Site iconPoliteknik – Halkın Mühendisleri Mimarları Şehir Plancıları

Sanatçı İrfan Ertel İle Söyleşi


Maden Mühendisleri Odası, “Madenci Maden Mekan” resim ve fotoğraf sergisinde sanatçı İrfan Ertel ile bir söyleşi gerçekleştirdi.
  
Bize kısaca İrfan Ertel‘i anlatır mısınız?

Zor bir soru, kendimi anlatmak pek sevmediğim bir olgu ama madem sordunuz deneyeyim…
İrfan Ertel; 1951 yılında Muğla‘nın bir köyünde Köy Enstitülü bir öğretmen babanın oğlu olarak doğmuştur. İlk, orta, lise öğrenimlerini Muğla ve İzmir‘de tamamladıktan sonra 1977 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (şimdiki Mimar Sinan Üniversitesi) Resim bölümünü bitirmiştir. Kısaca özetlersek; öğrenciliğinde ve sonrasında tiyatro, müzik, fotoğraf gibi diğer sanat dallarında da emek vermeye çalışmış ama asıl uğraşı alanı olan resimde yoğunlaşıp sergiler açmış ve de emekten yana birşeyler yapmaya istemiş ve kendince buna devam etmeye çalışan biri diyebiliriz.

İşçi resimleri, resim sanatında çok fazla kullanılmayan bir konu, bunun ve sizin işçi resimleri üzerinde çalışmanızın nedenleri nelerdir?

Ben öğrencilik sonrası geçimimi matbaa işleri yaparak sağlamaya çalışırken bir teklif geldi ve metal işkolunda bir büyük şirkette çalıştım dokuz yıl kadar. Ve bu çalışma alanı beni çok etkiledi. İşçilerin çalışma koşullarının ne kadar dehşet verici olduğuna yakından tanık oldum. Ve resimlerimi bir araç olarak kullanıp bunu deşifre etmek ve insanların farkına varmasına katkıda bulunmak istedim. Ayrıca emekten yana bir düşünceyi benimsemiş olmamında işçi resimleri yapmama ana neden olduğunu belirtmeliyim.

Bizler örgütlü mühendislik yapmaya çalışıyoruz, örgütlü sanat yapmak nasıl bir şey, bu konu üzerindeki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?

“Çağdaş ve modern insanın örgütlü olması gerektiği” ilkesine inananlardanım. Hayatın bütün alanlarında örgütlü bireylerden oluşan toplumun çok daha mutlu çok daha yaşamı olumlu yönde değiştirebileceği kanıtlanmış bir gerçek.İnsanlarımızın edilgen, kaderci olmaktan kurtulmasının sömürülüp, ezilmesine ve zulme karşı direnmesininin de tek panzehiri örgütlü olması değilmidir. Örgütlü olmak yaşamı ve insan ilişkilerini daha kolay ve doğru kavramanında iyi bir yolu bence. Örgütlü olmanın zihinsel ve sanatsal gelişime çok olumlu katkılarının olduğunun bilincinde olmamız gerekiyor. Tek başına kavramamızın mümkün olamayacağı toplumsal ve sınıfsal olguları örgütlü olmanın avantajıyla daha çabuk ve kolay erişebilmemiz mümkün oluyor. Ayrıca benim için söyleyebileceklerime araç olarak kullanmaya çalıştığım sanatsal aktiviteminhedef kitlelere ulaşımında örgütlü olmamın sağladığı olanaklar görmezden gelinemez ölçüde somuttur. Tek başına yakalayamıyacağım sanatsal etkililik seviyesini, örgütlü olmak sağlamaktadır.

Kömür madeni ve emekçileri genellikle siyah beyaz olarak fotoğraf sanatında kullanıldı, siz onları renk renk boyuyorsunuz,

Tabi siyah-beyaz fotoğrafın bir başka etkisi var. Ama konu yağlıboya resim olunca renginde  olanaklarıyla etki seviyesini biraz daha yükseltebilirmiyim bunu denemeye çalışıyorum. Gerçekçi resim çalışmasında gerçekliği yakalamada rengin birtakım zenginlikler ve olanaklar sunduğunui farkettim. Bazı resimlerde de neredeyse siyah beyaz diyebileceğimiz tonlarda çalışıyorum. Belirtmeye çalıştığım gibi vermek istediğimiz etkiyi ne daha fazla arttıracaksa onu çekip çıkartmamız gerekiyor.

Zonguldak emeğe saygı mitinginde kömür emekçileri ile birlikte oldunuz, nasıl bir gündü bize anlatır mısınız?

Benim için olağanüstü etkileyici bir gündü diyebilirim. Bu denli örgütsüz, sinik ve edilgen hale getirilmiş emekçilerin “artık yeter” diyebiliyor olması ve mitingde sergilediği sınıf kardeşliği görülmeye değerdi doğrusu. İş cinayetlerinin bu kadar kanıksandığı, umutsuzluğun bu denli egemen olduğu bir ortamdaemekçiler çok net bir öfkeyle “Taşeron çalışmaya hayır” dediklerine tanık olabilmek umudumuzu tüketmememiz gerektiğine iyi bir kanıttı bence. Ayrıca ben Zonguldak mitinginden iki gün evvel bölgeye gittim ve bir maden ocağının girişinde resimlerimi sergiledim. Madencilerle ilk defa yakın bir ortamda bulunmak onların çalışma ve yaşam koşullarını yakından gözlemlemek çarpıcıydı. Yeni üreteceğim resimler için bolca gözlem ve fotoğraf olanağına kavuştum böylelikle. Üstüne mitingin etkisi hem moral anlamda hemde görsel anlamda bana çok çok iyi geldi. Yaşamımın asla unutamayacağım güzellikte birkaç günü olduğundan eminim.

