el değiştirmesi suretiyle bu örgütlenmeye yapılan yardımlar nelerdir, nerelerdedir?

3. Ayrıcalıklı imar plan değişikliklerinin hangileri darbe teşebbüsünde bulunan örgütlenmeye aittir?

Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız.

TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi


Spread the love
Exit mobile version