Sabah Gazetesi’nden EMO’ya Terörist Benzetmesi

Bugün Sabah Gazetesi’nde çıkan bir haber yandaş medyanın muhalefete tavrını bir kez daha gözler önüne serdi.

Elektrik Dağıtım ihalelerinin halk ve enerji çalışanları için bedellerini saklayarak zafer olarak sunmaya çalışan AKP ve yandaş basını buna karşı çıkan herkese terörist benzetmesi yapıyor.

Bu furyadan son olarak nasibini alan EMO oldu. Gazetenin web sitesinde de yer alan haberde “Elektrik Mühendisleri Odası, 3.5 milyar $ beklenirken 5.8 milyar $’lık rekor fiyatla özelleştirilen 4 elektrik dağıtım bölgesinin ihalesini “kamu yararı olmadığı” gerekçesiyle yargıya taşıyor” denildikten sonra kin kusmaya başlanmış;
“Mimarlar Odası gibi Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) da ekonomide dava terörü estirmeye hazırlanıyor.”

Haberde yapılan özelleştirmeye methiyeler düzerken şu ifadeler kullanılmış; “Elektrik dağıtım bölgelerinin 25 yıllık hizmet imtiyazını özel sektöre devreden Türkiye, pazartesi günü tarihinin en başarılı özelleştirmelerinden birini gerçekleştirmiş, sadece Boğaziçi dağıtım bölgesi için verilen fiyat, TÜPRAŞ ve Telekom’un ardından Türkiye’nin en büyük 3. özelleştirmesi olmuştu. “

EMO Ne Diyor?
Elektrik Mühendisleri Odası özelleştirmenin hemen ardından yaptığı açıklamada gizlenmeye çalışılan bir dizi konuya dikkat çekmişti. Oda YK Başkanı Cengiz Göltaş basına yaptığı açıklamada şu vurguları öne çıkardı;

Özelleştirme pahalılık getirdi: Özelleştirme işlemlerinin elektrik fiyatlarının artmasına yol açtığı tartışmasız bir gerçektir. Nitekim Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da son genel seçimler öncesinde ihaleye çıkılan elektrik dağıtım özelleştirmelerini, sanayicilere “Özelleştirmeler yapıldıktan sonra daha çok ağlarsınız” sözleriyle seçim sonrasına ertelemiştir. Daha dağıtım özelleştirmeleri yapılmadan gerçekleştirilen tarife düzenlemeleriyle de yurttaşların elektrik faturaları kabartılmıştır.

Maliyetler fiyata yansıtılacak: Dağıtım şirketlerinin kârlarını garanti altına alan bir tarife metodolojisi uygulanmaktadır. Buna göre dağıtım şirketleri, satın aldıkları enerjinin maliyetini, işletme giderlerini, kayıp ve kaçak bedellerini, yatırım için kullandıkları kredileri ve bu kredilerin faizlerini, eğer kendi sermayesini kullanacak olursa da bu sermaye üzerinden getirisini tarifeye yansıtacaklardır.

Maliyeti Hazine ile halk paylaştı: Maliyet bazlı fiyatlandırma mekanizması ile otomatik zam uygulaması devreye alınmış olup, elektrik borsasındaki yüksek fiyatların doğrudan tüketici tarifelerine yansıtılmış, belediyelerin dağıtım kuruluşlarına ödemedikleri sokak aydınlatma bedellerinin yükü de özelleştirme sonrasında dağıtım şirketlerinin bu tahsilat zorluğuna düşmemeleri için Hazine üzerine yıkılmıştır.

Devir bedelleri tarifeye yansıdı: Ayrıca her dağıtım kuruluşu için, TEDAŞ’a ait olan mülkiyetin işletme devri yapılarak, Özelleştirme İdaresi tarafından bir işletme hakkı devir bedeli öngörülmüştür. Bu bedel de tarifeye yansıtılmaktadır. Bu durumda ihalede yüksek fiyatlar çok doğal.

Bir süre sonra fiyatları alıcılar belirleyecek: Elektrik dağıtım bölgelerinde geçiş döneminden sonra şirketlerin belirleyecekleri tarifeler gündeme gelecektir. Örneğin Boğaziçi Elektrik Dağıtım AŞ’nin 3 milyar 220 milyon TL’lik 2008 yılı brüt satışının yaklaşık dörtte üçü dağıtım şirketine bağımlılığıyla dikkati çeken konut abonelerinden elde edilmiştir. Yani bu grup bir süre sonra dağıtım şirketinin belirleyeceği fiyata mecburen katlanmak zorunda kalacaktır.

Konuyla ilgili yasal karar yok: Yapılan özelleştirme işlemleri Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ’nin (TEDAŞ) özelleştirme kapsam ve programına alınmasını içeren tek bir Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK) kararına dayandırılmakta olup, ayrı ayrı elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirme kapsam ve programına alınmasına ilişkin herhangi bir ÖYK kararı bulunmamaktadır.

Referandumu Bekleyemediler
Başta Erdoğan olmak üzere AKP sözcüleri şimdiye kadar defalarca meslek odalarının “kamu yararını” gözeterek hükümetin “icraatlarına” engel olduklarını vurgulayan açıklamalar yapmışlardı. AKP’nin bu “soruna” köklü çözümü referandumda oylanacak anayasa değişikliği maddelerinde saklı. Paketin 11. maddesi şunu söylüyor; “Yargı yetkisi, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz.”
Yani bu yasa kabul edilirse AKP hükümetinin ve belediyelerinin “icraatları”, “kamu yararı” vb. nedenlerle dava konusu yapılamayacak.

Ancak Sabah Gazetesi sonucu ne olur bilinmez diye düşündüğünden olsa gerek referandumu beklemeden muhalefete ve özelde de meslek odalarına saldırmaya devam ediyor.

politeknik.org.tr