İşçi sağlığı iş güvenliği konusunda neler yapıyorsunuz? Sanatçı arkadaşları bu konuda daha etkin kılmak için neler yapılmalı?

Yaklaşık otuzbeş yıldır İşçi Sağlığı ve Meslek hastalıkları konusunda elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Bu konuda sunumlar, dia gösterileri birkaçta kısa eğitim filmi yapmaya çalıştım. Şimdide İşçi Sağlığı ve Güvenliği Meclisinde emeğimi diğer değerli arkadaşlarımızın emeklerine katmaya çalışıyorum. Çok önemli birşeyler yaptığımı söyleyemeyeceğim ama yapmaya çalıştıklarımızın yinede önemli olduğuna inanıyorum. Sanatçı arkadaşlarıma hep önerdiğim ve altını çizdiğim olgu ise sanatlarını emekten ve emekçilerden yana bir yaklaşımla oluşturmalarının paha biçilmez bir değeri, onuru ve saygınlığı olduğu. İşçi sağlığı konusu bilindiği gibi mültidisipliner bir konu her meslek dalının ve sektör çalışanının bu konuda yapabileceği çok şey olduğu bir gerçek. Sanatçılarda, bilim insanlarıda bu konuda çok şey yapabilir. Bu yapılanların çok insani bir yanının olması bir yana aydın sorumluluğuda bunu gerektiriyor aynı zamanda. Düşünün bir sınıf kendi tatlı karları uğruna diğer bir sınıf üzerine çökmüş insanın en doğal hakkı olan sağlığını elinden alma, hatta öldürme pahasına yükleniyor ve biz aydınlar ve sanatçılar buna sessiz kalabiliyoruz. Bu kabul edilebilir bir durummudur. Bu sessiz kalmanın suça ortaklık etmek olduğu ve  benim diyen her insanın uykuların kaçırıp, insanlığından utanmasını getireceği doğal değilmidir? Bence tüm insanım diyenler gibi sanatçıda bu toplumun gerçek bir parçası olduğunun bilincinde olduğu oranda bu farkındalığı geliştirmesi ve tavrını ortaya koyması gerekmektedir. Zulme ve cinayetlere karşı çıkabildiğimiz oranda insan olma sıfatını hakedebileceğimiz de kesindir.Yani her birey yetenekleri ölçüsünde bu ağır yaranın onarımında görev almalıdır.
 
İşçi cinayetlerini önleme konusunda meslek odaları ve sanatçılar ortaklaşa neler yapabilir?

2 Aralık 2012‘de Mimarlar Odası Genel Merkezinde yaptığımız etkinlik bu soruya iyi bir cevap bence. Meslek Odaları ve Sendikalar sanatçıların yetilerinden bu doğrultuda yararlanmaya açık olmalılar. Çünkü sanatın etkisiyle bu konuya insanların ve medyanın dikkatlerini daha çarpıcı ölçüde çekebileceğimize inanıyorum. Ayrıca sanatçıların iş cinayetlerine eğilmelerinin onları daha insani, duyarlı ve sorumlu davranmaya yönlendireceğini ve yetkin ürünler vermelerine yol açacağını inanıyorum. Toplumun tüm sağlıklı kesimlerinin iş cinayetlerini birlikte lanetlemesinin etkili olması ve “dur” diyebilmemiz söz konusu. Yoksa patronlardaki kâr hırsı acımasızca gemi azıya almış gidiyor ve hiçbir engel onu durduramıyor. İnsanlarımız ölüyor, onulmaz hastalıklara yakalanıyor ve bu her geçen gün daha da artıyor.

Meslek Odaları ve sanatçılar arasındaki ilişkiler konusunda neler söylemek istersiniz?

Sadece Meslek Odaları ve Sanatçılar arasında değil toplumumuzun tüm sağlıklı örgütlü güçleri arasındaki ilişkiler bence çok önemli. Birlikte davranmaya başladığımızda daha etkili etkinlikler kotarabileceğimiz ise açık. Bu denli parçalanmış ilişkiler içindeki toplumun daha nitelikli bir seviyede mücadele etmesi ve başarılı olması içinde bu yanyana gelip birlikte davranılması kaçınılmaz. Çünkü bencilliklerden sıyrılıp, daha duyarlı olmamızı yanyana oluşumuz besler. Sinema, tiyatro, müzik, karikatür, resim, heykel, fotoğraf vb. alanların etkileme gücüyle donanmış bir mücadele hattının daha zengin, daha güçlü olacağını yadsıyamayız. Dünyadaki toplumsal başarılara baktığımızda da bunu net bir şekilde görürürüz.


Exit mobile version